“Dmitri Sokolov çoktandır istihbaratın takibindeydi. Volgograd’daki terör eylemi Eylül’den beri hazırlanıyordu”
Bu ifadeler, 16 Kasım’da Komsomolskaya Pravda’da yayınlanan “Mahaçkale’de Volgograd terör eylemi organizatörü yok edildi” başlıklı habere ait.
I
Dmitri Sokolov’un yaşamı ve ölümü öylesine çapıcı ki, bunların tartışılması ülke gündemin merkezinde yer almalı. Ya da böyle bir ülke aslında hiç olmamalı.
Önce 29.10.13 tarihli ‘Sahte Dmitri’ yazımdan bir bölüm:
Volgograd efsanesinin merkezinde intihar eylemcisi Ziyalova’nın ‘dini nikahlı’ eşi Dmitri Sokolov var. Şanlı güvenlik birimlerimiz Mahaçkale kundaklama-terör grubunun esrarengiz baş bombacısının etrafındaki çemberin her geçen gün daraldığını açıklayıp duruyor.
Fakat değerli koruyucularımız, bu çemberi siz gevşetmişken şimdi neden kahramanlıkla sıkıştırıyorsunuz? O zaten sizin temiz ellerinizdeydi. Kendiniz anlattınız bunu. İnternete gözaltında çekilmiş profil fotoğrafını, cezaevine nakledilme görüntülerini, direnişçilerle konuşma kayıtlarını siz koydunuz.
İslami direnişçi şüphesiyle gözaltına alınan biri, tek bir şekilde hayatta ve özgür kalabilir: özel ajan rolüyle.
Liderleri Hodov da dahil olmak üzere terör eyleminden kısa bir süre önce hapisten çıkarılan Beslan direnişçileri örneğinde olduğu gibi. Ya da hayatta kalan, daha sonra ‘Novoya Gazeta’ya röportaj verebilen ve ancak bunun ardından yok edilen Nord-Ost eylemi teröristinde olduğu gibi.
Bu yüzden Volgograd eyleminden sadece bir kaç dakika sonra ve yalnız Sokolov hakkında değil, dini nikahlı eşi hakkında da başörtülü pasaport ve yığınla video kaydıyla dolu haberlerin akmaya başlaması şaşırtıcı değil.
Bütün bunların ışığında bugün için Volgograd trajedisine dair iki ihtimal var:
1) Terör eylemi Rusya istihbarat birimleri tarafından kendi ajanlarını kullanarak bilinçli olarak işlendi. Ryazan’daki ‘eğitim’, Beslan’daki terör eyleminin korkunç gerçekleri ve Dubrovka olayının ardından bu ihtimal maalesef sansasyonel veya şok edici değil, bilakis gayet olağan.
2) Eylemi, istihbaratın suçlu avareliği yüzünden kontrolden çıkan ajanlarca işlendi.
Volgograd’ın kıdemli güvenlik şefi Sergey Vorontsov, ‘Nedelya’ programının sunucusu M. Maksimovsk’u ısrarla ikinci versiyona ikna etmeye çalıştı: “Evet, gözaltına alınmıştı, kontrol ediliyordu, ancak her adımını takip edemezdik”.
II
Bugün bize sadece birinci versiyonu seçmek kalıyor. Komsomolskaya Pravda sitesinde Yuri Plavski’nin video materyali dikkatlice izleyen (“FSB insanları havaya uçuruyor” http://www.kp.ru/online/news/1580204) ve orada Plavski’yi yalanlamaya çalışan Volgograd Soruşturma İdaresi başkanı Murzayev’in karmakarışık ifadelerini okuyan herkes bu sonuca varabilir. Söz konusu ifadeler bu yazının en başında alıntıladı.
Murzayev’in 8 Kasım’daki kehanet içerikli raporunda ifade ettiği gibi, Sokolov Dağıstan’da ‘gizleniyordu’, her zaman olduğu gibi mükemmel şekilde bilgilendirilen Sayın Latınina’nın haberine göre, Mahaçkale’de (defalarca!) ‘gözaltına’ alındı. Daha sonra bir çuval gibi kimliği belirsiz dört kişiyle birlikte şehrin yakınlarında bir eve atıldı. Hazırlanan senaryoya göre, onlar, ulusal kanallarda canlı yayınlarda verilen ve gözaltına alınmayı reddettikleri için düzenlenen operasyon sırasında öldürüleceklerdi.
Bu kadarı bile yeterince iğrenç. Ancak yaratıcı istihbaratçılar bununla kalmadı, geleneksel repertuarlarını iki şeytani unsurla daha zenginleştirdiler.
Çatışma esnasında Sokolov detaylı ifade vermeyi kabul etti ve Volgograd’daki terör eylemini organize etme sorumluluğunu üstlendi.
Adamı darağacına kendileri getiren katiller, mutsuz annesini oğlu ile telefonla konuşturup teslim olmaya ikna etmeye çalıştı.
Tüm üst düzey güvenlik birimlerimizin komutanına sormak isterdim: “Vladimir Vladimiroviç, Sizin anneniz var mıydı?”.
Latınina’nın Volgograd eylemiyle ilgili dikkati tipik. Yine istihbaratçıların karıştığı bir skandal mevzubahis değil, ‘Ryazan’daki eğitim’, Volgograd, Sutyagin, Frenkel, Kuznetsov, Razvozjayev, Farber olaylarında olduğu gibi. Latınina yazarlık kariyeri boyunca defalarca, sık sık yeniden hatırlayarak ve ısrarla bu olaylarla ilgili tavrını belirtti. Ve izah edilemez şekilde bu tavır daima istihbarat biriminin sosyal talebiyle eşleşirken, olaylarının kurbanlarını hiç de kadınlara mahsus olmayan bir sertlikle ayaklar altına aldı.
Bu pozisyon aynı saf psikoteknik şemasında inşa ediliyor. Bunu yeni Volgograd örneğinde açıklayalım.
1. Adım İstihbarat birimleri amansızca ‘sivil’ eleştiriye maruz kalmaktadır. Okuyucunun bağımsız uzmana güveni kazanılır:
Güvenlik organlarındaki bozulma, gerçek teröristi alınca, bunun çok kahramanca olmadığına, onu eylem çıkardığında sivil halkın aldığına, bundan dolayı operasyon, ortadan kaldırma, vücutta delik açma gibi bir şey gerektiğine hükmedilir. Böyle olursa utanç verici olmaz. Gençler, sonra size kimse inanmaz, çünkü kendinize fazladan delik açtırmak için düz zeminde yalan söylüyorsunuz.
2. Adım Güven, skandala karışmış kolektif küratörün kurtarılması tezi üzerine bina edilir:
Bildiğiniz gibi, Volgograd’daki patlamalara ilave yapıldığını veya bu yönde bir şeyler yapıldığını kesinlikle düşünmüyorum.
Tüm bu hikayelerde Latınina’nın fonksiyonu temizleyicidir: İstihbarat birimlerinin pisliğini temizlemek. En büyük pisliği onlar Ryazan’da yaptılar, RDX ile bir evin patlatılmasının engellenmesi esnasında yerel silovikler Moskova’dan gelen subayları ablukaya aldı. Temizlemek mümkün gibi görünmüyordu. Ancak virtüözümüz bu imkansız görülen misyonu da üstlenebilmişti:
Subaylar suçüstü yakalandığında torbalarda şeker olduğu şeklinde bir saçmalık uydurmaktan başka çare kalmadı. O zaman rejimin ve bizzat Putin’in itibarını kurtarmak için geriye tek bir seçenek kalıyordu: Acil olarak Patruşev’in kovulması ve sahtekarlığa karışan herkesle ilgili açık mahkeme.
Büyük iş. 1. adım’dan 2. adıma tek bir kelimeyle geçiyor: ‘sahtekarlık’. Gazetecinin suçlayıcı ihtirasıyla büyülenen okuyucu yemi yutuyor: Demek ki bu FSB terörü değilmiş, FSB sahtekarlığıymış.
O zamandan bu yana 14 yıl geçti. Rejim ve bizzat Putin’in itibarını korumak için geç. Onların itibarları çoktandır lekeli ve bundan da memnunlar. Yönetimdeki teröristler ve yandaşları hakkındaki açık mahkeme devam ediyor. Ve her birimiz kendi hükmünü verecek.
Kaynak: Moskova’nın Sesi Radyosu
Çeviri: AjansKafkas
Andrey Piontkovski