Ünlü Rus siyaset bilimci Sergey Markedonov, Abhazya ile Rusya Federasyonu arasındaki ortaklık anlaşmasını Ekho Kavkaza’ya değerlendirdi.
Moskova’dan Abhazya Parlamentosuna, Rusya Federasyonuyla ittifakla ilgili yeni bir anlaşma taslağı ulaştı. Abhazyalı milletvekilleri İki hafta boyunca kendi anlaşma şartlarını belirlemek için bu belge üzerinde çalışacak. Belge, savunma ve güvenlik konularından sosyal meselelere kadar oldukça geniş bir alanı kapsıyor.
Demis Polandov: Yeni anlaşma Abhazya’da ilkbaharda dile getirilmişti. Eski devlet başkanı Aleksandr Ankvab’ın taraftarları Mayıs olayları esnasında ve sonrasında, onun yönetimden alınmak istenmesinin tam da Rusya ile böyle bir anlaşma imzalamak istememesinden kaynaklandığını söylediler. (O zamanlar Rusya ile ortaklık anlaşması olarak adlandırılıyordu). İddialarına göre Ankvab, Abhazya’nın egemenliğini kurban etmeyi reddetmişti. Daha sonra bu konu, seçim öncesi kampanyalarıyla kaybolup gitmişti. İşte şimdi ittifak anlaşmasını tartışıyoruz. Sanırım siz anlaşma metnini okudunuz. Şu haliyle bu belgenin imzalanması, Rusya ile ilişkilerinde Abhazya’nın sahip olduğu görece bağımsızlığı da kaybetme olasılığını beraberinde getirebilir mi?
Sergey Markedonov: Abhazya ve Güney Osetya’da ve hatta bütün Post-Sovyet coğrafyasında herhangi bir anlaşmaya körü körüne bağlanmam. Birçok şey hukuki düzlemde değil, pratik üzerinden gelişiyor. Ve işte bu anlaşma ortaya çıkacak. Uluslararası toplum açısından bunun hiç bir yaptırımı yok, çünkü uluslararası toplumun büyük bölümü Abhazya’yı Gürcistan’ın parçası olarak tanıyor. Rusya ve Abhazya arasındaki asimetrik ilişkiyle ilgili olarak ise, bu ilişkinin söz konusu anlaşmadan önce de var olduğunu ve bundan sonra da varlığını sürdüreceğini söyleyebilirim. Bu yüzden metinde yer alan ifadeler değil, gerçek sorunlar önemli. Bunlarsa şöyle: Rusya’nın 2008’de kendisini tanımasının ardından, Abhazya’nın kendi bağımsız devletini inşa etme isteği ile güvenlik, savunma, ekonomik ve sosyal alanlarda derinleşen, Rusya’ya bağımlılık hali arasındaki ciddi çelişki. O halde soru şu: Bu çelişki nasıl çözülebilir ve sorunun büyümesi nasıl durdurulabilir?
Peki, şu durumda, önemli olan gerçek ilişkilerse ve aslında kağıdın hiç bir önemi yoksa yeni bir anlaşmaya neden ihtiyaç duyuldu?
Güzel soru. Politika, her zaman sembolik bir alandır. Eğer ortada bir sembol yoksa, o zaman bu ya ticarettir, ya herhangi bir mafya faaliyetidir, ya da bunlara benzer bir şeydir. Nerede sembol varsa orada politika başlar. Post-Sovyet alanı, çok ciddi bir statüko dönüşümü yaşıyor. Ukrayna, Kırım krizlerine kadar var olan önceki hesaplar bırakıldı, şimdi onların revizyonu devam ediyor. Bu durum Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasının imzalanmasını ve Gürcistan parlamentosunda onaylanmasını hızlandırdı. Gürcistan’ın Batı yönünde hareket ettiğini sembolize eden bir tür gösteriydi bu. Gerçekte, bu imzaların henüz hiç bir şey değiştirmediği biliniyor. Ne Gürcüler için vizeler kaldırıldı, ne Gürcistan diplomaları Avrupa’da tanınır oldu, ne de başka bir şey. Ama sembolik bir adım atıldı. Bence Moskova ve Sohum buna karşılık sembolik bir cevap bulmaya, Abhazya’nın farklı bir seçim yaptığını göstermeye çalışıyor. Bunu Avrasya entegrasyonu veya Rusya yanlısı çizgi olarak adlandırıyoruz. Söz konusu anlaşmanın bunları ve nispeten Kırım, Ukrayna gerçekleri sonrasını yansıttığını düşünüyorum.
Yine de Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik entegrasyonu ile bu anlaşmayı kıyaslamak çok zor, çünkü bu tamamen farklı seviyede bir entegrasyon. Anlaşmanın savunma alanındaki, özellikle de sınırlarla ilgili maddelerine bakıldığında ifade edilebilir ki, Rusya sınırı İngur’a kadar kayıyor. Bir taraftan siz diyorsunuz ki, bu formalite. Diğer taraftan uluslararası toplum onu tanımıyor, fakat öyle bile olsa kimsenin görmezden geleceği düşünülemez.
Abhazya’daki FSB sınır idaresi hatırladığım kadarıyla 2010’da herhangi bir anlaşma olmadan kuruldu. Aslında bu sınırların kayması anlamına gelmiyor muydu? Geliyordu.
Evet, ama Psou’a kadar sınırlar olmaması, özellikle de güvenlik dışında özgürce ulaşım şeklinde bir ifade olması….
Ama orada temkinli ifadeler var. Rusya-Abhazya sınırlarının tamamen kaldırılmasından söz edilmiyor, birçok şey şimdilik geçici olarak işaretleniyor. Önceki anlaşmadan söz edilecek olursa, yeni anlaşmaya bağlı olarak iptal edilmiyor. Üstelik gerekçe bölümünde, bu anlaşmanın gelişim ve saire için kabul edildiği ifade ediliyor. Elbette Gürcistan’ın Avrupa entegrasyonu ile Abhazya’nın Rusya yanlısı çizgiye entegrasyonunu kıyaslamayı düşünmüyorum. Burada farklı mekanizmalar ve motivasyonlar var. Şu anda sadece sembollerden söz ediyorum. Bu, Abhazya’nın başka bir seçim yaptığını, Gürcistan’a ve onun dış politika önceliklerine bağlı olmadığını ifade eden bir gösterge. Bundan dolayı, Rusya’daki birçok meslektaşım gibi, Rusya yanlısı eğilimin Abhazya’nın doğal seçimi olduğunu söyleyemem. Politika, bir olasılık sanatı. Batı yanlısı eğilim açıkça Gürcistan’la bağlantılı olduğu müddetçe, Abhazya’da mevcut dış politika çizgisinin dışında fikirlerin rekabet şansı olmayacak. Bu durum değişirse meseleyi yeniden konuşuruz.
‘Bazı temkinli ifadeler’ konusunda size katılıyorum. Örneğin, anlaşma metninde, Rusya için Abhazya gayrimenkul piyasasının açılmasıyla ilgili bir madde görmedim. Başka anlaşmalar yapılacağına dair atıflar var. Sizce Rusya’nın bu entegrasyondaki amacı ne? Rusya yönetiminde Abhazya’nın tamamen Rusya’ya katılmasını isteyen güçler var mıdır?
Sanırım doğrudan katılım gibi bir fikir yok. Büyük girişimlerin olabildiğince kolaylaştırılması, güvenlik ve savunma alanında Rusya’nın pozisyonun güçlendirilmesi… Galiba böyle beklentiler var. Ama bence bu, doğrudan katılım istendiği anlamına gelmez. Üstelik Rusya, Abhazya ile çalışmaya yeni başlamadı. Bu yolda hatalar da yapıldı, itiraf edilmesi gereken açıklar verildi. Hem olumlu, hem olumsuz sonuçlar veren tecrübelerin Abhazya’nın, Güney Osetya’dan ciddi farklılıkları olduğunu öğrettiğini düşünüyorum. Özellikle de bu, Abazaların kendi devletleri hakkındaki heyecanlı tutumuyla ilgili. Evet, birçokları buna gülebilir ve Abhazya’nın tam anlamıyla bir devlet olmadığını söyleyebilir. Gerçekten, eğer bir devlet kısıtlı olarak tanınmışsa, hakkında şüpheler ve eleştiriler olabilir. Ama ne olursa olsun bu özlemler mevcut. Bir süre önce Sohum’da Rusya-Abhazya ilişkileri ile ilgili bir yuvarlak masa toplantısındaydım. Abhazya temsilcileri özellikle kendi devletlerine sahip olmanın haklılığı ve gururunu yansıtıyordu. Güney Osetya durumunda böylesi bir heyecan ilişkisini kaydedemiyorum. Bir kez daha tekrarlıyorum ki, politika olasılık sanatıdır ve tüm ‘talepkarlar’ ve ‘hayalciler’ için birçok kısıtlaması vardır.
Ben yine de şu anda, bu anlaşmanın tartışılmasının çok kolay olmayacağını eklemek isterim. Abhazyalı internet kullanıcılarının şu sıralar yazdıklarına bakılacak olursa, onlar da farklı maddeleri analiz ediyorlar. Örneğin içişleri bakanlığının ayrı koordinasyon merkezi maddesi sorgulanıyor. Ortak askeri güçlerin saldırı durumlarında gerekli olduğu biliniyor, ama insanlar içişleri bakanlığına bağlı güçlerin neden birleşik olması gerektiğini anlamıyor. Konumuzu biraz genişletecek bir soru sormak istiyorum: Bu anlaşmanın savunma boyutu var. Bununla ilgili olarak, Rusya ve Post-Sovyet ülkelerinden bazılarının yer aldığı KGAÖ (Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü) ile nasıl mutabık kalındığını merak ediyorum. Gerçek şu ki, anlaşmaya göre taraflardan biri herhangi bir ülkenin saldırısına maruz kalırsa, diğer taraf bunu kendisine yönelik bir saldırı olarak kabul edecek. Faraza, Gürcistan’ın saldırısıyla Gürcü-Abhaz anlaşmazlığı yeniden başlıyor, Rusya anında kendisini saldırının kurbanı ilan ediyor. Bu durumda diğer KGAÖ üyeleri nasıl davranacak? Onları ve aslında Post-Sovyet alandaki tüm entegrasyon süreçlerini, Abhazya’yı tanımadıkları gerçeği ile yüzleştirmeyecek mi?
Yani, nasıl davranacaklarıyla ilgili cevap az çok belli. Ağustos 2008’de davrandıkları gibi, yani dikkatli, kazananları gözlemleyerek ve kendi menfaatlerini gözeterek… Gerçekten başka türlü olamaz. Bu madde, özellikle Gürcistan için konuldu. Bu, çatışma durumunda olacaklara dair bir sinyal. 2008’e kadar Rusya’nın böyle bir durumda işgal edilen ülkeyi destekleyip desteklemeyeceği tahmin konusuyken, artık kesinlikle aşikar. Buna KGAÖ ülkeleri nasıl yaklaşacak? Tekrar ediyorum, onlar ilk plana öncelikli olarak kendi çıkarlarını kollayacak, olmayacak şeylere heves etmeyecekler. Zira açıkça ifade edersek Rusya KGAÖ ülkelerinin bu anlaşmaya katılmalarını önermiyor. Bu Rusya ile Abhazya’nın anlaşması. Ne Minsk, ne Astana, hatta ne Erivan ya da Duşanbe Abhazya’yı dış politikada bağımsız bir devlet olarak tanımıyor. Bence onlar bu meseleyi fark etmeyecek bile. Moskova’nın kendisini ise KGAÖ’yü hiç bir şekilde Abhazya problemlerinin çözümü konusunda sorumlu kılmıyor. Bu Rusya-Abhazya arasında asimetrik bir işbirliği formatı ve bir kurum olarak KGAÖ’yü kapsamıyor.
Peki, neden her şey özellikle Avrasya entegrasyonu üzerinden düzenleniyor? Bu süreçlerin ivme kazandığı, doruğa ulaştığı açık. Ancak Abhazya ve Güney Osetya halen kenarda kalıyor. İşte bu belgede, gelecekte Avrasya yasama konseyinin durumuna uygun hale getirilmesinden falan bahsediliyor. Fakat gelecek bir buçuk-iki yıl içinde Abhazya ve Güney Osetya’nın Avrasya Birliği devletlerince tanınması mümkün olabilir mi?
Avrasya entegrasyonunun doruğa ulaşmasından söz ederken ben olsam o kadar iyimser olmazdım. Şimdilik bunlar ilk etaplar. Nihai hedeflerin, stratejik konuların birçok sorusu Avrasya entegrasyonu ile bağlantılı şekilde formüle edilmedi.
Fakat hiç değilse gerçekleşti, çünkü uzun zamandır hakkında şüpheler vardı.
Kesinlikle, ama bunlar ilk adımlar. Görüyoruz ki, oldukça zor bir süreç. Ermenistan’a ve onun Avrasya Ekonomik Birliğine bağlanma tecrübesine bakabiliriz. Hem Ermenistan hem de diğer birlik üyeleri için dip akıntıları var. Zorluklar var, çünkü bence Avrasya Birliği ve Avrasya entegrasyonu bazı şeyleri düzeltiyor. Evvela, BDT Avrasya entegrasyon modeli geçmişte kalıyor. Putin’in kendisi BDT’yi medeni boşanma aracı olarak adlandırdı. Boşanmada sağlam bir aile inşa etmezsiniz. Ortak problemlerin gerçekten çözüleceği, bazı tartışma ve müzakereler için zaman kaybedilmeyeceği, bazı müttefiklerle yeni bir çevre gerektiği düşüncesi var. Ama bunun nasıl biteceği konusunda cevaplardan daha çok sorular var. Abhazya ve Güney Osetya’ya gelince, elbette Avrasya entegrasyon söylemi olacak, ama ben bu cumhuriyetlerin doğrudan tanınacağı ve Avrasya birliği yapısına kabul edileceğini düşünmüyorum.
Yani yakın bir gelecekte burada hiç bir şey değişmeyeceğini düşünüyorsunuz?
Planlamadığımız olağanüstü her türlü koşulun mümkün olduğunu düşünüyorum. Bir yıl önce Kırımın statüsünün değişebileceğini kim tahmin ederdi? Her şey olabiliyor, ancak ben olağanüstü koşullar olmazsa Abhazya ve Güney Osetya’nın statüsünün mesela Kazakistan, Belarus, Ermenistan için ciddi şekilde değişeceğini düşünmüyorum.
Demis Polandov