Caharkale/Ajans Kafkas – Çeçenya’daki savaş sırasında doktor sıfatıyla bodrum katlarında nice ameliyatlar yapmış eski Sağlık Bakanı Umar Hambiyev, sekiz yıl ayrı kaldığı anavatanına döndükten sonra kendisini Rus yanlısı Ramzan Kadirov yönetimiyle buluşturan gelişmeleri kamuoyuyla paylaştı.
Bir dönem Çeçen-İçkerya lideri Aslan Mashadov’un Avrupa’daki temsilciliğini yapan ve İtalya’da mülteci olarak yaşarken Kadirov’un gönderdiği kardeşi eski Savunma Bakanı Magomed Hambiyev’in tarafından Çeçenya’ya dönmeye ikna edilen Hambiyev, ‘Vesti-Severnıi Kavkaz’ hikayesini anlattı. Hambiyev’i Moskova’daki Şeremetyevo Havaalanı’nda bizzat karşılayan Kadirov “Onun dönüşü Çeçenya Cumhuriyeti’nde meydana gelen pozitif süreçlere inandığının delilidir” mesajı vermişti. Hambiyev de Çeçenya’yı gördükten sonra ülkenin değiştiğine belirterek Kadirov lehinde tutum aldı. Hambiyev’le röportajı ajans Kafkas için Özlem Güngör çevirdi:
Kaç yıldır Caharkale’de değildiniz?
Sekiz yıl.
Şehri incelediniz, ilk izlenimleriniz nelerdir?
Caharkale’ye baktım, bu inşaatlara baktım ve gözlerime inanamadım, bu akıl almaz bir şey. Sekiz yıl önce burada sadece yığıntılar vardı. Şehri terk ettiğimizde, caddeden geçememiştik: Her yerde yığıntılar vardı ve tek bir sağlam bina yoktu. Bu çok büyük bir değişiklik, şaşırtacak derecede büyük değişiklik. Bu beni ciddi şekilde şaşırttı ve bu duruma ilk bakışımı kökten değiştirdi.
Bir yıl önce İtalya’da politik sığınma talebinde bulunmuştunuz. Bugün bakışı açınızı değiştirmeye ve sizi kendi ülkenize döndürmeye ne mecbur etti?
Tüm bu yıllar boyunca ben ülke dışında sadece kalmak zorundaydım. Ülkeden çok hasta biri olarak gittim. Biz Caharkale’den giderken, ben ve yaralılarımız, tutuklandık ve esir kampına konulduk. Orada çok zordu, daha sonra serbest kaldıktan sonra sekiz ay daha hastanede çalıştım. Tüm yaşadıklarımdan sonra kendimi çok kötü hissettim ve sadece tedavi için gittim. Sürekli gözlerimin önünde, buradan giderken gördüğüm harabe, kanunsuzluk, güven olmayışı ve sürekli takipler tablosu vardı.
Hur zaman görevimin Hipokrat yeminine riayet etmek olduğunu düşündüm. Buna özel özen gösterdim ve milliyetine bağlı olmaksızın yaralılara yardım etti. Onlar arasında Rus ordusundan birçok asker ve Çeçen direnişçiler vardı.
Her zaman doktorlarıma şunu söyledim: hastanemize gelen herkes, her kim olursa olsun, milliyetine, rengine, dinine bağlı olmaksızın, tek kelimeyle herkes bizim yanımızda kendisini güvende hissetmeli ve ona gereken yardım gösterilmeli.
Aynı zamanda, Rusya’nın her halükarda beni cezasız bırakmayacağına inanıyordum. Zira ben Çeçen tarafında çalıştım, demek ki onlar için yandaş veya başka bir şeydim, bir şeyler düşünebilirlerdi. Bundan dolayı bana bugün Çeçenya’da değişiklikler yaşandığı, burada durumun normal olduğu, takiplerin olmadığı, beni suçlu saymadıkları anlatıldığında, inanmamıştım, bu iki savaşta doktor olarak çalışmış olmama rağmen buna pek inanmamıştım. Bir çokları bana: orada her şey mükemmel dedi. Erkek kardeşim, Çeçenya dışına gelen ve görüştüklerim, görüşebildiğim yönetim organları temsilcileri beni geri dönmeye ikna etti.
Ama buna rağmen, nedense önceden olduğu gibi, bana anlatılanların tümü propaganda ve aslında gerçeğe uymuyor. Görülen o ki, benim düşüncelerime, buradan giderken bıraktığım durum derin etkide bulunuyordu. Bu bana ciddi şekilde engel oluyordu. Ama açıkça söylemek gerekirse, orada sürekli kalacağım düşüncesine izin vermiyordum, çünkü Çeçenya’ya çok bağlıydım. Kendi kendime düşünüyordum: tüm bunlar bitince kesinlikle döneceğim. Ve bu gerçekleşti: 2008 sonbaharında, sekiz yıl aradan sonra döndüm.
Uzun süre, tanınmamış İçkerya Cumhuriyeti’nin yabancı ülkelerde genel temsilcisi idiniz. Ülke dışında yaşayan Çeçenler Çeçenya Cumhuriyeti’ndeki bugünkü durumu nasıl görüyor ve onlar haberleri nereden alıyor?
Öncelikli olara bunlar Çeçen siteleri. İnsanlar genellikle buralardan haber almaya çalışıyor. Sonra elbette Çeçenya’dan gelen insanların anlattıkları. Ama Çeçenya’ya giden ve sonra geri dönen insanın sözüne güvenilmiyor. Onlar ülkede durumun olumlu olduğunu anlatınca inanılmıyor. İnanılmıyor ve burada kanunun işlediğine, burada insanların güvenlikte olduğuna inanılmıyor. Buna şahsen ben ve diğerleri gerçekten inanamıyordu. Bu böyle ve şimdilik böyle kalacak.
Henüz ülke dışında yaşayan Çeçenlerin, Çeçenya’daki durum hakkındaki düşüncelerine geri dönüşünüzün etkide bulunacağını düşünüyor musunuz?
Beni tanıyan ve temasta olduğum kişiler üzerinde elbette etkili olacağını düşünüyorum. Benim sözlerim onlar için, bugün Çeçenya’da olanlar hakkında objektif bilgi. Ben İçkerya hükümeti üyesiydim, bundan dolayı ülke dışında Çeçenya’daki bugünkü durum, burada bana davranılışına göre değerlendirilecek.
Gerçi bu sıkça nasıl oluyor, az veya çok tanınmış biri Çeçenya’ya dönüyor, geri kalan herkes bunun yem olduğunu düşünüyor: evet ona dokunulmuyor, çünkü geri kalanın da ülkeye dönmesi isteniyor.
Ama şu anda gerçekten büyük bir değişiklik var, sekiz yıl önce Çeçenya’da olan kanunsuzluk yok, burada gerçekten insana yönelik davranış ciddi şekilde değişti. Ve şöyle diyebiliriz, eğer kriminal özellikle bir suç işlenmezse burada kişinin tam bir güvenlikte olduğunu söylemek mümkün. Ama, buna herkesin kendisinin ikna olması lazım.
Bu arada, beni çok iyi tanıyan ve İngiltere’den Çeçenya’ya dönen ilk kişi de oldu. Bunun son olay olmadığını da düşünüyorum.
Bugün Çeçen diasporasının en büyüğü nerede ve Çeçenler ülke dışında iyi mi yaşıyor? Onlar Çeçen gelenek ve göreneklerini koruyabiliyor mu?
Bizim daha büyük diasporamız Almanya, Fransa, Belçika ve Avusturya’da yaşıyor. Polonya ve yakın bir zaman önce Avrupa Birliğine girmiş diğer ülkeler de var. İtalya’da Çeçen mülteciler çok az. Elbette onlar için her yerde milli geleneklerimizi korumak zor. Çünkü insanların gittikleri ülkeye adapte olmaları, aralarında yaşamaları ve bulundukları ülkelerin dillerini öğrenmek zorunda kalıyor. Tüm bunlar basit şeyler değil ve insanlar elbette değişiyor. Özellikle de bu durum çocuk ve gençlerle ilgili: Onlar yeni her şeyi çok çabuk alıyorlar ve mantaliteleri farklı oluyor. Ama birçokları yine de köklerini unutmamaya çalışıyor ve çocuklarına Çeçen gelenek ve göreneklerini öğretiyorlar.
Bu anlamda, bu Çeçen mülteciler için çok zor ve en ağrılı meselelerden biri. Bir çokları da bunan çok üzüntü duyuyor ve özellikle bundan dolayı Çeçenya’ya dönüyor. İnsanlar kesin olarak burada yaşamanın güvenli olduğuna inanırsa, çoğunluğu özellikle bu meseleden dolayı geri dönecek düşüncesindeyim.
Peki siz, şahsen vatanınıza nostalji duygusu yaşadınız mı?
Elbette, geri dönmek için büyük bir istek vardı ve her zaman Çeçenya’ya büyük bir nostalji besledim. Kendime Çeçenya sınırları dışında bir hayat hayal etmedim. Ve her zaman, er yada geç döneceğimi bildim.
Kadirov ile görüşmeye hangi düşüncelerle gittiniz ve görüşmenin ardından ne düşündünüz?
Açıkça söylemek gerekirse, erkek kardeşim benim için İtalya’ya geldiğinde onunla geri döneceğimi düşünmemiştim, benim bu tür düşüncelerim bile yoktu. Gideceğim, bakıp bir hafta sonra döneceğimi düşünüyordum. Gerçi aynı zamanda her zaman, er yada geç Çeçenya’ya döneceğime inanıyordum. Durum böyleydi. Gelmek için hiçbir şekilde karar veremezdim.
Bu yapışkan bir fikirdi. Söyledim, bir türlü burada gördüğüm şeyleri, kafamın derinliklerindeki şeyleri hatırlamaktan kurtulamıyordum. Bana havaalanında beni Ramzan Ahmatoviç Kadirov’un karşılayacağı söylendiğinde, görüşmenin göstermelik olacağını düşündüm. O bana birkaç cümle söyleyecek ve bundan sonra bilinmeyen bir yere gönderecekler.
Ona yaklaştığımda, bana ‘Değişmemişsin’ dediğin hatırlıyorum. Ben de şöyle diyorum: sen de büyüdün. Ben, peki sonra ne olacak diye düşündüm. Daha sonrasında bana çok iyi davranıldı. Ve sürekli bana ‘nasıl’ diye sordu. Ben de: bekle, seninle görüşmem dışında henüz bir şey görmedim, sonra bakacağız dedim.
Evet, açıkça söylüyorum ki, kendi gözlerimle olan değişiklikleri görmeden buradaki büyük değişikliğe inanmam zordu. Burada bu kadar büyük yapıları görmek şaşırtıcıydı. Bu insan ülke için çok şey yapıyor.
Durumu görüyorum, insanlar sükunet içinde görüyorum, burada yaşam inşa ediliyor görüyorum ve açıkça söylemek gerekirse her şey bakışım oldukça değişti ve bugün buradan gitmeyi istemiyorum.
Şimdi hiçbir yere gitmek istemiyorum, çünkü insanlar çok şey yaşadı ve bugün yeniden inşa süreci yaşanıyor ve insanların yardımıma ihtiyacı var. Bugün burada bulunmamın öneminin büyük olduğunu düşünüyorum, çünkü sosyal açıdan korunmayan insanlar var. Bu şartlarda bile bir yerlere gitmek ve ameliyat olmak için imkanı olmayan insanlar var, bundan dolayı benim yerim burası kendi halkıma yakın, köyüme yakın burası.
Ülke dışında Ramzan Kadirov figürü nasıl değerlendiriliyor? Sizce onun, bugün Çeçen halkını birleştirebilecek lider olarak adlandırılması mümkün mü?
Bu çok zor bir soru. Saklamıyorum: ben kendim de Kadirov’a karşıydım, onu her konuda suçladım ve çok kereler bugün Çeçenya’da olanlara karşı konuştum. Ama bugün onun nasıl gayret ettiğini, Çeçenya için ne kadar çok şey yaptığını görüyorum ve ona karşı tavrım ciddi şekilde değişti.
Bunları o devlet başkanı olduğu için ve onu pohpohlamak istediğim için söylemiyorum. Hayır bu adam gerçekten ülkenin aydınlanmasını istiyor, onun isteği de doğrudan halka bağlı, işleriyle de halkı için özendiğini gösteriyor. Ve bugün o bunları çok iyi yapıyor.
Ne ile ilgileneceğinize karar verdiniz mi, tıp mı yoksa siyaset mi?
Siyaset? Hayır, ben siyasetle mecburiyetten ilgilendim. Mashadov beni İçkerya’nın dış ülkeler genel temsilcisi atadığında sadece onun emrini yerine getirdim o kadar.
Konuşmalarımın hepsi çoğunlukla tıpla ilgiliydi ve izin verilemez diye düşündüğüm şeyler hakkında konuştum. Konuştuklarım Ruslarla ilgili değil, burada meydana gelenler ve burada gördüklerimle ilgiliydi. Bir kez daha söylüyorum: ben politikacı değildim ve hiçbir zaman politika eğitim almadım.
Bence bugün burada, Çeçenya’da politikayla Rusya ile iyi geçinebilen kişi ilgilenmeli. Bense politikacı değilim ve her şeyi söyleyebilirim, bundan dolayı dilimi tutmam daha iyi. Ben doktorum ve her zaman kendimi doktor hissettim. Göçteyken bile tıptan uzaklaşmadım, hastanelerde bulundum ve oralarda yasak olsa da gayri resmi çalıştım.
İtalya’da işimi yola koymak üzereydim. Orada doktor olarak çalışabilirdim ve maddi açıdan bu büyük kazanç olurdu. Ama nostalji duygularımın beni terk etmediğini anladığımda ve halkımın benim yardımlarıma gerçekten ihtiyacı olduğunu anladığımda aktif olarak bu hayata dahil olmaya karar verdim. Çalışmaya başladım bile, ameliyatlar yapıyorum, hastalara bakıyorum ve yerimin burası olduğunu görüyorum. Ve bugün burada, sonunda tıpta kanuni yerime sahip oldum.
O zaman tıpta. Çeçenya’da sağlık bakanı olduğunuz dönemle kıyasladığınızda bugün sağlık alanındaki durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Bugün Çeçenya’da var olan yeni hastaneler, yeni cihazlar ve doktor maaşlarına bakacak olursak elbette kıyas yapılamaz. Ben Mayıs 1995’de burada her şey tamamen yıkıldığı dönemde bakan oldum. O zaman Caharkale’de askeri hastanede genel cerrahi bölümünün başkanı olarak çalışıyordum. Kendimi kesinlikle organizatör olarak düşünmüyordum ve her hangi bir yöneticilik-başhekimlik istemiyordum. Ama bombalama başladığında insanlara kaçışma fırsatı vermedim. Şöyle olmuştu, Caharkale bombalandığında bizim askeri hastanedeki cerrahi bölümü, şehirde kalan tek çalışabilir sağlık kurumu olmuştu.
İnsanlar acı çekerken, doktorun özellikle cerrah doktorun hastaneyi terk etme hakkı olmadığını, onun yaralılara yardım etmesi gerektiğini düşünüyordum. Bundan dolayı benimle çalışmaktan korkmayan gönüllüleri bir çatıda topladım ve çalışmaya devam ettik.
Daha sonra bana şehirde kalan ve insanlara yardım etmek isteyen gençler de katıldı ve o zaman Caharkale’de artık birkaç hastane çalışır oldu. Ve o zamanki ülke yöneticileri hiçbir resmi emir olmadığı halde hastanelerin çalıştığına dikkat etti. Ben kendi inisiyatifimle orada çalışmaları düzene koymuştum, buna olarak da beni İçkerya sağlık bakanı olarak atadılar.
O zaman hastanelerin yüzde 80’i yıkılmıştı, nasıl çalışılabilirdi? Ben elbette hemen o zamanki Rusya Sağlık Bakan Yardımcısı Starodubov’a gittim ve onunla ilişkileri düzene koymaya çalıştım.
Onunla, Rusya’nın bize ilaç konusunda yardım etmesi konusunda anlaştık. Ama hastanelerin yeniden hizmete başlayabilmesi için gereken çalışmalar konusu elbette söz konusu olmadı. Bu konuda kimse bize söz vermedi ve kendi gücümüze güvenmek zorunda kaldık. Ve üç veya dört hafta sonra zarar gören hastanelerin yüzde 80’inden yüzde 70’ini yeniden hizmete açmayı başardık.
Bunlar sadece, gece gündüz hem doktor hem inşaatçı olarak çalışan doktorların şevki sayesinde gerçekleşti. Ve bu şevkli grupların yardımıyla biz kısa sürede bir çok hastaneyi ve ülkenin sağlık sistemini yeniden inşayı sağlayabildik.
Daha sonra bizim elbette maaşlar konusunda zorluklarımız oldu, ama benim RF sağlık bakanlığındaki ilişkilerim sayesinde Moskova ile anlaşmayı başarabildim ve para ayırdılar, ancak bu para sadece birkaç ay yetti.
Onlara ödeyecek maaşın olmadığından doktorlarla konuşmak çok zordu. Bu durumda rüşvetle mücadele etmek anlamsızdı. Onlara bir şey deme hakkım yoktu, çünkü ben onlara maaş veremiyordum.
Bunlar bakanlığımın zor ve eziyetli yıllarıydı ve bugünkü duruma baktığımda, elbette o zaman ve bugün gördüğüm durum arasında çok büyük fark var.
Ve Rusya’nın Çeçenya’ya gösterdiği bugünkü yardım şartlarında sağlık alanında da her şeyin daha da iyi olması gerekiyor ve arkadaşım Sağlık Bakanı Musa Ahmadov’un da bunu başaracağına inanıyorum.
Çeçenya’da bugün profesyonel kadrolara ciddi ihtiyaç olduğu biliniyor. Ülke dışında yaşayan Çeçenler arasında üst düzey profesyoneller var mı ve onların dönmesi için ne yapmak gerekiyor?
Bu insanlara her şeyden önce, sadece Rusya tarafından değil, aynı zamanda Çeçenya yönetimi tarafından da, onlara önceki günahlarının hatırlatılmayacağı, burada normal şekilde yaşayabilecekleri ve takip edilmeyecekleri konusunda garanti verilmesi gerekiyor. Zira olanlar artık geçmişte.
Evet, o zamanlar siyasetle ilgilenen ve bugün kendisini suçlu hisseden insanlar var ve onlar Rusya’nın kendilerini affetmeyeceğine inanıyor. Onların birçoğu şöyle diyor: " Eve dönerdim, ama o zamanlar yaptıklarımız bize bağışlanmaz."
Ben de çok kereler konuştum ve Rusya’nın Çeçenya’daki hareketlerini kınadım, bugün de sözlerimi reddetmiyorum, çünkü bir doktor olarak insani bakış açısıyla burada olanları söylemiş ve kınamıştım, bunlar tüm konuşmalarımda açık.
Rusya tarafının gerçekten burada o zamanlar çok sayıda kabalık ve kanunsuzluk yapıldığını kabul etmesi gerekiyor. Ama bugün her şey değişti, Çeçenya bugün yeniden inşa ediliyor, bugün bambaşka bir durum ve bunu göstermek lazım.
Bizim beraberce cumhuriyeti yeniden inşa etmemiz ve insanların hayatını iyileştirmemiz lazım. Sevgi içinde yaşamak lazım. Eğer ilişkilerimiz kardeşçe olursa, insanlar elbette dönmeye başlayacak. Ve o zaman, inanıyorum ki, Rus-Çeçen ilişkilerine karşı olanların, aleyhte açıklayacakları hiçbir şey olmayacak. Şu anda ülke dışında yaşayan Çeçenler arasında, ülkesinin kaderi ve ülkesinin insanı için endişelenmeyen tek bir insan bulunacağını düşünmüyorum. Onlar geri dönmeyi istiyor.
Bir kez daha tekrarlıyorum: insanlara, ne Çeçenya’da ne de Rusya’da takip edilmeyecekleri ve ailelerinin güvenlik içinde olacağı konusunda kesin güvence verilmesi lazım. Böyle garantiler olmadığı müddetçe onlar orada kalmaya mecbur olacak.
Kafkasya’daki son savaş. Rusya’nın Güney Osetya’daki barış askerlerini koruyarak ve sonunda Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıyarak doğru hareket ettiğini düşünüyor musunuz?
Bu çok zor bir soru, bu politika. Her devlet kendisinin olduğunu düşündüğü vatandaşları koruma hakkına sahip. Burada kötü olan, suçsuz insanların zarar görmesi. Çeçenya’da iki savaşta çok sayıda insan öldü, kesin rakamlar kimsede yok ama 250 bin kadar insan. Elbette, Rusya’nın bir şekilde tepki vermeliydi diye düşünüyorum.
Rusya’nın kesinlikle yasal bu hareketlerine dünyada çok negatif tepki gösterilmesi şaşırtıcı. Çeşitli dillerde çok şeyler duydum ve okudum, tüm dünyada bununla ilgili neler söylendiği konusunda sitelere baktım, bunlar Rusya’nın tavrından çok farklıydı.
Ama yine de bunlar siyasi meseleler, bundan dolayı bunu değerlendirmek benim için zor. Yapılanın doğru mu yanlış mı olduğunu zaman gösterecek.
Kuzey Kafkasya’da geçenlerde yaşanan depremin tanığı oldunuz. Çeçenya’da özellikle şiddetli hissedildi. İnsanlar nasıl davrandı?
İnsanlar elbette çok korktu, özellikle çocuklar çok duygusal davrandı. Deprem esnasında Caharkale’de bulunanlar, savaş yaşamış ve çok şeyler görmüş olmalarından dolayı korkularına hakim olmayı başardılar ve bence çok normal davrandılar ve bizim yardımlarımıza ihtiyaç duymadılar.
Açıkça söylemek gerekirse, bu şahsen benim için basit olmadı. Deprem anında Çeçenya’dan gitmeden önce çalıştığım hastanede idim. O zaman savaş vardı ve biz bu hastanede bir çok bombardıman yaşadık ve nedense bu üzücü durumu hatırladım. Ben şöyle düşündüm; işte bu hatıralar yine beni takip ediyor.
Bugünkü Çeçen gençliğini nasıl gördünüz, çok mu değişti, zira Çeçenya’nın geleceği bir çok açıdan onların elinde?
Elbette çok değişti, ama bugünkü gençliğin beni hayal kırıklığına uğrattığını söyleyemem, tam tersi. Çeçen gençliği bugün özgür ve rahat.
Gençler bugün iyi bir eğitim almaya çalışıyor. Onlar Çeçenya ve Moskova ve yabancı ülke üniversitelerinde okuyor ve aynı zamanda çeçen gelenek ve mantalitesini korumaya çalışıyor. Açıkça söylemek gerekirse, kısa bir süre önce böyle bir şeyin olacağını düşünemezdim.
Çeçenya’nın geleceğini, diyelim ki 10-15 sene sonrasının nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
Çeçenya’nın geleceği bugün birçok açıdan Rusya’ya bağlı ve ben böyle düşünüyorum. Eğer Rusya demokratik ve özgür bir devlet olarak gelişirse, o zaman Çeçenya’da barış ve istikrar olacak ve biz sorunlarımızı savaş olmadan çözebileceğiz. Bence Çeçenya’nın bugün bağımsız var olması şüpheli. Olanlar oldu ve eski dargınlıkları hatırlamanın anlamı yok. Evet, savaşlar oldu, bir çok insan öldü, derin yaralar kaldı, ama zamanla her şeyin geçeceğini, her şeyi unutmak ve ileriye gitmek, gelişmek için kendimizde güç bulacağımızı düşünüyorum. ÖZ/FT