Fazil İskander: Okumak, votka içmekten iyidir

Kendisi çoktandır yaşayan klasik olarak adlandırılıyor. Dünyanın tanınmış yazarı,  zamanımızın en sert eleştirmenlerinden biri. Dış görünüşünde antik bir şeylerin olması tesadüfi değil: Gururlu bir profil, asil cephe… 6 Mart’ta İskender 80 yaşına girdi, yaş Abhazyalı düşünüre sadece değer kattı, onun mükemmel kitapları ise her zaman insanlara umut veriyor.

 
Fazil Abduloviç, Abhazya’da doğdunuz, Moskova’da yaşıyorsunuz. Kendinizi nasıl bir yazar olarak hissediyorsunuz?

Yazar için milliyet yazdığı dil ile belirleniyor. Ben, Rus yazarım, ama Abhazya sanatçısıyım. Ve benim Abhazyalı oluşuma hiç kimse hiçbir zaman takılmadı. Ben de ne Rus milliyetçiliği, ne bir başkasını tecrübe etmedim.

Milliyetçilik bugün aktüelliğini kaybetmedi mi?

Zerre kadar kaybetmedi. Güneydeki Araplar da tüm gücüyle gayret ediyor ve bizde, Rusya’da da örnekler maalesef az değil.
 
Moskova’da şu anda orta doğudan birçok vatandaş çalışıyor. Paris’te yaşayan olayların bizde de tekrarlaması mümkün mü?

Umarım ki, hayır. Arap gençleri çoktandır Parislilere hasetçe bakıyor. Eğitimsiz, fakirler. Kendilerini sosyal eşitlikten mahrum bırakan kişiler olarak Fransızlardan nefret ediyorlar. Ben geleceğe iyimser bakıyorum, çünkü bizim Müslümanlarımız, eski Sovyetler Birliği ülkelerinden birinin vatandaşları, Fransızlar ise eski sömürgeciler.
 
Fazil Abduloviç, Rusya geleneğinde daha çok yönetimin onaylanmadığı kitaplar ilgi çekiyor. Bugün böyle kitaplar var mı? 

Şu anda onaylanmayan hiçbir şey yok. Birilerinin veriştirmesiyle genç eylemcilerin Sorokin’in kitaplarını yakması delilikten başka bir şey değil. Bu tür yazarlarla mücadele eden insanlar onların reklamını yapıyor. Kitaplarının yakılmasından sonra Sorokin’in kitabının satışlarının ne kadar arttığı bana söylendiğinde, gerçekten gıpta ettim. Ama bu vahşice bir yöntem.

Siz her zaman bağımsız oldunuz. Dış şartlar özgürlüğünüzün derecesine etkide bulundu mu?
 
Sovyet döneminde, elbette. O dönemde yazdığım eserlerin birçoğu, yönetim için istenmeyen şeyler olduğundan basılmadı. Bazıları ise görünmeden sıvışabildi. İlk hiciv romanım ‘Sozvezdiye Kozlotura’ oldu. O yıllarda ülke dışında, burada Sovyetlerde basılması mümkün olmayan birkaç çalışmam yayınlandı. KGB’ye ‘Metropol’ adındaki derlemem dolayısıyla birkaç kez çağrıldım. Orada bana böyle yazmamam gerektiği söylendi. Ben yine de kendimi haklı çıkarmaya çalıştım, birbirimizden yarım bir anlayışla ayrıldık…

Siz öncelikli olarak kendinizi hicivci yazar olarak mı düşünüyorsunuz?

Kısmen, evet. Aslında eleştirel ve mizah düşünceli normal bir yazarım. Mizah hayatın her türlü başarısızlığını düzeltiyor. Bundan dolayı mizah kitapları okuyucuya daha yakın. Komik olan her zaman doğrudur. 

Peki bizim siyasi gerçekliğimiz, gülme sebebi mi?
 
Eğer ülkenin eksiklikleri üzerinde gülmek isteniyorsa, demek ki o düzelebilir. Siyasetçiler hem ekranda, hem hayatta mizah yazarlarının yerine geçiyorlar. Birçok komik var… Liberal Demokrat Parti lideri, çok komik biri.

Siz şair olarak başlamıştınız ve son zamanlarda yeniden şiire döndünüz.

30 yaşıma kadar sadece şiir yazdım. Şiirin düz yazıdan üstün olduğuna inanıyordum. Ama uzun bir süreden sonra Babel’i yayınladıklarından sonra onun ‘Konarmiya’ eserini okudum ve nesircinin şair olabileceğini anladım. Bugün nesir benim için olmuyor. 80 yaşındayım. Bu dünyada olan şeylerin birçoğunu unuttum.  Ve diğer dünyada neler olduğunu önceden olduğu gibi tahmin edemiyorum.

Bugünkü edebiyat hoşunuza gidiyor mu?
 
Bence, edebiyat ticarete döndü. Ve bunları Sovyet döneminin iyi eserleriyle kıyaslamamalı. Ben şimdi para kazanayım daha sonra edebiyatla gerektiği gibi ilgilenirim yaklaşımı maalesef doğru değil. Ve Sovyet döneminde de benzeri şeyler oluyordu. Ancak böylesi bir başlangıcın sonunun iyi olacağına inanmıyorum.

Ama edebiyatımızın tümü ticari değil. Yeni isimler de ortaya çıkıyor…

Kitap piyasası dedektif ve kadın romanlarıyla dolu. Bunlar talep görüyor, ama ciddi değiller. Ve okuyucuları da ciddi değil. Diğer taraftan okumak votka içmekten iyidir. Yeni isimler hakkında bir şey söyleyemem, çünkü onları hatırlamıyorum. On yıldır Pelevin ve Akunin söylentileri var. Ama benim okuduklarım kesinlikle ilham vermiyor. Lev Tolstoy, edebiyatta insan psikolojisinden başka her şeyi uydurmanın mümkün olduğunu söylüyor. Bence günümüz yazarlarının çoğunluğunun psikolojisi de uydurma.

Sizce kültürün baş düşmanı nedir?
 
Bayağılık her zaman insanların yaşamına eşlik etti. Ben bayağılığı bunu baş düşman olarak düşünüyorum. Sonra medeniyetin liderliğini askeri emirlerle teknik gelişimler ve ilkel eğlence pazarı değil kültür yapmalı. Tolstoy medeniyete de karşıydı. Ona elektrikli lambanın mükemmel olduğu söylendi. Ama Tolstoy, işin lambada bitmeyeceğini biliyordu. Süreç bunu maskeliyorsa da insanlar vahşileşiyor. Korkunç olan şu ki vahşileşen insanlar kendi kitle kültürlerini oluşturuyor ve sonucunda daha da vahşileşiyorlar. 

Sürecin son başarılarından biri internet. Siz kullanıyor musunuz?

Bana bağladılar ama bir şey anlamıyorum ve istemiyorum. Gayret gösterdim ama bana göre değil. Teknoloji birçok açıdan yaşayan düşünceyi öldürüyor. Ve bir zaman gelecek bilgisayar kitabın yerini alacak, ama tanrıya şükür o zamana kadar yaşamam. Televizyonu da çok sık izlemem, sadece eşim ısrar ettiğinde izlerim.

Uzun süredir evlisiniz, uzun süreliğinin sırrı ne?

Kırk yıldan fazla bir süredir evliyim. Tonya’nın şaşırtıcı bir özelliği var, incelik. Ben bunu zarafet olarak adlandırıyorum. Ekonomist ama ben ona her yazdığımı okuması için verdim. Antonina Mikayilovna yazdığım her şeyi düzeltti ve bunun onun için ilginç olduğuna inanmak istiyorum. Veya hiç değilse çok sıkıcı olmadığına.

Eşinizle hislerinizi korumayı başarabildiniz mi?
 
Sevgimle değerlendim. Bazı yaşıtlarım 60’ında veya daha ileriki yaşlarda önceki ailelerini bıraktılar ve gençlerle evlendiler, baba oldular. Onlardan bazıları belki yeni bir aşk buldu vs. Ama kimseyi kınamıyorum. Ben de iki defa baba oldum. Küçük oğlumuz 26 yaşında. Kızımız Marina yetişkin, torunu Jenya tüm ailenin sevgilisi.

İleriki yaşlardaki çocuklar elbette teselli. Ama oğlunuzu yetiştiremeyeceğiniz endişeniz olmadı mı?
 
Zamanla daha az oldu. Son zamanlarda kendimi çok iyi hissetmedim, birkaç defa hastanede yattım. Yaş yaştır. Elbette oğlum Sandro tüm bunlardan ciddi şekilde etkilendi… Ama ben her şeyin kişinin hayattaki planlarına bağlı olduğunu düşünüyorum. Benimse henüz planlarım var. ÖZ/FT

 

Kaynak: Moskovskaya Pravda


Yevgeniya Ulçenkov (Moskovskaya Pravda)