Londra/Ajans Kafkas – Londra’da sürgün yaşayan Çeçen-İçkerya Başbakanı Ahmet Zakayev, Vlast dergisine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Musa Muradov’un sorularını yanıtlayan Zakayev, Çeçenya’ya dönüp Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in önünde diz çöküp özür dilese bile bunun Çeçenya’nın bağımsızlık iradesini bitiremeyeceğini kaydetti.
Zakayev ayrıca Rusya’nın Çeçenya’nın etkisi altında olduğunu savundu. Zakayev, Rus güdümlü Çeçen Başkan Ramzan Kadirov’la temaslarını ve onun temsilcisiyle yürüttüğü müzakerelerin detaylarını da anlattı. Muradov Zakayev’le buluşmasıyla ilgili de şu notu düştü: “(Eski FSB ajanı) Aleksandr Litvinenko’nun korkunç ölümünden sonra Moskova’dan gelen misafirlerle görüşmelerinde, çok iyi tanıdıklarıyla bile görüşmelerinde Ahmed Zakayev güvenlik önlemlerine riayet ediyor. Bizim görüşmemiz de istisna olmadı. İlk anlaşmamıza göre, Ahmed ile görüşmemiz benim kaldığım otelde, Londra’ya gelişimin ikinci gününde olacaktı. Ancak her şey öyle olmadı. Havaalanından çıktığım gibi telefonum çaldı. Ahmed’in sesini duydum ‘Yolun diğer tarafına geç, sağa dön ve düz git’. Kısa bir süre sonra yanımda gümüş renkli, şoför mahallinde Ahmed Zakayev’in olduğu Mercedes durdu. Röportaj kaydı için otele gitmedik, Londra’nın merkezinde küçük bir restorana gittik.” Vlast dergisinde 26 Ekim 2009’da yayımlanan röportajı Ajans Kafkas için Özlem Güngör Türkçeye çevirdi:
Ramzan Kadirov kolayca sana telefon açabileceğini, senin de ona telefon açabileceğini söyledi. Bu doğru mu?
Biz Ramzan ile iki defa telefonla konuştuk. Her ikisinde de kısa görüştük. İlk seferinde tanıdığım Çeçenlerden biri ahizeyi bana verdi ve şöyle dedi: “Bu Ramzan. Senden rica ediyorum, konuş.” Ahizeyi aldım.
Ne hakkında konuştunuz?
Hiçbir şey: “Selamun aleyküm ve aleyküm selam”. Biraz şakalaştık. Daha sonra Ramzan kendisi Caharkale’den telefon açtı. Bu, eski İçkerya müftüsü Bayali’nin Çeçenya’ya döndüğü zamandı. Ramzan selamlaştı ve şöyle dedi: “İşte şu anda Bayali ile görüştük, nasıl yaşadığımızı konuştuk ve söz sana geldi. Onu dinle.” Bayali Çeçenya’daki durumu övmeye başladı. İçkerya taraftarlarının yapılanları hiçbir zaman yapamayacağını, her zaman hayal ettiği gibi bir cumhuriyetle karşılaştığını, tüm halkın sevdiği ve saygı duyduğu ülkenin gerçek sahibini bulduğunu, İçkerya taraftarlarının bugün burada yapılmış olanları yapamadıklarını anlattı. Şöyle cevap verdim: “Bekle, bekle. Şimdi söyle bana: Şimdi orada İçkerya taraftarı olmayan kim var?” Ben Ramzan’ın ekibinin tamamen eski İçkerya taraftarlarından oluştuğunu kastetmiştim. Orada, anlaşılan telefon hoparlörü açıktı ve herkesin nasıl güldüğünü duydum. Bundan sonra Ramzan ile doğrudan görüşmedim. Ama o gerçekten istediği zaman telefon açabilir, çünkü telefon numaram onda var.
Peki sende onun telefonu var mı? Ona telefon açıyor musun?
Hayır.
Telefon numarasını sana vermedi mi?
İstemedim.
Çeçenya Parlamentosu Başkanı Dukvakh Abdurahmanov birkaç defa sana geldi. Sana ne teklif etti?
Hiçbir şey teklif etmedi. Biz konuştuk.
Ne hakkında?
Birbirimize şunu söyledik: Haydi toplumumuzdaki çelişkilerin nasıl kaldırabileceğimizi görüşelim. Bu Çeçenya hem senin, hem benim. Ve sen de bu halk için yaşadığını söylüyorsun, ben de bu halk için yaşadığımı söylüyorum. Belki bugün bize anlaşma şansı verildi.
Abdurahmanov sana, galiba Çeçenya’nın Rusya yapısı içinde olduğunu ve bunu kabul etmek gerektiğini söyledi…
Hayır, hayır. Siyasi konulara girmedik.
Yani siz iki sade Çeçen olarak konuştunuz?
Ben kendim bunu şöyle bir formatta yürütmeyi önerdim, halbuki doğal olarak onu Çeçenya parlamento başkanı, beni de İçkerya başbakanı olarak sundular.
Peki kim sundu?
Aracımız. Başında Norveçli İvar Amundsen’in bulunduğu Norveç örgütü ‘Çeçenya Barış Forumu’.
Görüşmenin konusu nasıl belirlenmişti?
Konuyu görüşme esnasında biz kendimiz belirledik. Cumhuriyette, Ramzan Kadirov’un her zaman söylediği siyasi istikrar gerektiğinden söz edildi. Ben, bunun Moskova, doğal olarak Kremlin ile uzlaşılan bir pozisyon olduğunu düşünüyorum. Abdurahmanov’un benimle görüşmesinin Vladimir Putin tarafından da kabul edildiğini düşünüyorum.
Putin’in sana yönelik tavrının değiştiği sonucu mu çıkıyor?
Hayır, gelin şu anda bizim şahsi ilişkilerimize girmeyelim… Görüşmede kendimiz için, tartışabileceğimiz birkaç konu belirledik. Görüştüğümüz birinci konu, Devlet Başkanı Aslan Mashadov dahil olmak üzere, öldürülen Ruslan Gelayev ve diğer saha komutanlarımızın cesetlerinin iade edilmesi idi.
Bu konuyu sen mi gündeme getirdin?
Evet. Çeçenya yönetiminin bu meseleleri çözme durumunda olduğunu biliyorum. İkinci konu; Rusya hapishanelerinde ağır şartlarda tutulmakta olan 20 binden fazla Çeçen tutuklu hakkında idi. Bunların çoğu, yüzde 90’ı savaşa pratik olarak katılmayanlar. Eğer ilk savaşa katılanlar affedildiyse, örneğin geçici bir direnişçi olmayan, resmi kurumlarda bulunmuş olan ve 15 yıldan fazla bir süre savaşta kalmış biri olan Hambiyev, bir zaman kendisi de katılmış olan Ramzan Kadirov, babası ve şu anda bazıları Rusya yüksek nişanları almış olan binlerce diğer insan affedildiyse, Rusya tarafından kabul edilmiş olan bu af neden seçmeli olarak kullanılıyor? Bu affın herkesi kapsaması lazım.
Ve doğal olarak şöyle bir mesele gündeme geldi; ilk savaşta Hambiyev savaştı, ben savaştım, Ramzan savaştı, babası savaştı, Dukvakh’ın akrabaları savaştı, ama hiç kimse, ne Avturhanov, ne Haciyev, ne Zavgayev akrabalarımızı takip etme, evlerimizi yakma düşüncesini bile akıllarından geçirmedi. Bugün ise tam da bu yapılıyor! Doğal olarak, dağlarda olanlar tepki veriyor. Ve şimdi kim önce duracak? Birisinin durması gerekiyor! Eğer milli uzlaşıdan söz ediyorsak, bugün her gün Çeçenlerin Çeçenleri öldürmesine üzülüyorsak, birilerinin ilk adımı atması bekleniyor. İlk adımı daha fazla imkanı olan ve stratejik olarak düşünenin atması gerekiyor. Eğer bugün hem Ramzan Kadirov hem Dukvakh Abdurahmanov, Çeçen halkının geleceği için kaygılandıklarını, bu halkın babası olduklarını, orada meydana gelen her şeyin sadece sorumlusu olduklarını açıklıyorlarsa, demek ki onların daha fazla sorumluluğu var. İşte bu tür konuları görüştük.
Ne yani senden eve dönmen istenmedi mi?
Musa neden söz ettiğini anlıyorum. İşte geldi ve şunu söyledi: “Ahmed eve dön, sana orada … şöyle bir görev vereceğiz…” Hayır, biz bu konuları görüşmedik.
O, eve dönmeyi istediğini dahi sormadı mı?
Elbette, bu konu her zaman gündeme geliyor…Ama o zaten eve dönmek istediğimi, bununla yaşadığımı biliyor. Ve bu arada, birçokları benim cevabımı yanlış anlıyor. Sen bile bana sorsan, ‘Eve dönecek misin’ diye, ben derim ki ‘Evet. Ben bununla yaşıyorum. Ülkesi sınırları dışında olan her Çeçen gibi. Ve ben, döneceğime inanıyorum.’ Ama mesele şu ki, benim gidişimi siyasi bir entrikaya çevirmek, benim açımdan sadece uzağı görmemek değil, bir suç olurdu.
Kime karşı?
Kendi halkımıza karşı.
Ama halk orada yaşıyor! Hatta senin savaş arkadaşların da orda.
Hem bu halk, hem orada yaşayan savaş arkadaşlarım, onların hepsi bazı değişiklikler istiyor. Bu gerçek. Eğer sen onlarla televizyon kamerası veya gazeteci sıfatıyla onlarla konuşursan, seni temin ederim ki, Çeçenlerin yüzde 90’ının iyi yönde değişiklikler beklentisi içinde yaşadığını öğrenirsin. Evet bugün, Çeçenya’yı temsil edenler her şeyin iyi olduğunu zannediyorlar. Onlar bunun sonsuza kadar olduğunu düşünüyorlar. Ama bu sonsuz değil.
Yani sana teslim olman teklif edilmedi?
Hayır, hiç kimse hiçbir zaman bir şeyler vermek için teklifte bulunmadı.
Sana da sadece birçok eski Mashadov hükümeti bakanının, Kadirov parlamentosu milletvekili olan Magomed Hambiyev’in yaptığını yapman teklif edilebilirdi.
Sen bunu benden iyi biliyorsun, bu tür teklifler her gün yapılıyor ve sadece bana değil. Bu nedense bir numaralı problem oldu. Ama Zakayev Putin’in karşısına çıksa ve selam vererek: “Tamam, ben haksızdım, geçmişimden ötürü özür diliyorum, üzgünüm, şöyle şöyle yanıltıldım” dese de bağımsızlık fikri ölmez.
Senden bunu bekliyorlar mı?
Bekliyorlar mı, beklemiyorlar mı bilmem, ama memnuniyetle karşılarlardı, ama mesele ben bunu yapmış olsam da kesinlikle hiçbir şey değişmezdi. Ama basın orada bir hafta gürültü koparırdı, işte teslim oldu, döndü. Birileri över, diğerleri söverdi. Zakayev’in geri dönüş konusu da kapanırdı, ama anlaşmazlık devam ederdi.
Peki Udugov’a dönmesi neden teklif edilmiyor?
Çünkü, Udugov şu anda olduğu yerde çok gerekli de ondan. Eğer diğer taraf olmazsa, anlaşmazlık olmaz, kan akmaz. Çeçenlerin birbirlerini yok etmeye devam etmesi için iki taraf gerekli, birbirlerine karşı radikal düşünceli iki taraf. Udugov’un görevi de, bugün Çeçenlere karşı savaş yürüten taraflardan birini desteklemek. Üstelik bu gizlenmiyor. Artık açık açıklamalar ve daha başka şeyler var. İşte bunun için Udugov şu anda orada gerekli.
Çeçenya’nın bugün Cohar Dudayev zamanında olduğundan daha özgür olduğu yönündeki iddialara katılıyor musun?
Çeçenya’nın Rusya, özellikle Moskova etkisinde olduğu etap ve süreçler oldu, bugün tüm işaretlere göre, Moskova Çeçenya etkisinde. Ama ben bunda iyi bir şey görmüyorum. Biz her zaman, eşit müttefik ilişkiler oluşturmak gerektiğine inandık. Rusya toplumunda, özellikle Moskova çevrelerinde propagandası yapılan bağımsız Çeçenya ötesi imaj yeni bir patlama için gerekli. Kadirov’un 40 veya 50 araçlık konvoyu yeşil ışık altında Moskova’ya girdiğinde Moskovalılar öfkeleniyor: ‘Çeçenler kendilerini ne sanıyor!’ Ramzan Rusya’da bir çoğunu, özellikle orta sınıfı memnun etmiyor. İşte Putin tüm direnişçileri tuvalette öldürüp, üzerlerine sifon çekme sözü verdi, ama insanlar Çeçen direnişçilerin sadece öldürülmediğini değil, kendilerine karşı savaşanlar üzerinde yükseldiğini görüyorlar. Bir çok Rusyalının algılamasında Çeçenya’ya değil, aksine Kremlin’e boyun eğdirildi, Rusya Çeçenya’ya itaat ediyor.
Nasıl yani?
Bugün Rusya’da yapılanların hepsi, Çeçenya’daki durumla orantılanıyor. Kesinlikle her şey. Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazya’da savaşın başlamasından önce, Çeçenya konusunun tamamen arka plana kayması için her şey yapıldı. Çünkü, Medvedev’in Güney Osetya ve Abhazya’da halkların kendi kendilerini idare hakkı olduğunu söylediği gibi, Batı ve Avrupa’da Çeçenya halkının hakkı meselesinin gündeme gelmesi kesinlikle bekleniyordu. Ve bu zamanda şöyle diyecek biri lazımdı: Bize bağımsızlık lazım değil, biz bu bağımsızlıkla doyduk. Bizim gerçek bağımsızlığımız var, biz onu koruduk ve Rusya’yı koruduk, uluslararası terörizmle baş edebildik. Bunu tam da bu şekilde Ramzan Kadirov söyledi.
Aynı zamanda Çeçenya bağımsızlığını bitirmeye Kafkasya Emirliği kurucuları da karar verdi. Doku Umarov’un yardımcısı Supyan Abdullayev şunu açıkladı: “Bağımsızlıkla biraz oynadık. Yeter. Şimdi Yüce yaradanın kanununu tüm dünyada sağlamak için Allah yolunda savaşıyoruz”. Tek kelimeyle, herkesle ebedi savaş. Elbette biz buna karşı durduk. Bu projenin ilan edilmesinden bir yıl önce, ‘Halifat’ adı altında böyle bir operasyon hazırlandığını, o zamanki İçkerya devlet başkanı Doku Umarov’un Çeçen devlet kurumlarını lağvetmesi için ikna edilmeye çalışılacağını öğrendik.
Peki bu operasyonu kim hazırladı?
Rusya istihbarat hizmeti.
Sen, Doku Umarov’un Rusya istihbarat ajanı olduğunu mu söylemek istiyorsun?
Hayır. Onun ajan olduğunu söylemiyorum, ama emirlik ilanı deklarasyonunu yazanlar, onlar ajan…
O zaman bu Movladi Udugov oluyor?
Hayır. Ben, orada başka biri olduğunu düşünüyorum, İsa Umarov. Bu Movladi Udugov’un büyük veya üvey kardeşi bilmiyorum. Bu Umarov’u herkes biliyor, Ağustos 1999’da Dağıstan’a düzenlenen saldırının organizatörü ve ikinci savaşın başlamasına neden olan organizatör ve ilham veren kişi, bunun ardından ikinci savaş başladı. Herkes biliyor ki, bu sefer özellikle onun tarafından organize edildi. Ama, tek bir Rusya güvenlik kurumu veya Rusya istihbaratının hiçbir yerde İsa Umarov’u hatırlatmıyor olması ürkütücü.
O, o zaman ne olarak çalışıyordu?
İslami Diriliş Partisi’nin lideri idi, parti 1999 yazında kurulmuştu. Bugün kesinlikle sakin bir şekilde İstanbul’da yaşıyor. O İstanbul’dan Beslan’a uçabilir, Beslan havaalanında özgürce dağlara tırmanabilir, Doka Umarov’a gidebilir.
Bu ne zaman oldu?
Bu, Doku’nun Kafkasya Emirliği kuruluşunu ilan etmeden altı ay önce oldu. İsa oraya gitti, Doku ile yan yana oturdu. Ardından ise rahatça İstanbul’a döndü.
Doku Umarov’un şeriat mahkemesi senin hakkında neden ölüm emri verdi?
Ben Kafkasya Emirliği’nin kurulmasına karşı çıktım. Doku’ya kendini emir olarak adlandırarak Çeçen halkının çıkarlarına karşı hareket ettiğini yazdım.
Kafkasya Emirliği’nin istihbarat projesi olduğunu iddia ediyorsun. Ama Umarov’un direnişçileri Rusya polisi ve istihbarat çalışanlarını öldürüyorlar. Neden kendilerine düşman oluştursunlar?
Kafkasya Emirliği ilan edildiği andan itibaren, bu savaş Kafkasyalılar arasındaki savaş dönüştü. Çeçenya’da her gün Çeçenler öldürülüyor. İnguşetya’da her gün İnguşlar. Kabardey-Balkar, Dağıstan’da da yerli vatandaşlar ölüyor. Kuzey Kafkasya halklarının kendi kendini yok etme makinesi çalıştı.
Ama özel operasyonlarda, tekrarlıyorum FSB çalışanları da ölüyor.
Onları da öldürmeye devam edecekler. Kuzey Kafkasya’da savaşan İslam direnişçileri, onlar FSB ajanı değiller. Onlar ideoloji ile uyuşturuldular, onlar yaptıklarına gönülden inanıyorlar, bunun olması gereken olduğuna inanıyorlar. Bundan dolayı da herkesi öldürüyorlar, hem polisleri, hem FSB’lileri, hem askerleri. Bu kandırılmış gençlerin manevi katibi Said Buryatinski oldu, gerçek soyadı Tihomirov.
Putin şöyle dedi: Çeçenler, Çeçen devletinin bağımsızlığı için savaşmıyor, onlar denizden denize halifelik kurmak için savaşıyorlar ve siz bizim buna izin vermemizi mi istiyorsunuz? Biz bunu yapmalarına izin veremeyiz!
Ve bu proje hazırlandı, çalışma uzun sürdü, çünkü bizim milli kurtuluş hareketimizin uluslar arası terörizmle mücadele saflarına taşınması gerekliydi. ‘Kafkasya Emirliği’ projesi, elimizde delilimiz var, Lübyanka’da hazırlandı ve FSB ajanları tarafından hayata geçirildi. Proje sahiplerinin düşüncesine göre, projenin ilanından sonra Çeçen halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi inançsızlarla mücadele safına dönüştü. Rusya ise, Çeçenya bölgesinde askeri suçlar işleyen işgalci safından dünya cihad kurbanına dönüştü. Çeçen halkının tüm yasal taleplerini destekleyen ve sempati duyan herkes de İslam ekstremistleri yandaşına dönüştü. Bilgilerimize göre, Rusya Dışişleri Bakanlığı yakın bir zamanda BM Güvenlik Konseyi’nde, Kafkasya Emirliği’nin ‘El Kaide’nin bir bölümü olarak kabul edilmesi konusunda, Gürcü istihbaratının Doku Umarov temsilcileri ve Kafkasya Emirliği temsilcileri ile işbirliğini gösteren materyallerin ekli olduğu bir sunum hazırlıyor. Ve geçenlerde Rusya FSB müdürü Bortnikov’un, Gürcistan’da ‘El Kaide’ var ve onlar teröristlerin Çeçenya bölgesine sızmasına yardım ediyor şeklindeki açıklaması, hazırlamakta oldukları şeyin mukaddimesi oldu.
Peki şu anda Çeçenya’da intihar eylemcilerini kim hazırlıyor?
Onlar nasıl hazırlanabilir? Ben kesinlikle onlara orada iğne yapıldığına veya bazı tabletler verildiğine inanmıyorum. İşte 17 veya 18 yaşındaki genç. O dağlara çıkıyor, bir yıl dağlarda, sığınakta yaşıyor. Ver her gün yemek azlığı ve daha başka şeylerde sıkıntı çekiyor değil mi? Burası tatil yeri değil. Orada bulunmak kolay değil. Her gün, ama her gün ona şöyle deniyor: İşte bu görevi yerine getirdiğinde cennete gireceksin. İşte bir insanı bir yıl çukurda tut, o her şeyi yapabilir.
O neden dağlara çıktı?
İşte soru bu! Ve bu soruyu Çeçenya’da herkes soruyor. İşte cumhuriyet yeniden inşa ediliyor. Bazı imkanlar sağlandı, orada akua park, Putin caddesi. Sanki böyle bir yaşam hiçbir zaman olmamış gibi. Camiler inşa ediliyor. Ama gençler ibadet edecekleri yer bulamadıkları, namaz kılacakları yer bulamadıkları için gitmiyorlar, onlar bugün ülkede yaşananları kabul etmedikleri için gidiyorlar. Bu gençler için bugün Çeçenya’da olanlar işgal. Bunlar, bu savaşta yetişmiş insanlar.
Ama onlar Çeçenya’nın bağımsızlığı için savaşmaya gitmiyorlar değil mi?
Onlar, ne için savaşmaya gittiklerini izah edemezler. Ama bu, bugün yaşanmakta olanları kabul etmeme ve protestodur. Eğer onlar bugün dağlarda bağımsızlık pozisyonunda olanların yanına düşerse, bağımsızlık için savaşıyorlar. Eğer onlar bir başka grubun yanına düşerse, o zaman da dünya cihadı için savaşıyorlar.
Peki bağımsızlık için savaşan ve cihad için savaşanların kaç kişi olduğunu söylemek mümkün mü?
Bu veya diğerlerinin ne kadar olduğu önemli değil. Önemli olan, bu ve diğerlerinin olmasıdır. Şu anda Çeçenya’da birçokları, eğer Zakayev öldürülür veya Zakayev Kadirov’a dönerse, İçkerya döneminin biteceğine inanıyor. Bu kesinlikle yanlış.
İnguşetya’da durum şu anda Çeçenya’dakinden kötü. Bundan Rusya ile savaşa başlayan Çeçenlerin suçlu olduğu söyleniyor. Bu konuda kendini sorumu hissediyor musun?
2001 senesini hatırla. Kesinlikle istikrarlı İnguşetya. Ruslan Auşev oradaydı. Ve hem Çeçenler hem Çeçen birlikleri hem de Aslan Mashadov durumu her şekilde Çeçenya sınırlarında tuttu. Askeri hareketlerin veya kundaklama eylemlerinin İnguşetya bölgesine götürülmesi kesinlikle yasaktı. Ve elbette, burada belirtmek gerekir ki, kişisel faktör de büyük rol oynadı. Bu Ruslan Auşev idi. Ve işte biz, Rusya devlet başkanının o zamanki Güney Federal Bölgeler Temsilcisi Viktor Kazantsev ile Şeremetov havaalanında Çeçenya’daki durumu görüşmek için karşılaştığımızda, o galiba 20 dakika İnguşetya hakkında konuşmuştu: “Bu konakları gördün mü?! Bu Avrupa standardında inşa edilen kasabaları gördün mü?!” Ben, bundan ötürü, cumhuriyetin yeniden doğuyor, aydınlanıyor olmasından ötürü sadece sevinmek gerektiğini söyledim. Burası, ilelebet Rusya ile kalacağını açıklayarak gönüllü olarak Çeçenya’dan ayrılan bir cumhuriyet, burası Rusya bölgelerinden biri ve orada eğer bazı pozitif gelişmeler varsa sizin bundan memnun olmanız lazım. O doğrudan şöyle dedi: “Peki sen Rusya köylerini gördün mü?” Şöyle dedi: “Peki suçlu kim?” O da şöyle dedi: “Bu böyle devam edemez. Onlar bu savaştan karlı çıkıyor, onlar tüm bunları bizim kanımızla, bizim problemlerimizle yaptılar…” O zaman anladım ki, İnguşetya mahkum edildi. Daha sonra ne oldu herkes hatırlıyor. Ruslan Auşev görevden alındı ve cumhuriyette her şey patlamaya, ateş edilmeye başladı ve her gün.
Rusya yönetimi Aslan Mashadov’u onun teröristleri hoş görmekle, örneğin Beslan çocuklarını kurtarmaya yardım etmemekle suçladı. Bu böyle mi?
Tam öyle değil. Beslan’ı anlatayım. 1 Eylül’de Anna Politkovskaya bana telefon ettiğinde, ne olduğu hakkında fikrim yoktu. Bilgisayar başında değildim, okumamıştım. Ve okulun ele geçirildiğini öğrendim. Anna daha sonra oraya uçmaya karar verdiğinde ikinci, üçüncü kez telefon açtı. Son kez bana havaalanından telefon açtı. “Ahmed, eğer orada tek damla çocuk kanı akarsa sonu felaket olur. Mashadov, sen, bilmiyorum ne yapıyorsunuz veya yapmıyorsunuz ama bir şeyler yapmanız lazım…” Şöyle dedim: “Anna sakin ol. Haydi ilk önce öğrenelim”. Basında, rehinelerin 300 kişi olduğu çıktı, kimliği belirsiz kişilerin ele geçirdiğini, hiçbir şart ileri sürmediklerini söylediler. Yani şöyle dedim: “Anna, eğer bu insanlar Suudi Arabistan’dan geldiler ve Rusya’dan bir şey istedikleri için okulu ele geçirdilerse biz ne yapabiliriz? Haydi ilk önce orada ne olduğunu öğrenelim”. Çünkü baştan hiç kimse bilmiyordu. Gece geçti. İkinci gün bana Ruslan Auşev telefon açtı: “İşte Aleksandr Dzasohov oturuyor, seninle konuşmak istiyor.” Dzasohov rica etti: “Ahmed, Mashadov ile irtibata geç, müdahale etsin. Ertesi sabah benimle irtibata geçmeleri konusunda sözleştik. Aslan’ı buldum, ona anlattım, o şöyle dedi: “Bir an önce, git, uç, ne yapabilirsen, ne istersen yap, onlara oraya gitmeye hazır olduğumu söyle. Kısaca, bana oraya ulaşmamı sağlayın. Hiçbir şart, hiçbir şey, ama bizim bu provokasyonu engellememiz lazım.” O çok endişeliydi. Aslan ile konuşmamdan sonra, 3’ünde Aleksandr Dzasohov ile irtibata geçtim ve şöyle dedim: “Nereye gelmem gerekiyor, söyleyin. Moskova, Beslan, Mineralnıye Vodı, Tiflis. Hemen uçuyorum. Hiçbir garanti olmadan. Geliyorum, Beslan’a Mashadov’u getiriyorum.” Dzasohov cevap verdi: “Bana iki saat lazım. Teşekkürler, senden, Aslan’dan başka şey beklemiyordum, nasıl ve hangi havaalanına gelmen gerektiği konusunda bana iki saat lazım”. Anladığım kadarıyla Putin’in kabul etmesi gerekiyordu. BBC ile röportajım olmuştu, tüm gazeteciler Mashadov ile görüşmem olduğunu, Dzasohov ile görüştüğümü biliyordu, radyo yayınlamıştı. Nereye uçmam gerektiği konusunda telefon bekliyordum. Konuşmamızdan sadece 20 dakika sonra evden telefon geldi, ağlıyorlar: “Ahmed, onlar saldırıya başladı…”
Sana açıkça söylüyorum, Rusya ve Çeçenya arasındaki karşı duruşun tüm tarihinde, hiçbir Rus propagandası Beslan kadar Çeçen halkı ve Çeçenya bağımsızlık fikrine zarar vermedi. ÖZ/FT