Ukrayna’nın işgali ve içimizdeki Ruslar

Bu sabah oldukça erken bir vakitte uyandım. İnternete bağlanınca bütün Ukrayna şehirlerinin Rus işgalciler tarafından şiddetli bir şekilde bombalandığı videolarla karşılaştım. Aylardır devam eden iddialar gerçeğe dönüşüyordu. Resmen koskoca bir ülke işgalciler tarafından teslim alınmaya çalışılıyordu. İstanbul’da bir protesto gösterisi olması gerekiyordu ve medyayı takip etmeye başladım.

Kırım Tatarlarının sayfasında Rusya İstanbul Başkonsolosluğu önünde saat 13:00’te protesto gösterisi yapılacağını okuduğum an yola çıkmıştım. İstiklal Caddesi’ne vardığım zaman yağmur oldukça hızla yağıyordu, fazla katılımcı olmayacağından endişelendim ancak biraz yürüdüğüm zaman “Katil Rusya!” ve “Katil Putin!” sloganlarını duymakta gecikmedim. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu onurlu Ukraynalılar katilin karşısına çıkma cesareti gösteriyorlardı.

Sosyal medyaya görüntüler göndermeye başladım, bazı videolar ajanslara düştü ve binlerce kişiye ulaştı. Zamanla kalabalık arttı, Ukrayna bayrakları yanında Kırım Tatar bayraklarının dalgalanmaya başladığını gördüm. Rusya İstanbul Konsolosluğu içerisindeki personel uzun bir araç kortejiyle içeriden çıkarıldı. En son eyleme Türkler katıldı ve ilginç bir biçimde dalgalanan bayraklar arasına Kelime-i Tevhid bayrağı yerleşti.

Bu süreç içerisinde Rusya bütün gücüyle Ukrayna’ya işgal girişimine devam etti. Kimi medya organları bu durumu operasyon, ilhak, müdahale gibi yumuşak kavramlarla ifade etmeye çalışsa bile gerçekler bütün çıplaklığıyla ortada. Dünyanın koronavirüs dolayısıyla oldukça zor dönemler geçirdiği bir atmosfere rağmen işgalci Rusya koskoca Ukrayna’yı kendi topraklarına katmaya karar verdi.

Fakat şunu görmemek mümkün değil, Rusya Federasyonu vatandaşları 2014 yılındaki gibi değil. Artık çatlak sesler daha gür çıkmaya başladı, Putin rejimi hiç olmadığı kadar sorgulanıyor. Moskova ve Petersburg gibi şehirlerde düzenlenen protestolarda binlerce etnik Rus tartaklanıp gözaltına alındı. Onların temel eylem motivasyonu, kardeş olarak gördükleri Ukrayna’nın işgaline karşı durmaktı, fakat Rusya yöneticileri kendilerinin abi olması gerektiğini düşünüyor.

Rusya ve Ukrayna’daki durumlar oldukça net, fakat Türkiye’deki atmosferi açıp yorumlamak gerekir. İlginç bir biçimde kimi ideolojik marjinal kesimler hala Rusya’yı savunmanın peşinde. Bunu elbette NATO, ABD ve AB eleştirisi yaparak gerçekleştiriyorlar. Onlar için dünya hala iki kutuplu ve Ukraynalılar asla özne olamaz. Ukrayna halkının ne istediği kimsenin umurunda değil. Ukrayna devletini önemsemeyebilirler ama Ukrayna halkına saygı duymaları gerekir.

Açık bir şekilde Rusya’yı destekleyemeyen bu kesimin bir diğer öne çıkardığı mesele ise Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin sanatçı geçmişiydi. Yine ilginç bir biçimde Rusya işgalinin bütün sorumluluğunu Zelenski’nin omuzlarına yüklüyorlardı. Görünen o ki çoğu insan Ukrayna toprağı olan Donetsk, Luhansk ve Kırım’ın 2014 yılında işgal edildiğini unutmuş görünüyor. Mevcut Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ise 2019 yılında göreve geldi.

Rusya’nın apaçık bir işgal girişimi başlattığını, sivil halkı bombaladığını ve bağımsız bir ülkenin egemenliğini hiçe saydığını görmek istemeyenler geçmişi çok çabuk unutuyorlar. Rusya mevcut yaptığı katliamların benzerlerini Çeçenya başta olmak üzere Gürcistan ve Suriye’de de yaptı. Peki burada da Çeçenler, Gürcüler ve Suriyeliler mi suçluydu? Çeçenler de mi NATO ve AB gibi yapıları girmek istediler? Bağımsızlık istemek ve daha önemlisi Rusya’ya bağımlı olmayı istememek ne zamandır ABD yanlısı bir tutum oldu?

Dış politika uzmanlarının, uluslararası ilişkiler yorumcularının analiz edecekleri pek bir şey yok. Rusya sadece güçten anlıyor ve ona bir güçle cevap vermedikçe sonsuza kadar yayılma isteğiyle bütün dünyayı karşısına alacak bir idareci olan Putin tarafından yönetiliyor. Bu basit gerçeği görmek istemeyenler ise yukarı satırlarda ifade ettiğimiz üzere NATO, ABD ve AB analizi yapmaya devam ediyorlar.

İşte yazının başlığında geçen “İçimizdeki Ruslar” bu kesimler. Peki bu ifade nereden geliyor? Türkiye Milli Takımı EURO 2000’e katılmak için İrlanda ile sahaya çıkar ve galip geldikten sonra Türkiye Milli Takım Teknik Direktörü Mustafa Denizli kendisini eleştiren Türk spor yorumcular için, bütün zorluklara rağmen onları da yendik anlamında, “İçimizdeki İrlandalılar” ifadesini kullanır. Yani özetle artık sadece Rusya yok, bir de içimizdeki Ruslar var. Sputnik haber ajansıyla, ulusalcı ve Avrasyacı makyajlarıyla, antiemperyalist görünümleriyle içimizdeki Ruslar bunlar. Etnik olan Ruslardan bile daha Rusçular.

Son söz olarak, Türkiye devletinin ne yapacağına yöneticiler gerçekçi kararlar verecektir, ancak toplumsal kesimlerin neler yapacağını merakla izleyeceğim. Kırım Tatarları ve Ukraynalıların gözyaşlarını hangi toplumsal kesimler görecek, hangileri görmeyecek? Sıranın kendilerine geleceği günü sessiz sedasız bekleyecekler mi, yoksa siyasi bir akılla harekete geçip tepkilerini çekinmeden haykıracakları mı? İzleyip göreceğiz.

DünyaRusya

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları