Sovyetler zamanında, basitçe her işin adamı diyebileceğimiz “armonik olarak geliştirilmiş kişilik” kavramı vardı. İşte ülkemizdeki liderler sadece bu tarz kişiler.
Onlar her şeyi değilse de pek çok şey becerebilirler. Savaş uçaklarını uçurur, yangınları söndürür, kaplanları iyileştirebilirler. Hasta çocuklar yararına piyano çalabilir, futbol da oynayabilirler. 9 Mart günü saat 7:22’de Vesti-24 muhabiri -çok fazla abartmadan- bildirdi: “Pele, Kadirov’un top sürüşünü kıskanıyor olabilir!” Ona ne şüphe. Sonuçta sadece paraya bakar, birazcık çok paraya.
Aynı “Vesti” yayınında, dünyaca ünlü yıldızların Çeçen futbolunun gelişmesine yardımcı olacakları söylendi. Eğer onlar için bir otel yapıldıysa, adını koymak için bir yarışma açıldığı duyurulabilir, tıpkı Putin’in köpeğine isim seçmek için yarışma düzenlendiğinin anons edilmesi gibi. Hazır örnekleri de var zaten, mesela Novaya Gazeta editörü Muratov’un önerisi: “Otel Zidane”
Dahası, hiç şüphe yok ki; Putinin performansına bakılırsa "Anavatan nerede başlar" parçasını icra ederken ünlü piyanist Svyatoslav Richter bir sigara yakmak için sinirle kendisini sigara odasına atar, Horowitz konser etkinliğinden çekilirdi.
Bizim yetkililerimiz kendilerini gösteri havasına kaptırdıkça gitgide daha göz kamaştırıcı oluyorlar. Nihayetinde bütün ülkenin ya da özerk bir parçasının büyük patronu olunca bir çok imkana ve özgürlüğün en geniş derecesine sahip olabilirsiniz. Sıradan ölümlülerin ulaşamayacağı bir şey deneyebilirsiniz. Mesela Brezilyalı futbolculara karşı maç yapmak ve bu maçta bir sürü gol atmak. Ve bütün bir ülke yeterli değil, biri bütün dünyaya sahip olmak istiyor. Biz dünya şampiyonuyuz! Kendimiz şampiyon olamıyorsak? Satın alırız. Bu kadar basit.
Liderler yönetimde ne kadar uzun kalırsa, çeşitli işler ve başarılar yapmayı o kadar çok ister. Uzun süre aynı yerde kalmak çok sıkıcı çünkü. Hele ki adamın sağlığı yerinde olduktan sonra. Nikita Kuruşçev buna mükemmel bir örnek: saltanatının sonunda içişlerinden çok dış işleriyle iştigal eder oldu, dünyanın yarısını dolaştı, iki seyahat arasında ülkede pek uzun kalmazdı. Bir keresinde tatilden döndü ve… Zaten hikayenin geri kalanını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Asıl mesele şu ki, patronlar zor günlük yaşamlarına daha çok çeşitlilik getirmeye çalışırken yaptıkları herşeyi amatör bir şekilde yapıyorlar. Onlar kaplan tedavi ediyor ve amatör olarak futbol oynuyorlar. Bir taraftan bütün bu hobiler kendi kişisel meseleleri, ama diğer yandan bunları kamuoyu önünde, bütün ülkenin gözleri önünde yapıyorlar. Ve bunlar hiç de ucuz eğlenceler değil. Genelde pahalı zevklerin masrafı vergi mükelleflerinin ceplerinden karşılanır.
Bütün bu gösterişli aktiviteler yardım amaçlı olarak gösterildi. Hayır uğruna patronlar piyanonun başına oturdu, kramponlarını ve formalarını giydiler ve yavaşça kendini yere bırakan kaleciyi ters köşeye yatırdılar. Sadece Putinin parmak marifeti hikayesinin de gösterdiği gibi yardım paralarıyla ilgili herşey kokuşmuş bir hal alıyor.
Brezilya gazetesi O Estado de Sao Paulo 10 Mart’ta okurlarına şu bilgileri verdi: "Eski dünya Şampiyonları sahaya çıktı. Caharkale şehrinde, Brezilya forması altında… Onlardan hiçbiri Breziyadaki karnavalı yarıda bırakıp Çeçenya’da maça çıkmak için ne kadar aldıları konsunda konuşmadı. Romario, arkadaşları olmasaydı, ücretinin 500.000 Brezilya reali (yaklaşık 350.000 dolar) olacağını kaydetti."
Eğer bu bilgi doğruysa, o zaman birileri bir şeyi kabul etmeli: bu ülkenin patronları Rus vergi mükellefleri için gitdikçe pahalı hale geliyor. Yani kimsenin neden enflasyonun arttığı ve Maliye Bakanlığı’nın açıksız bir bütçe ortaya koyamadığı konusunda endişelenmesine gerek yok.