Rusya İstatistik Kurumunun yeni verileri tur operatörlerinin tavsiye listesi gibi: “Rusya’da gidilmemesi gereken yerler”.
Görülen o ki, Rusya Federasyonunda ölüm oranlarının ortalamanın iki kat üzerinde olduğu bölgeler var. Sanki federasyon sınırlarının dışındalar. Yüksek ölüm oranlarının sebepleri sağlık sorunları ya da yaşlılık değil, alkol zehirlenmesi, intihar, cinayet ve trafik kazaları. Genellikle Moskova’dan uzaklaştıkça tehlike artıyor. Bayrağına kurukafa ve kemikler çizilebilecek bölgeler arasında Tuva, Altay, Buryatya, Hakasya, Çukotski, Nenetski ve Amurskaya var.
Bu bölgelerde 2013 başından beri 100 bin kişide 200’den fazla doğal olmayan sebeplere bağlı ölüm kayıtlara geçti. Serseri saldırıları ve sarhoş şoförlerin neden olduğu ölümler Rusya ortalamasının iki katı, intihar olayları da aynı oranda.
Altay Cumhuriyetinde kendi isteği ile hayatına son verenler 100 bin kişide 70’den fazla, Buryatiya ve Zabaykalsi bölgelerinde 60, Nenetski’de 50’nin üzerinde. Halbuki bölgelerin büyük çoğunluğunda 100 bin kişide intihar sayısı 20’den fazla değil.
Diğer bölgeler bu anormal bölgeleri farklı göstergelerle takip ediyor. Mesela Vladimirskaya alkol zehirlenmesinden ölüm oranıyla bu yılın lideri. Oran 100 bin kişide 30’un üzerinde.
En sağlıklı veriler ise Çeçenya, İnguşetya, Dağıstan ve Moskova’da. Yüksek Ekonomi Okulu Demografi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Sergey Zaharov, Slon’a yaptığı açıklamada, bu rakamları Rusya’nın farklı bölgelerinde kullanılan alkol rakamına bağladı:
Bilim adamları Rusya’nın farklı bölgelerindeki yüksek ölüm oranlarına 1970’li yıllardan beri dikkat çekiyor. Alkol tüketiminin fazla olduğu ve çalışma şartlarının daha ağır olduğu Kuzey ve Doğu bölgelerinde ölüm oranları yüksek. Alkolün kullanımının sonucunda intihar, cinayet ve trafik kazaları artıyor. Bununla birlikte bu bölgelerde sosyal altyapı yetersizliği de var. Şimdilik devlet bu istatistikleri değiştirebilecek durumda görünmüyor.
Tuva, Buryatiya, Yakutya gibi cumhuriyetlerde yaşayan bazı az nüfuslu Kuzey halklarının sosyo-psikolojik problemleri olduğu da kanıtlandı. Bu halklar geleneksel yaşam formlarını yitirmenin boşluğunu daha fazla içmekle doldurdu. Sonuç olarak bu durum nüfuslarına da ciddi darbe vurdu ve azalmaya devam ediyorlar.
Bu bağlamda dış etkenlere bağlı ölüm oranı gelir seviyesine de bağlı değil, daha çok insanların nasıl kazandığı ve boş zamanlarını neye harcadıklarıyla ilgili. Örneğin Rusya’da yüksek öğrenimli insanların ölüm oranı daha düşük. Hatta Rusya’da ortalama yüksek öğrenimli erkek ömrü Fransa ile eşit. Gerçi Rusya entelektüelleri de içiyor, ama otomobil altında kalacak ya da riskli kavgalara kalkışacak kadar içmiyor.
Kuzey Kafkasya’daki düşük ölüm oranına gelince, orada dini nedenlerin etkisiyle çok fazla içilmiyor. Doğal olarak da sarhoş olarak direksiyona geçilmiyor. Aynı şey Rusya’nın diğer Müslüman bölgeleri, Tataristan ve Başkurdistan için de geçerli. Moskova’da düşük ölüm oranı ise büyük ihtimalle yüksek öğrenim seviyesiyle orantılı. Burada insanlar fabrika veya madenlerde değil yüksek öğrenim ve uzmanlık gerektiren sektörlerde çalışıyor. Ayrıca araba yıkama veya temizlik şirketlerinde çalışanlar da işe sarhoş olarak gelemez, çünkü burada disiplinli çalışma standartları var.
Genel olarak ortalama yaşam süresi yeni yeni 60’lı yılların ortalama seviyesine ulaştı. Alkol tüketimi Rusya’da ortalama ömür süresini belirleyen çok ciddi bir etken.
Olga Pavlikova