Deprem Bölgesinde Muhacir Kardeşlerimizin Örnekliği

İyilik ve fedakarlık insanlığın ve kutsal kitabımızın en önemli mesajlarından birisidir. Kimi zaman bir tebessüm kimi zaman bir yardım eli kimi zamanda da bir yüreğin güzelliğinden çıkan tatlı söz..

Deprem ile ilgili gördüğüm olaylar ve süreç bir yerde yazma alışkanlığı kazandırdı desem pek yeridir. Depremin üzerinden iki ayı geçen sürede, Kafkas Vakfı olarak elimizden geldiği ölçüde faaliyetlerimizi bölgede sürdürmeye devam ediyoruz. Yaklaşık bir haftadır da Ramazan’ın bereketiyle köylerde çok samimi, sade ve huzurlu iftar sofları kurduk.

Daha çok Kahramanmaraş köylerinde ihtiyaç sahibi ailelere ulaşarak elimizden geldiği ölçüde yardım ulaştırıyoruz ve en önemlisi de aileleri ziyaret ederek bir nebze olsun depremzedelere moral vermeye çalışıyoruz. Zaten depremle alakalı en güzel çalışmada bu olsa gerek. Bir nebze olsun onlara moral vermek.

Bir yandan kumanya, zekat ve fitre yardımlarını bölgedeki köyleri ziyaret ederek çalışmalarımızı sürdürdük. Bir yandan da köylerdeki depremzede abilerimiz, ablalarımız ve kardeşlerimizle iftar sofrasında buluştuk. Bu buluşmalar bir nebze olsun Ramazanın samimiyetini, bereketini hissettirmek ve bir nebze de olsun depremzedeleri acılarını hafifletmek adınaydı..

Konuyu yardım faaliyetlerimiz anlatmaktan ziyade uzun zamandır beni etkileyen bir noktayı kısaca sizlerle paylaşacağım.

Malumunuz ülkemizde sayıları milyonlara ulaşan Muhacir kardeşimiz var. Ayrıca bu kişilerin kurduğu dernek ve vakıflar da mevcut. Kimileri zalimin zulmünden kimileri iç savaştan kimileri de mücbir sebeplerden dolayı; vatan bildikleri, gözlerini dünyaya açtıkları, çocukluk ve daha birçok hatıralarının olduğu topraklardan çıkmak zorunda kaldı. Geldikleri topraklarda da insanlığın özü olan iyiliğe hizmet etmek için çaba göstererek ellerinden geldiklerini yapmaya gayret ediyorlar. İşte bunlardan benim bildiğim birisi de; Çeçen Kafkas Muhacirleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yani kısa adıyla KafkasDer.

Bu satırları yazmaktaki amacım herhangi bir kişi ya da kurumu övmek ya da reklamını yapmak değil. Meseleye zaten övgü ya da yergi boyutundan değil, belki de bir bakış açısı kazandırmak, bir gerçekliği gözler önüne sermek ve bir güzelliği anlatmak olacaktır. Niyetim aslında tamamen Muhacir-Ensar ruhunu hatırlatan bir kurumun güzelliğini ve verdiği çetin mücadeleyi hatırlatmak.

Deprem bölgesinde birçok STK gibi Çeçen Kafkas Muhacirleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’de ilk günden bu yana cansiperane bir şekilde depremzedeler için çalışmalarını sürdürüyor. Çeçen Savaşı sonrası ülkemize hicret etmek zorunda kalmış Kafkasyalıların kurduğu bir dernek olan KafkasDer; insani yardım faaliyetlerinden, sığınmacıların hukuki sorunlarına, kültürel faaliyetlerden birçok faaliyet gerçekleştiriyor.

Depremin ilk gününden beri KafkasDer ile yaptığımızın faaliyetleri Ramazan ayından da sürdürmek adına iftar ve yardım organizasyonları ile devam ettik. Sabah yola koyularak yüklendiğimiz kumanyaları köylere ulaştırıyoruz. Akşamları da köylerdeki iftar programları için işimizi bir an önce bitirmeye çalışıyoruz. Kalan vakitte de diğer programları organize etmeye çalışıyoruz. Günün yoğunluğu o kadar bereketli geçiyor ki ne kadar yol yapsak ne kadar çalışsak da ekipten yorulma cümleleri çıkmıyor. Hem Ramazan bereketi ve hem de KafkasDer’dekilerin kardeşlik dinamiğiyle güzel işler yapıyoruz.

Tüm bereketin yanında bazen gelen telefonlar tüm moralimizi alt üst ediyor desek yeridir. Yine kimi göç idaresine alındı sorusunu sormadan geçemiyoruz. Dinlenmeyi unutmuş bedenler, her an telefonda veya çevresi ile istişare eden bir heyet ve durmak bilmeyen bir yardım seferberliği. İşte tüm bu süreçte birilerinden gelen olumsuz haberler.

Tam bu noktada bakışımız; kendilerini vatan bildikleri bir atmosferde cansiperane bir şekilde depremzedelerin yaralarını sarmalarındaki azimleri meseleye bakış açısındaki netliği orataya koymalı kanaatindeyim. Türkiye’deki siyasi konjektür, muhacirelerle karşı olumsuz tutumun karşısında bu örneklerle desteklenecek nicelerinin olduğundan da eminim.

Kamuoyundaki asılsız iddalar ve çarpıtılmış haberlere angaje olmuş zihinlerin yanılsamaları, yapılan karalamaların ne kadar anlamsız olduğunu bu gibi örneklerle verebiliriz. Muhacir ve Ensar kavramının bile içini boşaltan günümüzdeki bakış, maalesef birçok kişiyi etkiliyor. Meseleye kurulan ilişkinin mahiyeti açısından bakacak olursan; iyilik ve fedakarlık ile mücadele eden muhacirlerimizin ne kadar saygıyı ve övgüyü hak ettiklerini göreceğiz.

Kafkasyalı muhacir kardeşlerimiz yakın zamanda Türkiye’ye geldi. Özverili bir şekilde afetin yaralarını sarmaya çalışıyorlar. Gösterilen bu hassasiyet, her türlü övgüye mazhardır diye düşünüyorum. Türkiye ile bütünleşmenin de çok güzel bir örneğini sergiliyorlar. Ancak yaşanılan bu gibi hukuki ve kötü algı durumları maalesef onları çok yıpratıyor.Vatan bildikleri bu topraklarda bu muameleye düşmeleri onlar için beni üzen en derin hadise. Bu güzellik paylaşımının güzel günler getireceği umuduyla..

(7 Nisan 2023 tarihinde depremin acılarının derin olduğu zamanda kaleme aldığım bu yazıyı şimdi Kasım ayında paylaşmak nasip oldu.)

7 Nisan 2023, Kahramanmaraş

 

 

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları