250 bin nüfusuna rağmen Çeçenya’nın başkenti Caharkale bir hayalet şehir. Sokaklarda tek bir kişi bile yok. Bir görevli “Ortalıkta dolaşmak için özel bir izne sahip olmanız gerekli” diyor. Tek hareketlilik caminin yanındaki caddede: turuncu ceket giyen bir grup kadın toz bulutunun içerisinde süsüpgelerini sallayarak caddeyi süpürüyorlar. Şehir merkezindeki tüm sokaklar kapatılmış, her yerde silahlı adamlar var. Şehir savaşa mı hazırlanıyor? Acil bir durum mu var?
Aniden bir motor gürültüsü sessizliği bozuyor. “Bu o.” sözleri, sadık korumaların ve davet edilmiş bir kaç gezetecinin beklediği cami avlusunda hızla yayılıyor. Siyah mercedes park eder etmez hepsi arabanın başına üşüşüyor. Arabadan tombul bir adam çıkıyor: Çeçen lider Ramzan Kadirov modaya uygun şekilde 35. doğum gününü kutlamak için orada.
Vladimir Putin 5 yıl önce onu Müslüman Çeçenya’nın başına getirdi. O zamandan beri Kadirov, 1994-2004 yılları arasında yapılan iki savaştan sonra Kremlin tarafından arzu edilen “normalleşme”nin sorumlusu oldu.
Kremlin’deki patronun ve Çeçenya liderinin şimdi bir baba-oğul ilişkisi var. Kadirov’un babası, Rus müttefiki Ahmed Kadirov 2004’de bir saldırıda öldürüldüğü zaman Putin genç Kadirov’u kanatlarının altına almıştı. Kadirov Rus televizyon kanalı NTV’ye “Babam sağken, kendimi hep onunla kıyaslardım. Artık benim için önemli olan tek lider Vladimir Vladimiroviç Putin. O benim örnek aldığım kişi… Onun gibi olmaya çalışıyorum” dedi.
Moskova’dan gönderilen para sayesinde, bir zamanlar yok edilen Caharkale’yi yeni kurulmuş zeginliklerini sergileyen muhteşem bir şehir haline getirdi: lüks araçları, iyi düşenmiş yolları, iyi ekilmiş çimenleri, botoks çılgınlarının ihtiyaçlarını karşılayacak güzellik salonları ve Putin bulvarındaki suşi restorantları.
Caharkale’nin oldukça müsrif bir mimarisi var. Türk içişleri tarafından 2006-2009 yılları arasında inşa edilen ve İstanbul’daki Aya Sofya’nın [Sultanahmet Camii olmalı. ç.n] soluk bir kopyası olan caminin yakınında yeni yapılmış beş gökdelen var. Burası Caharkale, bir çeşit Dubai havası veren iş merkezi. Bundan on yıl önce, savaş zirvesindeyken, köpekler Minutka Meydanı’nda cesetleri yiyorlardı. Şimdi heryerde parklar ve fıskiyeler var. Caharkale artık Rusya’nın taşra şehirlerinden biri değil, sanal bir devletin başkenti haline geldi: Ramzanistan.
Ama hangi parayla? Eski Rus fonlarıyla mı? “Allah bize veriyor. Her zaman paranın tam olarak nereden geldiğini bilmiyoruz” diyor Kadirov. Radikal İslam’ın ateşli bir muhalifi olan Kadirov dini şevki ile gösteriş yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Geçtiğimiz eylül ayında, üstü açılıp kapanan bir Rolls-Royce araçla muzafferane bir şekilde bir zamanlar Hz. Muhammed’in ondan su içtiğine inanılan kıymetli bir kaseyi sergiledi. Caharkale’li öğrencilere, Rolls-Royce ve onu takip eden 60 siyah mercedesi selamlamaları için havaalanından şehir merkezine uzanan yolun kenarlarına dizilmeleri emredildi.
Şimdi bir İslam üniversitesi ve geleneksel bir ilaç merkezi var. Bir çok aile şeyhlerin, ruhani liderlerin, dini hekimlerin ve hakimlerin liderliğini kabul ediyor. Din öğrencileri akşam 9’dan 10’a kadar televizyonda lalimun’a (öğrencilerin bilginlerden oluşan bir jüri heyeti tarafından seçilen surelerin kökenlerini bulmaya çalıştıkları bir program) katılıyor.
Heryer gözetleniyor
Caharkale “Arap Geceleri”nin (The Arabian Nights) George Orwell’in “1984” romanı ile buluşması olarak tanımlanabilir. Dört minarenin üzerinde bulvar ve bahçeleri 24 saat gözetleyen bir kamera var. Kadirov’un gözü gibi büyük bir objektif. Çeçen lider dikkatlice izliyor ve tüm kararları veriyor: yeniden inşa edilmesi gerekenler, son model lüks araçlar, zikir ayinleri ve kadınların giyimleri.
Aynı Rusya’da olduğu gibi dikey güç yapısı, zorbalık ve yozlaşmışlık ile korunuyor. Bir işe girmek için para ödemek gerekiyor. Doktor olan Leyla (röportaj yapılan kişileri korumak için isimleri değiştirildi) işverenine 9900 dolar ödedikten sonra hastanede işe başlayabildi. Bir kaç ay sonra ona artık işe uygun olmadığı, yeteneksiz olduğu, kötü giyindiği ve muhtemelen kovulacağı söylendi. Leyla dışarıda başka birinin işini alabilmek için ondan daha fazla ödemeye hazır olduğuna inanıyor. İşte kalırsa, ödediği 9900 doları hasta giderlerinden çıkarmak zorunda kalacak.
Öğretmen olan Fatima tüm çalışanların ve öğrencilerin Ahmed Kadirov fonuna düzenli olarak bir kaç yüz dolarlık ödeme yapmak zorunda olduklarını söylüyor. Kimse bu fonun nasıl idare edildiğini bilmiyor ancak iş adamından hizmetçiye herkes fona katkıda bulunmak zorunda. Bunu yapmak işsilizliğin hüküm sürdüğü (Rusya Federasyonu Bölgeler Bakanlığın göre, % 59,6) bir cumhuriyette kolay değil. Fabrikalar ve yatırımlar yokken, ortada sadece futbol sahaları, boş lüks oteller, yarısı inşa edilmiş alışveriş merkezleri ve camiler varken iş bulmak oldukça zor.
Rizvan, Kadirov’un 35. yaş kutlamalarını gösteren televizyonu göstererek “Ailem sadece bir şeyi düşünüyor: 5000 rublelik (165 dolar) para destelerini attığı zaman Kadirov’un konvoyuna yaklaşabilmek. Bu aşağılayıcı. Bu feodalizme ve kurgulamış sahnelere daha fazla tahammül edemiyorum” diyor.
Para Timur için sorun değil. Bağlantıları var, devlet için çalışıyor ve küçük işini büyütüyor. Timur, Japon yapımı arazi aracını sürerken “Sadece parayı düşünüyorum. Çocuklarımın en iyi okullara gitmelerini ve en iyi giyecekleri giymelerini istiyorum.” diyor ama ekonomik durumuna ve bağlantılarına rağmen yine de korkuyor: “Burada ticaret diye bir şey yok. Sadece zorbalık. Yarın gelip herşeyi elimden alabilir, beni hapse atabilirler ve kimse bana yardım edemez.”
Filme almak ya da boyutunu ölçmek imkansız olsa da, korku heryerde hissedilebiliyor. Röportaj yaptığımız herkes konuşmasına aynı uyarı ile başlıyor: “Eğer adımı verirseniz ölürüm”. Bu korkuyu canlı tutabilmek için Çeçenlerin cep telefonlarında paylaştıkları ürpertici videolardan daha iyisi olamaz. Kadirov, eşkıyalarının şiddetli cezalandırma çekimlerini sızdırlamalarına izin veriyor. Genç Çeçenler, işkence, can çekişme, cesetlere saygısızlık etme ve diğer barbarca hareketlerin gösterildiği bu tür videolara bayılıyorlar.
Kadirov’un gizli hapishanelerinden sağ çıkan pek yok. Viyana’ya kaçan Umar İsrailov tutuklandığı zaman yaşadıklarını, Kadirov’un tutukluları ziyaret edip nasıl onlara işkence ettiğini kendi isteğiyle anlatmıştı. AİHM’de Kadirov’a karşı suçlamalarda bulunmaya çalıştı, ancak zamanı yetmedi: 2009 Ocak ayında Viyana’da vurularak öldürüldü. Avusturya polisine göre, İsrailov’un katilleri, Kadirov’un adamları kayboldular. Avusturya yetkilileri tarafından aranan şüpheli Leçi Bogatırov şimdi Çeçen İçişleri Bakanlığı’nda Daire Başkanı. Rusya davada işbirliği taleplerine karşılık vermedi.
31 Ekim’de Time‘da yayımlanan bu yazı Cavit Yılmaz tarafından Ajans Kafkas için Türkçeye çevrildi.
Marie Lego