Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde bağımsızlıklarını ilan eden Abhazlar, ‘zamanın ruhuna’ uygun davranmışlardı. Ne var ki bağımsızlık ilanı ve o uğurda verilen kahramanca savaşın kazanılması, bağımsızlığı gerçekleştirmeye yetmedi. “Bağımsızlık”, Abhazya’yı Rusya’nın uydusu yaptı. Bir zamanlar Edvard Şevardnadze’nin teklif ettiği “genişletilmiş özerklik” ise fiilî bağımsızlık olabilirdi. Gürcistan’la federatif veya tercihan konfederatif bağı olan bir Abhazya’yı, bütün nefes borularına Rusya’nın hakim olduğu “bağımsız” Abhazya’ya tercih ederdik. Ne yazık ki Şevardnazde’den sonra gelen Gürcistan liderleri bu uğurda gayret sarf etmediler ve Abhazların gönlünü almaya hiç çalışmadılar. Bundan sonra yaparlar mı? Yaparlarsa yaparlar, neticesine bakarız; yapmayacaklarsa, Türkiye’nin Abhazya’yı resmen tanımayı ciddi ciddi gündemine alması gerekir. Rusya’nın insafına terk edemeyiz Abhazya’yı. Gürcistan’la ilişkilerdeki muhtemel komplikasyonlar mı? Aynı anda hem Sırbistan hem Kosova ile fevkalade iyi ilişkiler kurmayı başarabilen Türkiye, o komplikasyonları aşmanın yollarını da bulur evellallah.
Kaynak: Diriliş Postası