Kanokov: Toprak meselesi meydanda çözülemez

Nalçik/Ajans Kafkas – Kabardey-Balkar Devlet Başkanı Arsen Kanokov, ülkeyi etnik fay hatlarına çeken toprak meselesiyle ilgili tartışmalarda seslerini meydanlara inerek duyurmaya çalışan sivil örgütleri suçladı. Kanokov bu şekilde yönetim üzerinde baskı kurulamayacağını savunurken bazı sivil toplum örgütlerini de kendi çıkarları için toplumu germekle itham etti.

Kabardey-Balkar lideri toprak meselesi ve Nalçik’te düzenlenen gösterilerin yanı sıra Kremlin’in Kafkasya özel temsilciliği, ekonomik ve yolsuzluk gibi güncel meseleleri gazeteci-yazar Arkadi Kaydanov’un ‘Tümüyle Tek Başına’ adlı televizyon programında değerlendirdi. Kanokov’la röportajı Ajans Kafkas için Özlem Güngör Türkçeye çevirdi:

En önemlisinden başlamak isterim. Bence ‘toprak konusuyla’ ilgili durum şu anda, eğer satranç terimi kullanacak olursak ‘zugzwang’ı  hatırlatıyor, her bir sonraki hamle daha kötü, ancak yapmak da kaçınılmaz! Ve yönetim zorunlu. Yönetim bir sonraki hareketi biliyor mu? Ve bu hareketin sonuçları ne kadar hesaplandı?

Toprak meselesi, bugünkü bir olay değil. Bu meseleleri çok sakin ve düşünerek çözmek lazım. Kabardey-Balkar bölgesinde yaşayan çeşitli etnik grupların çıkarlarını etkileyen federal kanunun hayata geçirilmesi için çok dengeli kararlar alınmalı. Bunun için yönetimin elinde gerekli tüm prosedürler var, parlamento ve bununla ilgilenmesi gereken yan komiteler var ve buna ek olarak meselenin zorluğundan ötürü çeşitli etnik grupları temsil eden Uzlaşma Komisyonu kurdu, çalışmaya başladı.
Uzlaşma Komisyonu üyelerinin bazılarının sadece kendini dinleme isteği çıkmaz yoldur. Ve bugün hiç kimse federal kanunu gerçekleştirerek Kabardey-Balkar bölgesinde etnik sınırlar çizmemeli. Federal kanunda eksiklikler de var. Bu kanun uygulandığında iki-üç yerleşim yerine, geri kalanlardan 10 katı daha fazla bölgeye sahip olma hakkı veriliyor. Geri kalanlar neden daha kötü? Onlar neden bu topraklara yakın olanlardan daha az yere sahip olmalı? Bundan ötürü burada ölçülü karar almak lazım ve ben devlet başkanı olarak, ölçülü bir kararın alınması ve Kabardey-Balkar halkını tatmin etmesi için direneceğim.
Toprak meselesiyle oynamak isteyen ateşli başları soğutmak isterim. Eğer bu, insanlar için çeşitli sebeplerden ötürü belirli çıkar alanı ise, yönetim için sorumluluk alanıdır.
 
Bu durumda yönetim kurumlarının etkililiği nasıl?
 
Yönetimin en etkili aracı çözülmesi gereken problemlerle ilgili hiçbir zaman insanların mitingler aracılığıyla bunları çözmeye kalkışmamasını sağlamaktır. Son zamanlarda yapılan mitinglerde problemleri gündeme getiren insanlar var. Partizanlık da görüyoruz! Yönetime, şahsen devlet başkanına şantaj yapmak iyi bir sonuca götürmez. Ben tek bir konuyu bile miting aracılığıyla çözmüyorum. Eğer insanlar onları çözmek istiyorsa, çeşitli görüşmeler, tartışmalar, parlamento ve daha başka şeyler şeklinde yönetimle iletişim için birçok araç var. Onların bildirilerine hangi konuları taşıdıklarını dikkatlice takip ediyor ve öğreniyoruz, çoğu kurnazlık. Eğer bu konuyu yönetimin çözmeyi istemediğini, çözmeye çalışmaya gayret etmediğini, bizim buna engel olduğumuzu söylediklerini görsem bir sonuca varırdım. Şu durumda ise, elbette her halükarda bu mitingleri yapacak, para veya başka şeyler kazanmak veya bunun üzerinden yönetimde olma isteği olan belirli kategoride insanlar var. Bir kez daha söylüyorum: İşe yaramaz!
 
Bununla birlikte artık konuşmalar, mitingler fiziki çatışma şeklinde ilerliyor…
 
Siz galiba son olaylardan söz ediyorsunuz? Sivil örgüt liderlerine saldırıların olduğundan… Her şeyi yasal alanda çözmek lazım. Ben, bu tür meselelerin bu şekilde çözülmesi gerektiğini düşünmüyorum. Ama, her şey oluyor. Sivil örgütlerin belirli liderleri angaje edilmiş ve bunlar hareketlerden maddi çıkarlar elde ederken sivil örgütlerde bunu istemeyen başkaları var ve örgüt içinde belirli bir anlaşmazlık ortaya çıkıyor. Sivil örgütler çeşitli bakış açılarıyla farklı insanların olduğu canlı bir organizmadır. Eğer bakışlar örtüşmüyorsa, birileri boynundan bir şeyler alabilir. Galiba, bu olayda da böyle oldu. Gerçi bu olaya tepki, yönetimin buna güç sarf ettiği şeklinde oldu. Ama bu insanların vicdanına kalsın. Toprak meselesini bile onlar, bu yönetimin toprağı paylaştırdığı, kendi ticari çıkarlarını çözmek için özel olarak halktan kaçırdığı zeminine taşıyorlar. Ama bu doğruyu söylemeyenlerin vicdanına kalsın. Ne hükümet, ne devlet başkanı kendi şahsi çıkarlarını takip etmiyor. Biz ülke halkını ortak çıkarlarını takip ediyoruz. Bu, olayları detaylı şekilde bilmeyen insanları şaşırtıyorlar… 
 
Ben de detaylı olarak bilmiyorum! Çünkü bu alan benim ilgilendiğim bir alan değil. Bundan dolayı, galiba yönetimin hareketinin daha anlaşılır olması gerekiyor! Ve açıklanabilir olmalı… Hiç kimse güvenmeye zorlayamaz. Halkın destek seviyesi o halkın yaşam kalitesince belirleniyor. Kabardey-Balkar halkının yaşam kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bir devlet başkanı olarak insanların yaşamasını istediğim seviyeye göre tatmin edici değil elbette. Son yıllardaki faaliyetlerimize gelince, size yönetimin birçok sosyal problemin çözülmesi konusunda oldukça ileriye gittiğini söyleyebilirim. Biz henüz sadece geçmişte yapılanı eşiyoruz, bizim yönetmediğimiz dönemin borçlarını ödüyoruz. Bugün bunu hemen hemen hallettik; bütçeyi dört katına çıkardık, ülkenin aldığı maddi yardımı düşürdük, ancak gelişmeye başladık, ancak içinde bulunduğumuz zor ekonomik durumdan çıkmaya başladık. Biz krize 2008’de değil çok daha önce düştük. Ve elbette bunun ne çabalarımıza mal olduğunu birilerine açıklamak zor ve birilerine doğru yaptığımı ispatlamak da istemem, ama eğer geçmişe dönseydim yine aynısını yapardım. Yaşam kalitesine gelince, elbette bizi tatmin etmiyor; Maaş rakamları, işsizlik ve ülkede var olan diğer negatif şeyler. Bunlar konusunda yeterince aktif olarak çalışıyoruz. İmkânlar ölçüsünde tabii ki.
 
Yaşam kalitesine gelmişken… Daha önceden en azından problemleri çözen JEK (konut bakım idaresi) vardı. Şimdi bir şirket var. Kimse bana sormadı, komşularım gibi hiçbir anlaşma imzalamadım. Her gün kapıma inanılmaz faturalar asılıyor. Ne için? İdareci şirket hiçbir şey yapmıyor. İnsanlarsa şöyle diyor: “Bu reform kimin zamanında oldu? Kanokov zamanında, o zaman bu Kanokov suçlu”. Bizim kamu-konut idaresine ne oldu?
 
Soğuk, sıcak su, ısınma, girişler, çöp taşımacılığı ve insanının yaşadığı diğer şeyler. Yönetim bunlarla değerlendiriliyor. Bütçenin değişmiş olmasıyla değil, evinde sıcak su var mı onunla değerlendiriliyor. O bunu daha çok hissediyor. Bu tür problemleri çözmek kesinlikle gerekli. Söylediğinizi duydum, analiz etmek lazım. Öyle çok zaman geçmedi. Özel idare şirketi henüz bir yıl oldu. Sene sonuçlarına göre, nasıl çalıştıklarını inceleyeceğiz. İyi çalışmazlarsa, demek ki, özgür kalacaklar! Demek ki, bununla bir başka şirket ilgilenecek. Konut sakinlerinin kendileri bu sürece katılabilirler ve aktif şekilde katılmalılar. Belirli bir yönetim olmalı. Daireye giriyoruz her şey iyi, girişler ise çizilmiş, çöp atılıyor, kendine saygı kültürü yok. Sınırının kendi dairesinin kapısı olduğunu, onun dışının kendisini ilgilendirmediğini düşünen vatandaşlar kategorisi var.
 
Sorumluluk seviyesi yeterlilik ve yetki seviyesi ile belirlenmeli. Ama anlamıyorum, başbakanı arıyorlar: “Benim çatım akıyor”. Devlet Başkanına geliyorlar: “Yurtta musluk yok”. Bu ne, yönetim kanadı çalışmıyor mu? Neden her şey kumanda kolunda? Bunun otomatikte olması lazım, eğer sistem inşa edildiyse.
 
Kesinlikle haklısınız. Yönetim sistem kanadı öyle çalışmalı ki, bunun ülke yönetimine, hükümet başkanına ulaşmaması lazım. Konut ve diğer konularda meselelerin yerlerinde çözülme yetkisi belediyelerin. Bunu defalarca söyledik ve belediye yöneticilerini uyardık. Sitemize, yerinde çözülmeyen sorunlardan ötürü ne kadar çok başvuru geldiğini görüyorum. Bizim de anlamamız gerekli ki, tüm problemlerin çözülmesi için belediye organlarının yeterince finanse edilmesi lazım ve özellikle de sözünü ettiğimiz problemlerin. Bir taraftan bu belediye sisteminde organların doğrudan görevlerini yerine getirmemesi olabilir, var. Diğer taraftan bu belediyelerin tam olarak finanse edilmeyişleri var. En kötüsü, hem onun, hem bunun olması. O zaman belediye organları ile işi olan insanlar zarar görüyor. Elbette konut idaresiyle ilgilenmek devlet başkanının işi değil: sızıntıyı gidermek veya suyu kesmek. Eğer insanlar devlet başkanına başvuruyorsa, demek ki bunlar aşağı seviyelerde çözülmüyor ve benim görevim bu sürece tepki göstermektir, ben de bunu  yapıyorum.
 
Sizinle görüşmediğimiz süre içinde bazı kilit görevler değişti, başbakan, genel sekreter. Bunun neden olduğunu söyleyebilir misiniz?
 
Andrey Yarin çok iyi çalıştı, teknik başbakan olarak beni ikna etti ve onu ülkeye çağırdım. Ona Moskova’da çalışma teklifi geldi. Biz onunla bunu görüştük. Çünkü onun ailesi Moskova’da yaşıyor, bir kızı büyüyor ve elbette Moskova’ya dönmeyi istedi. Onu Rusya devlet başkanlığı genel sekreterliğine çağırdılar. Bu elbette çok iyi bir iş. Ben doğal olarak ona engel olmadım. İnsan büyüyor. Onun Kabardey-Balkar’da büyümüş olması ve şimdi Kremlin duvarlarında çalışıyor olmasından ötürü memnunum. Bu normal süreç. Bence, Başbakan Merkulov Aleksandr Viktoroviç, tecrübeli ve çok dinamik biri…
 
Siz bu konuda oldukça sakinsiniz?
 
Aleksandr Viktoroviç’i federal müfettiş olarak daha önceden bilen parlamento ve insanlarla istişare ettim. Biz, işi için endişelenen çok objektif biri olduğunu gördük ve şimdilik meselelerin çözümünde yarım saatte birbirimizi duyuyor ve anlıyoruz.
 
Arsen Kanokov, peki genel sekreterlik yönetimi?
 
Albert Kajarov genel sekreter rolünde görevleriyle başa çıkıyordu. Burada herhangi bir gizlilik yok, bizzat ben onu parlamentoya sundum, parlamento da beni destekledi. Ben, bizi Federasyon Konseyi’nde profesyonel bir hukukçunun bizi temsil etmesinin iyi olacağını düşünüyorum, çünkü Federasyon Konseyi yasa faaliyetleri yapıyor.
Yeni genel sekreterin doğru atandığını düşünüyorum. Vladimir Sultanoviç Jamborov, umuyorum ki bu görevle baş edecek. Çünkü bunun siyasi olmayan bir organ olması lazım- devlet başkanlığı genel sekreterliği. Onun devlet başkanına yardımcı olması ve gölgede kalması lazım.
 
Ekipten giden, başka bir işe gidenlerle ilişkiniz devam ediyor mu? Telefon açıp örneğin, ‘Merhaba, nasılsın’ deyip, yeni yılını kutlayabilir misiniz? Veya bu doğru olmaz mı?
 
Durumlar farklı oluyor elbet, ama çoğunlukla yüzde 80-90’ıyla, buraya gelmiş ancak belirli sebeplerle başarılı olamayan insanlarla görüşmeyi sürdürüyorum. Onları bundan ötürü suçlamak mümkün değil. Belki onlar yeterince hazır değildi, belki yanlış hesap yaptım. Bu hayat. Ve bundan ötürü kendisiyle ilişkilerim bozulan istisnalar var. Belki birileri kırılıyor, ancak ülkede yaşananlardan sorumluyuz ve birileri gelecek, birileri gidecek, bu süreç devamlı olacak.
 
Son altı ayda ülkede yolsuzlukla mücadele konusunda bazı değişiklikler oldu mu, yoksa bu hiçbir şey yapılamayacak bir musibet mi?
 
Maalesef önemli değişiklikler olmadı. Bu konuda daha sıkı önlemler almalı belki. İnsanların hoşnutsuzluğu doğru, ancak vatandaşın onların rüşvet vermemeye çağırması da lazım. Her zaman alan ve veren taraf vardır…
 
Ama rüşvet vermezsen rapor alamazsın.
 
Bu prosedürleri elbette basitleştirmek lazım. Şu anda biz, her şeyin tamamen farklı olması için elektronik hükümet kurmaya çalışıyoruz. Daha az kağıt harcanması ve elektronik irtibatın evde otururken cevap alabilme veya problemin çözümünün sağlanmasına yönelik olarak hükümet çalışmalarının otomatik bir sisteme bağlanması için müzakerelere devam ediyoruz. En önemlisi insanlar için daha rahat olacak, bürokrasi daha az olacak ve rüşvet alanı da olmayacak. Bürokratların halkla karşılaştığı yerde sistemin basitleştirilmesi rüşvet olasılığının azalması demektir. Bu dünyada bir uygulamadır, başka uygulama yok.
 
Geçen görüşmemizde Singapur modelini hatırlattınız. Singapur kurucusu şöyle dedi: “İlk önce kanun ve düzen, daha sonra demokrasi.” Böyle bir yaklaşım size ne kadar yakın?
 
Kanun diktatörlüğüne ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ve insanlar bunu alkışlayacak. İlk önce her şeye rağmen kanunlara göre yaşamalıyız. Biz kanun ve kanun diktatörlüğüne göre yaşamadığımız müddetçe, hiçbir şey başaramayız. Bunda ötürü Singapur tecrübesi, çok doğru bir tecrübe. Yolsuzluğa karşı sert kanun, sadece bu yardımcı olabilir. Eğer bugün sokağa çıkıp insanlara ne istediklerini sorsak: Kanaatim insanların çoğunun aileleri ve ülkeleri için kanun ve sükuneti tercih edecekleri yönünde. Eğer referandum yapılsa, Rusya Federasyonu vatandaşları kanun ve yönetimin gücünden yana olacaklardır. Yönetimin halkın güvenini kötüye kullanmaması da başka bir konu.
 
Buna bağlı olarak, eğer şu anda Kafkasya ile ilgili bir yetkili organ olsa…Her bölgenin kendi yöneticisi var, cevap veren devlet başkanı temsilcisi de var, bu durum yeni bir organın ortaya çıkmasıyla sona ermez mi?
 
Durum şu ki, devlet başkanlığı temsilcilik kurumu sadece ekonomik değil daha çok siyasi bir organ ve devlet başkanı özel temsilcisinin elinde yeterince yetki yok. Tüm konuları ve ekonomik konuları, Federasyon Konseyi kapsamına alamaz, bize yardımcı olmayı rica edebilir. Eğer yetkili kişi ekonomik problemlerin çözümü konusunda karar alabilirse, bu özel temsilciliğe önemli bir yük olur düşüncesindeyim.
 
Çok saygı duyduğum (İnguşetya lideri Yunusbek) Yevkurov, Kafkasya yetkili organının Nalçik’te olması gerektiğini düşünüyor…
 
Bilmiyorum. (Gülüyor)
 
Demek ben ilk ben söyledim…
 
Bize güveniyor olması hoş.
 
Siz defalarca ifade ettiniz ve ben bizim temel problemimizin güven, halk-yönetim, bölge-merkez arasında güven, iletişim eksikliği ve karşılıklı şüphe olduğunu kabul edemiyorum. Sosyal anketlere göre, en mutlu insanlar Danimarkalılar. Üstelik onlar, bu mutluluklarının yaşam standartlarının yüksek oluşundan değil, ülkede birbirlerine karşı güven seviyesinin yüksek oluşundan kaynaklandığını söylüyorlar. 
 
Onların yaşayışını kıskanmaya başlıyorum. Maddi durumlarının güçlü oluşundan değil, onların kanunlara ne kadar saygı duyduğu ve bu ülkede onların maddi ve siyasi durumuna bağlı olmaksızın herkesin eşit olmasından ötürü. Sokakta devlet başkanı ile karşılaşabilirsin, bu toplumda uzlaşı olduğunu gösteriyor. Onlar, kanun ve birbirlerine saygı kurallarında anlaştı. İşte bizde bu yok. İnsanların güveni birçok meseleyi çözüyor.
 
Arsen Kanokov, uzun yıllardır ticaretle uğraşıyorsunuz, tahmin ettiğime göre, sistemli yaklaşımın dışında ticarette sezgiye de ihtiyaç var. Karar almada sezgiyi ne kadar kullanıyorsunuz ve sezgileriniz gelecek senenin nasıl olacağını söylüyor?
 
Sadece ticaret değil, 1998’den beri siyasetle ilgileniyorum, 12 yıldır. Ama galiba ticaret her zaman benimle birlikte olacak ve şikâyetçi değilim. Ticaret bana çok şey öğretti. Ekonomide birçok şeyde bu tecrübe kullanılıyor. Gelecek yıldan söz edecek olursak, biz 2010’a çok emin giriyoruz, 2009’da olduğu gibi bir bütçe oluşturuldu, yaklaşık 22 milyar ruble. Tüm yatırım programlarına 2-3 milyar ruble öngörüyoruz. Bu, kriz döneminde! Birçok sosyal probleme bu parayı yatırıyoruz: Gaz, su ve spor komplekslerinin inşası şeklinde ve daha başka bir çok mesele çözülüyor. Borç yükü ülkede azalıyor, artmıyor! Ve maddi yardım alma azaldı. Biz artık kendimize daha fazla saygı duymaya başladık, çünkü kazanmayı, federal merkeze kolumuzu uzatmayı öğrendik. SKNWS/ÖZ/FT