Kafkasya’da 2009’dan bu yana, her yıl ortalama 700 kişi (yaklaşık üçte ikisi direnişçi) güvenlik güçleriyle direnişçiler arasındaki çatışmalarda öldürülüyor, bir o kadar kişi de yaralanıyor.
Küçük bir coğrafya için oldukça büyük rakamlar… Çatışmaların seyri 2010-12 arasında bugüne kadar yavaşça azalan bir çizgide devam ediyor. Ancak zaman zaman hareketlenmeler görülüyor. Son bir, bir buçuk aydır bir böyle bir döneme girildi.
Bu periyotta farklı bir olguyla da karşı karşıyayız. Yasa dışı silahlı grup üyeliği ya da yardım ve yataklık suçlamasıyla gözaltına alma ve cezalandırmalar birdenbire arttı. Genellikle evlerde yapılan aramalar sonucunda ruhsatsız silahların bulunduğu basit operasyonlarla kısa süre içinde onlarca kişi etkisiz hale getirilebiliyor. Bu aslında, alışık olduğumuz adam kaçırma yönteminin ikamesi diyebiliriz. İşkence ve yargısız infazın eşlik ettiği adam kaçırmalarla ilgili haberler hızla azalırken, güvenlik birimleri bunun yerine, daha basit, daha ‘temiz’ bir metoda yöneldi.
Rusya Devlet Başkan Vladimir Putin son zamanlarda, bu eğilimi ve çatışmaların seyrini Soçi 2014 Kış Olimpiyatlarıyla ilişkilendirebilmemizi kolaylaştıran davranışlarda bulundu. Putin Eylül başlarında Güvenlik Konseyinde uzun bir konuşma yapmış, sosyo-ekonomik kalkınma sorunu (işsizlik, yatırım, yolsuzluk) ile birlikte, iki ayak üzerine oturttuğu Kafkasya politikasının diğer ayağı olan ‘güvenlik’ ile ilgili hedefleri de anlatmıştı. ‘Standart dışı yaklaşımlar’, ‘incelikli eylem planları’ ve tabi ki ‘Soçi’ye hazır olmaktan’ bahseden Putin, ilginçtir, Kafkasya’daki insan hakları ihlallerine de değindi ve vaatte bile bulundu: “Bundan sonra Kafkasya’da insan hak ve özgürlüklerinin ihlaline sert tepki göstereceğiz, suçluları cezalandıracağız”. Aslında cümleyi şöyle kurmuştu: “Bundan sonra ‘da’ Kafkasya’da…” Ama biliyorsunuz, siyasette böyle mecburi ‘da’ bağlaçları olur. İnsan haklarından kasıt da galiba sadece kanlı olanlar.
Kolektif ceza rüyası gerçek oluyor
Putin yaklaşık bir ay önce terör eylemlerine katılanların ailesi ve arkadaşlarının da cezalandırılmasını öngören yasa tasarısını Duma’ya sundu. Şimdi geriye sadece onaylanmasını beklemek kalıyor. Tam olarak kimler cezalandırılacak? “Terör eyleminden edinilmiş olduğuna dair kanaat oluşan para ve değerli eşya sahipleri”. Pek de ölçülebilir olmaması için böyle birazcık uzun, garip bir tanıma ihtiyaç duyulmuş anlaşılan. Olası bir diyalog: – Bu bileziği nerden aldın? – Düğünümde hediye geldi. – Yanlış, terör eyleminden geldi!
Putin’in yasama girişimi gündeme gelmeden kısa bir süre öce İnguşetya Devlet Başkanı Yunusbek Yevkurov, bir bombalı saldırının ardından acil toplanan terörle mücadele toplantısında şunları söyledi: “Haydutun yaşadığı ev yıkılacak, arazisi elinden alınacak. Ona ineğini veren, yiyecek veren ya da başka türlü yardım eden herkes hakkında direnişçi yandaşlığından soruşturma başlatılacak. Onun da evi yıkılacak”. Aynı Yevkurov, daha önce zanlıların ailesinin cezalandırılmasına şiddetle karşı çıkıyordu.
Aslında, Putin’in yasa tasarısı ya da Yevkurov’un sözleri alışılmadık bir duruma işaret etmiyor. Geçtiğimiz Nisan-Mayıs aylarında Dağıstan’ın Gimri köyünde iki haftadan uzun süren operasyonda toplu cezalandırmanın en somut örneklerinden biri gerçekleşti. Onlarca ev yıkıldı ve yağmalandı. Bu, Ramazan Aptulatipov’un Devlet Başkanlığına atanmasının henüz üçüncü ayı dolmadan oldu. Kabardey-Balkar Devlet Başkanı Arsen Kanokov da bir dönem kolektif cezalandırmanın hararetli savunucularından biriydi.
Kafkasya Cumhuriyetlerinin liderleri tarafından zaman zaman dile getirilen aileyi sorumlu tutma arzusu sonunda yasal zemine oturuyor. Her ne kadar fiilen görülüyorduysa da –bu bahiste Çeçenya’yı anmamak olmaz– uygulamanın yasalaşmasının siloviklere çok büyük ‘imkanlar’ sağlayacağı beklenebilir.
Herkes Soçi’ye tehdit
Olimpiyatlar yaklaştıkça Kafkasya, büyük denetlemeye hazırlanan bir askeri birliğe benziyor. Denetleme öncesinde en ‘sorunlu’ askerlerin revire, cezaevine ve en uzak kulübelerde nöbete gönderilmesi gibi, Kafkasya Soçi Olimpiyatlarına tehdit oluşturacağı düşünülenlerden arındırılıyor. Şu ana kadarki gelişmeler ışığında şöyle bir yol haritası izleniyor: Operasyonlara hız verilip mümkün olduğunca kayıp verdirilecek, operasyonlarla birlikte sempatizan, destekçi ve silahlı direnişten uzak olan selefiler üzerindeki baskı, Suriye (savaşçı olarak) ya da Türkiye’ye (muhacir olarak) hali hazırda var olan akışı hızlandıracak, bir kısım potansiyel (destekçi, sempatizan, ya da silahlı mücadeleye uzak dindarlar) ise düzmece aramalarla cezaevine gönderilecek.
En büyük tehdit direnişçiler, ama söz konusu Soçi Olimpiyatları olduğunda Rusya’nın tehdit algısı onlarla sınırlı değil. Gazeteci Fehim Taştekin’in Soçi Havaalanında mahsur kalması ve Rusya’nın kendisine beş yıl giriş yasağı koyduğunu öğrenmesinden birkaç gün sonra The Sochi Project adlı projenin sahibi Hollandalı iki gazeteci de kendilerine giriş yasağı konulduğu öğrendi. Üstelik proje sahipleri Rusya ve Hollanda hükümetleri arasındaki bir anlaşma çerçevesinde yapılan kültürel etkinliklerde yer alıyordu. Soçi 2014 için geri sayım yaklaştıkça sanıyorum daha çok skandallara şahit olacağız.
Yusuf Altunok