Savaşa kitlesel karşı çıkış, işkenceler ve cumhuriyetten kaçış. Kabardey-Balkar’da yılın sonuçları
2022 yılında tüm dünyada olduğu gibi Kabardey-Balkar da Ukrayna’daki savaşın tesiri altındaydı. Cumhuriyetin sözleşmeli askerleri, ülkede cepheye gitmeyi kitlesel halde reddeden ilk kişiler arasında yer aldı ve Eylül ayında Nalçik’te, seferberliğe karşı halk mitingleri düzenlendi. Cumhuriyetin insan hakları aktivistleri, “gen havuzunun yok olmasına” yol açtığı için, insanların savaşa götürülmesinin durdurulmasını talep etti.
Terörü teşvik etmekle suçlanan blogcu İnsa Lander’in Rusya’dan kaçış hikayesi ulusal ve uluslararası alanda yankı uyandırdı. Ev hapsindeyken, Rusya’daki sınır kontrol noktasını geçebilmişti, ancak ceza davası nedeniyle Gürcistan’a girmesine izin verilmiyordu. Lander, iki hafta sınır bölgesinde kaldı. Geri dönmesi halinde, uzun süreli hapis cezası tehlikesi altındaydı. Blogcuya Gürcistanlı gönüllüler ve insan hakları örgütleri yardım etti. Gürcü yetkililer, Lander’ın ülkeye girişine yalnızca Baltık ülkelerine uçması şartıyla izin verdi. Lander, Kavkaz Realii ile yaptığı röportajda ceza davasından ve planlarından bahsetti.
Kabardey-Balkar’da gerçekleşenler, birçok uzmanın bu bölgenin sorunlu bir bölge olduğu yönündeki görüşünü doğrularken, siyaset bilimci Andrey Gusiy bölgede yılın sonuçlarına ilişkin görüşlerini paylaşıyor.
Kendisi, Kavkaz Realii editörleri ile yaptığı röportajda “Burada 2022 yılında gerçekleşen önemli projelerden bahsetmek zor. Ayrıca Kremlin, zamanında tamamlanmayan işleri sona erdirme, tesislerin inşasını bölgenin pahasına tamamlama ve geriye kalan fonların başka konulara aktarma ihtimalini de düşünüyor. Bence Kabardey-Balkar da listelerinde olacak.” dedi.
Zorla Savaş
Nisan ayında insan hakları grubu “Agora”nın başkanı Pavel Çikov, kendilerine başvuran, Ukrayna’ya gitmeyi reddettikleri için baskı gören askerlerden bahsetti. Bu kişiler; Krasnodar, Vladikavkaz, Nalçik, Çerkesk ve Stavropol dahil olmak üzere 17 şehrin güvenlik güçleriydi.
Mayıs ayında Kabardey-Balkar’dan 115 Rus Ulusal Muhafızı, komutanın kendilerine eve dönme veya savaşa devam etme arasında seçim yapma hakkı verdiğini söyledi. Onlara seyahat izni verildi. Rusya’ya döndüklerinde ise, iç tüzüğü ve sözleşme şartlarını ihlal etmekle suçlanarak kovuldular. Görevden alınma kararına Nalçik garnizon askeri mahkemesinde itiraz etmeye çalıştılar, ancak mahkeme, komutanın kararının yasal olduğu kanısına vardı. Toplantı gizli olarak yürütüldü ve şu anda dava savaşa gitmeyi reddeden sözleşmeli askerlerin mahkemeye yaptığı en büyük itiraz haline geldi.
Ayrıca Haziran ayında, Kabardey-Balkar askeri birliğinin askerleri, muharebe eğitimi görevlerini yerine getirmek için eğitim alanına gitmeyi reddettiler. Bu davranışlarına karşılık ağır disiplin suistimaline ilişkin protokoller hazırlandı ve erkenden görevden alındılar. Davadaki idari sanıklar, 27777 Nolu 42. Motorlu Tüfek Tümeni ve 71718 Nolu 70. Muhafız Motorlu Tüfek Alayı askeri birimleriydi. Açık verilere göre, bu birimler Ukrayna’daki savaşa katılmaktadır.
Sadece profesyonel askeri personel değil, acemi askerler de Ukrayna’ya gönderilmeye zorlanıyor. Nalçik garnizon askeri mahkemesi, Aleksandr Denisov’un davasını değerlendirdi. Komutanının, onun bilgisi olmadan askerlik sözleşmesi düzenleyerek onu cepheye gönderdiğini belirtmişti. Tüm bunlar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Mart 2022’de verdiği savaşa acemi asker gönderilmesini yasaklayan direktifini ihlal etmektedir.
Anneler Seferberliğe Karşı
“Eğer senin çocuğun orada olsaydı, ben bakardım…”
Eylül ayında, cumhuriyette kısmi seferberliğe karşı aynı anda birkaç kitlesel miting düzenlendi. Seferberliğin duyurulmasının ertesi günü Baksan şehrinin sakinleri spontane bir miting için toplandı.
25 Eylül’de, seferber edilen yaklaşık yüz kişinin anneleri Nalçik’in ana meydanına gittiler. Kabardey-Balkar başkanı Kazbek Kokov ile görüşme talep ettiler, ancak o, bölge sakinleriyle görüşmedi. Öte yandan diğer yetkililer kadınları sakinleştirmeye çalıştı ancak seferberliğin amacı ve bölgeden cepheye gönderilmesi planlanan kişi sayısı ile ilgili soruları yanıtlayamadılar.
Videolardan birinde bir protestocu, yönetimin temsilcisine “Senin çocuğun orada olsaydı, ben bakardım…” diyor. Yetkili, “Bu durumun kimsenin başına gelmesini istemem” diyerek kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Kadın, “Bu yüzden mi bizim çocuklarımızı gönderdin? Bizim çocuklarımızı almayın!” diye bağırmaya başlıyor. Yetkili, kanunun gereklerini açıklamaya çalışıyor, ancak bu açıklama, toplananlar arasında daha büyük bir hoşnutsuzluğa neden oluyor.
Sonuç olarak, seferberliğe karşı protestolara katılanlar hakkında 20’ye yakın protokol düzenlendi ve mahkemeler onlara para cezası verdi.
Rusya’da seferberliğin ilan edilmesinden birkaç hafta sonra, insan hakları örgütlerinin temsilcileri ve çok sayıda tanınmış aktivist, yerel makamlara bölgedeki seferberliğin durdurulması ve Nalçik’te gözaltına alınan kadınların yargılanmaması yönünde açık talepte bulundu. Davayı temyiz edenler ayrıca “tüm devlet yetkililerinin çocuklarının seferber edilenlerin listelerine dahil edilip edilmediğine dair gerçeklerin kontrol edilmesini” talep ediyorlar. Temyizi imzalayanların görüşüne göre Kabardey-Balkar’a gelen savaş çağrısı, “ulusal gen havuzunda ciddi ve onarılamaz kayıplara yol açabilir.”
“Yetkililerin görevi, herhangi bir protesto girişimini ortadan kaldırmak ve bu girişimleri olabildiğince görünmez hale getirmektir.”
Yerel blogcu ve aktivist Anastasiya Yemelyanova, Kavkaz Realii ile yaptığı röportajda, geçen yılın aynı zamanda her düzeydeki yetkililerin sözde “özel harekatı” (Editörün Notu: Rusya Ukrayna’daki savaşı resmen bu şekilde adlandırıyor) desteklemek için gönüllü ve zorla mitingler ve eylemler düzenlemesiyle de hatırlanacağını belirtti. Ayrıca, hiçbir yetkili veya milletvekilinin sert kanunlardan korktukları için bu önlemlere itiraz etmediğini de söylüyor.
“[Yetkililerin görevi], herhangi bir protesto girişimini ortadan kaldırmak ve bu girişimleri olabildiğince görünmez hale getirmektir. Askerlik celplerinin neredeyse her kapıya geldiği Baksan ve Karagaç’ta seferberliğe karşı toplantılar yapıldı, ancak onlar hakkında neredeyse hiçbir bilgi medyaya yansımadı. Cumhuriyetin kendi içinde bile, vatandaşların ezici çoğunluğu ne Lander davasını, ne “itibarsızlaştırma”ya karşı para cezalarını ne de Ukrayna’ya gitmeyi reddeden askerlerin ceza davalarını bilmiyor.” diye ekledi Yemelyanova.
Cezasız Kalan İşkenceler
Geçen yıl Kabardey-Balkar’da defalarca polis şiddeti içeren skandal durumlar ortaya çıktı.
Ağustos ayında, Nalçik mahkemesi Kıdemli Teğmen Beysultan Kertov’u, İçişleri Bakanlığı yetkililerini, yüzbaşı Azamat Akkayev ve Timur Ketov’u üç yıllık denetimli serbestlik altına aldı. Görevi kötüye kullanmaktan suçlu bulundular. Savcılık, 5 buçuk yıl hapis cezası istedi. Mağdurlar beş yıldır bu kararı bekliyorlardı.
Cumhuriyetimizde 25 yıl sonra ilk kez İçişleri Bakanlığı çalışanları suçlandı. Mahkemenin kararı neden bu kadar hafif?
Kavkaz Realii’nin editörleri, 2016’nın Ekim ayında güvenlik güçlerinin, mağaza çalışanları Aleksander Knyazev ve ortağı Valeriy Levdik’i işkence altında kaçırıp onları neredeyse bir milyon ruble değerindeki malı çaldıklarını itiraf etmeye zorladıkları suç hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Her ikisi de hastaneye götürüldü ve burada doktorlar vücutlarında çok sayıda yara tespit etti.
“Cumhuriyetimizde 25 yıl sonra ilk kez İçişleri Bakanlığı çalışanları suçlandı. Mahkemenin kararı neden bu kadar hafif? Sanıklardan birinin dedesi cumhuriyet savcısıymış, diğerinin ise duyduğuma göre eski suç soruşturma şubesi başkanıyla yakın ilişkileri varmış. Bu durumun kararı etkilediğini düşünüyorum.” diyor işkence kurbanı Aleksander Knyazev.
Nisan ayında, Prohladnenskiy bölgesinde yaşayan 63 yaşındaki bir kişinin, polis memurları tarafından dövüldüğüne dair yalan ihbarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı öğrenildi. Şüpheli, İçişleri Bakanlığı yetkililerinin kendisine karşı sebepsiz şiddet uygulamasından şikayetçi oldu, ancak soruşturma bunu bir iftira ve intikam girişimi olarak değerlendirdi.
Ayrıca Güney Bölgesi Askeri Mahkemesi, teröre yardım ve yasadışı silah kaçakçılığına yardım etmekle suçlanan Kabardey-Balkar vatandaşı Andzor Kudayev’in davalarını da değerlendiriyor. Suçlama, gizli bir tanığın çelişkili ve açıklanamayan boşluklar içeren ifadesine dayanmakta. Kudayev ise ilk itirafını elektrik işkencesi altında verdiğini iddia ediyor. Tıbbi muayene bedensel yaralanmaları doğruladı. Kudayev, işkenceye dair dava açmaya çalıştı, ancak 11 kez reddedildi.
İncil İçin Para Cezası Ve Koparılan “Z” Harfi İçin Davalar
Geçen yıl, cumhuriyette “geleneksel olmayan” Hıristiyan mezheplerinin temsilcileri üzerindeki baskı devam etti. Bu mezheplere inananlara göre bu durum, yerel FSB çalışanlarının onların kiliselerine karşı özel tavrından kaynaklanıyor.
Mesela, Nartkala kentindeki yerel dini örgüt “Yedinci Gün Adventist Hıristiyanlar Kilisesi” yasadışı dini faaliyetler nedeniyle para cezasına çarptırıldı. Papaz Yuriy Jemuhov, Kavkaz Realii’ye Ocak ayında kilise binasında yapılan bir arama sırasında FSB görevlilerinin yasanın resmi ihlali niteliğinde olan damgalanmamış dini yayınlar bulduğunu söyledi. Papaza göre olay, özellikle bu mezhebe inananlardan biri tarafından unutulmuş olan “Gimn Nadejdı” (Umudun İlahisi) kitabı, birkaç gazete ve İncil ile ilgiliydi.
Haziran ayında mahkemede, Nartkala kentindeki Evanjelik Hıristiyanlar Kilisesi aleyhine benzer bir “misyonerlik” maddesi kapsamında idari bir dava başladı. Mesele aynı zamanda Hıristiyanlık ile ilgili kitaplarda damga olmamasıyla ilgili.
Bu metin yazılmadan önce, Kabardey-Balkar şehir ve bölge mahkemeleri Rus ordusunun “itibarını zedelemeye” ilişkin 44 idari davayı incelemişti ve protokollerin çoğu (26 tanesi) cumhuriyetin başkentinde düzenlenmişti.
Mahkeme, Nalçik’te ikamet eden Zaurbek Jambekov’u, Rus ordusunu tekrar tekrar “itibarsızlaştırma” girişimi ve bir çocuğu suç işlemeye teşvik etmekten suçlu bulması nedeniyle iki yıl denetimli serbestliğe çarptırdı. Bu karar, ülkede böyle bir davada verilen ilk karardı. Resmi hikayeye göre Jambekov, 12 yaşındaki kızından park halindeki bir arabadan Rusya’nın Ukrayna’daki askeri saldırısının gayriresmi sembolü olan Z şeklindeki Aziz Yorgi kurdelesini koparmasını istemişti.
Bilime Saldırı
Kabardey-Balkar Bölgesel İnsan Hakları Merkezi Başkanı Valeri Hatajukov, Kavkaz Realii ile yaptığı röportajda cumhuriyetin neredeyse tüm önemli sosyal ve siyasi olaylarının Ukrayna’da genel federal gündemde olduğunu belirtiyor. Ancak Rusya Bilimler Akademisi’nin Kabardey-Balkar Bilim Merkezi İnsani Araştırmalar Enstitüsü personeli üzerindeki baskısı bölgesel olarak kaldı.
Bir insan hakları aktivisti, “Profesör Madina Hakuaşeva önderliğindeki bir grup çalışana saldırı gerçekleşti, evlerinde aramalar yapıldı, ekipman ve aletlere el konuldu ancak hiçbir suçlama olmadı. Bundan önce, kolluk kuvvetleriyle bağlantılı olduğu iddia edilen çeşitli anonim yayınlarda, bu enstitüye yönelik “tehditler” ve çalışanlarına yönelik aşırılıkçılık suçlamaları yayınlanmıştı.” diyor.
Hatajukov, bu olayların 1990’larda elde ettikleri egemenlikleri agresif bir şekilde ellerinden alınan cumhuriyetlerin sistemik olarak yok edilişinin bir parçası olduğunu vurguluyor. Ona göre yerel halkın hükümet organlarının oluşumuyla hiçbir ilgisi yok. Kendisi “Anayasa mahkemeleri tasfiye edildi, yasalar yeniden yazılıyor. Enstitünün üzerindeki baskı, cumhuriyetlerin egemenliğinin son unsurlarının da ortadan kaldırılmasının doğal bir sonucudur.” diyor.
30 Aralık 2022’de Kavkaz Realii’de yayımlanan bu yazı Ahsen Sıla Gökpınar tarafından Ajans Kafkas için Türkçeye çevrildi.