Amerika’daki Ahıska Türkleri

Bu yazıda, iki binli yılların başında Rusya Federasyonunun güneyinde siyasi baskılar altında yaşadıklarından dolayı Amerika’ya göç etmek zorunda kalan Kafkasyalı Ahıska Türklerinden bahsedeceğim. Fakat Amerika’daki Ahıska Türklerinden bahsetmeden önce, sizlere Ahıska Türklerinden ve Amerika’ya gidiş süreci hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.

Ahıska bölgesi, Osmanlı Devletinin 1518’de Çıldır Savaşı ile fethettiği ve günümüzde de Gürcistan’ın güney batısında bulunan bir bölgedir. Yaklaşık 250 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalan bu bölge bir Türk yurdu haline gelmiştir. Lâkin bu hakimiyet çok uzun sürmedi ve 1828-1829 Osmanlı-Rus harbi neticesinde imzalanan Edirne Antlaşması (1829) ile Ahıska bölgesi savaş tazminatı olarak Ruslara verildi. Tarihsel süreç içerisinde Osmanlı’nın ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin birçok girişimine rağmen bu bölge bir daha Türklerin hakimiyeti altına giremedi. Daha sonra da zaten dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği başkanı Stalin, Ahıska Türklerini kendi öz toprakları olan Ahıska’dan Orta Asya steplerine sürgün etmiştir. Ve ne yazık ki hala Ahıska Türkleri hukukî hakları ellerinden alındığı için kendi öz topraklarına dönemiyorlar.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla (1991) Ahıska Türkleri, Rusya başta olmak üzere birçok ülkeye dağıldı. Rusya’nın özellikle Krasnodar ve Rostov eyaletlerine yerleşen Ahıska Türkleri, yerel hükûmetlerin baskılarına maruz kaldıkları için değil vatandaşlık, oturum izni bile alamadılar. Ve zamanla tüm bu olayların aslı astarı tespit edilerek dünya kamuoyunda çok büyük bir yankı uyandırıldı. Yaklaşık on beş sene kadar süren bu hukuksuzluk ve adaletsizlik, nihayet Birleşmiş Milletlere kadar ulaştı. Ahıskalıların bu dramı, çok geçmeden Amerika Birleşik Devletleri tarafından bir itibar gördü. Ve 2003-04 yıllarında ABD, Ahıska Türklerine sığınma çağrısında bulundu. Yukarıda zikrettiğim o iki vilayette yaşayan Türkler başta olmak üzere, Rusya’nın yine muhtelif yerlerinde çetin şartlar altında yaşayan Ahıskalılara Amerika Birleşik Devletleri’ne gidebilme imkânı sunuldu.

Amerika devleti Ahıskalıların adapte olmaları, dil öğrenmeleri, iş bulmaları gibi hususlarda çok kapsamlı programlar uygulamıştır. Ama tüm bu yardımlara rağmen de takdir edersiniz ki Türkleri bir bölgeye yerleştirmedi. Tam tersi birbirleriyle iletişim kurmamaları ve bir topluluk haline gelmemeleri için farklı farklı özellikle de California, Florida, Illinois (Chicago) gibi büyük eyaletlere iskan etti. Fakat diaspora geleneğine sahip olan Ahıska Türkleri çok geçmeden bir araya gelebildiler. 2010’dan itibaren Ohio eyaleti başta olmak üzere Kentucky, Virginia, Maryland, Atlanta ve Massachusetts gibi eyaletlerde bir arada yaşamaktadırlar. Aynı şehirlerde yaşamaya başlamaları da haliyle devlet nezdinde bir azınlık topluluk olarak kabul edilmeleri anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Ahıskalılar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Büyükelçilik, Başkonsolosluk, Diyanet Center of America (Diyanet Merkez Camii), YTB, Anadolu Ajansı gibi kurumlarıyla da sıcak temaslar kurmaya başladılar. Yaklaşık 11 tane Ahıska Türklerine ait Diyanete bağlı camii ve medrese inşa edilmiştir. Ayrıca yukarıda zikrettiğim kurumlarla da azınlık okullarının inşa edilmesi ve Türk vatandaşlığı gibi konularda ciddi iletişim içerisindedirler. Ahıskalıların nüfusu da on beş yıl içerisinde ciddi manada bir artış göstermektedir. Mesela 2004-5’li yıllarda ABD’ye gelenlerin sayısı yaklaşık 12 000 civarındaydı. Fakat şu an yaklaış 25 000’e ulaştığı gözlemlenmektedir.

Ben de bir ay boyunca Ohio eyaletindeydim ve Dayton Osmangazi Camii ve Medresesinde görev yaptım. Bunun yanısıra Büyükelçilik, Başkonsolosluk, Diyanet Center of America, Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB), Ahıska Türkleri Amerikan Konseyi gibi kurumlarla koordineli bir şekilde Ahıska Türkleriyle ilgili çeşitli çalışmalarda bulunduk. Osmangazi Camii ve Medresesi ise Dayton’da yaşayan bin Ahıskalı aileyi bir çatı altında toplayan bir kurum olduğu için insanlar ve hatta devlet tarafından da büyük bir itibar görmektedir.

Bir şeyi açıkça ifade etmek istiyorum, ben her ne kadar bir Ahıska Türkü olsam da, Amerika’ya geldiğimde burada yaşayan soydaşlarımı bir daha yakînen daha kapsamlı bir şekilde tanıma ve gözlemleme fırsatım oldu. Rusya’nın müslüman bölgelerinden biri olan Kafkasya’da doğup büyüdüm ve tam da kendimi tanımaya başladığımda Türkiye’ye lise eğitimi için geldim ve dolayısıyla sadece Kafkasya’daki Ahıska Türklerini biliyordum. Fakat Amerika’ya geldiğimde tamamen farklı şeyle karşılaştım. Kendi dinlerini, dillerini örf ve geleneklerini ayakta tutmak ve yaşatmak için seküler kapitalist bir düzene göğüs geren, her daim Müslümanlıklarını ve Türklüklerini ön planda tutan bir toplumla karşılaştım. Evet gerçekten de öyle, diğer azınlık gruplara bakıldığında artık dillerini dahi konuşamaz halde olduklarını çok bariz bir şekilde görebiliyoruz. Ama genelde Kafkasyalılar ve özellikle de Ahıska Türkleri gelenek ve göreneklerinden asla taviz vermedikleri aşikârdır.

Hamdolsun 23 yaşımda Amerika’ya gelme fırsatım ve imkanım oldu. Herkes bu kadar erken yaşlarda gidebilme imkanına sahip değil zannımca. Bir aylık Ohio (Dayton) maceram boyunca hiç şüphesiz bir sürü tecrübe edindim, herkesle dolu dolu vakit geçirdirm ve sayısız anılarım oldu. Dolayısıyla, bu tecrübeyi yaşamama vesile olan başta İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanlığı olmak üzere, Osmangazi Camii Yönetim Kurulu’nda bulunan Eldar, Alişer, Mirza, Haydar ve Polat abiler ve Amerika’da tanıştığım tüm Ahıskalılara sonzuz şükranlarımı sunuyorum.