Rusya’da demokrasinin geleceği Müslümanların elinde 

Tanınmış Rus yazar ve insan hakları savunucusu Maksim Şevçenko Kazan’da, modern Rusya’da İslam’ın yeri konulu bir seminer verdi. 

 

Felsefi bir girişle ‘özgürlük’ ve ‘eşitlik’ kavramlarının tarihsel evrimini muhakeme eden Maksim Şevçenko yavaş yavaş asıl konuya geldi. Onun görüşüne göre, demokratik devlet kurumlarının gelişmesinden Rusya’nın tüm sosyo-ekonomik, etnik, dini grupları sorumlu. Ancak bu görev öncelikle Müslümanları ilgilendiriyor.

 

İki saatten fazla süren konuşmasının ana motifini “Müslümanlar, Rusya toplumunun demokrasiyi özümsemesi konusunda büyük sorumluluk taşıyor” şeklinde özetlemek mümkün.

 

Her şeyi parti sekreterinin KGB’den bir generalle çözdüğü bir toplumda yaşamak çok basit. Bu durumda kişinin sadece iki alternatifi var: Bu toplumla var olmak veya karşı olmaya çalışmak. 1993’de referandumla kabul edilen Anayasal prensipler; kişisel, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hakların eşitliğini ilan etti. Ancak, Şevçenko’ya göre, eşitlikten kastedilenin bolşeviklerin sahte komünist projesindeki denge değil, herkes için gelişim imkanı olduğunun anlaşılması çok önemli.

 

Özgürlük, her zaman elde edilmesi zor bir şey olmuştur. Özgürlük, daha fazla sorumluluk istiyor. Bu yüzden birçokları sorumluluktan kaçarak, zorbalığın çeşitli formlarına sarılıyor. Bu, totaliter yönetimin adalet, demokrasi, özgürlük prensiplerini hiçe saydığı devlet tiranlığı da olabilir, dogma ve doktrinler de.

 

 Şu anda İslam’a atfedilmeye çalışılan aşırılıkçılık ve terörizmle mücadelenin sırrı Şevçenko’ya göre, farklı görüşlerin açıkça tartışabilmesi. Ve yalnızca karşılıklı sorumluluğu öngören özgür toplum diyalog için uygun şartları sağlayabilir. Bu durumda her kesimden radikallerin, farklı renklerin barış içinde bir arada yaşamını reddeden söylemleri kaçınılmaz olarak marjinal kalacak. Modern toplum anlaşmazlık istemiyor. Marjinaller, provokatörler, özgür toplumun gelişmesine engel olanlar için başarısızlık kaçınılmaz. Radikalleşme probleminin, kişiler şiddet yanlısı grupları desteklemediği sürece yasaklar yoluyla çözülmesi mümkün değil. Bu tür yasaklar, Rusya şartlarında genellikle ayrımcılığa ve bütün Müslümanların ‘terörist’ veya ‘aşırılıkçı’ olarak yaftalanmasına yol açıyor.

 

Şevçenko’ya göre, siyasi erki oluşturanların önemli bölümü, demokrasi ve Sovyet dönemi kalıntısı siyasi kültüre dair vizyon sahibi değil ve bu çok ciddi bir problem. Gazeteci ve insan hakları savunucusu heyecanla ‘Özgürlüğün cazibesi dayanılmaz, özgürlüğü inşa etmenin cazibesi daha da dayanılmaz’ diyor. Fakat Rusya’da bu süreç hastalıklı bir karaktere bürünüyor. Eğer demokratsan Batıyı sevmek, Batı dünyasına sadık olmak zorundasın; demokrat değilsen, özgürlükten nefret etmen ve Stalin’i sevmen gerekir. Devlet ve kontrolündeki yayın organları sürekli bu algıyı zihinlere kazıyor. Şevçenko’ya göre Rusya Müslümanları daima derin, kutsal anlamların taşıyıcıları oldu. Her zaman bu dünyadaki güzelliği ve zenginliği gördüler. Çünkü onlar yüzyıllar boyunca diğer dinlere mensup milletlerle birlikte hareket ettiler. Bu yüzden gerçek demokratik kurumların oluşturulmasında öncelikli olarak Müslümanlar inisiyatif almalı.

 

Maksim Şevçenko Rusya Müslümanlarına, asla etnik, kültürel ya da dini gettolara çekilmeme çağrısında bulundu. Aksine Müslümanlar, Müslüman kimlikleriyle bütün sivil alanları doldurmalı. Gazeteciye göre, bu tarihi öneme sahip problemle şu anda ilgilenilmezse, yakında farklı dini, etnik ve kültürel gruplar için hayat hakkı kalmayacak. Yabancı düşmanlığı virüsü herkesi ele geçirecek. Olayların bu şekilde gelişmesi halinde, ülkeyi terk etmek daha cazip görünecek. Rusya Müslümanları, herkesin menfaatine ve refahına hizmet edecek olan birlikte yaşam yollarını arama çalışmasına aktif şekilde katılmak zorundalar. Maksim Şevçenko, Rusya’da demokrasinin anahtarının, Rusya Federasyonunun en büyük azınlık grubu olan Müslümanlarla anlaşma olduğuna inanıyor. 

 

Kaynak: İslam Review

Çeviri: Ajans Kafkas

Aydar Zinnatullin