14 Şubat’ta Dağıstan’da intihar bombacıları tarafından düzenlenen terör eylemi, yıllar geçtikçe ülke çapında saldırı düzenleme kabiliyeti artan Kuzey Kafkasya silahlı direniş hareketi tarafından Rusya genelinde yürütülen saldırılar dizisinin devamı gibi görünüyor.
14 Şubat akşamı, sevgililer gününde, Dağıstan’ın Gubden köyü polis karakolundan içeri girmeye çalışan bir intihar bombacısı, binanın dışındaki bariyerlerde durduruldu. Güvenlik görevlileri tarafından kimliği sorulan kadın intihar eylemcisi patlayıcı düzeneği harekete geçirdi, bir kişi öldü, dört kişi de yaralandı. Bu, hikayenin sonu gibi görünüyordu, fakat aynı akşam aynı karakolda bir patlama daha oldu. Bu kez bir polis öldü, 22’si de yaralandı. Bir erkek eylemci Lada Priora model otomobilini, yerel saatle 23.30 sularında, ilk patlamadan tam iki saat sonra polis karakoluna doğru sürdü. O anda birkaç soruşturma görevlisi ilk patlamayla ilgili soruşturmaya başlamıştı. Rus internet gazetesi Gazeta.ru bir polis memurunun evrak kontrolü için aracı durdurduğunu ve patlamanın bomba yüklü araca doğru yaklaşırken meydana geldiğini yazdı. Bu ölümcül Sevgililer günü akşamında gerçekleşen trajik olaylarda, toplamda iki polis memuru öldü 26’sı da yaralandı.
Dağıstan’ın Karabudakhkent bölgesinde yer alan Gubden, bu güne kadar cumhuriyetin en meşhur ve belki de en sorunlu kasabası oldu. Nüfusu, çok-etnili cumhuriyetin yerli halklarından olan Dargin’lerden oluşan Gubden, Dağıstan’ın en eski ve en zengin kasabalarından biri. Bazı söylentilere göre Gubden beş bin yıllık bir yerleşim yeri ve şu anda Gubden’de 35.000’den fazla insan yaşıyor, ancak bugün, daha çok güvenlik güçleri tarafından silahlı yeraltı liderlerine karşı düzenlenen özel operasyonlarla tanınıyor. Geçen yaz öldürülen Dağıstan Şeriat Cemaati lideri Magomedali Vagabov da bu kasabadandı. Gazetecilerin Gubden’i selefiliğin kalesi olarak sunmaları tamamen yanlış. Tabii ki Gubden’de de diğer köylerde olduğu gibi selefiliğin takipçileri var, fakat nüfusun çoğunluğu tarikat mensubu. Kasabanın imamı Nurmuhammad Gadzhimagomedov’un öldürülmesi de selefilik ve tasavvuf taraftarları arasındaki soğukluğun bir sonucuydu.
Kafkasya’daki gelişmeleri takip eden web sitesi Kavkazski Uzel’e göre, 2010 yılı boyunca Kuzey Kafkasya ve Moskova’da, sonucunda 108 kişinin öldüğü, 652’den fazla yaralının olduğu 22 terör eyleminin düzenlendiğini belirtmek gerek. Dağıstan’da meydana gelen 6 bombalama eylemi de dahil olmak üzere bu 22 saldırının 16’sı intihar bombacıları tarafından gerçekleştirildi.
Bu arada Çeçen yetkililerin kendi yarattıkları görüntüden kaynaklanan endişeleri büyüyor. Çeçenya’nın başkenti Caharkale’de meydana gelen bir dizi tuhaf patlamaya bombalı saldırıların neden olduğu önce kabul ettiler – ki patlamaların gerçek sebebi de buydu – sonra da aksini ispat etmeye çalıştılar. Patlamaların tümünün konutlarda kazara meydana gelen doğal gaz patlamaları olduğu ilan edildi. Patlamaların birinin ardından Rus Yanlısı Çeçenya lideri Ramzan Kadirov, olay yerinde patlamanın bombadan kaynaklanamayacak kadar küçük olduğunu bizzat kanıtlamaya çalıştı.
Açıklanmayan, patlamalarda neden esas olarak güvenlik güçlerinin etkilendiği: patlamalarda dört polis memuru ve sadece tek bir sivil yaralandı. Patlamalar yine de kaza olarak görülebilirdi, eğer bu rahatsız edici bir dizi olay, Çeçenya’nın güneyinde eş zamanlı biçimde meydana gelmeseydi. 7 Şubat’ta Şatoi bölgesinde bulunan Kharsenoi dağ köyü civarındaki ileri karakola ve Şatoi ve Urus-Martan bölgeleri arasında Rus İçişleri Bakanlığına ait askeri helikoptere yapılan saldırıları takiben, Kadirov’un emriyle 8 Şubat’ta yeraltı silahlı örgüt üyelerine karşı geniş çaplı bir operasyon başlatıldı. 10 Şubat’ta, yürütülen bu özel operasyon sırasında militan olduğu idda edilen biri öldürüldü. Bölgedeki asiler, yakın zamanda önde gelen iki Çeçen komutan Aslanbek Vadalov ve Hüseyin Gakayev’le birlikte Kafkasya Emirliği “Emir”i Doku Umarov’a bağlılık yeminlerini bozan Tarkan Gaziyev tarafından komuta ediliyor.
Dahası, Çeçenya ve Dağıstan’da akşam altıdan sabah altıya kadar tüm tren yolu ulaşımının durdurulması için 10 Şubat’ta alınan karar, bölgede durumun hiç de sakin olmadığının bir başka kanıtı. Benzer bir düzenleme Çeçenya’daki savaş sırasında 1999 – 2002 yılları arasında uygulanmıştı. Hemen hemen on yıl sonra, Rusya yönetimi, sonradan devlet başkanı olan Vladimir Putin tarafından ilk kez ikinci Rus-Çeçen savaşının başlangıcında bölgede uygulanan önlemleri yeniden uygulamaya başladığını kabul etmek zorunda kaldı. Bu karar, geçen yılın büyük bir kısmında Dağıstan’ın genelinde miltianlar tarafından yeniden uygulamaya konulan Rus zırhlı trenlerinin de hedef alındığı çok sayıdaki tren bombalama olaylarına bir tepkiydi.
Bu arada özellikle İnguşetya ve Kabardey-Balkar’daki durum gerginliğini koruyor. Mesela, 12 Şubat akşamı İnguşetya’nın Nazran şehrinde güvenlik güçleri şüpheli bir aracı durdurmaya çalıştı ancak araçtaki kimliği belirsiz kişiler güvenlik güçlerine ateş açtı. Araçtaki iki kişi öldürüldü ve daha sonra Nazran ilçelerinden birinin başkanı olan Alihan Tsoroyev cinayetinin ‘olası failleri’oldukları duyuruldu. Ertesi gün üst düzey emekli bir polis saldırıya uğradı ve Nazranlı bir vatandaş A. Kostoyev şehir merkezinde öldürüldü. Ayrıca gençlerin gizli birimler tarafından kaçırıldığı yönünde sürekli haberler çıkıyor ve bu küçük ülkedeki durumu daha da gergin bir hale getiriyor.
Rusya Devlet Başkanı’nın Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi temsilcisi Aleksandr Hloponin komşu cumhuriyet Kabardey-Balkar’da gerilimi azaltmak amacıyla vatandaşlar, öğrenciler ve ülke yönetimi ile görüşmeler yaptı. Hloponin bölgedeki olumsuz duruma katkıda bulunan dört neden sıraladı: yolsuzluk ile birlikte yetkililerin yönetimin tüm kademelerindeki hatalı işleri, suç, işsizlik ve diğer ekonomik etkenler ve İslam’ın esasının anlaşılmasındaki eksiklik. Hloponin’in listesinde eksik olan şey bölgedeki istikrarsızlığın asıl sebebi. O da, Hloponin’in belirttiği 4 etkenin değil, aslında Kremlin’in Kafkasya’daki temel politikasının sonucu olan ve giderek artan ayrılıkçılık.
Oluşmuş bu altyapıdan yola çıkarak, şu anda çok az kişinin bunun gerçekleşmesinin mümkün olduğuna inanmasına rağmen, Kuzey Kafkasya’nın Rusya Federasyonu’ndan ayrılma ihtimalinin ele alındığı bazı tartışmaların olduğunu fark etmemek zor. Ama sadece Vladimir Jirinovski ve onun gibi şovenist Rus liderlerinin bu ihtimal üzerine konuştuğu önceki dönemin aksine, bugün tartışma yavaş yavaş karşılıklı olarak görüşlerin belirtiliği bir akım halini alıyor ki; bu da ümit verici. Böyle bir tartışmanın yapılıyor olması ve (yetkililer buna yakın zamanda son vermedikçe) bazı Rus kamuoyu çevrelerinde bu seçeneğin tartışılmasının istenmesi gerçeği bile savaş kamplarının değil de yan yana barış dolu iki ülkenin bulunduğu bir gelecek ihtimalini arttırıyor.
24 Şubat’ta Jamestown Foundation’da yayımlanan bu yazı Ajans Kafkas tarafından Türkçe’ye çevrildi.
Özgün başlık tercümesi: Kuzey Kafkasya’nın Rusya’dan ayrılışı: artan bir ihtimal mi?
Mairbek Vatchagaev