Çerkesler ‘soykırım’ demesinler diye…

3-4 milyonluk bir diaspora olarak bilinen Çerkeslerin 100-200 kişilik gösterileri meğer Rusya’yı pek telaşlandırmış… FSB işi gücü bırakıp Çerkes soykırımı ve sürgünü denilmesin diye mesai yapmış…

Ruslar jübileleri sever ve büyük önem verir. 5. yıl, 10. yıl, 15. yıl, 20. ya da 50. yıl… Yuvarlak rakamların her biri bir jubile, bir şeyleri anmak ya da kutlamak için kaçınılmaz fırsat. Çerkesler 21 Mayıs’ta Büyük Kafkas Sürgünü’nün 145’inci yıldönümünde ağıt yakarken tersinde Ruslar da Krasnoya Polyana’da Kafkasya’nın düşününün 145’inci yılını kutluyor. Anmalar yapılıyor yapılmasına da ana akım Rus medyasında Çerkes uyanışına dair iki satır yazı görmek ne mümkün. Diasporanın sürgünü daha göze batar şekilde anması bir akis bulur diye beklenirken Rusya cenahındaki bu sessizlik ‘galiba pek de işe yaramadı’ dedirtiyor insana. Ama bu yargı için erken. Zira Rusya’dan bazı ‘sızıntılar’ jübilenin aslında bir hayli ciddiye alındığını gösteriyor. Tabi etkinlikler düzenleyerek değil, aksine Çerkeslerin başına gelenin gündem olmaması için azami gayret sarf ederek ve dezenformasyon yayarak…

Kudüs merkezli Doğu Batı Enstitüsü Başkanı Avraam Şmulyeviç, Çerkes sürgününe dair yazı yazmaması için FSB tarafından nasıl kıskaca alındığını yazdı. Parola şu: ‘Yayın olmazsa, sorun da olmaz’. Yayın olursa, ne olurun yanıtını dünya alem biliyor; İşten kovulma, tehdit, kaçırılma, işkence, öldürülme vs… Şmulyeviç’e göre FSB hem Rusya hem de yurtdışında Çerkes sürgününe dair etkinlikleri önlemek için hummalı bir operasyona girişti.

“Ulusal politikadan sorumlu FSB ve Rus bürokratlar Çerkes problemini örtbas etmek için stratejik bir karar aldı” diyen Şmulyeviç 21 Mayıs öncesinde FSB’den organize mesajlar geldiğini söylüyor. Uyarı şöyle: ‘Çerkes sorunuyla ilgili çalışmaları düşür’, ‘Rusya’da tüm kurumlar sizin bu alanda aktifliğinizi oldukça olumsuz görecektir’, ‘Çerkes meselesini açtığınız an size de gereken ayar yapılacaktır’, ‘Tempoyu düşürmek lazım’, ‘Çerkes meselesini bu şekilde sallandırmak faaliyetlerimize ciddi şekilde engel olabilir. Yayınlarınızda oldukça dikkatli olun.’
Sahte isimlerle gelen uyarılara FSB güdümlü internet sitelerinin saldırıları eşlik ediyor: ‘Bir Çerkes devleti yaratmaya çalışıyor’, ‘Kafkasya’da istikrarı bozmak için uğraşıyor’, ‘Çeçenya’yı ayırma arayışı Büyük Çerkesya’yı kurmaya doğru bir başlangıç’ ve ‘Rusya’ya karşı Pan-Türk ağını destekleyen uluslararası komplo’.
Belli ki FSB yakın takip de. Şmulyeviç’e göre bu takip sadece Rusya Federasyonu değil diasporada da yürütülüyor.

Neticede baskılar sonuç veriyor ve bir iki istisna dışında federal medyada hem diaspora hem Kafkas cumhuriyetlerindeki etkinlikler görmezden geliniyor. Esasen ne Çarlık Rusya, ne de Sovyetler Birliği döneminde Kafkasya’da 300 yıl süren vahşeti hasıraltı etmeye dönük çabalar eksik olmadı. Çarlık generalleri Kafkasya’ya medeniyet götürdüklerini iddia eder, ilintili yazarlar da Kafkasyalıyı ‘dağlı’ ve ‘vahşi’ olarak resmederek resmi ideolojiye hizmetlerini sunardı. Sovyetler zamanında da, propaganda o ki, Kafkas halkları dil ve edebiyatlarının temelini Bolşevikler sayesinde atabildi, ulus olarak bu dönemde şekillendiler, cumhuriyetler bu dönemde kuruldu. SSCB’nin dağılmasının ardından propaganda süreci kesintiye uğradı. Malum Boris Yeltsin boş vermişti! “Götürebildiğiniz kadar özgürlük alın” demişti. (Gerçi bu gazla koparılan özgürlükler Rus gururunu zedeleyince bunu tamir için 1994’te Çeçenya’da kolay bir zafer düşlenmişti. Birkaç günde yumruklanmış Rusya hala güçle olduğunu gösterip Rus halkını onura edecekti. İki yıl sonra Yeltsin ateşkes anlaşmasıyla rezil olup çekilmişti.) Ama Vladimir Putin, 1557’de Kabardey prensinin Kırım’a karşı müttefiklik anlaşmasını, ondan sonraki 300 yıllık işgal savaşını uzun atlayarak 2007’de bir talimatla “Çerkesya’nın Rusya’ya gönüllü katılışının 450’inci yılı” diye bir jübile ihdas etti, emrivaki kutlamalar yapıldı. Çerkesler Nalçik, Maykop ve Çerkesk caddelerinde ‘yalandan’ yürüdüler ya da yürütüldüler. Alâyıvalâ ile ‘Rusya ile ilelebet’ şiarı her neferin zihnine kazılmaya çalışıldı. Ne diyelim, buna gülüp geçenler ya da öfkelenen Çerkesler kadar hazmedenler de oldu! Bu ‘gönüllü’ seferberliğe fit olan yönetim erkinin temel argümanı ise Moskova’nın çıkardığı 450. yıl bütçesiydi. Caddeler, kaldırımlar ve parklar bu parayla yenilendi… Çerkeslerin anavatanında Çerkes Kongresi bir cesaret edip soykırımın tanınması için Rusya makamlarına başvuruda bulunurken Kremlin yönetimi “Yok öyle bir şey’ demekle yetinmeyip kanırtmayı seçti: Rus elitinin ‘1812 Anavatan Savaşı Kahramanı’ diye pazarladığı, Kafkasyalıların ise ‘acımasız, zalim, gaddar ve büyük katliamcı’ diye andığı Çarlık Rusya’sının Kafkasya’ya saldığı General Aleksey Yermolov’un anıtını sağa sola dikilmeye başladı.
Esasen ne anavatanlarındaki ne de diasporadaki Çerkesler, Rusya’yı telaşlandıracak ölçekte bir gürültü koparabilmiş de değiller. Geçen hafta üç gün arayla İstiklal Caddesi’ne çıkan Çerkes sayısı 100-150’den ibaretti. Üstelik Çerkeslerin bir kısmının anavatanla var olan zayıf ilişkileri koparmaya muktedir Rusya’yı kızdırmak istemediği, bu yüzden yürüyüşün Rusya Konsolosluğu önünden geçirilmemesi konusunda hassasiyet gösterdiği de Rus istihbaratının kesinlikle malumu olmalı. Hal böyleyken FSB’nin hem Rusya hem diasporada anma törenlerini bastırma en azından maniple etme çabasını nasıl anlamak lazım. Demek ki geleceğe dair bir korku var. Sürgün ve soykırıma dair Çerkesler bilinçlenme süreci yaşıyor. Dün Kafkasya nüfusunun katliamlar ve deportasyonla yüzde 90’ının boşaltılması ‘muhaceret’ yada ‘göç’ tabirleriyle karşılanırken bugün ‘sürgün’ ve ‘soykırım’ dillendiriliyor. Geri dönüş ve sürgün temasının işlendiği süreç, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte kesintiye uğramıştı. 1960’lardan sonra en azından Kafkas dernek ve vakıfları içinde kapalı devre olarak bu süreç yeniden dirilirken son birkaç yıldır Çerkesler dışa yönelik sürüldük ve yıkıldık demeye cesaret eder hale geldi. Yarın bu çığlığın kitleselleşmesi elbette Rusya’nın başına dert olacak. Anlaşılan o ki, artık bir tek Ubıh’ın yaşamadığı Soçi’de, Adıgelerin topyekun kıyıldığı Krasnoya Polyana’da Kış Olimpiyat Oyunları’nın oynanacağı 2014’e kadar bu seslerin kısılması Rusya için bir hayli elzem gözüküyor.

[email protected]
[email protected]

http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=78523

Fehim Taştekin