Nükleer valsin Kafkasyalı ortağı

İran, Türkiye ve Brezilya ile nükleer takas anlaşması sayesinde egemen düzene çomak sokmakla kalmayıp Batılı ittifakın sahasından küçük ama sembolik bir oyuncu çaldı. ABD’nin Kafkasya’daki çıkarlarının hararetli temsilcisi Gürcistan, aniden nükleer tahterevallide Acem terkisine atladı. Gürcü lider Mihail Saakaşvili, takas anlaşmasına desteğini şöyle sundu: “Bu küçük ülkeler için ölüm kalım meselesi. Bu gerçek bir diplomatik atılım. İran, ABD, Avrupa, bütün dünya için zafer. Türkiye ve elbette Gürcistan için zafer.”

Muhalifleri “Saakaşvili önce söyler, sonra düşünür” deyip ABD ile ittifakın geleceğine dair kaygılanırken Gürcü lider devamını da getirdi; Hafta sonu iki ülkenin dışişleri bakan yardımcıları işbirliğinin yolunu döşeyen mutabakat zaptı imzaladı. Buna göre eylülden itibaren vizeler kalkacak, doğrudan uçuşlar başlayacak ve İran, Batum’da konsolosluk açacak. Tahran yeni ortakla işi ilerletmek için Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki’yi haziranda Tiflis’e gönderiyor. Rivayet o ki bunu, 14 Mayıs’ta yeni İran elçisinden güven mektubunu alırken Saakaşvili’nin yaptığı davet üzere İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın Tiflis’te ağırlanması izleyecek. Tabi ABD Başkanı Barack Obama, Saakaşvili’ye ayar çekmek için jestler yapmazsa!
Ne oldu da Saakaşvili büyük patronla uyumu bozdu? Gürcistan, 2008’de 2000 askerle Irak işgalinde üçüncü büyük ortaktı. Hâlihazırda Afganistan’a askeri sevkıyatta üs desteği sunmanın ötesinde 1000’e yakın askerle Afgan cephesinde nüfusuna oranla en fazla asker bulunduran ülke. Bu katkı Washington için çok anlamlı. Gel gör ki Saakaşvili kendini önemli kılabilmek için hiçbir fırsatı kaçırmadığı halde Beyaz Saray’da üzeri çizilmiş adam muamelesi görüyor.
Eski Başkan George W. Bush’la ahbap olduğu, yardımcısı Dick Cheney ile neredeyse her hafta telefonla hasbıhal ettiği günler geride kaldı. Hele hele nisandaki nükleer zirvede Obama ile ikili görüşmeyi, bir müttefik olarak hak ettiğini düşünüyordu. Ama Obama telefon görüşmesiyle geçiştirdi. Hatta zirve sırasında Gürcistan’da kaçak nükleer materyalin yakalandığına dair haberle, kendini kıymete bindirmeyi denedi ama tutmadı. Saakaşvili’ye bu muamele neden? 2008’de bir çılgınlık yapıp Kafkasya’da savaş çıkararak ‘güvenilir ve öngörülebilir’ ortak olmadığını gösterdiği için mi? Nobel Barış Ödülü’nü alsa da Obama selefinin iki cephede açtığı savaşı sürdüren bir başkomutan.
Haliyle Saakaşvili’ye yüz verilmemesinin izahı için 2008 savaşı kâfi değil. Yanıt Rusya ile ‘reset’ düğmesinde aranmalı. Belli ki Obama, tek kutuplu sistemin sürmeyeceğinden hareketle Rusya ile ilişkileri yeniden kurarken Saakaşvili’nin ‘ayak altında dolaşmasını’ istemiyor. Saakaşvili’nin en büyük hayali ülkesini NATO’ya sokup Rusya’nın önüne 28 devletli bir bariyer çekmekti. Rusya’nın caydırıcı gücü yüzünden NATO üyeliği düşte kaldı. Malum 2008 Bükreş zirvesinde Üyelik Eylem Planı sunulmadı.
 Bu durumda Saakaşvili’yi nasıl anlamalı? Bu bir sırt çevirme mi, yoksa müttefiki dürtme hamlesi mi? Rusya, Moskova’yı mesken tutan, hatta 9 Mayıs Zafer Bayramı kutlamalarına katılan Gürcü muhalefet liderleriyle Gürcistan’ın geleceğini kurgularken, Saakaşvili’nin sırtını yaslayacak sağlam bir kaya bulmadan Obama ile ters düşmeyi göze alması mümkün değil. Üstelik yılda 1 milyar dolar yardım kopardığı ABD’ye hâlâ muhtaç. Saakaşvili, İran’a yaptırım komplosunu zora sokan Başbakan Tayip Erdoğan’dan biraz cesaret kapmış ya da Afgan savaşı sürerken Obama’nın bu ‘tripleri’ görmezden geleceğini düşünmüş olabilir. Veya Obama’nın Ruslara ‘Tiflis’te olası darbeye karşı çıkmayacağı’ garantisi verdiğine dair internette dolaşan uçuk iddiaları ciddiye almış olmalı.
Meselenin İran tarafına gelince; Acemler tarihte Kafkasya’da hep oyuncu oldu. Açık yada örtülü bu rol sürüyor. Geçen 20 yılda enerji ve savunma alanında Rusya ile derin ilişkiler tesis ederken Trans-Kafkasya’da müttefik olarak Ermenistan’ı bellemiş olan İranlılar, sessiz sedasız Bakü ile aralarındaki siyasi mayınları temizliyor.
‘Büyük Azerbaycan’ hayaliyle İran’ı Azeri-Fars hattıyla bölme emeline dayalı ‘Amerikan tuzağını’ bertaraf edebilen İran, Karabağ sorununun çözümüyle ilgili süreçte Minks Grubu üyesi olarak ABD’ye ‘Ermeni yanlısı tutum takınıyor’ diye diş bilemeye başlayan Azerilerin gönlünü hoş tutan bir tutum takınıyor; Sözgelimi Karabağ’daki seçimleri tanımadı.
Gürcistan üzerinden yeni bir enerji koridorunun hesabını yapan İran, Trans-Kafkas üçlüsüyle zamanı gelince ‘şah mat’ diyebileceği yeni bir oyun kuruyor. Tutarsa…

Kubaçi’de direnen sanat

Yazının devamı

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=999065&Yazar=FEHİMTAŞTEKİN&Date=27.05.2010&CategoryID=100