Avrupalı Çerkeslerden kültürel eşitlik vurgusu

Brüksel – Avrupalı Çerkesler Federasyonu (FEC), Yeşiller Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir ile birlikte 15 Ekim’de Avrupa Parlamentosu’nda düzenledikleri Çerkes Kültür Günü’nün ardından bir bildiri yayımladı.

Bildiride Kafkasya’dan 19. yüzyılda yaşanan sürgünlerle birlikte Çerkeslerin Avrupa’ya yerleşmeye başladıkları ve diasporada var olma mücadelesi verdikleri hatırlatılarak, Çerkes Günü’nün amacı “Çerkesler ve AB halklarını bir araya getirerek her türlü baskı ve kısıtlamadan uzak tüm kültürlerin gelişebildiği adil ve barışçıl bir dünya kurmak için kültürel çeşitliliğin değerini vurgulamak ve karşılıklı anlayış ve saygıyı güçlendirmek” diye açıklandı.

“Çerkesler göç ettikleri ülkelerde anayurtları ile ilişkileri koparmamalarına karşın özgün dil ve kültürleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kimliklerini, kültür ve dillerini korumak ve geliştirmek için Avrupalı Çerkesler Federasyonu altında örgütlenmişlerdir” denilen bildiride şu ifadeler yer aldı:

”Çerkesler, tarihin başlangıcından bu yana Kuzey Kafkasya’nın yerli otokton halkıdır. Bir insanın telaffuz edebileceği tüm sesleri içeren özgün bir dil konuşurlar. Kafkasya’nın güzelliği, cesareti ve gizemini yansıtan büyüleyici bir tarihleri ve kültürleri vardır. Çerkesler tarihleri boyunca çeşitli saldırılara maruz kalmışlar ve binlerce yıl ülkelerini ve özgürlüklerini mücadele etmişlerdir. Özgürlük aşığı bu ulus, anayurtlarının 19. yüzyıl ortalarında Çarlık Rusya’sı tarafından işgal edilmesinden sonra kitlesel olarak yabancı topraklara sürgün edilmiştir. Çerkeslerin sürgünü modern zamanların en büyük sürgün hareketlerinden biridir. Nüfusun yaklaşık yüzde 90’ı sürgün edilmiş, sürgün edilenlerin üçte biri açlık ve hastalıktan sürgün sırasında hayatını kaybetmiştir. Hayatta kalanlar dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış ve vatanlarından uzakta var olma mücadelesi vermişlerdir. Fakat tüm güçlüklere karşın Çerkesler bir ulus olarak hayatta kalmayı başarabilmiştir. Avrupalı Çerkesler, geçmişte yaşadıkları acı tecrübelerden, sadece barış, özgürlük ve karşılıklı anlayışın kültürel çeşitlilik, var olma ve sağlıklı bir sosyal gelişme için gerekli koşulları sağlayabileceğini bilmektedir. Avrupalı Çerkesler Avrupa kamuoyundan, anayurdundan yabancı topraklara zorunlu olarak koparılmasına yol açan trajik olayların Çerkes halkı üzerinde açtığı sosyo-ekonomik ve kültürel yaraların yanı sıra var olma, ayakta kalma çabasını anlamasını istemektedir.

Avrupalı Çerkesler kendi kültürlerini canlandırmak ve muhafaza etmek, kendi dillerini konuşmak, bir toplumun var olabilmesi için gereken tüm erdemleri asimilasyonun pençesinden kurtarmak, dünyanın tüm halkları birlikte ile özgürlük, barış ve mutluluk içinde yaşamak istemekte, Çerkes kültürünün korunması ve geliştirilmesini, insanlığın gelişimine katkının ayrılmaz bir parçası olarak görmektedirler.
Avrupalı Çerkesler, aynı zamanda Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ile Çerkes kültürü ve Avrupa Birliği kültürleri arasında karşılıklı anlayış ve hoşgörü ortamının yaratılmasında iş birliği yapmak üzere bir araya gelmektedir. Avrupalı Çerkesler özgürlüğün, demokrasinin, barışın, hukukun, insan haklarına saygının, dostluğun, kardeşliğin, sevginin, saygının, hoşgörünün hâkim olacağı bir dünyada yaşamak isteyen tüm dünya halklarının binlerce yıldır onlarla aynı görüşü savunan, beraber yaşadıkları bu insanları tanıması ve keşfetmesi için çağrıda bulunmaktadır.” (Ajans Kafkas)