Estemirova bir çığlıktı, Çeçenya dehlizinde sokak lambasıydı… Susturuldu. Ama gidişi korku cumhuriyetindeki istikrar efsanesini yıktı.
Fehim Taştekin
Geride kaç Natalya kaldı? Ya da arkasından "Ben Nataşa Estemirova’yım" diyerek ayağa kalkabilecek kaç kişi? Şimdilik onun cesaretine talip olan yok…
"Başına bir şey gelmeden tanışmalıyım, konuşmalıyım" dediğimiz insanlardan biriydi. Bir yanıyla Rus, diğer yanıyla Çeçen’di. Ama Çeçenya’ya adanmış birisiydi. Gazetecilerin gözü kulağıydı, çocukları kaçırılmış ama korkudan savcı ya da polise gidemeyen annelerin kapısını çaldığı bir hak savaşçısıydı. Her bir infazın, işkencenin, adam kaçırmanın, kundaklamanın, tehdidin, her bir vakıanın gözü pek takipçisiydi.
Derlediği bilgilerle beslediği gazeteci Anna Politkovskaya’yı 2006’da öldürdüler. Ondan aldığı dosyalarla Çeçen trajedisini hukuki alana taşıyan avukat Stanislav Markelov’u Ocak 2009’da Moskova’da ortadan kaldırdılar. Beklenen son onu da 15 Temmuz’da Caharkale’de yakaladı. Sabah kaçırıldı, akşama doğru cesedi komşu cumhuriyet İnguşetya’da Gazi Yurt yakınlarında yola atılmış halde bulundu.
Olağan şüpheli Rus güdümlü Çeçen başkan Ramzan Kadirov, "Ben yapmadım, ama çocuklar yapmış olabilir" kabilinden izahatlara girişip katili Çeçen usulü yöntemlerle bulma sözü verdi. Bunun uluslararası toplum karşısında zora giren Kremlin’i rahatlatma çabasından öte bir anlamı olabilir miydi? Kadirov, Estemirova’ya tehditlerinden dolayı o denli olağan şüpheliydi ki bizzat soruşturmayı denetimi altına alarak kendine yönelen şimşekleri dağıtmaya girişti. Estemirova, Kadirov’la açıkça tartışabilen, ona karşı koyabilen ender insanlardan biriydi. Kadirov’la son karşılaşmasında aldığı tehdit kendi aktarımıyla şöyleydi:
"Şunu artık anla, burada senin yerin yok. Evet, benim kollarım dirseklerime kadar kan içinde, bundan utanmıyorum. Öldürüyorum ve kötü insanları öldürmeye devam edeceğim. Düşmanlarımızla savaştayız." Düşmanlar dediği direnişçi Çeçenler, işgalci Rus ordusu değil… 2008’de Kadirov’un ciddi tehdidinin ardından kısa süreliğine Britanya’da yaşamış ama dayanamayıp ülkesine dönerek kaldığı yerden işe koyulmuştu.
Estemirova’nın Memorial’ın Caharkale temsilcisi olarak siloviki takımı için ‘affedilmez’ son günahı direnişçi çocuklarını ormandan indirmeyen ailelerin evlerinin tek tek yakılmasını ifşa etmesiydi. Gitmeden önce aktardığı son vakıa çarpıcıydı: Caharkale’de bir adam ‘suikastçı’ yaftasıyla özel operasyonda öldürülmüş, henüz evlendiği eşi de yaralanmıştı.
Genç kadın hastanede can çekiştirirken onun akıbetinden bihaber ailesinin evi bir cezalandırma yöntemi olarak güvenlik güçlerince yakılmıştı. Aile ardından da kızlarının ölüm haberini almıştı. Bundan bir hafta önce evinden gece kıyafetiyle zorla çıkartılıp köy ortasında ‘direnişçilere yardım ettiği’ suçlamasıyla köy ortasında katledilen Rizvan Ablekov’un hikayesini aktarmıştı.
Öldürülmesiyle Kadirov’un Kremlin adına yürüttüğü korkunç ve kirli savaşa tutulan ayna kırıldı. Çeçenya dehlizini aydınlatan sokak lambası kurşunlandı. Bu yüzdendir ki Çeçenler endişeli; temizlik operasyonlarının, yargısız infazların, evleri kundaklama olaylarının, her türlü sınırsızlığın azmasından korkuyorlar.
Beri taraftan kim işlediyse de Estemirova cinayeti Kadirov’un Çeçenya’ya istikrar getirdiği efsanesini yıkmış oldu… Onun çığlıklarına sadece Rusya’nın sıcak bölgelerini kaşıma gereği duyduklarında kulak kabartan uluslararası toplum en azından bir süreliğine Çeçenya’ya dikkat kesilecektir.
2004’de öldürülen babası Ahmet Kadirov için intikam hırsıyla Moskova’nın yok edici silahına dönüşen Kadirov’un ‘molla’ rolüyle suçlarının üzerine örttüğü şal bir kez daha düşerken "Senin burada yerin yok" diyerek çekip gitmesini istediği Estemirova, baba köyü Koşkeldi’de Müslüman geleneğine göre toprağa gömüldü, ebediyen vatanında kaldı. Ağlamanın bile artık cesaret istediği korku cumhuriyetinde Çeçen kadınlar gözyaşlarıyla mezarını ıslattı. Ona ‘Nataşa’ diye seslenen sevenlerinin hepsi yetim kaldı…