Çerkesk/Ajans Kafkas – Karaçay-Çerkes’in iki temel etnik grubu Karaçay ve Çerkesler arasına bu kez İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi hamiliği tartışması girdi. Karaçay-Çerkes Parlamentosu’nda Çerkres asıllı bir adayın Federasyon Konseyi’ne senatör olarak gönderilmesi önerisine Karaçayların engel olmasının yol açtığı gerilime, Expres-Posta gazetesinde Besleney köyündeki Çerkeslerin Yahudi çocukları Nazi ordularından korumalarıyla ilgili tarihi olayı sorgulayan bir makale tuz biber ekti.
Akademisyen Dalhat Kasayev’in 23 Eylül 2009’da yayınlanan yazısında, Kafkasya’daki Nazi işgal esnasında 32 Yahudi çocuğunun köyde himaye edilmesinde büyük emeği geçtiği anlatılan Murzabek Ohtov hakkında “Ohtov bir ihtiyar olarak sunuluyor, aslında ise Almanlar tarafından atanmış köy muhtarı idi. Almanların muhtarları, bilindiği üzere Sovyet yönetimi düşmanı ve hainleri arasından atanıyordu. Ancak bugün onun kabilesi bu faşist uşağını kahraman olarak sunmaya çalışıyor” diyerek Besleney halkını kızdırdı. 4 Kasım’da Habez bölgesindeki Besleney köyünde yaklaşık 500 kişi bir gösteri yaparak tepkilerini dile getirdi. Gösteriye Karaçay-Çerkes Parlamento Başkanı Zurab Dokşokov, Milletvekili Vyaçeslav Derev, devlet başkanlığından temsilciler de katıldı.
Aktarılan bilgilere göre bugün tartışmaya yol açan tarihi olay şöyleydi: Ağustos 1942’de Çerkes köyü Besleney’deki insanlar, abluka altındaki Leningrad çocuk evindeki Yahudi çocuklarından bir grubuna kapılarını açtı. 32 kişiden oluşan bu grup abluka altından Krasnodar Kray’ın Armavir şehrine kadar demir yoluyla gelmişti, ancak faşistlerin yaklaşıyor olmasından ötürü orada kalamazlardı. Yerel yönetim onlara bir günlük yiyecek ve su vererek, Kafkas dağlarına doğru gitmeleri, oradan Gürcistan’a geçmelerini tavsiye etti. Almanların Kuzey Kafkasya’ya saldırılarının ortasında Besleney sakinleri köylerinin yakınında aşırı yorgun haldeki çocuk grubunu gördü ve onları barındırdı. Faşistler Yahudileri gizleyenleri vurduğu için tüm çocuklar Çerkes soyadları ile köy kütüğüne yazıldı: Çocuklar kendilerini barındıran köylülere evlatlık verildi. Kendilerini belli etmemeleri için Leningradlı çocuklara birlikte oynamaları ve birbirleri ile görüşmeleri yasaklandı. Köyün işgali beş ay sürdü. Almanlar Besleneylerin Yahudi çocuklarını gizlediklerini öğrendi, ama sadece birini tespit edebildi ve onu da hemen vurdular. Savaştan sonra çocuklar yakınları tarafından bulundu ve Besleney’den gittiler, dördü ise yaşlılıklarına kadar burada yaşadılar. Şu anda var olan bilgilere göre, onlardan ikisi hayatta.
Bu tarihi vakıa aynı yazar tarafından daha önce Aralık 2008’de ‘Moskovski Komsomolets’ gazetesinde gündeme taşınmıştı. Kasayev, Besleney olayları hakkında yayınlanan ve İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlara yardım ettikleri suçlamasıyla 1943 yılında Orta Asya’ya sürülen ama 1957’de itibarları iade edilen Karaçaylar hakkında olumsuz anlatıların yer aldığı bir makaleyi eleştirmişti. Kasayev kendisini rahatsız eden makalede Besleney olayında çocuklar köye yaklaştığında Leningrad çocuk yurdu çalışanlarından birinin şöyle dediğini aktarıyordu: “Ne kadar zamanımız kaldı? Bir gün, bir hafta? Yoksa açlıktan mı öleceğiz ya da diğer abluka altındaki çocukların hainlerce öldürüldüğü gibi mi öldürüleceğiz. Karaçay tepeleyicileri onları sarp kayalıklardan attı. Ve onlarca ceset uzun süre Teberde nehri üzerinde yüzdü.”
Kasayev, ülke yönetiminin Besleneylilerin kahramanlıklarını ebedileştirilme çabalarını yersiz buluyor ve Yahudi çocuklarının Kafkasya’nın bu bölgesinde sadece Çerkesler tarafından saklanmadığını vurguluyordu. O dönemde Teberde’de bulunun 60 Leningradlı Yahudi çocuğu Kluhorski boğazından Gürcistan’a götüren ve daha sonra dönüşte Almanlar tarafından vurulan Hüsey Laypanov’un Karaçay olduğunu hatırlatan Yazar “Ne bizim, ne de onun akrabalarının aklına, ölen bir kişinin ölümünün ardından bir şey ile ödüllendirilmesi talebinde bulunmak gelmiyor. Çünkü her birimizin böyle davranması gerekiyor. Nedense evlat edinme sürecine katılan Abazinler (Karaçay-Çerkes’teki halklardan biri) unutuldu” diyordu.
Yazar siyasi gündemin kızıştığı bir dönemde Karaçay ve Çerkesler arasında tartışma koparırken Habez Bölge Başkanı Rauf Araşukov Regnum’a “Besleneylerin kahramanlığına, kim ve ne yazarsa yazsın anıt dikilecek. İnşaatını kendi şahsi paramdan finanse etmek istedim ama devlet başkanı bana, bunun ortak, enternasyonel bir iş olması gerektiğini söyledi. Şimdi anıt inşaatı için bağış hesabı açıldı” dedi.
Karaçay-Çerkes devlet başkanlığı basın sözcülüğü de, başkanın Besleneylerin kahramanlığının ebedileştirilmesine büyük önem verdiğini kaydetti. Ayrıca ‘Besleney: Yaşam Hakkı’ belgesel filminin rejisörü Vyaçeslav Davıdov’a ‘Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Milli Sanatçısı’ unvanın Karaçay asıllı Devlet Başkanı Boris Ebzeyev’in kararıyla verildiği hatırlatıldı. Ebzeyev’in bir aylık maaşını Besleney’de inşa edilecek anıta bağışladığı vurgulandı. Besleney film rejisörüne yönelik mesajında Ebzeyev, 15 yıl önce Rusya’daki İsrail elçisinin Yahudi çocuklarının kurtarılmasından ötürü üzerinde ‘Her kim bir hayat kurtarırsa; O tüm dünyayı kurtarır’ yazılı şükran sertifikası ve madalyası verdiği Karaçay ailesi Holamliyevleri de hatırlatmıştı. Kavkazki-Uzel’e göre Adıge Khase Başkanı Muhamed Çerkesov ise, kendisini sadece Expres-Posta’da yer alan yazı değil Karaçay-Balkar Dünyası gazetesinde ağustosta yer almış bir yazının şaşırttığını belirtti.
Bu yazıda Karaçay Halkı Sivil Örgütleri Koordinasyon Konseyi’nin bir çağrısı yer alıyordu. Çerkesov “Açıklamadan Koordinasyon Konseyi’nin Adıge örgütlerinin milletler arası ilişkileri kızıştıran (ki biz böyle bir şeyi hiçbir durumda yapmayız) hareketlerini görmezden gelmeye çağırdığı anlaşılıyor. Orada ayrıca toplum için zararlı sivil faaliyetlerin, aynı zamanda ‘Besleney: Yaşam Hakkı’ filminin görmezden gelinmesi öngörülüyor. Ödüle aday olan bir film nasıl zararlı bir faaliyet olarak adlandırılabilir? Bu çok güzel bir film ve sadece Karaçay-Çerkes televizyonundan değil diğer saygın kanallar tarafından da yayınlandı” dedi.
Çerkesov “Bence, Expres-Posta’da yayınlanan yeni makale Koordinasyon Konseyi’nin isteğini gerçekleştirmekten başka bir şey değil. Bu olayı tesadüfi olarak veya bir kişinin hatası olarak kabul etmek mümkün değil. Yazarın, bu tarihi olayların halen yaşayan tanıklarının olduğunu unutmaması ve tüm bunların doğru olmadığını yazmanın mümkün olmadığını bilmesi gerekirdi, bu çocuklardan gelmiş mektuplarım var. Bunun dışında biliyorum ki, Kasayev gazeteci değil, hatta tarihçi değil, o üniversitede fizik-matematik dersi öğretim üyesi” diye konuştu.
Expres-Posta Yayın Yönetmeni Raşid Uzdenov ise bu makalenin bu kadar tepkiye neden olacağını beklemediğini ve insanları üzmek istemediğini açıkladı. KU/ÖZ/FT