Muhammed Hayr ile ‘tarihten’ bir gece

İstanbul/Ajans Kafkas – Ürdün’de yaşayan Çerkes diasporasının önde gelen isimlerinden biri olan eski bakan ve akademisyen Muhammed Hayr Mamser, kısa bir süre önce Amman’da basılan Adıge (Çerkes) Tarihi Ansiklopedisi’nin hikâyesini Kafkas Vakfı üyeleriyle paylaştı.

23 Temmuz akşamı, eşi emekli öğretmen İsmet Kandur’la birlikte Kafkas Vakfı’nın İstanbul’daki merkezini ziyaret edip kitabından bir takım hediye eden Mamser, 50 yıllık bir kaynak birimini beş yıl içerisinde dokuz ciltlik bir ansiklopediye dönüştürdüğünü söyledi. Arapça olarak yayımlanan 5200 sayfalık kitabın İngilizce, Türkçe ve Çerkesçe çevirisi için girişimlerde bulunduğunu belirten Mamser, çalışmalarını yürütürken Çerkesler üzerine 4500 eser tespit ettiğini ancak bunlardan sadece yüzde 5’inin Çerkes yazarlara ait olduğunu belirterek “Hep başkaları bizim tarihimizi yazdığından bize olumsuzlukları yakıştırdılar. Çerkes tarihi ile ilgili ilk yazılı çalışma M.Ö. 500 yılında Heredot’un yazdıklarıdır. Ben olumsuz yazılanlara da yer vererek tarihimizle ilgili gerçek bir tablo sunmaya çalıştım. Çerkesleri sadece güzel yemek yapan, güzel kızları olan, güzel dans eden insanlar olarak tanıttılar. Halbuki bizim bir kültürümüz ve medeniyetimiz var. Bizi sadece folklorumuzla tanımaları beni rahatsız ediyordu: Bu yüzden bu eseri yazdım” dedi. Mamser Adıge, Abhaz ve Ubıhları ele aldığını ancak diğer Kafkas halklarından da yeri geldiğinde bahsettiğini belirti. Çerkeslerin ortaya çıkışından kültür ve ekonomiye kadar 15 farklı alanda Çerkes tarihini incelediğini belirten Mamser, kitabın bölümleri hakkında bilgi verirken tarihle ilgili kesit ve tespitlerini de şöyle aktardı:

  • 1500 yıl önce Çerkeslerin Hanoh kabilesi Karadeniz’e hükmederdi. 100 kişilik gemiler yaparlardı. Gelip geçen gemilerden vergi alırlardı. Bir yılda 900 gemi yanaşıyordu.
  • Çerkeslerin 1500’lü yıllarda ticaret yaptıkları ülke sayısı 15’i buluyordu. 1600’lü yıllarda Çerkesler İran’a yılda 20 bin at satıyordu.
  • M.Ö. 4000 yılına ait Argon Çerkes at başı bulundu. Tarihi eserler arasında kondisyonu en güzel eser olarak kabul ediliyor. Maykop ve diğer bölgelerde 3500 yıllık tarihi eserler bulundu. Bunlar Çerkes kültür ve medeniyetinin o zaman bile ne kadar ileride olduğunu gösteriyor.
  • 1600’lü yıllarda bir Fransız seyyah Çerkesler arasında cüzzam olmadığını fark ediyor. Araştırınca Çerkeslerin bu illeti tedavi ettiğini tespit ediyor.
  • İpek ve baharat yolu üzerinde olması nedeniyle Çerkesya sürekli savaşlara maruz kaldı. Çerkesler 15 büyük devletle savaştı. Savaşsız geçen bir 100 yıl yok. O kadar savaş olurdu ki tehlike anında kolayca başka yere taşıyabilmek için ahşap ve tekerlekli evler yaparlardı. Bir gecede bir köy başka bir yere taşınırdı. Hatta devasa ağaçlar üzerine kulübeler yaptıkları olurdu.
  • En acımasız savaş Hunlarla yaşandı. Hunlar yakıp yıkar, ayakta hiçbir şey bırakmazdı. Öyle ki Hunların yaptıklarını anlatan bir atasözü bir vardı: “Hunların çiğnediği yerde 100 yıl geçse bir başak bitmez.”
  • Çerkesler arasında en fazla vasıflı insanlar savaşırdı. Köleleri savaşa götürmezlerdi. Bu nedenle de toplumun hep ileri gelenleri kaybedilirdi. Mısır’a götürülenlerin köle oldukları iddiası doğru değil. Esirler ve kaçırılanlar Mısır’a götürülmüştür. 300 yıl varlık gösteren Mısır’daki Çerkes devleti gücünü kölelerden değil yetişmiş Çerkeslerden alıyordu. Mısır’ı işgal etmek isteyenler, kendilerini durduran Çerkesleri hep basit köleler olarak tanıttılar. Hiç de öyle değildi. Mesela Berkok 9, Baybars 11 yaşında kaçırılarak satılmış kişilerdi. Baybars’ın Türk olduğu tezi de doğru değil. Sadece Çerkesçe ve Arapça biliyordu.
  • 1294’te Baybars’tan başlayıp Nasır Galavun’la devam eden süreçte Haçlıları Çerkes sultanlar geri püskürttü. Akka’daki anıt levhasında Çerkesçe, Arapça ve İbranca şöyle yazıyor: “Son haçlı askeri bu noktadan Çerkes sultanları eliyle sürüldü.”
  • Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü kurtarırken komutanları Çerkes’ti. Eyyubi güçleri iki kez, Çerkesler sekiz kez Haçlı seferlerini püskürttü. Eyyubilerin her iki seferinde de Selahaddin’in komutanı Çerkes’ti. Selahaddin de aslen Kafkasya Kürt’üydü.
  • Şam’a kadar gelen Moğolları geri püskürten de Baybars ve diğer Çerkes komutanlar oldu. İngiliz ve Fransız tarihçiler şu görüşü paylaşıyor: “Mısır Çerkes sultanları Doğudan Moğollar Batı’dan Haçlıları püskürtmeseydi ne Müslüman ne de Araplar kalırdı.”
  • Kudüs’teki tarihi eserlerin yüzde 45’ini Çerkes sultanlar yaptırdı.
  • Osmanlı döneminde şimdi Sudan’ın başkenti olan Hartum’u kuran bir Çerkes komutandı. Dört köyü bir araya getirerek kentin temelini attı.
  • Yemen 50 yıl boyunca Çerkes sultanların elinde kaldı. Hicaz zaten Çerkeslerin kontrolündeydi.
  • Fransa’da sadece buluş yapmış bilim adamlarının gömüldüğü mezarlıkta bir tek kadın vardı: Ürdün’den gitmiş Arina Hağandokua.
  • 1864’teki büyük sürgüne gelinceye kadar Osmanlı topraklarına çok sayıda göç oldu. Mesela 1560’da Zan kabilesinin yöneticileri gelmişti. 300 yıl boyunca Osmanlıya yerleşenlerin sayısı 500 bindi. Bunlar arasında 15 sadrazam, çok sayıda bakan ve 300 paşa çıktı.
  • 1864 sürgününden yedi yıl önce Balkanlara 700 bin Çerkes yerleştirilmişti. 1877’de  asıl savaşan güçler Çerkeslerdi. Savaşın sonunda nüfus 300 bine düşmüştü. Rusya Berlin Anlaşması’nda Osmanlı’ya şunu dayatmıştı: “Benim sınırlarımın 1000 km yakınında bir tek Çerkes istemiyorum. Hepsini götüreceksin.” Bu insanlar Ortadoğu’ya yerleştirildiler.
  • Çar Çerkesleri sürerken Osmanlı sultanına bir de tavsiye mektubu gönderdi: “Sana bir arı kovanı gönderiyorum. Bunlarla iyi geçinirsen sana çok güzel bal verirler. Ama yanlış yaparsan seni sokarlar.” Öteki mesaj ise “Bakın ha bunları bir yere yerleştirme, hepsini dağıt.”
  • 1864 sürgününden 50 yıl önce Çar ile Osmanlı sultanı arasında yazışmalar var. Çar Çerkes nüfusundan kurtulmak istiyor, sultanın ise Müslüman ve savaşacak nüfusa ihtiyacı var. İkisinin talebi çakışıyor ve Çerkesler göç ettiriliyor. Ancak Osmanlı son sürgünle bu kadar büyük bir nüfus hareketini beklemiyordu. İstediği 50-100 bin taze nüfustu. Çerkesler böylece 45 ülkeye dağılmış oldu.
  • Korkunç İvan, 1550’de Kafkasya’ya ilk saldırıyı başlattığında Çerkes nüfusu 4-5 milyon civarındaydı. Savaşlarda bunun 2-3 milyonu öldü. Tabi bunda 7 büyük salgın hastalığının da etkisi var. Kafkasya düştüğünde 2 milyon Çerkes’ten 1.8 milyonu sürüldü. Bunlardan 400 bini sürgün yolunda öldü.
  • 24 toplumun baskınına uğrayan Çerkesler her şeye rağmen bugün hala kültür ve dilleriyle ayaktalar.
    (Fehim Taştekin)