Çerkeslere sorduk: 23 Haziran’daki seçimde kime oy verecekler
31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ayağı tarihte eşi benzeri görülmemiş biçimde tekrardan yapılacak.
Rakipler arasındaki fark çok az. Bu da her bir seçmeni önemli hale getiriyor.
Biz de bu incelememizde İstanbul’daki Çerkeslerin hangi adaya oy vereceklerini araştırdık.
Hem seçmenlerle görüştük hem de Çerkes-Kafkas nüfusun genel siyasi tercihlerini ortaya koymaya çalıştık.
İstanbul’da heyecan dorukta
23 Haziran tarihi yaklaştıkça İstanbul’daki seçim heyecanı artıyor. 15 milyonluk nüfusuyla Türkiye’nin en büyük kenti durumundaki İstanbul, Büyükşehir Belediye Başkanını seçmeye hazırlanıyor. Seçimlerde resmi olarak oy kullanabilecek 10 milyon 560 bin 963 kayıtlı seçmen bulunuyor.
Eşi benzeri görülmemiş bir rekabetin yaşandığı seçimlerde iki büyük aday öne çıkıyor; Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu. Çeşitli anket şirketleri iki rakibin arasındaki farkı on binlerle ifade ediyor. Elbette bu durum her bir seçmeni ve her grubu daha önemli hale getiriyor.
En ufak seçmeni dahi görmezden gelmek istemeyen siyasi partiler çeşitli hemşeri derneklerine ve farklı etnik kökenden gelen gruplara daha fazla ilgi duymaya başladı. Şüphesiz bu yapıların arasında en büyük kitlelerden biri Çerkesler ve onların kurduğu sivil toplum kuruluşları.
Kafkas örgütlenmeleri ve Çerkeslerin İstanbul’da siyasi gücü
Resmi olmayan verilere göre İstanbul’da yaklaşık olarak 600-700 bin arası Çerkes kökenli nüfus olduğu düşünülmekte. Herhangi bir ilçe veya mahallede gettolaşmadıkları gözlemlenen Kafkas toplumu, 1950’li yıllardan bu yana dernek ve vakıflar aracılığıyla örgütleniyorlar. İstanbul’da şu andaki aktif sivil toplum kuruluşu sayısı 30 civarı.
19. yüzyılda Türkiye’ye göç eden ve bugüne geldiğimizde nüfuslarının 5 milyon olduğu ifade edilen Kafkas muhacirleri özellikle Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte Abhaz, Adıge, Çeçen, Çerkes başlıklarıyla dernek çeşitliliğini artırdılar. Bu halkları birleştiren ortak nokta ise tarihsel göç hikayeleri ve Kafkas kültürü.
2000’li yıllarla gelişen demokratik ortamda devlet tarafından hızla muhatap alınan bu yapılar, günümüze geldiğimiz süreçte siyasileştiler. Her ne kadar kendilerini kültürel faaliyetlerle öne çıkarsalar bile Türkiye’deki atmosfer onları gittikçe siyasete çekmeye devam ediyor.
Sadece Çerkeslerin kimlikleriyle birlikte siyasete dahil olmadığını, siyasetçilerin de bir o kadar onlara yanaştığını söyleyebiliriz. Bu durumu kanıtlayan örnekler, onların oylarına talip üç aday tarafından belli ediliyor.
Adayların Çerkeslerle ilişkisi
Türk siyasetinde dernek ve vakıflara karşı bir atmosfer gelişse bile Türkiye’deki sivil alanı en iyi temsil eden yapılar bunlar. Hatta sivil toplum kuruluşları aradan çıkarılırsa Çerkeslere ulaşılmasının ihtimali yok demek abartı olmayacaktır.
Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım son olarak İstanbul’daki Kafkas kurumlarının katılımıyla bir kahvaltı programı düzenledi. Dernek ve vakıf yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen programda Yıldırım, Çerkes-Kafkas seçmenin istek ve taleplerini dinledi.
Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde Çerkeslerle diyalog geliştirdiği biliniyor. Çerkeslerin yaptığı organizasyonlarda onlara destek olan İmamoğlu, geleneksel Kafkas kıyafetleriyle birçok programa katılıp poz verdi.
Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin desteklediği bağımsız aday Doğan Duman uzun yıllar Kafkas derneklerinde sivil toplum geçmişi olan bir siyasetçi. Türkiye’de Çerkes hakları için yapılan çalışmalardan sonra 2015 yılında kurulan ÇDP, başta Çerkesler olmak üzere çeşitli halkların siyasi arenada görünür hale gelmesi için çalışmalar yürütüyor.
Çerkeslerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylarından talepleri
Kafkas dernekleri genel olarak kültürel faaliyetler düzenliyorlar. Dans kursları, dil kursları ve yerel yemek organizasyonlarıyla üyelerin kaynaşması hedefleniyor. Kafkas vakıflarında ise medya, yayıncılık, kütüphanecilik, insani yardım gibi konular baskın durumda. Son senelerde dil merkezli çalışmalara ev sahipliği yapan kurumlarda Çerkesçe, Abhazca, Çeçence, Osetçe başta olmak üzere çeşitli dil kursları düzenleniyor.
Hal böyle olunca İstanbul temelli bir beklentiden ziyade kimlik merkezli talepler ağır basıyor. Sivil toplum kuruluşlarının kıt imkanlarıyla gerçekleştiremeyeceği birçok meselede Çerkeslerin adaylardan bekledikleri kendilerine pozitif ayrımcılık yapılması. Belediyeye bağlı kurumlarda daha profesyonel dil kurslarının yaygınlaştırılması ve Kafkas mültecilere sahip çıkılması şu an için derneklerin ve siyasi adayların pozitif baktığı ortak projeler.
Türk siyasetinde Çerkesler neredeler ve genel olarak kimlere oy veriyorlar
Çerkesler içerisinde görüştüğüm isminin açıklanmamasını isteyen birçok kişide oy geçişleri olduğu görülüyor. 23 Haziran’daki seçimde elbette Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu ve Doğan Duman isimleri öne çıkıyor. 31 Mart’ta sandığa gitmeyip 23 Haziran’da gidecek olan binlerce Çerkes’in varlığı ise yadsınamaz bir gerçek.
Her üç adaya da oy verecek Çerkeslerin Türkiye genelinde muhafazakar sağ partilere yatkın olduğu biliniyor. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı sitesi üzerinden geçmiş dönemlerde yapılan seçimlerde Çerkes köylerinin bütün tercihleri görülebilir. Fakat buna rağmen şehir merkezlerindeki örgütlü yapılarda sol partileri tercih eden seçmenler öne çıkabiliyor. Son dönemde yeni kurulan birçok dernek ve yapının bu derneklerde dışlanan sağ görüşlü kişiler olması bir tesadüf değil.
Türkiye’deki en büyük kamplaşma dindarlar ve sekülerler arasında, bu rekabet Çerkesler arasında da bir yer buluyor ancak bunların yanında şimdilerde yeni bir siyasi tercih ortaya çıktı. Geçmiş dönemlerde sivil toplum çalışmalarıyla öne çıkan isimlerin Çoğulcu Demokrasi Partisi etrafında örgütlenmesiyle daha milliyetçi bir refleks ortaya konuldu.
Buna karşın 31 Mart seçimlerinde Doğan Duman’ın aldığı oy oranı beklentilerin altında kaldı. İstanbul’daki Çerkesler genel seçmende görüldüğü üzere ağırlıklı olarak Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasında tercih yapacak.
Çerkesler 23 Haziran seçimleri için ne diyorlar
Peki bu üç adayı destekleyen Çerkes seçmen ne diyor? Üç farklı adayı destekleyen üç seçmenle yaptığım görüşmelerde onlara hem geçmişteki tercihlerini hem de şimdiki tercihlerini sordum. Detaylı bir şekilde yapılan açıklamalar için ismini açıklamayan seçmene, Shumaf Gürkan Demirkol’a, Cankat Yıldız’a teşekkür etmem gerekir.
İşte Çerkeslerin, üç farklı adaya oy verecek Çerkes’in görüşleri şu şekilde;
İsminin açıklanmasını istemeyen seçmen Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım’a oy vereceğini ifade ediyor
Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım’a oy verecek kişi görüşlerini şöyle açıklıyor; “Muhafazakar sağ çevreden gelen biri olarak 31 Mart seçimlerinde desteklediğim gibi 23 Haziran seçimlerinde de Binali Yıldırım Bey’i destekleyeceğim. AK Parti’nin kurulduğu günden bugüne ülkemize ve İstanbul’a yaptığı katkıları göz ardı etmiyorum. 20 yıldır iktidarda olan bir partinin çeşitli sorunlar yaşaması, yıpranması kadar doğal bir şey yok. Yine aynı şekilde 25 yıldır İstanbul’u yöneten siyasi ekolün -Refah, Fazilet ve AK Parti- aynı sorunlarla karşılaşmasını anlayışla karşılayabiliyorum. 25 yıllık performansı değerlendirdiğimde İstanbul’un o günden bugüne kat ettiği mesafe sayfalarca anlatılabilir. İstanbul’un büyük bir köy olarak ifade edildiği, halkın en temel hizmetleri alamadığı günler çabuk unutuldu. Yerel seçimlerde temel beklentimiz olan belediye hizmetlerinin en iyi şekilde gerçekleşmesi talebi AK Parti harici herhangi bir siyasi oluşum tarafından karşılanamayacaktır. Binali Yıldırım’ın hiçbir rakibinin İstanbullulara daha iyi hizmet sunabileceğine inanmıyorum. CHP adayının açtığı seçmene rüşvet verip oy alma yolunun da çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Binali Bey’de halkın buna teveccüh edip oy kaybı yaşayacağını düşünerek benzer bir yola girmesini yanlış olarak görüyorum. İstanbulluların aldıkları hizmetlerde -ulaşım, doğalgaz, su vb- indirim alması değil bu hizmetleri en kaliteli şekilde alması önemlidir. Aile geleneğimizde CHP her zaman tek parti zulüm döneminin temsilcisi olarak görülmüştür, Çerkeslerin yaşadığı iç sürgün, dil kullanımının yasaklanması gibi baskıcı CHP politikalarını unutmuş değiliz. Türkiye’de dönüşümün öncüsü olan AK Parti’ye destek vermeye devam edeceğiz. ÇDP adına Bağımsız aday Doğan Duman’a da seçim çalışmalarında başarılar diliyorum, ne kadar oy vermemiş olsam da harcadığı emeği, döktüğü teri değerli görüyorum. Doğru ya da yanlış topluma hizmet etmek için elini taşın altına koymuş bir insan kendisi. Sırf bu sebeple teşekkürü hak ediyor. Fakat kendisiyle benzer yerlerde bulunan hatta birlikte sivil toplum faaliyetleri yürüttüğü insanların kendisine karşı aldıkları tavrı üzücü buluyorum hatta AK Parti düşmanlığından CHP adayına açıkça destek ilan ederken kendisini yok saymaları toplumumuzun durumunu ortaya koyması açısından oldukça dikkat çekici. Çerkes olmak ve siyasi tercihte bulunmak arasında kurduğum ilişki ÇDP’nin ortaya koyduğu yaklaşımdan oldukça uzak. Modern dönemlerde aidiyetler yok olup bu yok oluştan ortaya çıkan boşluğu gidermek için kimlikler ortaya çıktı. Kimlikler oluşturulmuş sahici olmayan plastik bir özelliğe sahipler, aidiyetlerimiz ise doğal. ÇDP politika belirlerken bu ayrımlardan ve Çerkeslerin şu an ki gerçek durumundan pek haberdar değil gibi. Sivil toplum kuruluşlarımızın geçmişten bugüne düştüğü hataya ÇDP de düşüyor ve Çerkesleri okuyamıyor. Milyonlarla ifade edilen Çerkeslerin temsilciliği kültürü yaşatmayı sadece dans etmek ve dil öğrenmek sanan 5-10 bin kişilik dar bir dernekleşmiş çevrenin kaderine terk ediliyor. İnanıyorum ki ilerleyen yıllarda gençler bu hapsedilmişliği kıracaktır.”
Shumaf Gürkan Demirkol Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğini ifade ediyor
Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’na oy verecek Shumaf Gürkan Demirkol görüşlerini şöyle açıklıyor; “28 Şubat döneminde gördüğüm haksızlıklar ve sonrasında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan haksızlıklar sebebiyle adaletin yanında durmam gerek diye düşünerek AKP’yi desteklemiş biriyim. Sonrasında Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde demokratikleşme yolunda güzel adımlar atılmaya başlanınca yine AKP’yi destekledim. Bu desteğim aslında sadece AKP’nin ilk dönemini kapsıyordu. Sonrasında bozulmalar ve kokuşma inceden inceye başlayınca, öncelikleri yol köprü yada kişisel menfaat olmayan biri olarak desteğimi çektim… Aslına bakarsanız benim desteğimi çektiğim dönem O zaman AKP’nin en önde gelen isimlerinden olan ve aynı zamanda Başbakan yardımcılığı yapan Abdüllatif Şener’in desteğini çekerek AK partiden ayrıldığı döneme denk geliyor. Sayın Abdüllatif Şener’in bir parti girişimi oldu. Yeni kurulan Türkiye Partisinde, Sayın Abdüllatif Şener’in duruşunu beğendiğim için kısa bir süre Türkiye partisinde yönetici olarak görevde aldım. Bundan sonraki süreçte AKP’nin hatalarını açık seçik gözlemleyen biri olarak uzun süre çevremdeki insanları ve AKP’yi elimden geldiğince uyarmaya çalıştım. Bizzat kendilerinin ve çocuklarının geleceği için mücadele ettiğim arkadaşlarım tarafından farklı şekillerde yaftalandım, ötekileştirildim. Sanırım anlaşılır şekilde anlatma konusunda çok iyi değilim. Denize düşen yılana sarılır misali her seçimde AKP’nin karşısında görünen ama ortaya bir karakter koyamayan yada koysa da eylemleri ile samimi olduğunu kanıtlayamayan partilere oy attım. Bu süreçte Çerkesler, Türkiye siyasetinde bizde varız diyerek partileşme yoluna gittiler. Ve son yapılan 31 Mart seçimlerinde bizimde adayımız yarıştı. Kimliğini önemseyen ve Türkiye siyasetinden umudunu kesmiş biri olarak 31 Mart’ta oyumu ÇDP adayı Doğan Duman’a verdim. 31 Mart seçimlerinde hepimizin bildiği gibi İstanbul için yenilenme kararı alındı. Adaleti ve demokrasiyi önceleyen bir vatandaş olarak bu yenileme kararında ortaya konulan gerekçeler beni hiç tatmin etmedi. Açıkçası yapılanları görünce, 2002 öncesi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yapılanlar aklımda canlandı. Bu sebeple tabelalardan ve aidiyetlerden bağımsız olarak yine adaletin ve demokrasinin yanında olmak adına, partisinin geçmişindeki yanlışlarını eleştirmeme rağmen oy tercihimi Ekrem İmamoğlu’ndan yana değiştirdim. Yani 23 Haziran’da yapılacak seçimlerde tercihim Ekrem İmamoğlu’ndan yana olacak. Tabii oyumun renginin değişiminde en önemli etken, demokrasiye ve sandığa yapılan saygısızlık olsa da bizim partimiz diyerek sahiplendiğim ÇDP’nin de bu süreçteki duruşunu da beğendiğimi söyleyemem. Çerkeslerin kültürlerini ve kimliklerini geleceğe taşımasının, ülkede adalet, demokrasi ve insan haklarının gelişimine direkt olarak bağlı olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple Çerkeslerin bu ilkelere sıkı sıkıya bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Açıkçası seçimlerin ertelenmesi sonucunda ÇDP’den bu ilkelere uygun bir duruş görmek isterdim. Ama maalesef böyle bir duruş göremedim. Daha çok iktidar paralelinde ‘Bizim de oylarımız çalındı, seçimin yenilenmesinden memnunuz’ anlamına gelecek bir duruş sergilendi. Ancak kişisel olarak dikkatle gözlemlememe rağmen ÇDP oylarının nasıl çalındığını anlayamadığım gibi ÇDP tarafından ortaya konulmuş bir kanıtta göremedim. Bu bana gayri ciddi bir duruş ve gerçeklerle yüzleşmekten kaçış gibi geldi. Bu eleştirileri yaparken, emek veren insanlarımızı da kırmak istemem ama bunları konuşmazsak ÇDP’nin ülke genelinde 5-6 milyonun üzerinde olduğu söylenen Çerkes tabanını ve çoğulcu demokrasi yanlısı diğer kitleleri sadece etnik eksende verilen hatır oyları ile belki bir pazarlık kapısı açacak oy alırız duruşu ile konsolide etmesini mümkün görmüyorum.”
Cankat Yıldız ÇDP’nin desteklediği bağımsız aday Doğan Duman’a oy vereceğini ifade ediyor
Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin desteklediği bağımsız aday Doğan Duman’a oy verecek Cankat Yıldız görüşlerini şöyle açıklıyor; “Kuruluşundan bugüne ÇDP’yi destekliyorum. Siyaset tarzı ve üslubu ile ilgili parti yönetimine yapılan eleştirileri fazla sert buluyorum. Hepsi tanıdığım ve saygı duyduğum isimler. Gayretlerindeki samimiyetlerinden kuşku duymuyorum. Çok zor bir işe koyuldular ve fedakarca emek veriyorlar. Yapıcı eleştirilerden de ziyadesiyle istifade ettiklerine bizzat şahidim. Hem 2015 seçimlerinde hem de 31 Mart seçiminde ÇDP’nin adaylarını destekledim. 23 Haziran’da da aynı tavrım devam edecek. Bunun başlıca sebeplerini anlatayım. 31 Mart öncesinde Doğan Duman Bey’in aday gösterilmesini gerektiren sebeplerin hiçbirisi ortadan kalkmadı. Bilakis öndeki iki adayın arasındaki cüzi oy farkı bizim adaylık argümanlarımızı destekler özelliktedir. Az bir oyla bile bu sistemde karar vericileri etkilemeye yönelik pek çok şey başarılabilir. Aslında uzun zamandır toplumumuzun kabul etmesi gereken bir gerçek var. Büyük kitle partileri açısından bizler kayda değer, talepleri ciddiye alınır, ne istediği önemsenir bir topluluk değiliz. Sadece 170 civarı sivil toplum örgütü olan -ki bence bu sayı çok azdır- toplam üye sayısı 10-15 bin kişiden ibaret, genel kurullarını dahi zorlukla yapabilen bir topluluğu siyaset profesyonelleri çok iyi okuyor ve dikkate almıyor. Biz kendimizi ne kadar önemli ve özel kabul etsek de bu gerçeği artık itiraf etmeliyiz. ÇDP’ye ‘Çok az oy alırsak bizi olduğumuzdan daha zayıf gösterirsiniz’ gibi eleştiriler yapılabiliyor ama bu da gerçeklikten uzak bir argüman. 31 Mart’ta İstanbul’da 39 ilçe belediye başkanı ve yüzlerce meclis üyesi seçildi. Bizim camiamızdan kaç kişi vardı içlerinde? Sıfır… Zaten sistem bizi sıfırlamış. Daha ne kadar az olabiliriz merak ediyorum. Bizden bir şey olmaz zaten acziyetinden de artık kurtulalım lütfen. Tabii ki olur. Yeter ki samimiyetle bir şeyler yapmaya çalışan insanımıza destek verelim. Biz birlik olamayız söylemine de katılmıyorum. Bunu söyleyen arkadaşlar diğer toplum kesimlerinin kendi içlerinde hep beraber mi hareket ettiklerini sanıyor acaba? Türkiye’de etnik, mezhepsel, coğrafi kökenli pek çok yapı var ve hiçbirisi tekil bir formda hareket etmiyorlar. Bizden tek farkları var bence, hareket ediyorlar. Kendi kapalı dernek yapılarında kısıtlı kalmıyorlar demek istiyorum. Son yıllarda edindiğim izlenimlerden biri de yeni jenerasyonun durumu ile alakalı. Genel kanaatin aksine genç arkadaşların hem nicelik hem de nitelik olarak büyüklerine göre -kendimi de dahil ediyorum- daha iyi durumda olduklarını düşünüyorum. Mevcut yapılardaki kemikleşmiş, önyargılarını aşamayan, donuklaşmış kadroların yerini ivedilikle genç arkadaşlara bırakmalarının topluma çok daha faydalı olacağını düşünüyorum. Genç arkadaşların dinamizmi mutlaka pozitif katkı sağlayacaktır. Bunun toplumumuzun sorunlarının -başta siyasi, kültürel, ekonomik olmak üzere- çözümünü hızlandıracağını sanıyorum. Söyleyecek pek çok şey olabilir ama genel hatlarıyla anlatmak istediklerim bunlar. Seçimlerin hepimize hayırlı olmasını dilerim.”
Çerkesler 23 Haziran’da kime oy verecek
23 Haziran’da gerçekleşecek İstanbul seçimleriyle ilgili elimizde net bir veri olmasa bile genel anlamda Çerkeslerin her üç adaya destek verdiği açık.
Ancak geçmişte en fazla oy verdikleri AK Parti ve MHP’nin bu seçimdeki adayı Binali Yıldırım’a Çerkeslerin önemli bir çoğunluğunun oy vereceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
CHP’ye de oy veren bir kitlesi bulunan Çerkesler için etnik siyasi partilerden uzak durmayı tercih ettikleri yorumunu yapmak doğru olacaktır.
Geçmiş seçimlerde Çerkesler hangi siyasi partilere oy verdiler
Geçtiğimiz yıllarda Çerkes-Kafkas nüfusun seçim tercihleri ile ilgili araştırmalar yapılmış, konuyla ile ilgili iki araştırma Ajans Kafkas’ta yayınlamıştı.
Oldukça tartışmalara neden olan araştırma sonuçları belki de sessiz çoğunluğun tercihlerini ortaya koyuyordu.
7 Haziran 2015 tarihli genel seçimlerde Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı 16 şehre bağlı 50 Çerkes köyü örneklem alınarak yapılan değerlendirmede %59 ile AK Parti birinci, %20 ile CHP ikinci, %15 ile MHP üçüncü parti olarak çıkmıştı.
Yine aynı seçimde Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı 9 ilçede AK Parti %56 ile birinci, %21 ile CHP ikinci, %21 ile MHP üçüncü parti olarak çıkmıştı.
1 Kasım 2015’teki genel seçimlerde ise aynı ilçelerin oy oranları %63 ile AK parti, %20 ile CHP, %13 ile MHP şeklindeydi.
İlgili haberlere ulaşmak için:
Çerkesler hangi partiye oy verecek? http://ajanskafkas.com/manset/cerkesler-hangi-partiye-oy-verecek/
Çerkeslerin 1 Kasım Tercihi http://ajanskafkas.com/manset/cerkesler-yine-ak-parti-dedi/
23 Haziran’ın önemi
Türkiye’de her seçim herkes için çok önemlidir. Ancak hiçbir seçim siyasi partiler ve Çerkesler için bu kadar önemli hale gelmemişti.
Uzman gazeteciler 23 Haziran seçimlerinin Türkiye’yi uzun zamandır yöneten Ak Parti için bir ölüm kalım savaşına dönüştüğünü söylüyor. Bu durumu iyi okuyan muhalifler ise hiç olmadığı kadar seçimlere asılmış durumdalar.
Çerkeslerin yükselen popülariteleri seçimlerden sonra devam mı edecek, yoksa siyasi partiler sadece belli dönemlerde mi onların kapılarını çalacak; şimdilik merak edilen diğer konular.
Çerkeslerin oy verme tercihleriyle kimlikleri arasındaki bağlantı ise çok daha ciddi bir araştırma konusu olmayı hak ediyor.