Direnişin kahraman sesi İmam Alimsultanov

1944 yılında Çeçenler ve İnguşların, Stalin rejimi tarafından Kuzey Kafkasya’dan sürülmesi nedeniyle İmam’ın ailesi de memleketinden uzakta yaşıyordu.

Alimsultanov, 1957 yılında Kırgizistan’da dünyaya geldi. Bir süre sonra Çeçenistan’a döndü ve başkent Grozni’deki bir ortaokuldan mezun oldu. Alimsultanov daha sonra Rostov Politeknik Enstitüsü’nde ziraat mühendisliği eğitimi aldı.

Sovyet baskısı altında mesleğini yapmak yerine daha farklı bir alana yönelmeye karar veren Alimsultanov, 1980’lerin ortalarında müzikle ilgilenmeye başladı. Çeçen kahramanlarının masallarını şarkılarıyla birleştirdi. Geleneksel üç telli çalgılar yerine gitarla eşlik edip modern yorumlar yapmasına rağmen İmam’ın şarkıları bir başka popüler Çeçen müzisyen Timur Mutsuraev’ın aksine geleneksel Çeçen müziğine yakındı.

Başlangıçtan itibaren müziğinin odağında asimile edilmeye çalışılanÇeçenler ve Kafkas halkları vardı.

Ezgileri insanlara ulaşmak için bir araç olarak kullanma gayesinde olan Alimsultanov, Sovyet baskısı altında olan Çeçenlere köklerini, geleneklerini ve birleşmelerini aşılamaya çalıştı.

Umar Yarıçev, Musa Geşaev ve diğer önde gelen Çeçen şairlerinin yazdığı şiirleri besteledi. En popüler ezgilerinden bazıları “Gazavat”, “Dağıstan”, “Uzak Vatan Marşı” ve “Çeçenistan”dır.

Aralık 1994’te Rus-Çeçen savaşlarının başlamasıyla Çeçen direnişinin ön saflarında yer aldı. Çeçenistan mücadelesinin sembol isimlerinden Cohar Dudayev’in, “Senin silahın gitarındır. Onunla yüz füzeye denk iş yapabilirsin.” sözü üzerine İmam Alimsultanov gitarıyla cepheler dolaştı.

Şarkılarıyla ülkesindeki insanlara moral vermekle kalmayıp yurt dışında da Çeçen direnişinin sesi oldu. Yaralı askerlerin tedavisi için onlara Türkiye’ye kadar eşlik etti. Bu süreçte İstanbul’da pek çok konser verip yaralıların tedavisi için maddi destek topladı.

İmam Alimsultanov’un şehit edilmesinden üç ay önce İstanbul’da bir stüdyoda seslendirdiği “Lailahe İllallah” adlı eseri.

Türkiye gezilerinde kendisine sıkça yöneltilen “Rusya büyük bir güç. Savaşı kazanabilecek misiniz?” sorularına hiç değişmeyen aynı cevabı verdi: “Yes Allah! No problem!”

Yurtlarından sürülen, yıllar boyu Ruslar tarafından her türlü zulme maruz kalan Çeçen halkının sesi olan Alimsultanov tüm gücüyle, yapılan soykırımı dünyaya duyurmaya çalıştı.

Çeçenistan’a döndükten sonra baş müzakereci olan Alimsultanov, rehin tutulan 25 Ukraynalı inşaat işçisinin serbest bırakılmasını sağladı. Bu olay üzerine Odessa Belediye Başkanı Eduard Gurwits, İmam Müzik ve Tiyatro Salonu’nu açarak İmam Alimsultanov’u defalarca konser vermesi için davet etti ve Alimsultanov burada beş kez sahne aldı.

Devasa Rus ordusuna karşı bir avuç Çeçenin var olma mücadelesini tüm imkansızlıklara rağmen duyurmaya çalışan İmam Alimsultanov’un sesi elbette Rusları rahatsız ediyordu.

10 Kasım 1996 gecesi Odessa’da, polis üniformalı üç adam, Alimsultanov ve sanat ekibinin kaldığı otelde İmam’ı ve iki meslektaşını yakın mesafeden vurdu. Ukrayna kolluk kuvvetleri cinayeti inkar etse de Çeçen istihbarat servisinin soruşturması Alimsultanov cinayetinin arkasında Rus Özel Servisi olduğunu gözler önüne serdi.

İmam Alimsultanov, memleketi Dağıstan’ın Hasavyurt şehrine defnedildi. Şehadetinin üzerinden 23 yıl geçen İmam Alimsultanov, ardında dilden dile yayılmaya devam eden ezgilerini ve zulüm altındaki pek çok Müslüman ülkeye cesaret veren kahraman duruşunu bıraktı.

Kaynak: gzt/mecra

Çeçenya

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları