Putin’in yeni bir savaşa ihtiyacı mı var?

Çeçenya’da savaş nisanda resmen bitti ama fiili savaş ya da savaşçıklar Kafkasya’nın dört bir yanında baş göstermeye başladı. İnsanlar son haftalarda ‘Vladimir Putin’in yeni bir savaşa ihtiyacı mı var’ der hale geldi.

Evet Rusya’da şimdilik Putin’in şahsında mücessem ‘sloviki’nin 1990’larda savaşa ihtiyacı vardı. 1994’te birinci Çeçen-Rus savaşına, Sovyetler dağılırken dört bir yandan hançerlenmiş Rus onurunu tamir girişimiydi. 1999’daki ikinci savaş 1996’daki yenilginin rövanşını alma hem de Putin’i başbakanlık koltuğundan Kremlin’e taşıma operasyonuydu. Ancak şu günlerde bir savaş Putin’in ihtiyaç duyduğu en son şey olmalı. Şundan dolayı ki Putin’in en az bir savaş kadar prestij konusu yaptığı bir konu var; 2014 Soçi Kış Olimpiyat Oyunları. Daha geçenlerde işler yolunda gitmiyor diye hazırlık komitesinin başkanını kellesini aldı! Rus liderin önümüzdeki 4 yıl içerisinde Olimpiyatları tehdit edecek her şeyi bertaraf etmek istediği açık. Hal böyleyken kılıçların kolayca parlatıldığı Kafkasya’nın doğusunda İnguşetya, Çeçenya ve Dağıstan’da azıya alan şiddet de nedir?

5 Haziran’da Dağıstan’ın ‘en güçlü’ daha doğrusu ‘en şedid’ adamı İçişleri Bakanı Adilgerey Magomedtagirov arkadaşının kızının düğününde Rus gizli servisine özgü silahlardan birinin kullanıldığı keskin nişancı ateşiyle çizginin ötesine geçirildi. Suikastı henüz üstlenen olmasa da parmakla hemen güvenlik güçleriyle biteviye çatışan direnişçilere çevrildi. Ancak özerk bölgelerde içişleri bakanları Moskova’dan atandığından Magomedtagirov’un şiddetinden sıtkı sıyrılmış Dağıstan Devlet Başkanı Mukhu Aliyev’in organize saldırının güvenlik güçleri içerisinden gelmiş olabileceğini ihtimal dışı bırakmadığını söylemesi dikkat çekti. Moskova ile sorunlar yaşayan hatta merkezin gönderdiği vergi denetçisini ‘halkın vetosu’nu arkasına alıp geri göndererek patronlarını mahcup eden Aliyev’in yerine Magomedtagirov’un getirilmek istendiği iddiası da suikasta paralel gelince kafalar iyice karıştı. Aliyev suikast sonrası Çeçenya’dakine benzer "anti-terör rejimi" ilan edilmesi fikrine de karşı çıktı. Tabi Aliyev’in cürmü ne ki? Koltuğundan kaydırılıp kapı eşiğine konulması Kremlin’den çıkacak bir imzaya bağlı. Fakat suikast sarsıcı; hem profesyonelliği açısından hem de ‘radikal İslamcı’ gruplarla savaşan bir tuğgeneralin ortadan kaldırılması açısından federal merkezin fiyakasını bozduğu kesin. Nitekim 9 Haziran’da Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev Güvenlik Konseyi üyelerini alıp Mahaçkale’ye uçarak durum değerlendirmesi yaptı. Saldırıyı ‘devlete yönelik’ sayıp Magomedtagirov’a Rusya Kahramanı madalyası vereceğini ilan etti. Bir de Başsavcı Yuri Çayka’ya soruşturmayı bizzat yürüt diye talimat verdi. Soruşturmadan çıkacak sonucu kimse merak etmiyor, çünkü Rusya’da hakikatin savcılık soruşturmalarıyla ortaya çıktığı vakıa sayısı numunelik değilse hiçtir. Muhtemelen suikast direnişçilerin siciline yazılacak. Baş hedefi öldürmüş olmak bir rüya iken direnişçilerin de buna itirazı olmayabilir… Hatta Gimri’deki direnişçi liderlerinden Ibragim Gazidadayev’in suikastı organize ettiği spekülasyonu gecikmedi.

Magomedtagirov şimdiye kadarki en sansasyonel hedef olsa da Dağıstan zaten adını şiddet dışında bir şeyle duyuramaz hale gelmiş vaziyette. Medvedev’in Mahaçkale’de aktardığı resmi bilgiler şöyle: Ocaktan bu yana 308 saldırı, çatışma ya da bombalı olay yaşandı. 75 polis-istihbaratçı, 48 sivil ve 112 direnişçi öldü.
Dağıstan’daki gelişmeler izole bir süreç değil. Genel olarak Çeçenya’daki yoğunluğunu çoktan yitirmiş savaşın ‘artçı’ çatışmaları bir yana güvenlik ve istihbarat güçlerinin Müslüman gençleri terörize eden baskı politikalarından beslenen bir direniş atlası Kuzey Kafkasya genelinde birkaç yıldır şekilleniyor. Son haftalarda da özellikle İnguş-Çeçen sınırında bariz bir çatışma yoğunlaşması yaşanıyor. Bunun en önemli nedeni Rus güdümlü Çeçen başkan Ramzan Kadirov’un İnguşetya’nın asker kökenli devlet başkanı Yunusbek Yevkurov ile direnişi bitirmek için güç birliği yapıp ortak operasyonlara kalkışmış olması. Ortak operasyon şiddetini artırdıkça direnişçiler güvenlik güçlerini ummadıkları yerden vuruyor…

Kadirov, ’50-60 kişi kaldı’ dediği direnişçileri tamamen yok etmek için salvo üzerine salvo savuruyor. Moskova’ya ‘Rus ordusu elini ayağını çeksin ben direnişi bitiririm’ mesajı vermek için ölümcül tarafını göstermeye çalışıyor. Bunun işe yarayacağının garantisi yok. Birkaç gündür iddia edildiği gibi Kafkasya Emirliği hareketinin lideri Doku Umarov gerçekten öldürülmüş olsa bile direnişin ortadan kaldırılacağını sanmak yanıltıcı olabilir. Umarov’un yerini alabilecek direniş liderlerinden Magas ya da Supyan Rusya ve Kafkasya’daki gölgeleri için daha az tehditkar olmayacaktır.

Sonuç itibariyle Kadirov’un da, Yevkurov’un da hatta uzak durmaya çalışsa da Aliyev’in de önünde bir görev var: 2014’e kadar bahçeyi mayınlardan temizlemek. Ancak patronları Putin gibi bir mayını temizlerken geriden bin mayın bırakıyorlar!
Rusya’nın sorun çözme mantığı tarih sahnesine çıktığı günden beri hiç değişmedi; Bu yol müzakere etmek, pazarlık yapmak değil. Uzlaşmak ya da taviz verip barışmak hiç değil. Tek yol yok etmek. 2002’de Dubrovka’da 40-50 eylemciyi etkisiz hale getirmek için 750 rehineyi gazla zehirlemeleri yada 2004’te Beslan’da 30-40 eylemciyi ele geçirmek için 1100 rehineyi gözden çıkarmaları gibi…

http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=79691

Fehim Taştekin