Gazeteci Orhan Cemal, Boris Nemtsov’un öldürülmesinin ardından kaleme aldığı yazısında, “hep 90’lardaymış gibi yaşadı, 90’larda ölenler gibi öldü” dedi.
Ünlü gazeteci Orhan Cemal’in ifadesiyle, “bir yanıyla entelektüel bir aileden gelen akıllı çocuk, diğer taraftan arkadaşlıktan kaçınmayan sokak çocuğu Nemtsov’un 90’ları hatırlatan bir cinayete kurban gitmesiyle sembolik olarak 90’ların mafya dönemi de sona erdi.
Nemtsov’un Nijni Novgorod’da valilik yaptığını, enerji bakanlığını ve başbakan yardımcılığı koltuğunda oturduğunu ve bütün bu görevlerinde kendisi olarak kaldığını vurgulayan Cemal Kavpolit’teki yazısında şu ifadelere yer verdi: “Onunla 2000’li yılların başında tanıştım. Kariyeri düşüşteydi, ancak yine de ‘büyük başkan’ olarak kaldı. Duma’da grup başkanlığı yaptı, ulusal reformlarda baskı yaptı. Tanıştığımız dönemde ordunun sözleşmeliye çevrilmesiyle ilgileniyordu, bu konuda geniş medya desteğine ihtiyacı vardı. Burada belirtmek gerekir ki, gazetecilerle her zaman teklifsiz bir ilişkisi vardı, mutfağını kullanmalarına bile müsaade ediyordu.
Çeçenya’daki savaşlar döneminde ‘büyük başkan’ olan Nemtsov savaşın durdurulması için imza atmayı düşündü, hatta bütün Çeçenlerin ezilmesini istemenin vatanseverlik göstergesi olduğu zamanlarda bile Nemtsov asi Çeçenya’yı ‘bizim’ ve ‘bizim olmayan’ diye ikiye ayırma, Çeçenlerin de hangi tarafta yer alacaklarına kendilerinin karar vermesi önerisinde bulundu. ‘Liberal, oligark taraftarı’ Nemtsov, aslında hep halktan yanaydı, ama bunu hiç bir zaman haykırmadı”.
Zamanının liberallerin çoğunluğundan farklı olarak Nemtsov’un şahsi menfaatleri peşinde koşmadığını belirten Cemal, “Bir zamanlar milyarlık bütçeleri idare ederken hırsızlıkla suçlanan kişi öldürüldü, artık yok. Ardında ne mallarını sakladığı bir yer, ne yat, ne villalar bırakmadı. Ölümü de dürüstçe oldu, mücadele sahasında bir ölüm… Acı olan şu ki, bu cinayet hiç bir zaman aydınlatılmayacak” dedi.