Kafkasyalı Kadınların zor seçimi: Cihad, Millet, Çağdaşlık
Kafkasya’da kadınlar ve kadın hakları son aylar gündem oturmuş durumda ve bu konuda hararetli tartışmalar yapılıyor. Gündem olmasının sebebiyse yine Çeçenistan. Çeçenistan’da bir İlçe Emniyet Müdürü’nün 17 yaşında genç bir kızı ikinci eş olarak alması tartışmaların fitilini ateşledi diyebiliriz.
Bin yılın düğünü olarak adlandırılan bu düğün Rusya’da çok ses getirdi ve Kadirov ile Liberallerin savaşında en sıcak anların yaşanmasına sebep oldu. Bu sıcak anlarda Kadirov ekibi belli kayıplarda verdi. Örneğin skandal ortaya çıkınca Kadirov Çeçenistan’ın Basın, Enformasyon ve Dış İlişkiler Bakanı’nı cezalandırdı ve işten attı.
Aslında bu tartışma ve “kayıplar” Kadirov’a ciddi bir zarar vermedi. Aksine daha düne kadar bir eyalet valisi olan Kadirov’u bir anda federal siyasetçi konumuna taşıdı diyebiliriz.
Siyasi yansımalarını bir tarafa bırakırsak, bu düğün ve ardından yaşanan tartışmalar Çeçenistan’da ve genel olarak Kafkasya’da kadın haklarını ve kadının toplumdaki yerini de gündeme getirdi. Bende bu vesileyle çok önceden yazmayı düşündüğüm Kafkasyalı kadınların küresel cihada katılımını ve genel olarak Kafkasyalı kadınların durumunu incelemeye çalıştım.
Geçen kış Kafkasya’da, Pyatigorsk’ta yapılan Müslüman gençlik organizasyonuna katılmıştım.
Ben kendi yaptığım araştırma sırasında Kafkasya’da üç kadın grubu kategorisi olduğunu tespit ettim. Bunları şu şekilde zikretmek mümkün:
- Çağdaş kesim
- Dinci kesim
- Muhafazakar kesim
Bu üç gruptan birincisi için; geç evlenen, hatta evlilik öncesi ilişkiyi hoş gören, din ve adet ile sınırlanan hayatı gericilik olarak değerlendirenler denilebilir. Bu gruptaki kadınlara Kafkasya genelinde asimile olmuş hatta ruslaşmış bireyler olarak bakılıyor. Fakat ait oldukları ailenin maddi durumuna göre toplumda kabul edilebiliyorlar. Genel olarak bu grubun kendi çevresi var. Genelde federal bürokrasiye yakın ailelerden olmaları onları sosyal hayattan men etmiyor. Hatta çok aktif bir sosyal hayatları olduğunu söylersek yanılmış olmayız.
Üçüncü grupta olanlar ise; daha çok milliyetçi ama aynı zaman Rusya’da ılımlı islamcı olarak kabul edilen kesim içerisinde bulunan kadınlar. Bu kadınlar (yada kızlar) eğitim almaktalar ancak aynı zamanda aile reisi olan baba veya abileri tarafından sınırlanırlar. Hayatları genel olarak yazılı olmayan adetlere ve bu adetleri uygulayan erkeklerin kararlarına bağlıdır. Tüm bunlara rağmen Kafkasya’da zorla evlendirme vakalarına az rastlanır. Evlenecek kıza fikri genelde sorulur. Her ne kadar genel olsa da bazen kızın ailesi, toplum baskısı veya daha zengin, daha güçlü olanların baskısı altında kıza söz hakkı vermeden karar alabilir. Bu durum özeldir. Sonuçta muhafazakar ailelerde kadının yeri mutfakta olarak bilinir.
İşte bu üç grup içinde ailesinin izni olmadan aileden ayrılıp kendi hayatını kurmaya veya bir cemaate bağlı olarak hayatını tasarlamaya dinci ve çağdaş gruba ait olan kızlar cesaret edebilirler. Bu cesaret onları yaşadıkları toplumdan koparır ve uzak, yeni yerlere gitmelerine sebep olur. Çağdaş olanlar daha çok Rusya’nın büyük şehirlerine akın ederken Dinci kızlar Dağlara veya müslüman nüfusu çoğunlukta olan ülkelere, mesela Şam’a giderler. Aralarında Avrupa’ya gidenler de çoktur. Türkiye ve Avrupa’ya gidenlerin çoğu aradıkları ortam ve yaşam şartlarını buluyorken Dinci grubun içinden sıcak çatışmaların yaşandığı Orta Doğu’ya giden kadınlar kendilerini ve çocuklarını büyük riske atmış oluyorlar. Hastane ve okulun genelde olmadığı savaş bölgelerinde sağlık ve eğitim sorunu yaşayan kadınlar – ve tabi çocukları – sürekli bombardıman ve çatışmaların etkisi ile psikolojik sorunlar da yaşıyorlar. Bazen canlı bomba veya istişade saldırıları da yapan bu genç kızlar daha hayata başlamadan veda etmiş oluyorlar.
Sonuçta bu üç gruba ayrılan Kafkasyalı kadınlar her zaman bir seçme hakkına sahipler. Beteri, kötüyü veya huzurlu seçebilirler. Genelde sevgiden yoksun olur bu seçimler. Yaptığı seçim, kadının o an bulunduğu ortama ve çevresine bağlı olarak şekillenir. Belki gelecekte bu durumu daha detaylı olarak ele alıp ciddi çalışmalar yapacak birileri ortaya çıkar ve her kadın arzuladığı gibi zor yaşama hakkına sahip olur.
Belki.
Kim bilir…