Şamba: Rusya’yı tanıdığına pişman etmeyelim

Sohum/Ajans Kafkas – Abhazya Dışişleri Bakanı Sergey Şamba, 12 Aralık devlet başkanlığı seçimi öncesinde adaylardan eski Devlet Başkan Yardımcısı Raul Hacımba başta olmak üzere muhalefetin Gürcistan’la yürüttüğü müzakereleri eleştiri konusu yapması üzerine basın toplantısı düzenleyerek yürüttüğü dış politikayı savundu.

Bütün basın kuruluşlarına davetiye gönderen ama karşısında sadece resmi haber ajansı Apsnıpress ile Abhazya Devlet Radyo Televizyon Kurumu çalışanlarından başkasını bulamayan Şamba, eleştiri konularından biri olan Gürcistan’ın BM temsilcisi Irakli Alasaniya ile yaptığı görüşmelerin ‘saldırmazlık anlaşması’ taslağı hazırlamaya yönelik olduğunu, bunu Abhazya Milli Güvenlik Konseyi’nin bilgisi dahilinde ve devletin remsi politikası çerçevesinde gerçekleştirdiğini belirtti. Şamba, Hacımba’nın müdahalesi olmasaydı Ağustos 2008’deki savaş öncesinde Kodor’da Gürcistan’ın etkisi altındaki Svan nüfus içinden polis gücü oluşturularak BM misyonuna son verileceği suçlamasını da reddetti. Rusya’dan uzaklaşıp Batı yanlısı bir çizgiye kaydığı saptamasını da kabul etmeyen Şamba, Rusya ile stratejik müttefikliği korurken çok yönlü dış politika izlediklerini belirtti. Seçim sürecinde muhalefetin çizdiği tabloyu çok abartılı bulan Şamba, “Her şey o kadar kasvetli ve korkutucu değil” derken, Abhazya’nın demokraside çuvallayıp Rusya’yı bu ülkenin bağımsızlığını tanıdığına pişman etmek isteyen güçlerin oyununa gelinmemesi çağrısı yaptı. Şamba iki resmi kurumu temsil eden gazetecilerin sorularına geçmeden önce şu değerlendirmelerde bulundu:

‘Tanımayanlar bile bize dostça yaklaşılıyor’

“Ülkelerin çoğu, özellikle de bizim irtibatımız olan ülkeler Abhazya’ya tamamıyla dostça yaklaşıyor. Hatta bizi tanımayacağın söyleyenler bile cumhuriyetimize saygı ve sempati ile yaklaşıyor. Bu kulis konuşmalarında görülüyor. Onlar medeni bir devlet olarak geliştiğimizi görüyorlar. Elbette bizim çözülmemiş birçok iç problemimiz var. Bazı şeyleri daha etkili biçimde çözmek mümkündü, ancak hangi kaynaklara sahip olduğumuzu unutmayalım. Tanınmadan sonra bizim daha fazla meseleyi çözebilme imkanımız oldu. Tanınma tarihimizde bir dönüm noktası oldu. Devletimizin tarihinde şu anki gibi bağımsızlık şekli yoktu. Biz sıkça Abhazya krallığını hatırlamayı seviyoruz, ancak tarihçi olarak söylemek isterim ki, Abhaz kralları kendilerine unvan veren Bizans İmparatorluğuna bağımlıydı.
BM Güvenlik Konseyi üyesi olan büyük komşumuz Rusya ile ilişkilerimiz sadece partnerlik değil, stratejik birliktir. Dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardım anlaşmasına uygun olarak, askeri tehlike durumunda Rusya Abhazya tarafında yer alacak. Şimdi artık dış güvenliğin sağlandığı şu anda iç problemler, ekonomimizin gelişimi konularına konsantre olma imkanı var. Alasaniya ile görüştüğümüz konu, Gürcistan ve Abhazya arasında savaşın tekrarlanmamasıyla ilgiliydi. Ve bu konu üzerinde, Yalta’da 2000’de gerçekleştirilen görüşmede uzlaşılmıştı. Bu görüşmenin sonuç belgesinde, tarafların savaşın yeniden başlamaması ve halklar arası güvenlik garantisi belgeleri üzerinde çalışmaya başlamaları yazılıydı. O zamandan beri süreç çeşitli başarılarla devam ediyor. Abhazya ve Gürcistan arasında tüm irtibatın tamamıyla kesildiği dönemler oldu. Örneğin 2001’de Gürcü askerleri ve Ruslan Gelayev birliğinin Kodor Vadisi’ne silahlı saldırısından sonra. Bir müddet sonra biz müzakereleri yeniden başlattık, savaşın başlamaması için belge hazırladık. O zaman benim müzakereler konusunda partnerim devlet bakanı Georgi Haindrav idi.
Daha sonra müzakere süreci yeniden Gürcü askerlerinin Temmuz 2006’da Kodor’a girmesi ile koptu. Alasaniya ile Mayıs 2008’de görüşme kararı, her ne olursa olsun böyle bir belgenin hazırlanması için alındı ve biz belgeyi hazırladık. Biz diplomasiyle meşgulüz. Dışişleri Bakanlığı, askeri kurum değil. Barışçıl çözüm için fırsatlar bulmamız gerekiyor. Şu veya bu şartlarda faydalı kararları almak ülke yönetimine ait. Kodor Vadisi ile ilgili anlaşmazlığın barışçıl çözüm yollarıyla da ilgilendik. Olası barışçıl çözüm seçeneklerinden biri niteliğinde, Gürcü askerinin çıkışından sonra Yukarı Kodor’da kimin düzeni sağlayacağı meselesi de müzakere edildi. Yerli halk Svanlardan güvenlik organı oluşturmak, bunun için de BM polisini çekmek gerektiğinden söz edildi. Bilindiği üzere, BM askeri misyonunda 10 polis vardı, üçü Abhazya’dan, 7’si Gürcistan’dan. Aruaa’nın kongresinde (10 Eylül’de) benim Abhazya televizyonundaki bir konuşma kaydım, güya benim vadide polis kontrolünden yana olduğumu destekleyici olarak sunuldu. Gürcülerin hiçbir zaman gönüllü olarak vadiden askerlerini çekmeyeceğini bildiğimizden, biz problemlerin barışçıl çözümü konusunda çeşitli seçenekleri görüşmeye hazır olduğumuzu gösterdik, buna paralel olarak askeri operasyon da hazırladık. Hiç kimse Kodor Vadisi’ni vermeyi düşünmedi. Bir kez daha Alasaniya ile hazırladığımız belgeyi göstermeye hazırım. Orada böyle bir şey yok. Orada Kodor Vadisi’nde tarafların anlaşmadığı küçük bir nokta var ve Kodor Vadisi problemlerinin barışçıl çözüm yollarının aranması devam edecek. İşte belgede söylenen şey bu. Bunun dışında, bizim Tyrol’e gittiğimiz suçlaması dile getirildi. Bunda suç ne anlamıyorum. Biz oraya Abhazya’nın çıkarlarını satmaya mı gittik? Bizim, müzakere sürecinin başından beri görevimiz, yeni askeri çatışmalara izin vermemek ve zamanı uzatmaktır. Sadece müzakerelerle hedeflerimize ulaşabilmemizin şüpheli olduğunu çok iyi anlıyorduk. Mülteci problemleriyle ilgili şiddetin giderilmesi de gerekiyordu. Biz uzun yıllar bununla başarılı şekilde baş ettik. Hiç kimse bizi zaman uzatmakla suçlayamaz, çünkü aynı anda çeşitli teklifler yaptık.
Çünkü biz anlaşmazlıkla ilgileniyoruz, dünyanın diğer bölgelerinde çözüm meselelerinin nasıl çözüldüğüne ilgimiz da tamamıyla anlaşılır, çünkü bazı unsurlar bizim durumumuz için de belki kabul edilebilir. Bu arada, Tyrol’de tarımda küçük işletmelerin nasıl geliştirileceği konusunda bir ilginç şeyler öğrendik. Bu faydalı idi. Ancak hiç kimse onların siyasi çözüm tecrübelerini kullanmayı düşünmedi.

‘Gelin seçimleri saçmalığa dönüştürmeyelim’

Aynı şekilde temsilcilerimiz diğer bölgeler de gitti; Kıbrıs ve Kosova’ya. Ben kendim oraya gittim, ve bu suçlamaları anlamıyorum. Elbette diplomaside her şey açıkça konuşulmaz, ama beni bunu yapmaya zorluyorlar. Biz Güvenlik Konseyi oturumlarında Kodor Vadisi ve Tyrol ziyaretini müzakere ettik. Bu konulara neden yeniden dönülsün? Eğer sorumlu bir politikacıysan, Güvenlik Konseyi’nde müzakere edilen bir şeyi tüm tarafıyla nasıl ortalığa çıkarabilirsin. Bunun sorumsuzca bir politika olduğunu düşünüyorum. Eğer konuşulanların hepsi sokağa taşınacak olursa, Güvenlik Konseyi’nde devlet konularının ciddi şekilde müzakere edilmesi mümkün olmaz. Maalesef öyle de oldu.
Politikada ve ülke üst yönetiminden çoğulculuktan yanayım, ancak riayet edilmesi gereken kural ve formlar var. Gelin seçimleri bir saçmalığa dönüştürmeyelim, çünkü gözlemleniyoruz. Geçen seçimlerde biz, çok zor durumlardan çıkma yolları bulabileceğimizi, devlet ve demokrasimizin olgunluğunu gösterdik. Geçmişten ders çıkarmalıyız, çünkü burada durumu istikrarsızlaştırmayı ve Rusya’ya Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyarak yanlış hareket ettiğin göstermek isteyenler var. Elbette onlar, her türlü negatif olaydan memnun olacaktır. Bundan dolayı düşmanlarımızı sevindirmemeliyiz, seçimleri dürüst rekabet mücadelesi ile gerçekleştirmeliyiz.”

Şamba ardından gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı:
 
Apsnıpress: Toplumda sizin batı yanlısı bir siyasetçi olduğunuz düşüncesi oluşturulmaya çalışılıyor.
 
Sergey Şamba: Bir çok siyasetçi Moskova’nın desteğini almak, beni ise Rusya için çok güvenilir olmayan partner diye sunmak istiyor. Çeşitli muhalif parti liderleri, Rusya elçisine, Kodor Vadisi’yle ilgili benden şikayetçi olmak, beni güya Rusya’nın arkasından Alasaniya ile görüşüp bir anlaşma hazırlamakla suçlamak amacıyla gitti. Cevap olarak şunu işittiler: ‘Siz önce Sergey Mironoviç Şamba’ya gitseydiniz, o size durumu açıklardı. Rusya bu anlaşmanın hazırlanmasını istiyordu. Rusya devlet başkanı onu imzalayacaktı. Eğer bu anlaşmayı Medvedev, Bagapş ve Saakaşvili imzalayacaktıysa onlar nasıl bizim arkamızdan bu belgeyi hazırlamış olabilirler?’ Buna ne diyebilirim? Ben aslında tüm ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmekten yanayım. Eğer bu batı yanlısı bir politika olarak adlandırılıyorsa, öyle olsun.
Doğu, Batı, Kuzey ve Güney ile ilişkiler oluşturmaktan yanayım. Elbette bizim stratejik müttefikimiz Rusya’dır ve bu konuda her şey söylenmiştir.
Heyetimiz şu anda İran’da bulunuyor, İran her zaman bölgede önemli bir oyuncu olmuştur. Daha önceden İran heyeti bize geldi. Onlar Abhazya’nın bölgenin stratejik güvenliği konusundaki önemini anlıyor. Heyetimiz geçenlerde Libya’da, Orta ve Güney Amerika’da bulundu. Bizimle ilişkiler oluşturmayı istediğini çeşitli ülkeler, Ekvator, Peru, Cezayir dile getirdi. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki ülkelerde çalışıyoruz. Dış politikamızı ve çok yönlülüğümüzü kınayanlar anlamalıdır ki, çeşitli ülkelerle irtibat sağlamaya çalışırken, stratejik müttefikimiz Rusya’yı değiştirmiyoruz.
 Bölgemizin önemli komşuları var; AB ülkeleri. AB’nin de bize yönelik tavrını nasıl değiştirdiğini görüyoruz. Geçenlerde, Abhazya’daki devlet başkanlığı seçimleri ile ilgili Peter Semnebi, bunun Avrupa için önemli bir anlamı olduğunu söyledi. Bu da bir şey demek. AB’nin Abhazya’nın bağımsızlığını tanımayacağı açıklamalarına rağmen, onlar Abhazya halkı ile işbirliğini istiyorlar.
Görüyoruz, Türkiye NATO üyesi olması ve Abhazya’yı tanımıyor olmasına rağmen, Abhazya ile ilgili kendi istikametini oluşturuyor.  Komşu Gürcistan ile anlaşmazlığımız var, ancak bizim onu çözmemiz lazım. Gürcistan ile barış içinde olma meselesini çözmemiz gerektiğine kesinlikle eminim ve bu konuya er ya da geç geçeceğiz.
 
Apsnıpress: Cenevre görüşmeleri çerçevesinde askeri hareketlerin yeniden başlamamasına yönelik bir tasarısı görüşülüyor. Bu müzakere şu anda hangi aşamada?
 
Şamba: Rusya ısrarla, o zaman Alasaniya ile müzakere ettiğimiz ‘güç kullanılmaması anlaşması’nın imzalanmasını istiyor. Şu anda Cenevre’de bu süreç oldukça zor, çünkü taraflar şimdilik sıkı bir şekilde kendi pozisyonlarında duruyor. Aracılar pozisyonları yakınlaştırmaya çalışıyor, bakalım bundan ne çıkacak. Bizim, takip ettiğimiz kendi taktiğimiz var. Her ne olursa olsun bu süreçte Abhazya diplomasisinin durumunu göstereceğiz. Diplomasi ise devletin yüzü, onun politikasının seviyesinin göstergesi. Cenevre görüşmelerine ve Gal’deki beşli görüşmelere katılan herkes görüyor ki, temsilcilerimiz oralarda Abhazya’yı başarılı şekilde temsil ediyorlar. Çeşitli ülkelerin ve uluslararası örgütlerin dahil olduğu Cenevre süreci bizim için önemli. O süreç yönetimimizin yasallığını sağlamlaştırıyor, bağımsızlığımızı destekliyor. Biz uluslararası sürece katılıyoruz. Uluslararası tanınma Abhazya’nın tüm ülkeler tarafından tanınması anlamına gelmiyor. Ülkenin tanınması, onun uluslararası tartışmalara, forumlara ve diplomatik zirvelere katılmasıdır. Bundan ötürü bizim için ilk adımdır. Bu süreç de çok düzgün başlamadı. Ancak biz takip ettiğimiz politika ve diplomasi ile bu süreçte sağlamlaştık. Abhazya’nın yakın zamanda bu alanda daha başka başarıları da olacağını düşünüyorum.
 
Apsnıpress: Askeri hareketlerin yenilenmemesiyle ilgili belgenin Abhazya ve Gürcistan tarafından imzalanmasından söz ediliyor değil mi?
 
Şamba: Bundan da bir şey çıkmayabilir. Biz önceden bir şey diyemeyiz, ama Gürcistan bu belgenin Rusya ve Gürcistan tarafından imzalanmasını istiyor. Onlar son zamanlarda anlaşmazlığı bir başka alana çekmeye, anlaşmazlığı Gürcü-Rus anlaşmazlığı olarak sunmaya çalışıyorlar. Bu durumda Gürcistan, büyük Rusya’dan zarar görmüş küçük ülke olarak dünya toplumunun desteğine güvenebilir. Biz, elbette Rusya da böyle bir seçeneği kabul etmez. Ama bu belge ile ilgili bir şey elde edilemezse de, Cenevre sürecine katılımımızın daha başka olumlu yönleri var.
 
Apsnıpress: Radyo Svoboda’nın (Özgürlük Radyosu-Radio Liberty) Abhazya’da temsilcilik açmasıyla ilgili mesele neydi?
 
Şamba: Bu konuda çok spekülasyonlar oldu. Biz kendi şartlarımızı, onlar için elbette kabul edilemez olan şartlarımızı sunduk. Diğer şartları ise biz elbette kabul etmedik. Biz onlara bize yazılı şekilde tasarıyı göndermelerini teklif ettik. Biz, Abhazya’da bağımsız editörlük teklifini incelemeye hazırdık. Onlarsa Abhazya editörlüğünü Gürcü, Rusya veya karma Gürcü-Rus editörlüğüne dahil etmek istedi. Biz bunu kabul etmedik ve elbette bu projeye dahil olmayacağız. Ama bizim ‘Svoboda’yı susturacağımız, yayına izin vermeyeceğimiz’ açıklaması saçmalıktır. Hiç kimse hiçbir şeyi susturamaz. Radyo Svoboda Sovyet döneminde de susturulmasına rağmen yayın yaptı.
 
Apsnıpress: Svoboda radyosunda yayınlanan ‘Eko Kafkasya’ programlarından tek birini olsun dinlediniz mi?
 
Şamba: Maalesef son zamanlarda hiç radyo dinlemiyorum. Onlar bana röportaj için telefon açtıklarında hayatımda ilk kez röportaj vermeyi reddettim. Gerçi ben tüm Gürcü gazetecilere günde birkaç röportaj veriyorum. Belki, Gürcü gazetecileri ile görüşüyor olmam kimilerinin hoşuna gitmeyebilir, ancak ben bunun da önemli olduğunu düşünüyorum. Ben, çıkarlarımız arasında bakış açımız ve tavrımızın Gürcistan’a kadar ulaştırılmasının bulunduğunu da düşünüyorum. Gerçi, benim adıma konuştukları, kesinlikle söylemediğim veya vermediğim açıklamaların olduğu durumlar da oluyor.
 
Apsnıpress: Seçim öncesi sürece müdahale etmemeyi başarabilecek misiniz?
 
Şamba: Bu sürece müdahale etmeyeceğimi söyledim, ama herkes bana bunu başaramayacağımı söyledi. Ve öyle de oldu. Aruaa kongresinde beni suçladıklarında bir defa sustum, ancak bir şey ne kadar tekrar edilebilir?
 
Apsnıpress: Eğer muhalefet safında olsaydınız, dış politikanızdan ötürü eleştirirler miydi, ne düşünüyorsunuz?
 
Şamba: Ben çalışmalarımızı toplumun değerlendirmesinden yanayım. Birçokları, hiçbir şeyin bize bağlı olmadığını, her şeyi bizim için Rusya’nın yaptığını söylüyor. Öyle olmuyor. Her zaman tarihte rolü azaltılamayacak durum ve kişiler var. Tüm bu faktörler birlikte sonuç veriyor. Bizim durumumuzda Rusya ve Abhazya’nın çıkarları örtüştü. Bizim ilkeli tavrımız, bizim uzun ve sürekli mücadelemiz, dünyadaki durum, dış politika konjonktürü, tüm bunlar  küresel siyasi bağlamda uygun oldu. Ve sonuç ortaya çıktı. Eğer biz başka bir politika yürütseydik?

Abhazya Devlet Radyo-Televizyon Kurumu: Hacimba neye dayanarak, kendisi sayesinde Kodor Vadisi’nin uluslararası polis kontrolüne verilme girişiminin engellendiğini iddia ediyor?
 
Şamba: Bunun olması için Gürcülerin oradan askerlerini çekmesi gerekiyordu. Ama bu operasyonu başarılı şekilde yürüten, Kodor Vadisi’ni harp alanı olarak gören Gürcülerin, orayı bizim oluşturduğumuz polise (Svanlara) birden bırakacaklarını kim düşünebilir? Elbette onlar bunu kabul etmezdi. Bundan ötürü de Hacimba’ya değil Saakaşvili’ye teşekkür etmek lazım.
 
Apsnıpress: Peki sizin eski Abhazya Güvenlik Konseyi Sekreteri Stanislav Lakoba ile temel anlaşmazlıklarınız nelerdir?
 
Şamba: Bizim onunla hiçbir anlaşmazlığımız yok. Üstelik, onunla her zaman iyi ilişkilerimizin olduğunu düşünüyorum. Biz aynı alanda çalıştık, yaşadık. Bizi birçok şey birbirimize bağlıyor ve ona büyük bir sempatim var ve onun ciddi politikacılardan biri olduğunu düşünüyorum. Bağımsızlık için mücadelemizde Lakoba olayların tam merkezinde idi, onun rolü çok iyi biliniyor. Stanislav Lakoba’nın çok önemli yazıları da Abhazya’nın içinde bulunduğu gerçeği yansıtıyor. Bizim Sosyal Araştırmalar Enstitümüz olmasına rağmen ‘Abhazya Tarihini’ o yazdı. Onun çalışmaları sayesinde insanlar Abhazya hakkındaki gerçeği biliyor. ÖZ/FT