Rusya ile ilişkiler derinleşiyor

Moskova/Ajans Kafkas – Moskova’ya ‘resmi ziyaret’in bir adım ötesine tekabül eden ‘devlet ziyareti’ gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rus Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin’le ilişkileri derinleştirmeye yönelik görüşmeler yaptı.

Dün önce parlamentonun alt kanadı Duma Başkanı Boris Grizlov ve üst kanadı Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mironov ile görüşen Gül, ardından eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte Dimitri ve Svetlana Medvedev çifti tarafından Kremlin Sarayı’nda törenle karşılandı. Samimi karşılamada Medvedev Hayrünnisa Gül’e bir buket çiçek verdi.

Enerji ve nükleer santral kurulması dahil pek çok konunun ele alındığı görüşmelerin ardından ortak basın toplantısında Medvedev, ‘çok boyutlu ve çok eksenli yeni bir işbirliğine yöneldiklerini belirtti. Rus lider “Gül’le imzaladığımız bildiri sadece siyasi ilişkileri geliştirme hedefiyle kalmayıp ticari ve insani ilişkileri geliştirme yönünde yeni adım teşkil ediyor” dedi.

Gül, Medvedev’le ortak bildiri imzalayıp son dönemlerde ciddi ivme kazanan işbirliğini farklı alanlara taşıyarak ilerletme konusunda uzlaştı. Dün Kremlin’de imza atılan ortak bildiride, ikili ilişkilerin sıkılaştırılması; bölgesel ve uluslararası sorunlarda ikili danışma mekanizmalarının oluşturulması; uluslararası kuruluşlara adaylıklarda karşılıklı destek; terör, uyuşturucu, silah kaçakçılığı ve uluslararası nitelikteki suçlarla mücadelede işbirliğini artırma; iki ülke çıkışlı mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımına imkan sağlayacak yasal düzenlemelerin en kısa sürede ikili anlaşmalara uygun şekilde hayata geçirilmesi; müteahhitlik alanında sağlanan işbirliğinin Soçi Olimpiyat Oyunları’nın altyapı hazırlığı çalışmalarına da aktarılması; kara, deniz ve demir yolu taşımacılığının geliştirilmesini öngören projelerin desteklenmesi ve ikili anlaşmalara uygun olarak en kısa sürede hayata geçirilmesi; enerji alanındaki işbirliğinin somut projelerle çeşitlendirilmesi; turizm, askeri ve savunma sanayisi alanlarındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve vize işlemlerinde kolaylaştırıcı çalışmaların yapılması gibi temenniler yer aldı.

Nükleer enerji alanındaki işbirliğinin ekonomik ilişkilerin önemli bir parçası olduğu vurgulanan bildiride, Türk tarafının Rus firmalarının Türkiye’deki nükleer enerji projelerine gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyet dile getirildi.

Bildiride ayrıca, her iki ülkede Türk ve Rus nüfusunun giderek arttığına işaret edilerek, iki ülkedeki Türk ve Rus çocukların eğitimlerinin karşılıklı adımlarla kolaylaştırılması, bu çerçevede iki ülke eğitim bakanlıkları arasındaki işbirliğinin yoğunlaştırılması kararı alındığı kaydedildi. Gül 4 günlük devlet ziyareti çerçevesinde dün akşam saatlerinde Putin ile bir araya gelerek Ortadoğu’daki son durum dahil dış politika konularını ele aldı.

Rus basınında Gül’ün ziyareti

Gül’ün dün yaptığı temaslar hafta sonunda basılan az sayıdaki Rus gazetesinde geniş şekilde yer buldu. Zaman gazetesinin yaptığı derlemeye göre Komsomolskaya Pravda gazetesi, ziyareti ”Ankara 60 milyar dolarlık elektrik enerjisi satın aldı’ başlığıyla duyurdu. Türklerin Rusya’da özellikle inşaat alanında son yıllarda ”büyük paralar kazanmayı öğrendiği” belirtilen haberde, ”Son 10 yılda 20 milyar dolarlık inşaat anlaşması imzalandı. Turistlerimiz Türklere çok iyi bir kazanç sağlıyor. Her yıl 2,5 milyon Rus turist Türkiye’yi ziyaret ediyor” denildi.

Gül’ün Kremlin’de yaptığı açıklamada, Rus turistlerin Türkiye’de kendilerini evlerinde hissettiğini ve kendilerinin de bundan dolayı ”onlardan daha fazla mutlu” olduğu ifadesini kullandığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:

”Türkiye, Rusya için enerji alanında oldukça ilgi çekici bir devlet. Geçen yıl Türklere 23,8 milyar metre küp doğal gaz sattık ve bu rakamın bu yıl artması bekleniyor. Enerji Bakanı Sergey Şmatko yaptığı açıklamada, Türkiye’deki nükleer elektrik santralinin Rus şirketi tarafından inşa edileceği kararı alındığını belirterek, 18-20 milyar dolarlık projenin 6 yıl içinde tamamlanacağını söyledi. Önümüzdeki 15 yıl boyunca Rusya Türkiye’ye elektrik satışından 60 milyar dolar kazanabilecek.”

Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev’in Gül ile görüşmesinde, Türkiye’nin Rusya’nın en büyük dış ticaret ortaklarından biri olduğunu ve ikili ticaret hacminin 34 milyar doları geçtiğini kaydettiğine işaret edildi.

Kommersant’ta da, ”İki ülke liderleri gaz birliğini görüştüler” başlığıyla yayımlanan haberde, Kremlin’de ilk defa Rusya’ya devlet ziyaretinde bulunan Gül’ün Medvedev ile görüştüğü kaydedildi. Kommersant’ın edindiği bilgiye göre, görüşmelerin ana konusunu, Avrupa’ya çekilecek yeni doğal gaz boru hatları çerçevesinde Moskova ve Ankara’nın pozisyonlarının yakınlaştırılması oluşturdu.

Kafkaslardaki savaştan (Gürcistan-Rusya) sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesinin ”zirve noktasını bu ziyaretin oluşturduğu” belirtilen haberde, ”Türkiye, Gürcistan olayları sırasında Moskova’yı kınamayan tek NATO ülkesi olduğu gibi, ABD gemilerinin Karadeniz’e girişini engelledi ve gemilerin girişine karşı sert eleştirilerde bulundu. Ankara’nın Kafkasya’da istikrar ve işbirliği paktı önerisi de Moskova tarafından sıcak karşılandı” denildi.

Haberde, Türkiye ile ilişkilerin kilit noktasını, Medvedev’in de dünkü görüşmede Gürcistan’ı ima ederek söylediği, ”Biz benzer sorunları bölge dışındaki ülkelerin katılımı olmadan çözebilecek güçteyiz” sözlerinin oluşturduğu ifade edilerek, Ankara ve Moskova’nın bölgedeki sorunların çözümünde Washington’ın katılımını istemediği anlamına geldiği ileri sürüldü. Rusya Dışişleri Bakanlığından adı açıklanmayan bir kaynak gazeteye yaptığı değerlendirmede, iki ülke arasında imzalanan ortak deklarasyonda ilişkilerin yeni bir seviyeye çıkarılmasının öngörüldüğünü belirterek, ”Bu deklarasyon daha çok siyasi boyutu fazla olan bir belge ve bundan dolayı fazla somut bir şey içermiyor. Kafkasya’daki İstikrar Paktı anlaşması gibi bu deklarasyonu da formüle etmek ve somut içerikle doldurmak gerekiyor” dedi.

Kaynak, artık her görüşmede doğal gaz güvenliği konusuna değinildiğine işaret ederek, ”Rus-Türk ilişkilerinde stratejik öneme sahip enerji işbirliğinin geliştirilmesi konusu büyük potansiyele sahip. Rusya, Türkiye’den geçen boru hatlarına ilgi duyuyor. Biz Türkiye’nin bu konudaki çıkarlarına saygı duyuyoruz. Türkiye’nin de bizim çıkarlarımızı düşüneceğini ümit ediyoruz” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin Orta Asya gazını Rusya’yı devre dışı bırakarak Avrupa’ya ulaştırmayı öngören Nabucco boru hattı projesinin katılımcılarından biri olduğu kaydedilen haberde, ”Moskova Türkiye’ye alternatif olarak Mavi Akım-2 boru hattının inşa edilmesini teklif ederek, Bulgaristan’a ve daha sonra Avusturya’ya hat çekmeyi düşünüyor. Eğer Moskova ve Ankara anlaşabilirlerse, o zaman Avrupa’ya gönderilen doğal gaz transitinin büyük bir bölümünü bu iki ülke kontrol etmiş olacak” görüşü savunuldu.

Rusya Enerji Bakanı Sergey Şmatko’nun dün yaptığı açıklamada, Türkiye ile 60 milyar dolarlık 15 yıllık elektrik anlaşması imzalandığını belirterek, Akkuyu’da inşa edilecek 1200 megavat gücünde bir nükleer elektrik santralinin 4 blokunun Rus şirketi tarafından yapılacağını söylediği kaydedildi.

Şmatko, nükleer enerji santralinin Rus şirketi tarafından yapılacağını ve işletmesinin de yine Rus şirketine ait olacağını söyleyerek, Türk hükümetinin 15 yıllık elektrik alım garantisi verdiğini, bunun da 60 milyar dolarlık gelir anlamına geldiğini ifade etti.

Bu arada Rusya Enerji Bakanlığı Basın Sekreteri İrina Yesipova, Kommersant’a yaptığı açıklamada, Türkiye’ye elektrik satışı ve nükleer elektrik santrali inşaatının tek anlaşmada yer aldığını belirterek, ”Rus şirketleri burada santrali inşa edecek ve daha sonra buradan elde edilen elektriği 15 yıl boyunca Türkiye’ye satacak” dedi.

Rus-Enerji şirketi yetkilisi Mihail Krutihin gazeteye yaptığı açıklamada, Türkiye ve Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz satışı konusunda tek bir halinde ortaya çıkabileceğine inanmadığını belirterek, ”Mavi Akım Boru hattının bile tam kapasiteyle çalışmadığını göz önünde bulundurursak, ikinci hattın gereksiz ve hayata geçirilemeyecek bir proje olduğu ortaya çıkar” dedi.

Rus ”Gazeta” gazetesinde, ”Kremlin’den indirimli nükleer santral satışı” başlığıyla yayımlanan haberde, Rus tarafının, nükleer elektrik santralinin inşaatıyla ilgili kararın ilkbaharda alınmasını ümit ettiği kaydedildi.

İhaleyi kazanan Atomstroyexport şirketinin Başkan Yardımcısı Timur İvanov, Rus İnterfaks ajansına yaptığı açıklamada, ”Başta bir kilovat elektrik enerjisinin 21 sente satılması öngörülüyordu. Daha sonra bu rakam 15,33 sente indirildi” diye konuştu.

İvanov, fiyat indiriminin projeyle ilgili analiz araştırmalarından sonra yapıldığını kaydederek, özellikle metal ve inşaat malzemesi fiyatlarının düşmesi, Türk sanayisinin inşaata katılmasından sonra elektrik fiyatının düşürüldüğünü vurguladı.

İnternet sitesi ”Gazeta.ru”da Türkiye’nin, Rusya ile ticaretin ruble ve Türk Lirası üzerinden yapılması önerisini getirdiği belirtilerek, Moskova’nın da bu öneriye karşı olmadığı kaydedildi.

Haberde, ekonomi uzmanlarının, Türkiye’nin bu önerisini istikrarsız bir seyir izleyen dolara karşı siyasi bir açıklama olarak yorumladığına işaret edildi.

Gül’ün, ”Bugün ben neden Türk Lirası veya ruble ile ticaret yapmıyoruz diye sordum. Rus tarafı da bu teklifi çok sıcak karşıladı” şeklindeki sözlerine atıfta bulunulan haberde, iki ülkenin ilgili bakanlıklarının bu konuda detaylı görüşmeleri yapmakla görevlendirildiği belirtildi.

Rus tarafının tepkisinin olumsuz olmadığı kaydedilen haberde, ”Çünkü Rus yönetiminin milli para birimini bir dünya parasına çevirme isteği eskiden beri biliniyor. Rusya tüm dünyada global mali merkez olarak tanınıyor. Ancak şimdilik doğal gaz ve petrol ticaretinde Belarus ile rubleye geçildi. Kazakistan ve Moldova ile bu konuda görüşmeler devam ediyor. Ermenistan bunu destekliyor ve bu konuda Çin ile de görüşülüyor. Ancak şu ana kadar ortaya çıkan somut bir sonuç yok” denildi.

Rus Alfabank baş ekonomistlerinden Natalya Orlova yaptığı açıklamada, rublenin perspektiflerinin liradan daha fazla olduğunu belirterek, ”Çünkü Rusya’nın altın ve döviz birikimi Türkiye’den fazla ve Rus Rublesi’nin kuru Türk Lirası’ndan daha istikrarlı. Bunun yanı sıra birçok Rus şirketi uzun süreden beri Türkiye ile ticareti ruble bazında yapıyor” görüşünü savundu.

Avro ve dolar kullanmadan doğrudan milli paralara geçişin hukuki açıdan mümkün olmadığını belirten Orlova, ”Bu siyasi bir açıklama ve sadece bir arzudan ibaret. Taraflar arasında ticarette avro ve dolar kurundaki değişimlerden etkilenmeyi azaltma çağrısıyla ilgili bir öneri” dedi.