Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti (ÇİC) Parlamentosu’nun 1-B sayılı hükmü, eski ÇİC Devlet Başkanı Dokka Umarov’un ‘Emirlik’ ilanını, başkanlık görevlerinin yürütmesinden ‘kendiliğinden çekilme’ olarak tanımlıyor.
Bu apaçık ağır suçun (ÇİC Anayasası, madde 2.2) neden ‘kendiliğinden çekilme’ olarak tabir edildiği tahmin edilebilir. Şahsen, Çeçen Parlamento üyelerinin özel hakkı olan (madde 64.14) Çeçen Cumhuriyeti yasalarını yorumlamalarını etkiler gibi görünmek istemem. Sadece kendi düşüncelerimi ortaya koyacağım.
Dokka Umarov’un ‘Emirlik’ ilanı ile ilgili açıklamasının anayasanın 1.3 maddesinin ihlali olduğunu görmek için kimsenin hukuk uzmanı olması gerekmez. Bu maddeye göre, “Çeçen Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve egemenliği ihlal edilemez, bölünemez ve hükümet organlarının otoritesinin yetkisi dışındadır.” Normal koşullarda bir devletin bağımsızlığı ve egemenliğine karşı bir girişim, başka bir egemen varlığın kontrolüne bırakma teşebbüsünü teşkil eder. Dokka Umarov, Çeçen Cumhuriyeti’nin ‘Emirlik’in bir parçası oldugunu ilan etmiştir. Bu ilan ile Çeçen Cumhuriyeti’nin Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olduğu iddiası arasında gerçek bir fark olduğunu bulmak güçtür. Yukarıda bahsi geçen ÇİC Anayasası maddesi, olağanüstü koşullarda olsa bile ne Başkan Dokka Umarov’a ne de şu veya bu cemaat ile olan problemine bakılmaksızın eski müftü (Ahmet) Kadirov’a bir istisna tanımaz.
ÇİC Anayasası’nın 72 maddesi, başkan olacak kişi tarafından ifade edilecek şu yemini içermektedir: “Devletin bağımsızlığını güçlendireceğime ve savunacağıma, anayasaya ve yasalarına sadık kalacağıma, vatandaşlarının haklarını ve özgürlüklerini temin edeceğime, vazifelendirildiğim şerefli başkanlık görevlerini iyi niyetimle yürüteceğime Çeçen Cumhuriyeti halkına bağlı bir hizmetkar olacağıma şerefim üzerine yemin ederim”.
Birileri, D. Umarov’un meşhur açıklamasının, bu başkanlık yemininin ihlal etmediği herhangi bir parçasını gösterebilirse hayrete düşerim.
Çeçen anayasasının 74. maddesi şöyle diyor: “Başkan, sadece bir suç işlemesi halinde görevinden alınabilir. Görevden alınma sürecinin başlamasına esas olacak böyle bir suçlama için verilecek karar parlamento üyelerinin üçte ikisinin oyunu gerektirir”. Şu an bu anayasal prosedür ile Dokka’yı görevinden almak, (örneğin yeter çoğunluğun isteği ile) kolay olmazdı. Diğer taraftan, Umarov’un açıklama metninin, uzun ve zorlu prosedürü baypas ederek parlamento üyelerinin ‘kendiliğinden çekilme’ gerçegini kabul edebilecekleri bir şekilde hazırlanmış olması ve bu durumu başkanın ölümü veya ciddi bir hastalığı durumuna denk getirmesi sadece bir tesadüf müdür?
Umarov’un açıklamasıyla ilgili parlamenter çözümleri mümkün olan her yönüyle gözden düşürme niyetindeki yayınlara bakılacak olursa ‘Emirlik planı’nın arkasındaki organizasyonun Çeçen Parlamentosu’nun tüm işleriyle ilgili detaylarda oldukça iyi bilgilendirilmiş olduğu anlaşılıyor. Güvenli evler, isimler – hepsi tanzim edilmiş olarak mevcut. Şu açık ki, ‘yürütme görevlerinden kendiliğinden çekilme’ – ya da Emirliğin ideolojisine göre söylenirse – ÇİC Devlet Başkanı’nın gönüllü (samimi) olarak Emirlik’in Emir’ine dönüşmesi bir tesadüf degil, gerçekte planın ana amacıydı. Bu tür sürprizleri engellemek için mümkün olan her şeyin yapılması zorunlu idiyse de, planlanmayan şey parlamenter çözüm idi. Hatırlayacağımız gibi, Rusya mümkün olan tüm yollarla Çeçen devletinin bağımsızlığının meşru pozisyonunu kaldırmaya çalıştı. Örneğin, 1997-1998 yıllarında, sonradan müftü olan Ahmed Kadirov, Başkan Aslan Mashadov’a ‘Padişah’ olarak hitap etmekte ısrar ederken, parlamentonun ve politik partilerin varlığını İslam ile çelişki olarak niteliyordu. Movladi Udugov, müftüyle beraber, cumhuriyette bir ‘İslam düzeni’ kurmak için derin dini ilgi gösteren diğer bir kişiydi. Devlet Başkanı’nın üzerindeki baskı o kadar fazlaydı ki, silahlı bir itilafi önleme amacıyla, Şeriat yasasının cumhuriyette uygulaması için anayasaya aykırı olduğu şüphe götürmeyen bir kararname çıkarmaya zorlandı. Parlamento devreye girerek kararnameyi veto etti. Devlet Başkanı’na yasal inisiyatif haklarına sahip olduğu (CIC Anayasası, 73. maddesi), ancak yasal hakimiyete sahip olmadığı (ÇİC Anayasası 61. madde) hatırlatıldı. Krizi önleme tedbirlerinin bir parçası olarak, ÇİC Anayasası’nda değişiklikler ve düzeltmeler ile ilgili öneriler geliştirmesi için bir hükümet komisyonu oluşturuldu. Bundan kısa süre sonra başlayan ikinci anti-Çeçen savaşı bu komisyona yüklenen işin tamamlanmasını önledi.
Çeçen Parlamentosu Başkanı Ruslan Alihaciyev 2000 yılında Ruslar tarafından yakalandı ve herhangi bir iz bırakmadan kayboldu. Şurası açık ki, o Aslan Mashadov’u yasadışı ve Çeçen Cumhuriyeti’ni Rusya’nın bir parçası olarak ilan etmeyi red ettiği için öldürüldü. Sonrasında yakalanan Ruslan Alihaciyev’in vekili Isa Temirov hayatta kaldı. Ama bu hayatta kalışın faturası, Moskova’da Çeçen vekillerin kendisi tarafından yönetilen ve Devlet Başkanı Aslan Mashadov’u itham eden toplantısı oldu. Rus otoriteleri 1995’de Şamil Basayev ile birlikte Bunedovsk’un zapt edilmesindeki Isa Temirov’un payını affetmekte çok hızlı davrandı. Çeçen vekillerin Moskova’da yapılan toplantıda Aslan Mashadov’u görevinden almalarının sadece toplandıkları koşullar göz önüne alındığında bile süphesiz ki bir meşruiyeti olamazdı. Vekillerin baskı altında otoritelerinden feragat etmeleri için yapılan tehditin sürdürülmesi de yasal olamazdı. Çeçen Devlet Başkanı’nın bir Emir’e ve Devlet Savunma Komitesi’nin bir Danışma Meclisi’ne (Meclis-ül Şura) meşru erk eliyle dönüştürülmesi için yapılan bütün girişimlerin açık tek bir amacı vardı; Çeçen bağımsızlığını meşru zemininden yoksun bırakmak. Düzenlemelerin ve değisikliklerin anayasaya girmesi için yapılan renkli mücadelenin müsebbipleri bu adımların gerçek mahiyetine tam olarak vakıftılar. Birileri, birçoklarının iyi niyetle bunun bir parçası olduğunu, anayasa değişikliğini kışkırtanların ‘bütün değişikliklerle birlikte anayasanın terk edilmesiyle’ ilgili planın bir sonraki aşamasından habersiz olduklarını farz edebilir. Bu arada, GKO[*]- Danışma Meclisi (Meclis-ül Şura) yirmi kez de toplansa da, Çeçenlere karşı ikinci savaş sırasında anayasaya getirildiği iddia edilen değişiklik ve düzenlemelerin her hangi bir meşruiyeti yoktur. Çünkü ÇİC Anayasası’nın 62. maddesinin açık olarak belirttiği gibi “anayasada yapılacak değişiklik ve düzenlemeler için tek yetkili ÇİC Parlamentosu’dur”. Sürecin kendisi tabidir ki, Meclis-ül Şura tarafından herhangi bir ihtiyaç bırakılmayacak şekilde yenileriyle degiştirilmiş olan parlamento üyelerini vazifelerinden doğal olarak uzaklaştırma ve onlara uygun bir gerekçe verme niyetine hizmet ediyordu. Göze çarpan bir örnek, parlamento makamını resmi olarak fesheden Vagap Tutakov tarafından ortaya kondu. Israrla GKO[*]-Danışma Meclisi (Meclis-ül Şura) Emirliği olarak adlandırılan başkanlık, yavaş ve emin adımlarla Doka Umarov’un gösterdiği sona doğru ilerliyordu. Şu an, ilk adımı atmış olan Aslan Mashadov ya da Abdul-halim Sadulayev’in ikinci adımı atıp atmayacaklarını tartışmak yersiz olur. Emirlik ilanının arefesinde tam olarak yasallaşmış olan Parlamento Başkanı Zalaudin Saralyapov’un GKO- Danışma Meclisi (Meclis-ül Şura)’den çıkarılması Çeçen Parlamentosu’nu felç etmeliydi. Emirlik projesinin yaratıcılarının, şu an itibariyle öfkeyle hitap ettikleri Çeçen halkının seçilmiş temsilcileri olan ‘Çeçen Parlamentosu’nun geri kalanı’ ile ilgili çok az fikri vardı. Parlamento, 10 Ekim 2007’de aktivitesinin tam olarak devamını açıklayan ve Çeçen parlamento üyelerini önemsemeyen kararın ne kadar basiretsiz olduğunu ispatlayan bildirisi yayınladı.
Birinci Çeçen savaşı sırasında Çeçen parlamentosunun içinde bulunduğu durum çok daha karmaşıktı. Görevinin başında kalan neredeyse tek kişi Parlamento Başkanı Ahyad İdigov’du. Ancak, parlementer çözüme ihtiyaç duyulduğu anlarda gerekli kararlar alınabildi. Toplanma imkanının bulunmaması, 1996’da Cahar Dudayev’in ölümü ardından yerine Zelimhan Yandarbiyev’in atanmasında olduğu gibi, alınan parlamento kararlarının önemini azaltmadı. Aynı zamanda Ahyad İdigov tarafından temsil edilen parlamento, kimsenin güdümüne de girmedi. Zelimhan Yandarbiyev, başkanlığın Şer-i Ceza Hukuku kararını parlamentoya onaylatmayı başaramadı. Parlamento tarihinin en öğretici deneyimi, ateşkes ardından toplanılarak görevlerin yerine getirildiği yeni bakanların seçildiği 27 Ocak tarihine kadar olan dönemdir. Emirliğin kurucularının dilinde yetersiz olarak addedilen, 1997’de uluslararası gözlemciler tarafından da oldukça övülen ÇİC Başkanlık ve Parlamento seçimlerini organize eden İdigov parlamentosunun kalınıtılarıdır. ÇİC Anayasası’na yönelik çok iyi bilinen 11 Kasım 1996 ve 3 Şubat 1997 kanun düzenleme ve değişikliklerini yapan da yine İdigov’un parlamentosudur. Seçilmiş temsilcilerine yönelik böyle küçümseyici açıklamaları ancak Çeçen halkını sevmeyen bir insan yapabilir. Bazılarının askine ben, Çeçen halkının özgürlük ve ülkelerinin onuru için verdikleri mücadelede gösterdikleri cesaret ve güçlü iradeye hayranım. 58 Çeçen parlementerden sadece 14’ünün Rusların kurduğu işgal rejimiyle şu veya bu şekilde ilişkilendiğini öğrenmek benim için şaşırtıcı ve memnuniyet verici olmuştu. Magomet Hambiyev örneği parlementerlere karşı uygulanan ikna etme yöntemlerinin açık bir göstergesidir. Meşru Çeçen parlamentosundan 33 parlementerin seçmenlerini temsil etmeye devam ettikleri gerçeğiyle gurur duymalıyız. Parlamento başkanı dahil olmak üzere 12’sinin Avrupa’da yaşamak durumunda olmalarıysa ancak hoş karşılanabilir. İşgal zamanı ülkesini terk etmeye zorlanarak meşruluğunu kaybetmeden faaliyet göstermeye devam eden hükümetlere uluslararası örnekler bulunmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında işgal edilen Norveç ve Fransa başlıca örneklerdir. Takipçileri için İslam tarihinin en önemli olayı olarak kabul edilen Emirlik ilanının neden daha önce, 2 ya da 5 yıl önce yapılmadığını sorgulamak gerek. Neden Basayev, Hattab veya Seyfullah Emirlik ilan etmediler? Gerçek şu ki destekçilerinin bu konuda kullandıkları retoriğin hiçbir anlamı yok. Bu beklentide olanların istedikleri tek şey, meşru olarak faaliyet gösteren Çeçen Cumhuriyeti Başkanlığı tarafından ilan edilecek bir Emirlik veya Halifelikti. Şüphesiz ki Dokka Umarov’un seleflerini bu adımı atmaya iteklemek için pek çok girişim gerçekleşmiş olmalı ancak bu girişimlerin sonuncusu hariç hiç biri başarıya ulaşmamıştı. Ana sebep Dokka Umarov’un, Cahar Dudayev’den, Aslan Mashadov’dan veya Abdulhalim Sadullayev’den daha cesur veya alimane olması değildi. Stalin’in hukuk sisteminden bildiğimiz gibi eğer kişi itiraf etmiş ise suçunun ispat edilmesine gerek yoktur. Ruslar tarafından Çeçen sorunu için doğru çözüm ne şekilde olursa olsun daima Çeçen bağımsızlığının kendi kendini imha etmesi olarak görüldü. Hem Dudayev hem Mashadov Çeçen bağımsızlığının teslim edilmesi karşılığında pek çok vaat dinlemek zorundaydılar.
Emirlik olarak adlandırılan organizasyonun ne ölçüde başarı şansı bulunduğunu konuşmanın bir anlamı yok. Geçtiğimiz yüzyıl bize bu hususta pek çok örnek sunuyor. Sovyetler Birliği’yle pek de iyi arkadaş olmayan müslüman ülkelerin büyük çoğunluğu, Emirlik dahil her türden İslami cephe, cemaat organizasyonları tarafından sürekli terörize edildi. Ne Suriye Başkanı Esad, ne Irak Başkanı Saddam, ne de Libya Başkanı Muammer Kaddafi ‘fundemantalistler’ ile problem yaşamadılar. ‘Fundamentalistler’ her nasılsa, bu diktatörlerin, ateizmi resmi ideolojileri olarak açıkça duyuran sosyalist rejimlerle olan dostluklarını ve seküler mizaçlarını affetmişlerdir. Dokka Umarov’un tarzındaki Emirlik için ise, ya kurucuları ihtiyaç duyduğu sürece ya da Çeçen işgali devam ettiği sürece ve Çeçenler ülkeleri üzerinde tam olarak kontrol sağlayana kadar var olacağını söylemek kafidir. Bu satırları, Emirliğin geleceği ile ilgili samimi olarak farklı inanca sahip insanlar olabileceği gerçeğinin tam anlamıyla farkında olarak yazıyorum. Ne demişler; zaman gösterecek.
* GKO – Gosudarstvennoe komitet oborony: Devlet Savunma Komitesi Çeçen-İçkerya
Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Başbakanı Ahmed Zakayev’in Çeçen-İçkerya resmi haber ajansı Chechenpress’in 22 Aralık 2007’te yayımladığı yazısını Kafkasya Forumu ekibi, Ajans Kafkas için Türkçeye aktardı.
Ahmed Zakayev