Litvinenko’dan Çeçen savaşının bilinmeyenleri

1998’de birkaç meslektaşı ile beraber Moskova’da basın toplantısı düzenleyip FSB’nin (Rusya Federal Güvenlik Servisi) kendisine Devlet Güvenlik Konseyi eski sekreteri Boris Berezovskiy’i öldürme emri verdiğini duyurduğunda Aleksandr Litvinenko’yu çok az kimse tanıyordu.

2002’de yayınladığı iki kitap: “FSB Rusya’yı Havaya Uçuruyor” ve “Lubyanskaya Suç Örgütü” kitapları sonrası tüm dünyanın dikkati bu eski KGB/FSB ajanının üzerine çevrilmişti.

Litvinenko’nun “Lubyanskaya Suç Örgütü” kitabında Yeltsin ve Putin dönemlerinde Çeçen Savaşı’nda Rus yetkililerin yaptıkları ile ilgili itirafları ise savaşın bilinmeyen yönlerinin ortaya çıkması açısından çok önemliydi. Kitapta Litvinenko Birinci Çeçen Savaşı sırasında şahit olduğu ve bizzat yaşadığı izlenimleri aktarırken sonraki bölümlerde 1996’da öldürülen Çeçen lider Cohar Dudayev’in eşi Alla Dudayeva’nın sorgusuna katılması ve sorgu sırasında gerçekleştirdiği konuşmaları aktarıyor.

Çeçen Savaşı ile ilgili kitaptaki bazı önemli noktaları aktarmak Çeçen direnişine Rusların nasıl baktığını öğrenmemiz açısından da önemli.

Litvinenko Çeçen savaşında tutukladıkları direnişçiler arasında 17 yaşında bir Çeçen gencini sorguladığını şöyle aktarıyor: “Ona neden savaştığını sordum. Verdiği cevap şöyleydi: “Bu savaştan nefret ediyorum, savaşa karşıyım ama sınıfımızın tamamı savaşa katıldığı için katıldım.” O zaman kurtuluş savaşıyla ilgili bütün bir sınıfın öğrencilerinin gönüllü olarak okuldan cepheye gittikleri filmleri hatırladım… Ancak o, “tüm sınıf cepheye gitti” dediğinde Rusya’nın bu savaşı kazanamayacağını anladım… Disiplin, düzen, “tüm sınıf cepheye” ; bunlar çetede olacak şeyler değildi, bu bir orduydu… Onlar ne uğruna savaştıklarını biliyorlar. Onların çete olduğuna dair herkesi ikna edebilirsiniz ama bir sınıfın tamamı eşkıya olmaya gitmez. Ve eşkıyalar, bir halkın tamamı ile birlikte ortadan kaldırılmaz.”

Aleksandr Litvinenko kitabın bir bölümünde merhum Cohar Dudayev’in eşi Alla Dudayeva’nın sorgusuna katıldığını ifade ediyor ve Dudayeva’nın yakalanma anını şöyle aktarıyor: “Cohar Dudayev öldürüldükten sonra eşi, koruması Musa Edigov ile birlikte Nalçik Havaalanı’ndan çıkma girişiminde bulunmuştu. Orada tutuklanmışlardı. Kendisinin sahte pasaportu varmış ama onu tanımışlar. Musa uçağa daha önce binmiş amma Alla’nın yakalandığını görünce uçaktan inmiş ve teslim olmuş.”

FSB yetkilileri Litvinenko’ya Alla Dudayeva’yı sorgulama görevi verdiklerinde talimatlardan birisi kesinlikle Cohar Dudayev’in mezar yerinin öğrenilmesi idi. Çünkü Rus yetkililerde Cohar Dudayev’in ölüp ölmediğine dair hâlâ kuşkular vardı.

Rus güvenlik güçleri Alla Dudayeva’yı Kislovodsk şehrindeki Stalin’in eski yazlık evinde tutuyorlardı. Litvinenko sorguya katıldığında diğer meslektaşlarının tepkisini çeken bir konuşma yapmış Alla Dudayeva’ya eşinin ölmesinden üzüntü duyduğunu belirtmişti: “Cohar kimler için ne olursa olsun, sizin eşinizdi. Sizin onunla yirmi yıldan uzun bir birlikteliğiniz oldu ve acınızı anlıyorum…Ölenin Çeçenistan Başkanı değil, eşiniz olduğu için size başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin.”

Litvinenko’nun bu konuşmasından sonra Alla Dudayeva ayağa kalkmış ve şöyle demişti: “Size müteşekkirim. Bana başsağlığı dileyen ilk subaysınız.”

Görüşmenin ikinci günü başlayan sorgudan önce Dudayeva’nın sorgulanacağı odaya gizli kameralar konulmuş lakin kameraların kayıt süresi sadece 30 dakika olduğu için her yarım saatten bir belli bahanelerle sorgu kesilip kameraya yeni kasetler yerleştiriliyormuş.

Litvinenko, Alla Dudayeva’ya eşinin neden Moskova’da patlamalar gerçekleştirme tehdidi yaptığını sorduğunda Dudayeva da bu açıklamasından dolayı Cohar’a çok kızdığını, lakin eşinin böyle bir şey yapmayacağını Cohar Dudayev’in ağzından şöyle aktarmıştı: “Haklısın Alla, bunu yapamam, kendimi kaptırdığım için böyle konuşuyorum. Onlar güçlü, büyük orduları var. Bizim durumumuz çok zor. Onlar bizi tehdit ediyor, ben de kendimi kaptırıyorum, onları korkutmaya başlıyorum.”

Litvinenko kasetin değiştirilmesi gerektiğini anladığında Alla Dudayeva’ya biraz dolaşmanın iyi olacağını söyleyip dışarı çıktıklarını ve o sırada düşündüklerini anlatıyor: “…Neticede sokağa çıktık. Ben kendime kızıyordum, o ise üzüntü içindeydi. O, Cohar’ı seviyordu. Ben kocasının gömüldüğü yeri öğrenecek olursam, onu mezarından çıkaracaklardı. O ve çocukları, sahip oldukları son şeyden, mezardan da mahrum kalacaklardı. Onun mahremiyetine girmekten utanıyordum ve: “Alla Fyodorovna, eşinizin nerede gömülü olduğunu bina içinde söylemeyiniz dedim…”

Litvinenko o anda FSB subayı ile insan olma arasında tercih yaptığını belirterek şöyle soruyor: “Bir insanın politika uğruna mezarından çıkarılmasına aracılık etmek, görevle ilgili suç mudur?”

Litvinenko Alla Dudayeva’ya Cohar Dudayev’in neden savaşı başlattığını sorduğunda şu cevabı aldığını aktarıyor: “Alla, Cohar’ın tüm bunları önceden bildiğini ve bu nedenle Yeltsin’le görüşmek istediğini, talebinin kabul edilmesi halinde kan dökülmeyeceğini anlatıyordu. Ancak Yeltsin’le görüşme için Dudayev’den birkaç milyon dolar talep edildiğini de ekliyordu.”

Litvinenko Dudayev’in neden bu parayı verip halkını kurtarmadığını sorduğunda Alla Dudayeva eşinin sürekli olarak Moskova’ya para gönderdiğini söyleyerek sorunların dolarlarla çözüldüğünü belirtiyor. Cohar Dudayev’in Yeltsin’le görüşme isteğinin ekonomik değil, siyasi bir görüşme talebi olduğunu belirten Alla Dudayeva’nın cevabını Litvinenko şöyle aktarıyor: “Bu konuda Dudayev ödeme yapmak istemedi. Ayrıca sahip olduğu itibar, zedeleyici belgelerle bazı üst düzey memurları ürkütmüştü.”

Alla’nın sözlerine göre, Dudayev yanında daima bir takım belgeler taşırmış ve Yeltsin’in çevresindekiler izin vermeyeceği için kendisini hiç bir zaman canlı yakalamayıp ancak öldürebileceklermiş.

Litvinenko, Alla Dudayeva’nın Şamil Basayev’in gerçekleştirdiği Budyonovsk baskınının da Çeçenlere söz verilen ama imzalanmayan ateşkes talimatı için ödenen paraların geri alınması için yapıldığını söylediğini aktarıyor. Alla Dudayeva Budyonovsk baskınının arka planını şu şekilde anlatıyor: “Hatırlarsınız, 1995 yılında Çeçenler dağlarda sıkıştırılmış ve birlikleri yönetemez hale gelmişlerdi. Direnişçiler evlerine dağılmış, ne irtibat kalmış ne başka bir şey. Başka bir ifadeyle zafer kazanılmıştı. Çeçenler için durum hiç de iç açıcı değildi. Tam o sırada, silahlı çatışmaların durdurulması için için Moskova, Dudayev’den Basayev aracılığıyla tekrar para istedi. Birkaç milyon. Ve Dudayev ödemeyi yaptı, başka seçeneği yoktu. Bundan sonra Çeçenlere kazık atmaya karar verdiler. Parayı aldılar ve çatışmalara son vermediler. Basayev, bu nedenle Budyonovsk’a baskın düzenledi.”

Dudayeva dönemin Rusya Başbakanı Viktor Çernomordin’e gönderilen paraların başbakan yardımcısı Oleg Soskovets tarafından benimsendiğini söylüyor.

Litvinenko, Alla Dudayeva’nın eşinin öldürülmesinden Boris Yeltsin’i sorumlu tutmadığını söyleyerek Cohar Dudayev’in öldürülmesinin Korjakov( Aleksandr Korjakov- Rusya Federasyonu Başkanı Koruma Müdürü), Barsukov (Mihail Barsukov –FSB İkinci Başkanı) ve Soskovets ( Oleg Soskovets- Rusya Federasyonu Başbakan birinci Yardımcısı) tarafından planlandığını ve kararın siyasi değil parasal ve gözden düşürücü belgelerle ilgili olduğunu aktarıyor.

Aleksandr Litvinenko görüştüğü Çeçenlerin Yeltsin’i savaşın sorumlusu olarak görmediklerini ve durumun devlet başkanının kontrolünde olmadığını düşündüklerini belirtiyor.

Litvinenko bazı gizli kayıtların Çeçenlere satıldığını itiraf ediyor: “Onların elinde devlet başkanının çevresiyle ilgili bilgi vardı, her birinin savaştaki rolünden haberdarlardı, tüm ayrıntılara sahiplerdi. Daha sonra Çernomordin (Viktor Çernomordin-Rusya Federasyonu Başbakanı) ve Genel Sekreter Petelina’nın çalışma odalarının dinlenme raporlarının Çeçenlere satıldığını öğrenmiştik. Bu odalar Valeriy Streletskiy yönetiminde, Devlet Başkanı Güvenlik Servisinin “P” Şubesi tarafından dinleniyordu.”

Litvinenko ayrıca Çeçenlerin gözünde Yeltsin ve Putin imajını şu sözlerle aktarıyor: Ben pek çok Çeçen’le konuştum. Onlar savaştan Yeltsin’i sorumlu tutmuyorlardı. Nitekim Yeltsin döneminde temizlik de yoktu. Ama Putin farklıydı. O soykırım yaptı. Üstü kapalı da olsa soykırımdı. Çeçenler iki devlet başkanı arasındaki farkı kavrıyorlardı: Birisi Rusya için savaşmış, diğeri Çeçenlere karşı. Ve onlar bu farkı anlıyorlardı. Bu nedenle Yeltsin barış imzalayabildi ama Putin hiçbir zaman yapamayacaktı.

Aleksandr Litvinenko 1 Kasım 2006 yılında FSB’den eski arkadaşları tarafından Londra’da aşırı dozda Polonyum 210 maddesiyle zehirlendi ve 23 gün sonra öldü.

Ölümünden kısa bir süre önce Müslüman olan Litvinenko Londra’da Highgate Mezarlığı’nda İslami usullere göre defnedildi.

Litvinenko’nun 2002 yılında yayınlanan “Lubyanskaya Suç Örgütü” (Лубянская преступная группировка) kitabı 2008 yılında Türkçe’ye tercüme edilerek Kaknüs Yayınları’ndan basıldı.

Kaynak: gzt – mecra

ÇeçenyaRusya

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları