Dağıstan ve Çeçenya’da tasavvuf ve köktencilik
ÇEVİRENİN NOTU
Bilindiği üzere Dağıstan Kuzey Kafkasya’da tarih boyunca İslami hareketlerin entelektüel merkezi olmuştur. Üstelik binlerce el yazması eser ve alimleriyle etkisi sadece bölgeyle sınırlı kalmamış İslam alemi içinde ciddi yeri olan Dağıstan Ekolünü oluşturmuş bir bölgedir. Bu sebeple Kuzey Kafkasya’daki İslami hareketlerin anlaşılması için Dağıstan’daki fikir akımlarını incelemek kaçınılmazdır. Bu minvalde son derece faydalı olacak bu makale bu açıdan önem ihtiva etmesinin yanı sıra Dağıstan’da yaşanan ve İkinci Rus Çeçen Savaşı’na sebep olan olayları ele alması yönüyle de önemlidir. Bununla beraber yazarın daha ziyade şahsi gözlemlere dayandığı ve yer yer Rus tarafgirliği güttüğü unutulmamalıdır.
GİRİŞ
Bu makale yazarın kişisel alan araştırmalarına dayanmaktadır. Dağıstan ve Çeçenya’daki tasavvuf anlayışının belirli özelliklerine dayanmaktadır. Kuzey Kafkasya’nın dini entelektüel merkezi kâmil şeyhler vatanı olarak bilinen Dağıstan’dır. Yazar bu sebeple Dağıstan’daki dini yapılanmalarla ilgili detaylı betimlemelere yer vermektedir. Radikalliğin (Vahhabilik) yükselişi Kuzey Kafkasya için önemli bir fenomen haline gelmiştir. İki savaşın arasında 1997-1999 yıllarında Vahhabi akımlar Çeçenya’da hızla yayılmaya başlamıştır. Bu minvalde 1999 Ağustos-Eylül’ünde Dağıstan’da yaşanan cihat hareketinin hikâyesine yer verilmiştir. Radikallerin burada yaşadığı yenilgiyi takip eden baskı, cezalandırıcı operasyonlar ve reaksiyonlar İkinci Çeçen Savaşı’nın yolunu açmıştır.
Bu çalışma bölgede on yıldır yaptığım kişisel alan araştırmalarına dayalı olarak daha ziyade Dağıstan’da tasavvuf alanına tahsis edilmiştir. Kuzey Kafkasya’da tasavvuf Dağıstan, Çeçenya ve İnguşetya’da oldukça güçlüdür. Bu sufi bölgesi dışında kalan bölgelerde ancak Karaçay’da birkaç sufi grubun varlığından söz edilebilir.[1] Ancak Kuzey Kafkasya’nın dini entelektüel merkezi Dağıstan’dır. Kuzey Kafkasya’daki hem sufi hem selefi fikirler bölgeye Dağıstan’dan yayılmaya başlamıştır. Günümüzde ise sufi ekolleri sadece Dağıstan’da değil Vaynakh (Çeçenya-İnguşetya) bölgesinde[2] de oldukça kuvvetlidir, bununla beraber Çeçen topraklarındaki tasavvuf anlayışı ile Dağıstan’daki tasavvuf anlayışı arasında artık birtakım farklılıklar oluşmuştur.
ÇEÇEN TASAVVUF ANLAYIŞININ KENDİNE ÖZGÜ ÖZELLİKLERİ
Dağıstan’daki tasavvuf ve tarikat anlayışı diğer ülkelerdeki ile benzer yapılarda şekillenmiştir. Genellikle şeyhler bir veya birkaç müridine belli bir usul doğrultusunda izin yahut icazet verirler. Silsile (manevi miras zinciri) Sovyet döneminde dahi varlığını zarar görmeksizin sürdürmüştür. Bu durum Çeçenya ve İnguşetya’da ise daha farklıdır. Çeçen şeyhleri arasında kadim ve en saygı duyulan şeyhlerden olan Kadiri Tarikatı’ndan Kunta Hacı’ya İmam Şamil tarafından önyargıyla yaklaşılmış ve Rus otoriteleri tarafından tutuklanmıştır. Kunta Hacı sürgün hayatı sürdüğü Rusya’nın kuzeyinde bulunan Ustuzhna’da 1867 yılında vefat etmiştir.[3] Bu sebeple müritlerinden hiç birine ‘izin’ ve halefiyet veremediğinden icazeti ruhani yolla (manevi alemde görülen zuhuratlarla) geçmiştir. Diğer Çeçen ve İnguş mürşidler (özellikle Şeyh Şimmirza, Şeyh Battal-hacı ve Şeyh Vis-Hacı)[4] irşat makamına bu şekilde tayin edilmiştir.
Geleneksel olarak Nakşibendi zikri (tasavvufi ibadet), sessiz bir şekilde yapılır. Ancak Çeçenya’da şeyh ve müritleri, Kadiriler gibi devranlar yapmasalar da “La ilahe illallah” zikrini aynı zamanında yüksek sesle de yaparlar. Kunta-hacı (Kadiriye şubesi) müritleri, zikirlerini yüksek sesle telaffuz eder ve aynı zamanda devran yaparlar. Kutsal zikir hareketlerinin arşta Allah’ın tahtı etrafındaki meleklerin devrini sembolize ettiğine inanırlar.[5] Vis-hacı’nın takipçileri de zikir törenlerinde bendirler ve Çeçenleri özgü bir kemençe kullanırlar. Vis-hacı’da Çeçen tasavvufunun diğer kollarından farklı olarak, erkekler ve kadınlar birlikte zikir yaparlar.[6]
DAĞISTAN VE ÇEÇENYA’DA TASAVVUF VE KÖKTENCİLİK
Çeçen nüfusunun yaklaşık %60’ı Kadiriye’nin Kunta-hacı şubesine mensuptur.[7] Birinci Rus Çeçen savaşı (1994-96) sırasında Kunta-hacı cemaati Dudayev’i ve Bağımsız Çeçenya fikrini güçlü bir şekilde destekledi. O dönemde Çeçenya müftüsü ve Kunta-hacı müritlerinden olan Ahmed Kadirov da Dudayev’e oldukça yakındı ve Rusya’ya karşı cihat ilan etti.
İki savaş arasında, 1997-1999 yılları arasında köktendincilik Çeçenya’da çok hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. Sufi tandanslı önde gelen etkin bir figür olan Çeçen müftüsü Ahmad Kadirov’a karşı faaliyetlerde bulundular. Hatta birkaç kez suikast girişimi sebebiyle Kadirov Grozny’den kaçmak ve köyü Tsentoroy’da saklanmak zorunda kaldı. Bu baskılar, daha sonra Kadirov’un Ekim 1999’daki İkinci Rus-Çeçen savaşı sırasında Ruslar Çeçenya’yı işgal ettiklerinde Rus güçlerini neden desteklediğini ve hatta Rus yanlısı Çeçen yönetiminde resmi bir pozisyonda olduğunu meşrulaştırmak amacıyla kullanılan tezlerden biridir. Hâlbuki Kadirov’un değişimi kesinlikle Çeçenya’daki tüm sufi Müslümanların cumhuriyetteki Rus askeri faaliyetlerini desteklediği anlamına gelmemektedir, ancak İkinci Rus-Çeçen savaşının etkili faktörlerinin ve bunların özelliklerinin birinci savaştan çok daha karmaşık olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ağustos 1996’da birinci savaşın sona ermesinden sonra Çeçenya’da hızla yayılan bu yeni akım, komşu Dağıstan’da köktendinciliğin yükselişi ile güçlü bir şekilde bağlantılıydı.
ŞEYHLER YURDU DAĞISTAN
Birinci Rus-Çeçen savaşı sırasında, Çeçenya’da Rus-Çeçen barış anlaşmasında gözlemci olarak “Omega” adlı STK’da çalışarak yoğun bir şekilde seyahat ettim; Burada bu dönemde edindiğim bilgilere dayalı olarak kendi değerlendirmemi kullanıyorum.
Şu anda Dağıstan’ın en etkili şeyhi Chirkey’li Avar Said Efendi’dir. Nakşibendiyye, Şazeliyye ve Cezuliyye olmak üzere üç tarikata göre ders vermektedir. Şeyh olmadan önce basit bir çobandı. Bugün Dağıstan Müslümanlarının manevi idaresi, İslami radyo-televizyon yayınları ve süreli yayınların Said Efendi’nin müritlerinin kontrolündedir. Said Efendi’nin çeşitli etnik gruplardan müritleri olmasına rağmen, Avarlar ağırlıktadır.[9] Dağıstan müftüsü Avar Ahmed Hacı Abdullayev de elbette Said Efendi’den derslidir.
Diğer önde gelen Dağıstan şeyhleri arasında, Nakşibendiyye ekolünden 1999’da vefat eden Paraul’lu Kumuk Muhammed Emin’i[10] ve yerine halef olarak bıraktığı Mahaçkale civarındaki Kyakhulay’da yaşayan Şeyh Muhammed Muhtar’ı da anmak gerekir.
Diğer bir şeyh Ashali’nin Andi yerleşiminde doğan Khasavyurt Şeyh Tacuddin[11] her şeyden önce büyük Ando-Tsez[12] etnik grupları arasında bir otorite kabul edilir. Şazeliyye, Cezuliyye ve Nakşibendiyye olmak üzere üç tarikatta icazet sahibidir. Takipçileri esas olarak Kuzey Dağıstan’ın Tsumada, Botlikh, Akhvakh ve Khasvyurt bölgelerindendir. Şeyh Tacuddin’in 10 Eylül 2001’de ölümünden sonra halefi, Kostek (Khasavyurt bölgesi) köyünden Dargin Şeyh Muhammed şeyhlik makanına geldi.[13]
Güney Dağıstan’daki en tanınmış şeyhi Tabasaran’lı Şey Siracuddin’dir. 1990 yılının sonlarında 115 yaşında vefat eden Derbent’te medfun Nakşibendi Şeyhi Şeyh Abdullah’tan 1989 yılında Hasavyurt’ta bulunan Yeni Kostek’te izn-u icazet aldı.[14] 12-13 Ağustos 2000’de, köyü Khurik’te Şeyh Siracuddin’e konuk oldum. 12 Ağustos’da şeyhin evinde kalabalık bir grupça ‘La ilahe illallah’ (Allah’tan başka ilah yoktur) tevhidinin tekrarlarından müteşekkil cehri halde zikir yapan kalabalık bir halka tertip edildi. Bazı açılardan zikir, “Yeniden Doğuş” ve Kriya (Hint kökenle bir meditasyonla eş zamanlı yapılan solunum egzersizleri) gibi popüler ruhani hareketlerin ritüellerde kullanılan teknikleri hatırlatıyordu. Ayrıca açıklamaları sebebiyle önyargıyla yaklaşılan Khlysty’nin (Bir Rus Tarikatı) mensuplarının coşkusunu da anımsatıyordu.[15]
Dağıstan’da ayrıca Lefkeli Nakşibendi şeyhi Şeyh Nazım Kıbrısi’nin de müridleri vardır. Nazım Kıbrısi Dağıstan’dan Osmanlı topraklarına gelen ve Yalova Güneyköy’de medfun olan Şeyh Şerafeddin Efendi’nin haleflerinden hayatını ekseriyetle Suriye’de geçirmiş olan Şeyh Abdullah Dağıstani’nin halefidir.
DAĞISTAN’DA İSLAMİ GRUPLARIN ORGANİZASYONU
Dağıstan’daki geleneksel tasavvufi hareketler, her şeyden önce entelektüel değerlere yönelimi ile ayırt edilir. Bu yapılar genellikle saldırgan değildir ve cihat kavramını inananların nefislerine yönelik kişisel bir mücadelesi olarak ele alırlar. Mürit-Şeyh ilişkisi neredeyse Ortodoks Hristiyanlıktaki sıradan halkın, Staretsler[16] ile ilişkisinin hemen hemen aynısıdır. Siyasi anlamda müritleri en dikkat çekici pozisyonlarda olan şeyh Chikereyli Said Efendi’dir. Bunlar sadece Dağıstan’da önemli rol oynayan dini kurumlarda söz sahibi olmasıyla değil, aynı zamanda Dağıstan devlet kadrolarıyla olan yakın ilişkisi ile de kendini gösterirler. Dini açıdan, Dağıstan nüfusunun geleneklerine ve dini pratiklere güçlü bir şekilde bağlı kalmasının temelinin de müritlerin şeyhlere olan derin bağlılığından kaynaklandığını kesinlikle varsayabilirim. Dağıstan’daki Müslüman nüfusun yüzde kaçının dini pratikleri uyguladığını doğru bir şekilde değerlendirmek mümkün değil, ancak bu sayının nüfusun yüzde 20-30’u arasında dalgalandığını varsaysam dahi, bu oran Rusya’daki diğer bölgelerde çeşitli dinlerde dini pratiklerin uygulanmasına dair ortalamadan daha yüksek olacaktır.
Tabii ki tasavvufun aktif takipçilerinin yüzdesi hala düşük bir orandadır, ancak bu yüzdenin Dağıstan’a has bir İslam kültürü oluşturduğu açıktır. Dağıstan’da son on yıldır çalışan bir saha araştırmacısı olarak, muhtemelen Çeçenya dışında bu cumhuriyetin Rusya’daki en dindar cumhuriyet olduğunu söyleyebilirim.
1990’ların başında Dağıstan’daki ayrı etnik toplulukların her biri için Müslüman kurulları oluşturulmaya çalışıldı. Kumuklar, Darginler ve Laklar kendi idarelerini kurmak için adımlar attılar. Bu süreç Şubat 1994’te Dağıstan Yüksek Sovyet’inin Sovyet döneminde olduğu gibi cumhuriyet için sadece bir İslami kurum olması gerektiğine karar vermesiyle durdu. Bu tarihten beri Dağıstan Müslümanları İlahiyat İdaresi (SADM) kayıtlı camilerin (çoğunluğu Sünni ve çok küçük bir azınlığı Şii camileri) tüm faaliyetlerini kontrol etmeye başladı (veya kontrol etmeye çalıştı). SADM bir dereceye kadar Rus Ortodoks Kilisesi Moskova Patrikhanesi’ne benzer bir Dağıstan devlet dini makamı gibi davranmaya çalışıyor. Tıpkı patrikhanenin, din hakkındaki yeni federal yasa (Eylül 1997’de Başkan Yeltsin tarafından imzalandı) için hükümeti zorlaması gibi SADM zaten sahip olduğu yarı özerk statüsünü güçlendirmek için benzer bir yasa için Dağıstan Halk Meclisi’nde ciddi bir lobicilik faaliyeti yaptı. Bu yasa nihayet Ağustos-Eylül 1999’da Dağıstan dağlarındaki Vahhabi tandanslı cihatın düşmesinin ardından kabul edildi.
DAĞISTAN’DA VAHHABİLER; RADİKALLİĞİN YÜKSELİŞİ
Selefi -veya köktendinci İslam- Dağıstan’da 1980’lerin sonunda ortaya çıktı. Radikal olan ve ılımlı olan Dağıstan Selefileri arasında iki temel eğilim olduğu kabul edilebilir. 1990’ların ikinci yarısında, radikal kol daha kurumsal bir yapı benimsemeye başladı. Bugün bu yapı “Müslüman Cemaati’‘ adıyla biliniyor. Kuzey Kafkasya’da diğer grupların “Vahhabiler” olarak isimlendirdiği bu radikal kanaatin manevi lideri ve ana temsilcisi, “Müslüman Cemaat Emiri” ilan edilen Khvarşin[18] kökenli Bagauddin Muhammed’dir.[17] Bagauddin 1997 yazındaki karşılaşmamız sırasında bana görüşlerini ve programını şöyle aktarmıştı:
“On altı güce dayalı sistemi istemiyoruz, tüm gücün Allah’ın elinde olmasını istiyoruz. Bizim için coğrafi sınırların da devlet sınırlarının da hiçbir önemi yok, bizim imkanlarımızın elverdiği her yerde çalışıyor ve faaliyet gösteriyoruz. Bugün Dağıstan Moskova’dan yönetiliyor; Çeçenya’da gibi İslami bir toplumumuz yok. (…) Post-komünist Dağıstan Şirk içindedir. Alkol satışına yönelik tam bir yasağı biz de onaylıyoruz, ama bizim için imanımız ve tevhidimiz çok daha önemlidir. Ayrıca bizim için tütün ve uyuşturucu kullanımı da alkol gibi haram olarak kabul edilir.’’
Mahaçkale yakınlarındaki Kızılyurt kasabasında bulunan Bagauddin ve en yakın takipçileri, 1993’ten itibaren hükümet ve geleneksel tasavvuf temsilcileri tarafından sistematik bir ayrımcılığa ve baskıya maruz bırakıldı. 1997 sonbaharında, Bagauddin ve en yakın arkadaşları Çeçenya’ya çekildiler ve bunu Peygamberin Mekke’den Medine’ye hicretine atfen küçük hicret olarak adlandırdılar. Bununla beraber yürütülen bu dışlama faaliyetleri Dağıstan’daki Vahhabi grupların daha da radikalleşmesine sebep oldu.
1997-1999’da Dağıstan’ın orta kesimindeki Buinaksk bölgesinde bulunan Karamakhi ve Chabanmakhi köylerinde ‘Müslüman Cemaati’ ‘inançları doğrultusundaki pratikleri büyük ölçüde uygulamaya başladı. Köy sakinlerinin çoğunluğu bu radikal hareketin ideolojisini kabul etti. (Karamakhi köyünde bir camisi bulunan) ‘Müslüman Cemaati’, “Dağıstan İslam Terakki Muhafızları” olarak adlandırdıkları küçük bir vahhabi devleti ilan etti. “Arı İslam” arayışındaki pek çok genç Dağıstan’ın çeşitli bölgelerinden ve Kuzey Kafkasya’nın diğer cumhuriyetlerinden bu köylere akın etti. Köylüler Bagauddin’e ahlaki ve ideolojik otorite olarak saygı duyarken Hattab’a da askeri otoriteleri olarak baktılar. Öyle ki bir Suudi olan Hattab, Çeçenya’daki savaş patlak verene değin Karamakhi köyüne yerleşmişti. Hattab’ın en yakın müttefiki, Karamakhi ve Chabanmakhi’nin savunmasını yöneten Carullah Rajbaddinov’du.
BİR CİHAD ÜSSÜ: ÇEÇENYA
Ağustos 1999’un başında radikaller Dağıstan’ın kafirlerin elinden kurtarılması için cihad ilan ettiler.[20] Çeçen askeri birlikleri komutanı ve Kuzey Kafkasya kurtuluş ordusunun lideri Şamil Basayev ve Khattab bu cihadın askeri liderleriydi. Şamil Basayev 1995 yılında Buddenovsk’a baskın düzenleyerek adını duyurmuş ardından Rus liderleri Çeçenlerle müzakerelere başlamak zorunda bırakmıştı. Bu sebeple Çeçenya’da ulusal bir kahramana dönüşen Basayev, Dağıstan’da cihadın liderleri olan imamlar geleneksel olarak Avar etnik grubundan olduğu için bir önder olarak kabul edilmedi.
Öte yandan Hattab Dağıstanlı radikal müslümanlar nezdinde en gözde figür olmaya devam etti. Hattab 1969’da Suudi Arabistan’ın kuzeyindeki ‘Ar’ar’da doğmuştu. Gerçek adı Samir el Suweilim’di. 18 yaşındayken, ilk askeri çatışma deneyimini kazandığı Afganistan’a gitmiş akabinde Dağıstanlı bir kızla evlendiği için Karamakhi köyüne taşındı. 1995’in başlarından itibaren, Hattab Çeçenya’daydı ve yavaş yavaş etkili askeri komutanlardan biri oldu. 1996 baharında, savaşçıları Iaryshmardy köyünde kurdukları pusuda 95 kişiyi öldürerek büyük bir Rus askeri konvoyunu yok etti. Ağustos 1996’da Birinci Rus-Çeçen savaşının sona ermesinden sonra, Çeçenya’da Kuzey Kafkasyalı radikalleri eğitmek için tasarlanmış bir dizi askeri eğitim kampı kurdu. Mevcut savaşın (İkinci Rus-Çeçen Svaşı) başlangıcına kadar, savaşçıların eğitiminin ana merkezi, Grozny yakınlarındaki Serzhen-Yurt eteklerinde yer alıyordu. Buradan edinilen intibaya göre Çeçenya ve Dağıstan’ın radikalleri, Uluslararası radikal çevrelerden önemli ölçüde maddi destek alıyorlar. Nitekim “Dünya Cihad Cephesi” ve Müslüman Kardeşler Partisi Fonu gibi kuruluşlardan yardım aldıklarına dair kanıtlar zaten mevcut.[21]
Ağustos 1999’un başında Dağıstan ve Çeçenistan arasındaki sınır ötesi olaylar neredeyse günlük olarak gerçekleşiyordu. Sonunda Basayev ve Hattab saldırılarının ana üssü için Botlikh bölgesini seçtiler. Ansalta, Shodroda, Rakhata ve Tando adlı Avar köylerinden destek almayı başardılar. Bu köylerde, özellikle Ansalta’da, radikal gençlerin kayda değer grupları vardı. İsyancı güçlerin Botlikh ilçesinde adı geçen köyleri ele geçirmesinin ardından Dağıstan İslam Cumhuriyeti ilan edildi. Basayev ve Hattap Botilkh’i alıp Andiyskoye Koysu nehri boyunca devam ederek Dağıstan’ın merkezine giden yolları açacak Tolkh köyünü[22] almayı hedeflediler.
RADİKAL İSLAMİ GÜÇLERİN MAĞLUBİYETİ
Dağıstan nüfusunun sadece yüzde altı ila yedisinin radikal köktendinci fikirlere sempati duyduğu tahmin edilmesine rağmen[23] Hattab ve Basayev muhtemelen kurtarıcı olarak görüleceklerini düşünerek yerel nüfusun önemli bir kısmının desteğini bekliyorlardı. Ancak bu olmadı. Üstüne, tam tersi oldu ve henüz ele geçirilmemiş komşu köylerde ivedilikle karşı safta yer alacak yerel milisler kuruldu. Botlikh bölgesinde, Andiler[24], en önemlileri Harami ve Riqwani olmak üzere dört dağ geçidini kapattı. Zira Andi halkının Çeçenlerle aralarında uzun yıllardır süregelen dağ meraları kullanımı hususunda husumetleri bulunuyordu. İlaveten Andi halkı tasavvufun güçlü taraftarlarıydı ve bir Vahhabi hareketi olarak nitelendirdikleri bu operasyonu tepki ile karşıladılar.[25] Bu bağlamda Andi, Gagat, Riqwani ve Ashali adlı dört Andi köyünde Müslüman Cemaati’nin taraftarlarına karşı direnme kararı verildi.
“Kurtarıcılar” için halk desteği eksikliği, Dağıstanlı Müslümanların büyük ölçüde geleneksel İslam anlayışını benimsediklerinden radikal köktendinci bir İslam hareketi ile güçlü bir bağ kuramamasından kaynaklanmıştır. Nitekim her iki akımın da taraftarı bulunan köylerde farklı camiler kurularak iki grup ayrı topluluklar olarak yapılanmıştır. Dahası, Dağıstan nüfusunun çoğunluğu (sözde) Vahhabilikle bağdaştırılan herhangi bir duruma karşı son derece kuşku ile yaklaşmaktadır. Burada Vahhabi kelimesinin aşağılayıcı ve olumsuz bir çağrışımı vardır. Bu doğrultuda Botlikh’teki olaylar sürecinde, isyancıların yenildiği sırada Dağıstanlılar ve Ruslar arasında beklenmedik bir ittifak kuruldu. Botlikh’teki kadınlar Rus askerlerine sanki kendi oğullarıymış gibi davrandılar. Rus Ordusu’na her zaman düşmanca bakılan Çeçenya’da bu tarz bir durum hiç yaşanmamıştır.
BASKILAR, CEZALANDIRICI OPERASYONLAR VE REAKSİYONLAR
Botlikh bölgesindeki radikal Müslüman güçlerin yenilgisini izleyen coşku, 28-29 Ağustos 1999 gecesi bir buçuk yıl öncesinde kendilerine şeriat kanunlarının geçerli olduğu bir bölge oluşturan Karamakhi ve Chabanmakhi sakinlerine karşı cezai önlemler alındığında neredeyse buharlaşıp yok oldu. Bu köyler çoğunlukla Darginlerden müteşekkil olup radikaller tarafından kontrol ediliyordu. Bu operasyonu gerçekleştirme kararı, Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Dağıstan’a geldiği 25 Ağustos’ta kabul edildi. Ancak karar yalnızca Putin tarafından değildi, Dağıstan Devlet Konseyi başkanı Magomedali Magomedov ile birlikte bu mutabakata varılmıştı. Bu operasyonlar doğrultusundaki cezai tedbirler, Ağustos 1998’de dönemin İçişleri Bakanı Serguei Stepashin ile Vahhabi köyleri sakinleri arasındaki bir yıl önce yapılan anlaşmayı ihlal ediyordu. Karamakhi ve Chabanmakhi köylerinde sıcak bir şekilde karşılanan Stepashin’in köylüler ile sözlü olarak yaptığı anlaşmaya göre bölgedekilerin şeriat yasasına göre yaşamalarına izin verilecek buna karşılık topluluk bu alan dışında dini görüşlerini yaymaktan kaçınacaktı. Botlikh olayları ise federal tarafa bu anlaşmayı ihlal etme ve köyleri elden çıkarma fırsatı verdi. Mevzubahis köylerin yerel lideri ve savunmanın yöneticisi Khattab’ın bölgedeki en yakın yoldaşı Jarulla Rajbaddinov’du. Köyler son derece iyi silahlanmıştı ve savunmaları güçlüydü. Uçaksavar silahları bile vardı. Köyler konum itibariyle yoğun bir ormanın yakınındaydı ve isyancıları savaşı yürütmede zorlanmaları durumunda kolayca geri çekilebiliyordu. Ancak iki hafta süren silahlı mücadeleden sonra, Rus askeri kuvvetleri bu köylerdeki direnişi ezerek birkaç sadece binayı ayakta bırakacak bir yıkımda bulunda. Vahhabi kaynaklarına göre bu operasyonda yaklaşık 1200 mücahit hayatını kaybetti.
Karamakhi-Chabanmakhi topluluğuna yönelik cezalandırıcı operasyon, kendilerine bağlı güçler 5 Eylül 1999’da Novolaksky bölgesine giren Basayev ve Hattab’ı yeni bir faaliyet dalgasına teşvik etti. Bu sefer Basayev ve Hattab’ın birlikleri[26] çoğunlukla Çeçenlerden oluşuyordu ve Hasavyurt’a beş kilometre mesafedeydiler. Şayet Hasavyurt’a ulaşmış olsalardı durum çok ciddi hale gelebilirdi, zira orada, kent nüfusunun üçte birinden fazlasını oluşturan yerel Çeçenlerin (Akkin Çeçenleri)[27] yardımını alabilirlerdi. Eğer şehri alabilseydiler, cihadın kaderi tamamen farklı bir şekilde ortaya çıkacaktı zira Hasavyurt, şehrin eteklerinde savunmaların inşa edildiği Dağıstan’ın başkenti Mahaçkale’ye yol açacaktı. Fakat Çeçen birlikleri bunu yapamadan Eylül ortasına kadar mukavemet göstererek ağır kayıplar verdi ve nihayetinde Çeçenya’ya çekilmek zorunda kaldı.
SONUÇ
Dağıstan’da bir cihat başlatma girişimi, nüfusun çoğu tarafından Çeçenya’nın aşırılık yanlısı çevreleri tarafından düzenlenen bir saldırı olarak algılanıyordu. Bu nedenle yerel milisler mücahitlere karşı federal güçlere yardım ettiler. Oysa genel itibariyle cihat (ya da Kuzey Kafkasya’da bilinen adıyla gaza) mefhumu Dağıstan bilincine pek yabancı değildir. Bilhassa Avarlar, Darginler, Laklar ve Akkin Çeçenleri bu fikriyata meyillidir.
Ancak tarih boyunca gaza her zaman otoritesi birçok etnik köken tarafından kabul görmüş bir imam tarafından yönetiliyordu. Buna ek olarak Dağıstan ve Çeçenya’nın beş imamından dördü Avar’dı. Dolayısıyla Avarlar için bir sonraki imamın bir Çeçen olması kabul edilemez bir durumdu. Oysa, bir emir vasfıyla, Basayev imamet iddiasına sahipti. Çoğu Dağıstanlı için, Basayev imajı herhangi bir cihadı fikrinin cazibesini yok ediyordu. Oysa Sovyet sonrası dönemdeki tek bağımsız devlet olan Çeçenya[28] Müslümanlara karşı yapılanlara karşı takındıkları tavır konusunda dinin emirlerinin gevşek bir yorumunu kabullenemeyip müdahaleci davrandı.
Belki de 1997-1999 Çeçen Devleti örneğini Dağıstanlıları kendi İslami devletlerine sahip olma ‘yanılsamasından’ kurtarabilir. Ağustos-Eylül 1999’daki silahlı çatışmalar; etnik köken ayırt edilmeksizin tüm Dağıstanlıları savunacakları bir şeyler olduğuna ikna etti. Basayev ve Hattab’a karşı savaş, farklı milletlerin ve etnisitelerin fertlerini birleştirdi ve Dağıstanlı bir kimliği oluşmasında önemli bir faktör haline geldi.
Çeçenya’dan Dağıstan’a gerçekleşen Vahhabi akınları ve Çeçen Cumhurbaşkanı Aslan Mashadov’un Basayev’i komutanlıktan azledip yargılayarak kendisinden tamamen ayrılmayı reddetmesi, İkinci Rus-Çeçen savaşına yol açtı. Dağıstan’da, bu savaş yalnız Vahhabiler için değil Chirkeyli Said Efendi tarikatı tarafından gerçekleştirilen tam kontrol politikasına katılmayan tüm Müslümanlar için zor bir dönem başlattı. Güvenlik ajanları “Vahhabi” olduğundan şüphelendikleri bütün gençleri genci ele geçirmeye başladı. Şimdilerde, Said Efendi Tarikatı bağlantısı olmayan tüm şeyhler ve Mart 1998’de köyü Kudali’de ölen ılımlı Selefi kanadın temsilcisi Kadı Ahmed Akhtayev’in takipçileri oldukça zor bir zamanlar geçiriyor. Vahhabilerin ve mücahitlerin halktan destek görmemesi sebebiyle Mahçkale’deki yöneticiler, kendilerine rakip olabilecek İslami akımlara karşı baskı oluşturma yetkisine haiz makam oldukları inancına kapılıyor. Halbuki bu durum sadece SADM ile inanç yelpazesinin çeşitli temsilcileri arasında daha fazla yabancılaşma ve hoşgörüsüzlüğe yol açacaktır.
Cahiers d’études sur la Méditerranée orientale et le monde turco-iranien, n°38, juillet-décembre 2004
Mikhail ROSHCHIN
Çeviri: Muhammed Tuğrul Arsanoy
Notlar:
1.Karaçay: Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkes bölgesindeki Turani bölge ve millete verilen addır.
2. Vainakh bölgesi Çeçenya ve İnguşetya müteşekkil olarak iki cumhuriyet kapsa: Sovyetler Birliği zamanında bölgede “Çeçen-İnguşetya” isminde ortak bir cumhuriyet kurulmuştur.
3.Jullietta Meshidze, Kunta-haji -Islam na territorii byvshey Rossiiskoy Imperii [Kunta-haji -L’islam dans les anciens territoires de l’Empire russe], Moscow, Vol. 1, 1998, p. 61.
4.Bütün bu şeyhler Kunta-hacı’nın takipçileri olmakla beraber onun öğretilerini geliştirdiler ve kendi wird’lerini (şubelerini) örgütlediler. Ayrıntı için bkz. Julietta Meshidze, Checheno-Ingusheti. – Islam na territorii byvshey Rossiiskoy Imperii [Tchétchénie-Ingouchie – L’islam dans les l’Empire
5. Moskova Kunta-hacı cemaatinin bir ferdi olan Said-Osman Yahiev ve Çeçen Sufizmi üzerine ilginç bir tez yazmış olan bir alim tarafından nazikçe açıklanmıştırdı.
6. Jullietta Meshidze, Vis-haji. -Islam na territorii …, op. cit., s. 24
7.Birinci Rus-Çeçen savaşı sırasında, Çeçenya’da STK “Omega” barışını yapan Rus-Çeçen askeri anlaşmasında gözlemci olarak çalışarak yoğun bir şekilde seyahat ettim; Burada bu süreçte edindiğim kendi değerlendirmemi yaptım.
9. Avarlar Dağıstan’ın en kalabalık halkıdır. Dillerine göre Dağıstan dil ailesinin Avaro-Ando-Tsez grubuna aittirler. Günümüzde çoğunlukla Orta ve Kuzey Dağıstan’da yaşarlar.
10. Kumuklar çoğunlukla Dağıstan’da yaşayan Turani bir halktır.
11. Temmuz 2000’deki saha çalışmalarım sırasında şeyhin huzuruna (oğlu İbrahim Tajuddinov ile birlikte) ziyarete gittim. Kendisi o dönemde çok hasta olmasına rağmen (ve zaten ama idi) bizi kabul etti ve ibadetlerine şahit oldum. Müridleriyle bireysel olarak ilgilenen Tacuddin sesli zikri yasaklamış ve sessiz zikirde ısrar eder haldeydi.
12. Andiler, Kuzey ve Orta Dağıstan’da yaşayan dilleri Avaro-Ando-Tsez grubuna ait küçük bir gruptur. Resmi olarak ayrı bir millet olarak tanınmıyorlar ve Avarlar’ın bir alt grubu olarak kabul ediliyorlar. Ashali, Dağıstan’ın Botlikh bölgesinde yer almaktadır.
13. Darginler Dağıstan’ın en kalabalık ikinci halkıdır. Orta Dağıstan’da yaşarlar ve Dağıstan Dil Grubundan Dargince konuşurlar.
14. Bu bilgiyi Şeyh’in oğlunun nazik bilgilendirmesi sayesinde edindim.
15. Khlysty; takipçileri İsa Mesih ve Bakire Meryem’in tarih boyunca her zaman gerçek reenkarnasyonları olduğuna inanan Hıristiyan Rus tarikatının adıdır. Günümüzde bu tarikat neredeyse ortadan kayboldu. Khlysty’lar uygulamalarında ritmik hareketler yaparak dans ederlerdi.Bunun kral Davud’un ibadetine nispetle yaptıklarına inanıyorlardı.
16. Rusça’da Starets "yaşlı" anlamına gelir. Rus Ortodoks geleneğinde,teknik anlamda ise Starets kendi takipçilerine sahip ruhani olarak güçlü keşiş anlamına gelir. Genellikle birçok manevi çocuğu (takipçisi) vardır.
17. Tam adı Bagauddin Muhammed Magomedov veya Bagauddin Muhammed Kebedov’dur. Literatürde tüm bu isimler ile bulunabilir. Kendisini “Bagauddin” olarak tanıtması nedeniyle bundan sonra bu basit isim ile anılacaktır.
18. Khvarşin halkı dilleri Avaro-Ando-Tsez dil grubundan olan küçük bir etnik gruptur. Kuzey Dağıstan’da yaşarlar. Bir kısmı Stalin döneminde zorla Çeçen topraklarına yerleştirildi. Bu nedenle, Bagauddin 1945 yılında Şamil Bassayev memleketi olan Vedeno’da doğdu.
20. M. Roshchin, N. Yefremova, “Features of Jihad in Dagestan”, NG-Religii, n°16, 23 August 2000.
21. Kaynak: , Kafkasya Halkları Konfederasyonu Müftüsü.Magomed-Rasul Mugumayev.
22. Bu tespit Mahaçkala’da yaşayan Rus bilim adamı Alexander Krishtopa aittir.
23. Bu konuda resmi bir istatistik bulunmamaktadır. Dağıstan’da uzun süre çalışan bir saha araştırmacısı olarak benim kendi değerlendirmem bu şekildedir.
24. Andi halkı nüfus sayımına ayrı bir etnik grup olarak dahil edilmese de nüfuslarının 40.000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda, politik olarak daha fazla öne çıkan Andiler, dil hakkı talepleriyle beraber Dağıstan’ın milliyetlerine eklenip devlet konseyinde temsil edilmeye başladılar.
25. Bu bilgi bana Dağıstan’daki cihat hareketi sırasında Andi köylerini ziyaret eden Prof. Mamaikhan Aglarov tarafından verildi.
26. Hattab, İkinci Rus-Çeçen savaşı sırasında, müfrezesine sızan Rus FSB’nin (Federal Güvenlik Servisi) gizli bir ajanı tarafından kendisine verilen zehirli bir mektuptan şehit olduğu Nisan 2002’ye kadar aktif olarak faaliyetlerini sürdürdü. Çeçen hükümeti, Birinci Rus-Çeçen savaşının sona ermesinden sonra 1996 sonbaharında kendisini ödüllendirdi. Ölümünden sonra en büyük kardeşi Mansur el Suweilim, kişisel hayatı hakkında bazı yeni detayları açıkladı. Bkz. “Al-Hayat” (Arapça), 29 Nisan 2002; 1 Mayıs 2002.
27. Akkin Çeçenleri, Dağıstan’da resmi olarak kabul görmemiş 14 etnik gruptan biridir.
28. 1990’ların başında Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin anayasası laikti, ancak bu anayasa Birinci Rus-Çeçen savaşı sırasında değiştirildi ve Cumhuriyet’in bir İslam devleti olduğu ilan edildi . Çeçenya’nın ikinci cumhurbaşkanı Zelimhan Yandarbiyev, 1996’da Sudan modeline göre yazılan İslam Hukuku Kodeksinin uygulanmasını onayladı.