Türk-Rus ilişkileri İstanbul’da tartışılıyor

İstanbul/Ajans Kafkas – Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Türkiye-Rusya ilişkilerini bir çalıştayla masaya yatırdı.

İstanbul’da Conrad Otel’de dün başlayan ‘Türkiye-Rusya İlişkileri Çalıştayı’nın açılışında konuşan SETA Genel Koordinatörü Taha Özhan, “Kafkasya’yı kapsayan bu çalıştay serisinin ilki Ermenistan ile yapıldı. Bunu Azerbaycan ve Gürcistan çalıştayları izledi. Rusya çalıştayı ile seriyi tamamlıyoruz ancak gelecek aylarda Kafkasya’nın diğer alt gruplarının temsil edileceği ve tartışmaya katılabileceği daha büyük bir konferans düzenlemeyi hedefliyoruz” dedi.

Özhan, çalıştayda Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihsel detaya girilmeden

1990 sonrası dönemin ele almayı planladıklarını belirtti. Ağustos 2008’deki savaşın ardından herkesin kendi pozisyonunu ortaya koyma gereği duyduğunu belirterek Özhan, hem enerji hem de Rusya-Türkiye ve Türkiye-Kafkasya ilişkilerinde olumlu gelişmeler yaşanmaya başlandığını kaydetti. Türkiye’nin hem Nabucco’yu hem de Mavi Akım’ı gerçekleştirmesini Rusya’yı da belli ölçüde memnun ettiğini belirten Özhan, Rusya’nın Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde pozitif rol oynayabileceğini de ortaya koyduğuna işaret etti.

Özhan, "Ümit ederim ki ilişkilerin derinleşmesi, Kafkasya’da bir istikrar ve işbirliği havzasının başka bloklardan bağımsız bir şekilde sadece buradaki halkların bir şekilde karar verdiği bir zeminde devam eder ve bulunduğumuz çatışma alanları da çok kan akmadan herkesin işbirliği ve ’kazan-kazan’ pozisyonuna yakın durumlarda çözülür" dedi.

Başbakanlık Kafkasya Baş Müşaviri Savaş Barkçın da, "Rusya çok önemli bir küresel güç, aslında Çin’den bile daha fazla batı dışı tek siyasi güç" mesajı verdi.

Türkiye’nin modernleşme döneminde heykelcilik, edebiyat ve mimari gibi alanlarda Rusya’dan etkilendiğini belirten Barkçın, iki ülkenin de uzun ve zengin bir tarihe sahip olduğunu, modern çağda iki ülke arasındaki ilişkilerin çok yönlü, çok taraflı ve çok etkili geliştiğini kaydetti. Barkçın, ekonomide Rus-Türk işbirliğinin derinleştiğine işaret ederek şunları söyledi:
"1990’dan sonra başlayan ilişkiler daha çok ekonomik ilişkiler. Fakat 2000’den sonra, özellikle tezkere olayından sonra ve Türkiye’nin bu manada bölgesel ve küresel anlamda farklı ve kendine has bir siyaset takip etmesi ile beraber bu ilişki daha çok siyasi ağırlık kazandı. Rusya, Türklerin teşebbüs kabiliyetinin en çok yansıdığı coğrafya. Türkiye’nin bu ülkedeki doğrudan yatırımları çok yüksek meblağlarda. Ticarette, Rusya birinci ortağımız. 38 milyar dolar ihracatımız var bu ülkeye. Türkiye de Rusya’nın dördüncü büyük ihracat destinasyonu. Türkiye ithalatının önemli bir kısmı, başta doğal gaz olmak üzere Rusya’dan geliyor. Türkiye’nin Rusya’daki doğrudan yatırımı 6 milyar doları aşmış durumda. Enerji konusu çok çok önemli. Rusya bizim ana tedarikçimiz. Doğal gazımızın üçte ikisi, petrolümüzün üçte biri Rusya’dan geliyor. Türkiye ve Rusya’nın birbirlerini daha çok anlaması ve daha sıkı ilişkiler, ortaklık ilişkileri içine girmesi çok olumlu bir gelişme. İlişkiler sadece enerji, ekonomi ve ticaretle sınırlı kalmıyor. Stratejik ve siyasi anlamda da ilişkiler yoğunlaşıyor." FT