Sanal Çerkesya

‘Çerkes meselesi’ geçen sene tamamıyla beklendiği üzere zirveye çıktı. Soçi’deki 2014 Olimpiyatları yaklaştıkça, Rusya imparatorluğu tarafından XVIII-XIX. yüzyılda işlenen Adıge jenosidi daha aktif şekilde tartışılacak.

Kilit soru bunun kimin tarafından tartışılacağı? Avraam Şmuleviç ve bazı Adıge internet aktivistleri ile mi, yoksa Güney Federal Bölgeler Özel Temsilcisi Ustinov ile mi? Yoksa ‘Çerkes meselesi’ gerçek liderler başkanlığında Çerkes halkı tarafından sunulacak ve Rusya artık onun cevabını aramak zorunda mı kalacak? Bu sorulara net cevap vermek şimdilik zor, ancak bazı anlaşmazlıkları şimdiden göstermek mümkün.

 

Şu anda Çerkesya projesi kesinlikle sanal. Bu aşağılayıcı bir niteleme değil, sadece gerçeğin bir tespiti. İnternet, coğrafi olarak farklı olan Çerkeslerin karşılaşma ve ulusal ideoloji gibi bir şeyi inşa etmeye çalışma imkanı bulduğu bir alan. Kısaca şöyle tanımlamak mümkün: Adıge jenosidinin tanınması, muhacirlerin tarihi vatanlarına dönme hakkı, Çerkesya’nın yeniden kurulması. Ancak hedef belirleme sadece ideolojinin bir parçası, önemli ama parçası. Hedefe ulaşma için eylem programı olmadan hedefleme bu sadece idealistlerin hayalidir.

 

Geçen yıl eylem programının olmadığını ve oluşturulmasının da büyük bir mesele olduğunu apaçık gösterdi. Böyle bir sonuca sadece internet-forumlardaki tartışmalar değil, tamamıyla sene sonunda yaşanan gerçek olaylar itiyor. Adıgey ve Kabardey-Balkar’da milli hareket liderlerinin dövülmesi Çerkes toplumunun hiçbir tepkisine neden olmadı. Sözü edilenler de cep liderler değil, tamamıyla gerçek, önemli, saygı duyulan kişiler. Abhazya kahramanı, Kabardey-Balkar’daki Khase sivil hareketinin lideri İbrahim Yağan dövüldü. Dünya Adıge Kardeşliği lideri, popüler genç aktivist Zamir Şuhov vurulmaya çalışıldı.

 

Çerkes forumlarında gösterilen dövme olaylarına tepki, sanal değil gerçek toplumun kayıtsızlığını radikal bir şekilde gösterdi. Tek bir yürüyüş, tek bir toplumsal eylem olmadı. Her türlü programı oluşturmak mümkün, ancak o, kendisini hayata geçirecek toplum olmadan, insan olmadan incir yaprağı olarak kaldır.

 

Belki liderler bunlar değildir? Ama o zaman, insanların uğruna bir şeyler yapacağı gerçek Çerkes liderleri kimdir? Çerkes milli-aktivistler için cevap iç karartıcı. Yaklaşık 2 bin kişinin Karaçay-Çerkes’in Karaçay ve Çerkes cumhuriyetlerine ayrılmasını talep ettiği Çerkesk’teki miting, açıkça görüldü ki yerel oligark Vyaçeslav Derev’in Karaçay-Çerkes parlamentosundan senatörlük görevine adaylığı reddedilmesi nedeniyle tetiklendi. Üstelik ülkede konuşulduğuna göre, bir başka Çerkes oligark Raul Araşukov’un gayretleri sayesinde reddedildi. Çerkes aktivistleri kırmak istemiyorum ama Çerkesk’teki mitingin (onlardan birçoğu galiba milli çıkarlarını savunmak için katılmıştı) gerçekleşmiş olması, aktivistlerin miting öncesi yakalanmamış olması Derev’in nedeniyle idi. Yönetim mitingin ardında kimin olduğunu ve engellenmemesi gerektiğini biliyordu.

 

Başka liderler de var; selefiler. Bu liderleri insanlar çoğunlukla yüzlerinden tanımıyor, ancak onların faaliyetlerinin sonuçlarını görüyorlar; patlamalar, bürokrat ve siloviklere yönelik eylemler, geleneksel din adamlarının öldürülmesi vs.

 

Oligarklar var, vahhabiler de, ama milli Çerkes liderler görülmüyor. Ve bunun da sebepleri var. Rusya içinde Çerkeslerin (şimdilik diaspora konusunu bırakıyoruz) üç federasyon cumhuriyetine ayrılması elitlerin oluşmasına neden oldu. Kabardey-Balkar ve Adıgey’de bu güç elitleridir, Karaçay-Çerkes’de ticari elitlerdir. Bu grupların tamamıyla Kremlin kontrolünde olmaları dışında çıkarları Çerkes milleti çıkarları ile örtüşemez. Birleşik Çerkesya bir fikir olarak Rusya yönetiminin ciddi tepkisine neden oluyor ve bunu açıkça ifade etmek kesinlikle siyasi intihara eşit. Bunun dışında, RF birleşik Adıge cumhuriyetinin kurulması, bu yerel bürokratlar için üç çanta küçüktür.

Kabardey-Balkar’daki durum üzerinde ayrıca durmak lazım. Burası Adıgelerin ülke halkının çoğunluğu oluşturduğu tek bölge. Bu statüyü kaybetmeyi sadece yönetim eliti değil, Kabardeylerin oldukça önemli bir bölümü de istemiyor. Devlet Başkanı Kanokov’un da yaslandığı Kabardeyler bunlar oluyor. Elbette Kabardeylerin bu kendi mukadderatını tayin etmesini millet olarak Çerkeslere yönelik iç ayrılıkçılık dışında başka bir şeyle adlandıramazsın.

 

Diaspora meselesi (veya Çerkes aktivistlerin ifade etmeyi sevdiği gibi- milyonlarca Çerkes diasporası) aslında çok karışık. Diaspora gerçekten çok milyonlu, ancak her şeyden önce oldukça parçalanmış, ikincisi çok pasif. Son yirmi yıldır diaspora ilk kez bu sene, Dünya Çerkes Birliği’nin olağan kongresinde, ‘şöyle yada böyle’ Kabardey devlet başkanının himayesinden Kabardey-Balkarlı bankacı Kanşobi Ajahov’un seçilmesiyle ilgili hoşnutsuzluğunu dile getirdi. Diaspora günümüz Rusya’sındaki ‘seçim prosedürünü’ dehşetle izledi, hatta birkaç söz söyledi ancak beklendiği üzere oy kullandı. Aslında halen, 700 bin kişilik Rusya Adıge temsilcilerinin, hareketi kendi ellerine almaktan aciz ‘çok milyonlu Çerkes diasporasına’ koşulları dikte etmeye devam ettiğini söylemek mümkün. Ama Rusya Çerkeslerine şartları kimin dikte ettiğini de herkesin bildiğini düşünüyorum.

 

Bu arada Ajahov’un seçilmesinin üzerinden iki ay geçmeden, Kabardey-Balkar’da Çerkes aktivistleri dövülmeye başladı, DÇB’nin tam sessizliği ile. DÇB’nin yeni başkanının seçilmesinden beri tek hareketi, Adıgelerin olimpiyatlara, özellikle de kültürel programla nasıl katılabileceklerinin ifade edildiği ‘Dünya Çerkes Birliği’nin Devlet Başkanı Medvedev’e başvurusu’ oldu. Dünyadaki tüm Adıgeleri birleştiren örgüte layık faaliyet sonuçları.

 

Bu ‘başvuru’ ile selefiler oldukça zerafetle yararlandı. Tanınmış vahhabi lideri Anzor Astemirov, Medvedev’e başvuruya karşı çıkan tek kişi olan Askerbi Melinov’u korumayla ilgili açık mektup yazdı. Astemirov şöyle yazıyor (orijinal dil): “Sayın Askerbi, sömürge kurumları ve Kremlin kuklaları tarafından organize edilen mitingi protesto ederek ortaya çıkan tek Çerkes sen oldun. Dedelerimizin kemikleri üzerinde yapılacak ‘Alçakiyat 2014’ oyunlarının yapılmasına resmi protesto eden tek kişisin!… Bugünkü karanlık ve karışık zamanda bizim Sosruko’muz sensin. Senin tarafından çıkarılan kıvılcımın ateşi tutuşturmasını umut ediyoruz.” Henüz geçenlerde Çerkes milliyetçiliğini azarlayan bir adam için hatırı sayılır stil, kelime ve ses tonu değişikliği. İşte pagan Nart efsanesinin kahramanı Sosruko bile manevra yaptı, anlaşılan Çerkes dünyasında selefi ideolojisinin tek rakibi olan Çerkes milliyetçiliği tabutuna çivi niteliğinde.

 

Maalesef, geçen sene Adıge milliyetçiliği için tek ‘olumlu’ an Rusya politologlarının ‘Çerkes meselesine’ ilgilerinin artmış olması oldu. ‘Olumlu’ kelimesini tamamıyla bilinçli olarak tırnak içine alıyorum, çünkü Çerkeslere yönelik Rusya gazetecileri hiçbir olumlu şey yazamadı. Bu sene Çeçen köylerinde prezervatif dağıtılması tavsiyesinde bulunan politolog Mikhail Tulski, uzunca kendine has ifadesiyle Çerkeslerin göçünün gönüllü olduğunu açıkladı. Ama İnternet-fon niteliğinde böyle. Çerkeslere karşı daha ağır toplar hareket etti: Ruslara 2008’de Gürcü politikasının son 600 yıldır tüm rezilliğini anlatan Andrey Epifantsev, geçen sene ‘Olmayan Jenosit’ başlığında büyük bir makale yazdı. O çok sayfalı çalışmayı analiz etmeyeceğim- zaman ve istek yok. Ama gereken bu zaman,  bu ‘şaheseri’  inceleyerek konuyla ilgili büyük sayıda materyal hazırlayan genç Çerkes internet odaları var (Her Çerkes forumu Elifantsev’in makalesinden alıntılarla dolu). Ancak bu bir kez daha Çerkesya’nın bir proje olarak henüz internet alanında kurulduğunu gösteriyor.

 

Rusya yönetimi, Rusya politologlarından farklı olarak, Çerkes milliyetçilerine yönelik açık ataklar konusunda kendine izin vermedi. Diaspora ile görüşme, Devlet Duma’da Çerkeslere yurttaş statüsü verilmesi hakkında kanun tasarısı, yönetim olimpiyat öncesi zamanın tüm önemini anlayarak, Çerkesler tarafına hafif yaltaklanmalar yapıyor. Önemli olan sükuneti korumak, elbette geçen seneki Abhazya’nın bağımsızlığının tanınması da buna az hizmet etmiyor. Ama bu etki uzun olacak mı? ‘Sanal Çerkesya’ projesi ne kadar kısa sürede herhangi gerçek bir şeye dönüşebilir? Sorular karmaşık ve ilgili olmayan birinin bu sorulara kesin cevaplar vermek için riske gireceği şüpheli. Bakalım. ÖZ/FT

 

Demis Polandov’un 5 Ocak 2010’da Prague Watchdog’da yayımlanan makalesini Ajans Kafkas için Özlem Güngör Türkçeye çevirdi.

 

Demis Polandov