Kafkasya Türkiye’nin kalbidir
Her zaman sıcak çatışmalarla gündeme gelen Kafkasya, Türkiye sınırları içerisine giren Rus uçağının düşürülmesinin ardından farklı biçimlerde yeniden hatırlandı. Hatırlandığına göre, unutulmuştu Kafkasya…
Unutulan Kafkasya bugünlerde ne yazık ki uydurulan haberlerle gündeme geliyor: “Çeçen mücahitler: Erdoğan’ın emrini bekliyoruz”, “Rus kuklası Kadirov başından vuruldu” gibi. Türkiye, zihni anlamda Kafkasya coğrafyasından o kadar uzak bir durumda ki, uydurma haberler insanlar arasında heyecan yaratabiliyor.
Gerçeklerden ne yazık ki bu kadar habersiz durumdayız. Hayal dünyamızda istediğimizi emrimiz altına alıyor, istediğimizi ise vuruyoruz… Elbette Çeçenler Türkleri her daim destekler ve elbette Kadirov bir Rus kuklası. Fakat bütün bunlar neden Rus uçağının düşürülmesinin ardından haberleştirildi?
“Unutulan coğrafya Kafkasya” dedik. Siyasi tarih araştırması yapan birinin karşılaşacağı gerçek şudur; Kafkasya her zaman unutulan ve hatırlanan, yani bir anlamda kullanılan ve kenara atılan bir kadere sahiptir.
Özellikle Rusya karşıtlığı daha belirgin Avrupa ülkeleri olan İngiltere ve Fransa “Rusya’yı oyalaması” bakımından Kafkasya’yı dikkatle takip ederler. Rusya’nın bu coğrafyada işlediği insan hakları suçlarını dünya gündemlerine taşırlar. Türkiye ise Müslüman dindaşlık, komünizm ve Rus karşıtlığı ve Türkiye’deki Çerkesler gibi faktörlerle beraber Kafkasya bölgesi ile bir ilişki geliştirmiştir.
Ancak Türkiye-Rusya arasında özellikle son on yılda gelişen ekonomik ilişkilerle ılımlı bir hava oluşmuş, “arada problem” olarak görülen Kafkasya da Türkiye tarafından unutulmuştur. Bir de Kafkasya’daki itidalli grupların yok edilmesi, oraya yapılan maddi manevi desteğin iyice azalmasına neden olmuştur.
Türkiye devleti ve uzmanlarının Kafkasya’yla alakalı nasıl bir planı var bilmiyoruz. Bildiğimiz ise şu; Kafkasya’nın Türkiye için olan önemi çok basit tarih araştırılmalarıyla dahi anlaşılacak bir mevzu.
19. yüzyılda, içerisinde İmam Şamil’in de bulunduğu gazavat ve müridizm hareketi büyük bir direnişle yenilgiye uğradığı zaman aradan uzun bir süre geçmeden 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) patlak vermişti. Osmanlı ne yazık ki o savaşta kaybetmişti.
Gene Rusya İmparatorluğu çökmek, SSCB kurulmak üzereyken ilan edilen Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920) iki Rus tarafına karşı da şanlı bir direniş gösterip yıkıldığı zaman Stalin Türkiye sınırları içinde bulunan Kars-Ardahan’ı istiyordu.
Günümüzde ise bağımsızlığını ilan eden ve koca Rusya’ya karşı bir milyonluk nüfusuyla tarihin görmediği destanlar yazan Çeçenistan’ın da yenilgisinden sonra, Rusya önce Gürcistan’da, sonra Ukrayna-Kırım’da, şimdi ise Suriye’de işgaller gerçekleştirmekte.
Bugünlerde Rusya, Türkiye’nin kuzeyini Kırım’dan, güneyini ise Suriye’den baskı altına almaya çalışmaktadır. Bu kısa tarih incelemesinde net olarak görülen şudur; Kafkasya ne zaman Rusya tahakkümüne girse, bu Rusya ve Türkiye’nin karşı karşıya gelmesine neden olmuştur.
Unutmamız gereken şey şudur; Kafkasya geçtiğimiz yüzyılda Rusya ne zaman çöküşte olsa o zaman hareketlenmiştir. Rus İmparatorluğu çöktüğü zaman Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, SSCB çöktüğünde ise Çeçenistan kurulmuştur. Osmanlı ve Türkiye bu iki devlete de elinden geldiğince destek vermesine karşın bu yeterli olmamıştır.
Rusya’nın bir hesabı varsa, Allah’ın, Kafkasya’nın ve Türkiye’nin de bir hesabı var. Tarihin her döneminde elleri mazlumların ve mağdurların kanlarında olan Rusya elbet bir gün gene çökecek. Fakat o çökene kadar bizler Kafkasya ve Rusya’nın diğer baskı altında tuttuğu Müslüman coğrafyalar için neler planlıyoruz?
Burada sadece sorumluluk Türkiye devletinin, onun bürokratlarının değil… Çerkeslerin, Kafkasyalıların, Müslümanların, vicdanlı herkesin üzerine büyük sorumluluklar düşüyor. Her insan nasıl ki kalbini düşünürse Türkiyeliler de Kafkasya’yı öyle düşünmeliler. Zira Kafkasya Türkiye’den ayrı bir yer değil, onun tam kalbidir.
Yazılanların her birine imzamı atarım lakin kafkasya ne osmanlı ne de türkiye cumhuriyetinin kalbi olmamıştır osmanlı tc ninde politikaları güney kafkasyadan öteye geçmemiştir biraz kıyı boyunda faaliyet göstermiş olan osmanlıda ondan öteye geçmemiştir
Osmanlı ne zaman yardım yapmıştır aksine gizlice silah ve cephane gönderen paşaları yargılamıştır. Kırım harbinde cephe genişletmek için yapılması düşünülen yardımlar batı Karadeniz limanlarında bekletilmiş, yarısı ziyan edilmiş gideninde hayrı olmamıştır. Kafkasya ancak Kafkasya’nın kalbidir! ne Osmanlının ne de Türkiye’nin.