İnguşetya’da yedi yıl önce REN TV’nin üç muhabiri ve tanınmış Rusya İnsan Hakları savunucusu Oleg Orlov kaçırıldı. Bir saatten fazla araçta alıkonan gazeteciler ve Oleg Orlov ölümle tehdit edildiler. Olay sonrası gerçekleştirilen soruşturmada suçluların kimlikleri tespit edilemedi.
23 Kasım 2007 gecesi yaşanan kaçırma olayı eşine az rastlanır cinstendi. Nazran’daki ‘Assa’ otelinden tanınmış Rusya insan hakları savunucusu Oleg Orlov ve REN TV’nin üç muhabiri kaçırıldı. Kaçırma senaryosu, haydutlarla ilgili ucuz dizi hikâyelerine benziyor. Maskeli bir grup silahlı otele dalıyor, kayıt defterini istiyor, gerekli isimleri buluyor ve daha sonra bu kişileri odalarından alıyor. Kaçırılanlar bir saatten fazla bir süre ‘Gazel’ marka minibüsle dolaştırılıyor. Yolda arabadan indirilerek dövülüyorlar ve ölümle tehdit ediliyorlar. Yol kenarına bırakılan gazeteciler ve Oleg Orlov kendi imkânları ile emniyet birinci şubeye ulaşıyor. Bürokratik işlemler, sorgular ve sağlık raporları…
Olayın yaşanmasından bir gün sonra, 24 Kasım akşamı İnguşetya devlet başkanı Muraz Zyazikov’un REN TV çekim ekibi ve insan hakları savunucusu Oleg Orlov ile ilgili soruşturmayı ele aldığı öğreniliyor.
Devlet Başkanı bizzat kendisi mağdurlardan özür diliyor ve ülke yönetimi, bu olayın istikrar bozucu güçler tarafından gerçekleştirilen bir provokasyon olduğunu açıklıyor.
Bu olayın ardından mağdurların hiç biri kendilerinin “İstikrar bozucu güçler” tarafından kaçırıldığına inanmadı. Çünkü olayda oldukça ilginç detaylar var..
Birincisi, kaçırma olayı gerçekleşmeden hemen önce otel civarında sürekli nöbet tutan polis birliği geri çekildi. İkincisi, kaçırma olayının hemen ardından otel yönetimi polise başvurdu, ancak emniyet kaçırılma olayını mağdurların kendilerinin başvurusundan sonra kayıtlara geçirdi. Sonuncusu ise gazetecileri ve Oleg Orlov’u kaçıranlar kendilerinden emin şekilde hareket ediyorlardı, polis tarafından durdurulmaktan korkmuyorlardı..
Oleg Orlov ‘Novoya Gazeta’ muhabirine verdiği röportajda şöyle dedi: “Adli soruşturmanın başlatılacağına eminim ve yine eminim ki, bize saldıranlardan hiç biri bulunmayacak”.
Orlov ve gazetecilerin kaçırılması olayıyla ilgili İnguşetya soruşturma organları, Orlov’un da dediği gibi, kanunsuz şekilde konuta girmek, gazetecilerin faaliyetlerine engel olmak ve silahlı soygundan soruşturma başlattı. Kaçırmadan ve dayaktan ise soruşturma hâkimleri bahsetmediler. Orlov’un, olayın yetkili kişilerin yetkilerini aşması olarak değerlendirilmesi talebi de silovikilerin bu olaya dâhil olduklarıyla ilgili yeterli delil olmadığı gerekçesiyle reddedildi.
2008 yılı mayıs ayında, zanlıların tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle soruşturma tamamen durduruldu. Ocak 2009’da Orlov dava materyallerini görmek istedi ancak kendisine belgelerin sadece bir bölümü verildi. Aynı yıl Nisan ayında Orlov, soruşturma hakiminin dava materyallerine ulaşımını engellediği gerekçesi ile İnguşetya ilçe mahkemesine başvurdu. Mahkeme bu talebi kabul etmedi, İnguşetya Yüksek Mahkemesi de bu kararı olduğu gibi onayladı.
Orlov, kaçırma olayının ardından suçluların bulunmayacağı şeklindeki kehanetinde haklı çıktı. Soruşturma için yetkili kimsenin gayret göstermediği bir ortamda Orlov’un kehanetinin doğru çıkması hiç de şaşırtıcı değil.
Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyan Orlov ve diğer gazetecilerin, kendilerinin devlet yönetim temsilcileri tarafından kaçırıldığı ile ilgili başvurusu AIHM tarafından Ekim 2012’de kabul edildi.
2013 yılında İnguşetya soruşturma organlarının davayı tekrar açmasına rağmen hiçbir sonuç alınamadı.
Bu olaydan da anlaşıldığı üzere, Rusya'da kural şudur: Kaçırma ve cinayet gibi olaylara slovikilerin dahil olduğuna dair küçük bir şüphe dahi varsa, Rusya’da adalet aciz kalır ve patinaj yapmaya başlar .
Kaynak: Ekhokavkaza.ru
Çeviri: Ajanskafkas
Timur Akiyev