Kalyapin’in kaleminden “Çeçenya’da ne oldu?”  

İşkence Karşıtı Komite başkanı ve RF Devlet Başkanlığı insan hakları konseyi üyesi İgor Kalyapin, konseyin internet adresindeki (president-sovet.ru) blogunda, Çeçenya’da direnişçi ailelerinin evlerinin yakılması, Ramzan Kadirov’un kendisini hedef göstermesi ve Caharkale’deki insan hakları savunucularının Ortak Mobil Grubu ofisinin yakılmasıyla devam eden süreci yazdı. Kalyapin’in kaleminden Rusya’da geniş yankı bulan olayların kronolojisi:

 

4 Aralık

Caharkale saldırıya uğradı, çatışmalar sırasında çok sayıda polis öldü.

 

5 Aralık

Rusya yanlısı Çeçen lider Ramzan Kadirov, direnişçi yakınlarının evlerinin yakılması ve Çeçenya’dan sürülmesi hakkındaki fikirlerini yayınladı.

 

Aynı gün Kadirov, çatışmalarla ilgili olarak bakanlar, üst düzey bürokratlar, din adamları ve emniyet birimleri başkanlarıyla yaptığı olağanüstü toplantıdan notları sosyal ağlarda paylaştı. Özellikle şu ifadeler dikkat çekiciydi: “Resmen açıklıyorum ki, anne babaların oğulları ve kızlarının hareketlerinden dolayı hesap vermediği dönemin sonu geldi. Bir baba, oğlunun vahhabiliğe kaydığını görüyorsa derhal polise haber verecek, ya da başka yollarla oğlunun kan akıtmasına engel olacak. Aksi takdirde geri dönme hakkından ebediyen mahrum olarak Çeçenya sınırları dışına gönderilecek, evi de yerle bir edilecek”.

 

Bu ifadeler Anayasaya açıkça aykırı. Ayrıca bana göre sözü edilen uygulamalar, kaçınılmaz bir şekilde vatandaşlara yönelik keyfi baskılara neden olacak, kişisel hesaplar için kullanılacak ve nihayetinde terör faaliyetlerini destekleyen insanların sayısını arttıracak. Bu açıklamamın olayın sıcaklığıyla verilmiş duygusal bir tepki olduğunu ve pratik sonuçları olmayacağını düşünmüştüm. Ayrıca fazla ileri giden bu ifadelerle ilgili, savcılık ve RF hükümetinin gerekli müdahaleyi yapacağını bekledim. Ancak 7 Aralık’ta Çeçenya’da evlerin yakıldığına dair ilk bilgiler gelmeye başladı.

 

9 Aralık

Kadirov’un ifadesinin hukuki olarak değerlendirilmesi talebiyle Başsavcı ve Soruşturma Komitesi Başkanına dilekçe sundum. Dilekçeler yayınlandı, bu dilekçelerin Çeçenya yönetimine, Rusya Federasyonu kanunları ve vatandaşların anayasal haklarına riayet etme sorumluluğunu hatırlatmasını bekledim.

 

10 Aralık

Ramzan Kadirov instagram sayfasından beni suçlayan şu ifadeleri paylaştı: “Kalyapin teröristleri savunmaya başladı”, “Kalyapin adlı adam Caharkale saldırısını gerçekleştiren direnişçilere para verdi”, “Yetkili organların elinde, Ahmad Umarov ve batılı istihbarat örtülerinin Kalyapin aracılığıyla teröristlere para gönderdiğine dair bilgi var”.

 

Aynı günün akşamı Kadirov’un, ‘Kalyapin örgütünü’ vatana ihanet ve batılı istihbaratın parasını terörizmi finanse etmek için kullanmakla suçladığı açıklaması, “Grozni” televizyonunda defalarca gösterildi.

 

Parlamentonun internet sitesine, başkan Dukvakh Abdurahmanov’un hakkımda iftiralar dolu makalesi konuldu.

 

Çeçenya ‘insan hakları yetkilisi’ Nurdi Nuhahiyev de benzer bir makale yayınladı. Sosyal ağlarda İşkence Karşıtı Komite mensuplarına yönelik tehditler başladı.

 

“Grozni” televizyonunda bana ve İşkence Karşıtı Komiteye yönelik kara propagandanın yayılmasına yönelik bir program yapıldı. Çeçen insan savunucusu Heda Saratova da bu propagandaya katıldı.

 

12 Aralık

Bağımsız Basın Merkezinde düzenlenen basın toplantısında birkaç Kadirov yanlısı bana yumurta attı.

 

İşkence Karşıtı Komite,  Pazar günü yapılacak miting sonrasında ofislerine saldırı planlandığını haber aldı ve bazı çalışanlarını Çeçenya dışına çıkardı.

 

13 Aralık

Caharkale’de terörizm karşıtı bir miting düzenlendi. Mitingin sloganlarından biri “Kalyapin Go Home” idi.

 

Mitingin ardından kimliği belirsiz üç kişi, Komite ofisine girmeye çalıştı. İki saat sonra mobil grubun çalışanları bir otomobille takip edilmeye başlandı. 21:20’de İşkence Karşıtı Komitenin ofisi yanmaya başladı.

 

14 Aralık

Yanan ofisten geride kalan eşyaları ve belgeleri almak için binaya gelen Komite çalışanları Sergey Babinets ve Dmitri Dimitriyev polisler tarafından gözaltına alındı, telefonları alındı. Bir buçuk saat kadar sonra serbest bırakıldılar, ancak telefonları kendilerine iade edilmedi.

İgor Kalyapin