Donbas’ta Çeçen toplu mezarları  

Önceden olduğu gibi Çeçenya’dan sadece ‘iyi haberler’ geliyor, mesele Suriye bile olsa. Ramzan Kadirov, ‘kendisinin ve Putin’in düşmanı’ olan Ebu Ömer Şişani’nin (Tarhan Batiraşvili) öldürüldüğünü duyurdu. Bu, onun ölümüyle ilgili beşinci haber…  

 

Kötü haberlerimiz artık Ukrayna’dan. Ukrayna’nın batısında sivillere karşı suçlar, toplu cinayetler ve toplu mezarlarla ilgili açıklamalar tekrarlanıyor. Toplu mezarların hatırası Sovyet insanının bilinçaltında kazılı. “İdam edilenlerin bulunduğu kilometrelerce uzunluktaki çukurları gördüğümde olayın özünü anlıyorum, neler olup bittiğini çocukluğumdan biliyorum”. Bu satırlar, Sovyet muhalif Mikhail Rozanov’un ‘Ben-antifaşistim’ makalesinden.

 

1 Ekim’de “Rusya Gazetesi”, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un sözlerine yer verdi: “Donetsk yakınlarında bir toplu mezarda 400’den fazla ceset bulundu. Bu savaş suçudur. Gerçekleri açığa çıkaracak ve suçluları cezalandıracağız”.

 

31 Ekimde Donetsk Halk Cumhuriyeti Başbakanı Aleksandr Zaharçenko açıkladı: “Yaşları 18-25 arasında değişen yaklaşık 400 kadın ‘Dnepr-1’ taburunun konakladığı Krasnoarmeysk bölgesinde kayboldu. 286 kadın Krasnoarmeysk yakınlarında tecavüze uğramış olarak bulundu… 286 ceset ensesinden vurulmuş olarak bulundu”.

 

25 Ekim. Kiev’de Yüksek Konsey seçimleri öncesinde reklam panolarında korkunç tablolardan oluşan videolar yer aldı: “Hacker grubu Cyber Berkut, Ukrayna’ın başkentindeki onlarca reklam panosuna ulaşmayı başardı. İnsanlar, kurbanların fotoğraflarının siyasilerin portreleri eşliğinde sergilendiği ekranların önünde durdu”. Başbakan Yaçenko, parlamento başkanı Turçinov ve diğerlerinin portrelerine ‘savaş suçlusu’ yazısı eşlik ediyordu. Görüntüde insan cesetlerinin olduğu bir çukur…

 

Genel olarak Rus izleyicisinde, bu hendeğin Ukrayna ‘cuntasının’ eylemlerini yansıttığı izleniminin oluşmaması mümkün değildi.

 

Çünkü Rus izleyicisi, böylesi bir vahşetin mümkün olduğunu yakın tarihimizden biliyordu. Kimileri on binlerce Çeçenin ölümünü hatırladı. Diğerleri de -galiba çoğunluğu- Çeçenya’daki olaylarla ilgili ‘yalanlamalardan’ bir şeyler kavradı. Sovyet insanı, gerektiğinde satır aralarını okuma tecrübesini kullanır: “demek ki, yalanlanacak bir şey var”. Açık veya üstü örtülü, bu tecrübe insanlara şunu söyledi: ‘kitle infaz hendekleri’ gerçektir.

 

Açıklamaların her biri kontrol edildiğinde, gerçeği yansıtmadıkları ortaya çıktı. Sergey Lavrov, açıklamasında kullandığı söylentilere güvenmekte acele etti. Lavrov bu konuşmayı yapmadan önce, 400 sivilin cesedine ulaşıldığı bilgisi, hamile kadınların öldürüldüğüne dair söylentilerde olduğu gibi Rusya medyası tarafından açıkça yalanlanmıştı. Ama Rusya Soruşturma Komitesi Donbas’ta Rus nüfusun katliama uğramasıyla ilgili hemen soruşturma başlattı…

 

Zaharçenko’nun yüzlerce kadın cesedi hakkındaki açıklaması, aynı gün kendisi tarafından yalanladı: “Ben öyle bir şey söylemedim” (bkz. LifeNews)

 

Çok daha basit ve ilginç olansa Cyber Berkut ve Kiev’deki reklam panoları idi. ‘Savaş suçluları’ ile ilgili filmde kullanılan toplu mezarı tanımak zor olmadı. Bu kare 1995 ilkbaharında Caharkale’de çekilmişti.

 

Caharkale’de bir hendekte toplanan insan cesetleri, Aralık 1994’den beri devam eden Rus ordusunun saldırıları sonucunda ölen ve yakınlarınca defnedilemeyenlerdi. Hendekte sıra sıra cesetler duruyor, insanlara yakınlarını teşhis etmek ve defnetmek için son bir fırsat veriliyordu.  Yani, Donbas’taki hikayenin kökleri Çeçenya’daki savaşa uzanıyor…

 

İnsan Hakları Merkezi Memorial Çeçenya’daki toplu mezarlarla ilgili birçok çalışma yaptı. Bunlardan birini hatırlatalım. Caharkale’nin doğu bölgesindeki Zdorovye yazlık kasabasında (Akıbeti Bilinmiyor kitabında detaylı şekilde anlatılıyor), Argun ve Şatoy yolu arasında terk edilmiş bir çiftlik vardı. ‘Federaller’, kasaba ve civarını Aralık 1999’da kontrol altına aldı. Zdorovye’nin batısında 105. kontrol noktası oluşturuldu. Sivillerin geçmesi yasaktı, bu bölge tamamen federallerin kontrolünde idi.

 

Zdorovye 2001 Aralık sonunda meşhur oldu. Burada toplu mezarlar bulundu, daha doğrusu sokaklara, arsalara, evlere rastgele atılmış ceset yığınları. Askerler para karşılığında yakınları kaybolanlara bilgi verdiği için, bu insanlar Zdorovye’deki mezarlığı önceden de biliyorlardı.

 

Ali Mushaciyev’in yakınları, onun cesedini Aralık 2000’de 500 dolar karşılığında Hankala’daki bir hendekten çıkarmayı başardı. Onlara kendi oğlunu arayan bir kadın yol gösterdi. Ali’nin cesedini evlerin birinin sığınağında buldular.

 

Büyük ihtimalle, buna benzer çok olay yaşanmıştır. 21 Ocak 2001’de Zdorovye yakınlarındaki yazlık evlerin birinin sığınağında Prigorodnoye’li Hüseyin Murtazov’un cesedi bulundu. Önceki gün ava çıkmıştı, geri dönmedi. Murtazov’un başı delinmişti, yanında kanlı demir boru vardı.

 

Çeçenya’da toplu mezarlarla ilgili söylentiler 15 Şubat 2001’de, 3 Aralık 2000’de gözaltına alınmış olan Adam Çimayev’in cesedinin bulunmasının ardından yayıldı. Şubat başında bir Rus subayı yakınlarına, Çimayev’in cesedinin bir evde olduğunu söyledi. Cesede ailesi 3000 dolar ödedi.

 

21 Şubat 2001’de Magomed Magomadov, Odes Metayev ve Said-Rahman Musayev’in cesetlerine ulaşıldı. Aileler cesetlerin yerini, oğlunu arayan bir kadından öğrendi.

 

Savcı vekili Vsevolod Çernov 24 Şubatta Zdorovye’ye gitti, çok sayıda ceset bulunduğunu doğruladı. 2 Marta kadar acil durumlar bakanlığı savcılık kontrolünde bölgeden 48 ceset çıkardı. Olay yerinde gereken soruşturma çalışmaların yapılıp yapılmadığı bilinmiyor. Cesetler numaralı ceset torbalarıyla gruplar halinde Caharkale’deki acil durumlar merkezine getirildi, yerlere dizildi. Giriş herkese açıktı. Cesetlerin fotoğrafları, videoları çekildi. İnsanlar geldi ve yakınlarını teşhis etti. Tüm cesetlerle ilgili tek bir adli tıp uzmanı inceleme yaptı. Ne yeterli zamanı ne de cihazı vardı, sadece plastik eldivenleri ve neşteri… Cesetlerin üzerinde gerçek bir inceleme yapmadı, otopsi de yapmadı, soruşturma için gerekli delilleri almak için cesetlerin kıyafetlerini çıkarmadı,  cesetlerin ellerinin bağlandığı tel ve iplere dikkat etmedi, cesetlerdeki mermiler inceleme için çıkarmadı… Bazı raporlar sadece cesetlerin bulunduğu noktayı yazdı. Teşhis edilemeyen 34 ceset 10 Martta defnedildi. Fotoğraflara bakılarak daha sonra bir kaç cesedin kimliği daha tespit edildi.

 

Zdorovye’deki cesetlerin sayısı daha fazlaydı: üç yüz kadar. Bunu ilk cesetlerin nakledilmesinde görev yapan polisler ve organize bir şekilde cesetleri almak için hazır bekleyen aileler söyledi. Askerler acil durumlar bakanlığına sadece kasabadaki bir caddeden cesetlerin alınması için izin verdi. Günlerce kapalı kalan kasabanın diğer bölümüne kapalı kasalı kamyonlar geldi, daha sonra Argun’a doğru gittiler. Şehir sakinlerinin iddiasına göre, askerler cesetleri taş ocağının altına attılar, daha sonra patlayıcılarla patlatarak cesetleri kum ve çakıl haline getirdiler. Güçlü patlamaların sesi iki hafta boyunca duyuldu.

 

Savcılık cesetlerin ya direnişçi kurbanlarına, ya da ‘iç hesaplaşmalarda’ ölen direnişçilerin kendilerine ait olduğunu açıkladı. Bu cesetlerle ilgili herhangi bir araştırma başlatılmadı.  Cesetlerde acımasız işkence izleri görülüyordu. Teşhis edilen 25 cesetten 20’si erkek, beşi kadın. Hepsi polis ve askerler tarafından gözaltına alınmıştı.

 

Zdorovye’deki toplu mezar davası, Çeçenya’daki diğer toplu mezar davaları gibi Rusya savcılığınca veya soruşturma komitesince incelenmedi. Soykırımla ilgili soruşturma başlatılmadı, medya sessiz kaldı. Tüm bunlar geçmişte kaldı ve artık iyice unutuldu.

 

On iki yıl öncesine ait, Caharkale’de çekilmiş bir fotoğrafın ‘Ukrayna cuntasının kötülüğünün’ delili olarak Birinci Kanaldan gösterilmiş olması şaşırtıcı değil… Zaten ‘medyanın objektifliği’ konusunda umutlar çoktan tükendi.

 

Kaynak: Ekho Kavkaza

Çeviri: Ajans Kafkas

Aleksandr Çerkasov