Bugün güçlü propaganda kaynakları milliyetçiliğe karşı kullanılıyor. Haklı olarak şöyle bir soru gündeme geliyor: milliyetçilik kelimesinden ne anlaşılıyor?
Rusya’da daha önce SSCB döneminde olduğu gibi milliyetçilikten, kendi milliyetinin üstünlüğü ve diğer halkların temsilcilerine karşı hoşgörüsüzlük fikri anlaşılıyor, yani milliyetçilik şovenizm, yabancı düşmanlığı ve faşizmle özdeşleştiriliyor. Bu fikirler kabul edilemez, milletler arası nefreti körüklemek ve etnik ayrımcılık uluslararası suç kapsamındadır.
Ancak medeni dünyada milliyetçilik, toplumsal birliğin en üst biçimi olarak milli değerler ve bu değerlerin devletin oluşum sürecindeki önceliğidir. Milliyetçilik, kendi milletine sadakat ve bağlılığı, siyasi bağımsızlığı ve kendi halkı yararına çalışmaya öncülük ediyor. Milletin yaşam şartlarının korunması için milli bilinç, yaşayacağı coğrafya, ekonomik kaynaklar ve dini değerlerin seferber edilmesine öncülük ediyor. Bu anlamda milliyetçilik, vatanseverliğin biçimlerinden biri, farklı ve bazen de çelişkili çıkarlara rağmen toplumun tüm kanatlarını birleştiren bir biçimidir. Bu tür milliyetçilik doktrini Çerkes milli hareketinin temeli oluşturur. Biz tüm halklara saygı duyuyoruz, fakat aynı zamanda kendi milli çıkarlarımızı korumayı da öğrendik.
Tarih gösteriyor ki, milli devlet daha yapıcı siyasi bir oluşumdur, milli dil ve milli kültürün korunmasının garantisidir. Bu açıdan devletin hangi milletten olursa olsun vatandaşının haklarını garanti etmesi, dini inancını garanti etmesi gerekiyor. Toplum organizasyonunun daha başka istikrarlı modeli yoktur. En azından bugün böyle örnekler yok.
Şu aşamada Çerkes milli hareketinin amacı nedir?
Çerkesler (Adıgeler) bölgeleri Rusya İmparatorluğu tarafından, 1763-1864 Rusya-Çerkesya savaşı sonucunda ele geçirilen ve bu işgal sonucunda soykırıma maruz kalan halktır. Bunun dışında halkımızın çoğunluğu bugün de sürgünde yaşıyor. Kafkasya’da kalan Çerkesler farklı isimler (Adıgey, Kabardey, Çerkes ve Şapsığ) altındaki idari yapılara ayrıldılar. Bununla birlikte Çerkesler, ortak Adıge ismi ve ortak Adıgece diline sahipler. Bugün Çerkeslerin durumu sadece uluslararası kanunlara aykırı değil, bütünüyle adaletsiz bir durum. Bundan dolayı biz vatanımızda halkımızın adaletsizce ve kanunlara aykırı olarak parçalanmasına son verilmesini talep ediyoruz.
Bundan dolayı biz, Çerkeslerin Kafkasya’ya geri dönüşü konusunda devlet organizasyonu istiyoruz, çünkü günümüz Rusya’sı, Çerkes soykırımını ve tehcirini gerçekleştiren Rusya’nın halefidir.
Bize, ‘istikrar adına’ bu konuları gündeme getirmememiz öneriliyor. Fakat Rusya Federasyonu aynı istikrar adına neden Çerkeslerin geri dönüş meselesini çözmüyor? Neden bu istikrar adına tarihi Çerkesya bölgelerinin tek bir devlet olarak birleştirilmesine yardımcı olmuyor? ‘İstikrar’ neden Çerkes halkının kendi doğal haklarından vazgeçmesi ile sağlanmalı ki?
Örneğin, neden Krasnodar Kray ve Adıgey’in yer almadığı bir Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi oluşturuldu? Rusya yönetimi neden Çerkes halkını daha da bölerek şimdi onları farklı federal bölgelere ayırmaya karar verdi?
Bizi ne ile suçlarlarsa suçlasınlar, bize ne tür yaftalar yapıştırırsa yapıştırsınlar, biz bu konuları gündeme getirdik ve Çerkes halkı kendi vatanında tek millet olarak yaşamaya başlayıncaya kadar da gündeme getireceğiz. Buna sonuna kadar hakkımız var. Biz, Çerkes milletiyiz ve bizim kendi çıkarlarımız var.
Biz Çerkesler, tarihimizle gurur duyuyoruz, kültürümüzle gurur duyuyoruz, Milli felsefemiz Khabze ile gurur duyuyoruz. Belki bu bazılarının hoşuna gitmeyecek, ancak bu bizi millet olarak tanımlıyor ve diğer hiçbir halkın hakkını kısıtlamıyor.
Tüm bunları bize dedelerimiz verdi ve biz onların mirasına saygı duyuyoruz. Ama bu sadece bizim temelimiz. Kendimiz hiçbir şey yapmadan yalnızca dedelerimizle gurur duyamayız. Yeni nesil daha uzağı görmek için öncekilerin omuzlarına basacaktır.
Bugün bizim milletimiz bütün Çerkesya tarihinin en zorlu aşamasında. Bizim neslimiz, önünde duran meseleleri aşabildiği; Çerkeslerin yaşadığı bütün ülkelerde milli kimliğini, kültürünü, dilini, geleneklerini koruyabildiği ve Çerkesya’da tüm Çerkeslerin birliğini sağlayabildiği takdirde dedelerinin hatıralarına layık olacaktır.
Çerkes milliyetçiliği budur, kendi milletinin üstünlüğü ile ilgili bir tez değildir, diğer haklara nefret duymak da değildir.Çerkes milliyetçiliği, Çerkes halkının; birliğini, ana dilini, ana vatanını ve kültürünü koruyup geliştirme hakkı için yaptığı mücadeledir. Amacımız Çerkesya’yı Abazin, Karaçay-Balkar, Kazak ve Çerkeslerin tarihi devleti olarak, hangi millet ve dine mensup olursa olsun herkesin haklarının garanti edildiği bir şekilde yeniden inşa etmektir.
Khase Başkanı İbrahim Yağan
Kabardey-Balkar Çerkes Kongresi Başkanı Ruslan Keş
Karaçay-Çerkes Çerkes Kongresi Başkanı Anzor Etleşev
14 Mart’ta Natpress’de yayımlanan bu yazı, Özlem Güngör tarafından Ajans Kafkas için Türkçeye çevrildi.