Evde üç kişiydik; ben, oğlum ve görümcem Mamiyeva Tamara Nikolayevna. 7 Ağustos gecesi füze öyle bir güçle patladı ki, evimizin duvarını deldi ve ev bir anda yanmaya başladı. Biz korkudan farklı taraflara koşuştuk, nereye saklanacağımızı bilmiyorduk ve görümcem dışarı fırladı.
Ve orada kaldı. Merdiven yandı ve yıkıldı, görümcem de yığıntılar altında kaldı, onu çıkaramadık, hatta öyle bir ateş vardı ki evin eşiğine bile ulaşamadık. Tamara Sovyet döneminde uzun süre Gürcü köyünde Rusça öğretmeni olarak çalışmıştı.
Evin içinde koşuşuyorduk, bir köşeden diğer köşeye atılıyorduk. Orada ikinci mermi de öyle bir sesle düştü ki, korkudan bembeyaz kesildik. En dipteki odaya koştuk ve televizyonu köşeden çıkararak oraya saklandık ve o anda duman kokusunu hissettik, anladık ki ev yanıyor. Aynı anda üçüncü mermi de binanın üzerinden uçtu. Artık kaçacak yerimiz yoktu ve camdan yalınayak kaçtık ve komşu sığınağa saklandık. Oğlumun elinde telefonu vardı ve aceleyle elinden düşürdü. Kimliği ve paraları da yandı, görümcemin belgeleri de yandı… Hiçbir şey kalmadı, bir iğne bile çıkaramadık.
Yanlarına sığındığımız komşular da korkmuştu. Bir başka sığınağa koştuk ve son kez evime bir baktım. Birden orada gaz tüpü olduğunu hatırladım ve kimsenin oraya yaklaşmaması için bağırdım. Mamiyev soyadındaki komşuma mermi isabet etmiş ve başını uçurmuştu.
Kendimden geçmiş olarak koştum. Arabası olan diğer komşumun sığınağına koştum, bizi Cava’ya kadar taşıması için yalvardım. O bizi götürdü, gece Cava’da kaldık, uyumadık, oğlum Kuzey Osetya’ya gitmek istemiyordu, ‘Babam orada kaldı’ diyordu…
Gündüz Vladikavkaz’a gitmeye karar verdik, birde uçak yolun üzerinde uçmaya, bombalamaya başladı…Yakınımızda Rusları bombaladılar… İki Rus tankı yandı. Oradan tünele kadar gittik, oradan sonra oğlum gitmek istemedi, çünkü herkes, akrabalarımız, babamız orada kalmıştı… Ve orada oturduk, gidemedik… Görümcemi öyle nasıl bırakabilirdik düşündük? Ama nasıl dönecektik?
Daha sonra öğrendik ki, aynı gün Tamara’nın kardeşi, kocam evimize bizimle aynı soyadı taşıyan komşumuz Ahsar Mamiyev ile gitmiş ve görümcemi oradan yanmaması için çıkarmışlardı. Yine de belden aşağısı yanmıştı. Onlar görümcemi bahçeye çıkardılar, bir çarşafa sardılar ve kanepenin üzerine bıraktılar, ateş biraz kesildiğinde onu defnetmeyi düşündüler. Akşam erkek kardeşi oraya defin işini gerçekleştirmek için gitti, ancak büyük bir ateş başladı ve hiçbir şey yapamadı, bir hendekten diğerine atlayarak zor kurtuldu…
Gece yaya olarak ormanlık alandan yürümeye başladı, başının üzerinden mermilerin uçtuğunu söyledi. Gece Zarski ormanında kaldı. Dört gün, yalınayak, yiyeceksiz ve içeceksiz… Zar köyünde bir kamyon onu aldı ve gümrüğe kadar getirdi. Daha sonra o gümrüğe ulaştı… Birisi yolda ona para verdi… Sonunda bize ulaştık, onu görünce ne kadar sevindim… Akrabalarımızı aramaya başladık. Akrabalarımız görümcemi üçüncü gün toprağa gömebilmişler. Bugün bizler geldik ve gençleri onun için mezar kazmaya mezara gönderdik, onun yeniden defnedecekler ve Oset geleneğine uygun olarak töreni yapılacak. Benim annem de Borjomski’den mülteci, 1991’de oradan sürüldü, Gürcüler iki kez bizleri evimizden mahrum etti, tüm bu yıllar boyunca elde ettiğimiz her şeyden mahrum etti.
Bugün köyümüzde bahçelerden çıkarılan ve mezarlara defnedilecek 11 ceset var. Öğrencim Tomayev Ahsar defnedilecek. Çok iyi bir çocuktu. Köy girişinde bir arkadaşı ile öldürüldü. Onlar için kimi öldürdükleri fark etmiyordu; Erkek, kadın, yaşlı veya çocuk, hepsi onlar için aynıydı.
Meslektaşımın kayınvalidesi Nastya Cioyeva gitmeyi, evini bırakmayı reddetti. Onu evin kapısında öldürdüler. Yaşlı Efim Bekoyev okulumuzda müdür olarak çalışıyordu, evine girdiler, öldürdüler ve evini yıktılar. Ne kadar insan öldüğünü hatırlayamam… Herkesi tanımıyorum, o gün evimden ayrıldığımdan beri ilk kez sokağa çıkıyorum. Tüm cadde yıkılmış, onlar evlere tanklarla ateş açmış, üzerlerine yürümüş, sebze bahçemin üzerinden bile geçmişler. Ve hepsinin ardından, korkunç şekilde yanmış Tamara’nın cesedinin yanında domuzlar gibi içmişler. Domuzlar, başka türlü ifade edemem. Onları faşist olarak da adlandırmak mümkün değil, faşizmden daha kötü bir kelime bulmak lazım… Eğer şimdi bu jenosit olarak kabul edilmezse, demek ki, dünyada normal, akıllı insan kalmadı! OSRDY/ÖZ/FT
* Valiyeva Valentina Parmenovna Hetagurov köyünden 56 yaşında bir öğretmen.
Valiyeva Valentina Parmenovna*