Lakoba: Tiflis Batum’u da Türkiye’ye kaptırabilir

Sohum/Ajans Kafkas – Abhazya’nın önde gelen siyasi figürlerinden Prof. Stanislav Lakoba, Transkafkasya’da Gürcistan’a arka çıkan ABD gibi harici güçlerin Türkiye dahil hiçbir bölge ülkesi tarafından istenmediğini belirtirken Ankara’nın Batum’u geri alma hakkını saklı uttuğunu söyledi.

Respublika Abhaziya gazetesinin muhabiri Zaira Tsvijba’nın sorularını yanıtlayan Lakoba, AB’nin de Rusya ile çıkarlarını riske atamadığını kaydetti. Ajans Kafkas’ın Türkçeye aktardığı röportajında Lakoba’nın görüşleri şöyle:

Stanislva Zosimoviç, Abhazya bağımsızlığı tanınmadan 15 yıl varlığını sürdürdü. Elbette onun tanınmış olması, Rusya’nın onu tanımış olması, onu takip edecek olanların olması iyi. Ama şu anda ülke güvenliğinin sağlanması için önemli olan nedir?

Bu konuyla ilgili en önemli şeyi 14 Eylül’de düzenledikleri ortak basın açıklamasında Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov söyledi; Abhazya bölgesinde Rus askeri üsleri, İngur nehri sınırının kuvvetlendirilmesi. Bunun bizim için çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bazıları Rusya ve Abhazya ilişkilerini Kuzey Kıbrıs ve Türkiye ilişkileri ile kıyaslıyor. Ancak bu uygun bir örnek değil. Çünkü öncelikli olarak Abhazya daha başka devletler tarafından da tanınacak. İkincisi, Rusya oldukça büyük güçlü bir organizma, karanın altıda birine sahip, onun büyük imkanları var. Bundan dolayı Abhazya’ya uzun süreli istikrar geleceğini düşünüyorum. Başlıca, Rusya yönetiminde Rusya Federasyonu’nun milli çıkarlarını baş köşeye koyan  güçler yer aldı.  Üstelik tüm bunların ne kadar matematiksel  doğruluklarla yapıldığına sadece şaşırılabilir. Ve, 1993’de bir şekilde Rusya’yı gelecek hoşnutsuzluklardan koruduğumuz söylenebilir…

Ne ifade etmek istiyorsunuz?

Eğer Abhazya o zaman Gürcistan ile savaşı kazanmasaydı, ona direniş göstermeseydi, Vladislav Ardzınba olmasaydı, ülkemizin ilk parlamentosu olmasaydı, gönüllüler ordusu olmasaydı, halk mücadele etmeseydi, bugün NATO Rusya’nın Psou nehri sınırında duruyor olurdu. 15 yıl sonra şu söylenebilir, Rusya da Abhazya için aynı rolü oynadı. Çok gerekli ve önemli rolü.
 
Rusya borcunu ödüyor mu? 8 Ağustos’tan beri meydana gelen hareketleri, ilk önce basınçlı sonra serbest bırakılmış bir helezonla kıyaslamak mümkün mü? Zira olayların değişimi doğrudan çok hızlı, yıldırım gibi oldu…
 
Şu dönem de çok yüklü bir dönem. Her gün siyasi olaylarla dolu. Ağustosa kadar kim Sohum havaalanına, Abhazya’ya resmi ziyarette bulunan Rusya Dışişleri Bakanı’nın uçağının ineceğini düşünebilirdi. Olayları sunan siyaset bilimcilerin hiç biri haklı çıkmadı. Onlar sadece yazmadıkları birçok fantezide daha bulundular… Ama Abhazya ve Güney Osetya’nın tanınacağı, Rusya’nın böyle bir adım atmaya müsait olduğunu birçokları beklemiyordu. Politologlar Rusya’nın savaş başlatmayacağını, iki az sayılı halkı olan ülkelerin yaşamına karışmayacağına inanıyorlardı. Gerçi biz bu konuda, Rusya’nın şimdi başka Rusya olduğunu, yönetimde Yetlsin’in olmadığını söyledik. Biz olayların böyle gelişeceğini tahmin ediyorduk. 

Bağımsızlığın tanınmasından önce Gürcistan’a katılma hakkıyla beraber Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’ya kendi aralarında konfederatif devlet kurma teklifinde bulunduğu doğru mu?
 
Bunu ne yalanlayabilirim, ne doğrulayabilirim. Ama çeşitli varyantların gerçekten teklif edildiğini söyleyebilirim.
 
Rusya ve NATO ülkelerinin yakın bir gelecekte ne gibi karşı duruşları olabilir?
 
NATO gerçekten zor bir durumda. Kuzey Atlantik İttifakı için daha önemli olan nedir; Afganistan mı, yoksa burada, Kafkasya’daki durum mu? NATO Afganistan’daki ordusunun ikmalini Rusya ve Orta Asya üzerinden transit gerçekleştiriyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın bu işbirliğine son verebileceğini açıkladı. Böyle olursa ittifak Afganistan’daki ordusuna yakıt ve diğer şeyleri nasıl ulaştıracak? Yani NATO birçok konuda Rusya’ya bağlı.
İttifak üyelerinin, Rusya enerjisine bağımlı ‘eski Avrupa’ ülkeleri olduğunu da unutmamak lazım. Onlar neden her şeylerini kaybetsinler? Türkiye bile yüzde 40 Rusya gazına bağlı. Onun Rusya ile inşaat alanındaki işbirliği peki? Tarım ekonomisindeki işbirliği? Eğer bu işbirliği biterse Türkiye için büyük bir darbe olur. Rusya tüm bunları bir başka yerden satın alabilir. Sonra,Putin politikası diye belirleyebileceğimiz hünerli siyaset sayesinde temas noktaları kuruldu. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev temelini Putin’in attığı politikayı sürdürdü. Uluslararası arenada meydana gelen tüm değişiklikler 1999 başında Putin’in başbakanlığı ile başladı. Ve o Abhazya’dan başladı: Rusya-Abhazya sınırındaki bazı ablukaları kaldırdı, vize rejim uygulamadı… Putin Rusya devlet başkanı olduğunda Abhazya vatandaşları Rusya vatandaşlığı ve Rusya pasaportu aldılar, yani yabancı ülkelere gitmeye başladılar, Rusya’nın yaşlı emeklilik parasını almaya başladılar.

BM misyonunun Gürcü-Abhaz ayrılık bölgesindeki yetkisi nasıl olacak? 14 Eylül’de Lavrov ile beraber yaptığı basın toplantısında Bagapş’ın misyonun başka türlü adlandırılacağını söylerken ne kastetti?
 
Misyon gerçekten artık Abhazya bölgesinde ‘Gürcistan’daki BM gözlem misyonu’ olarak adlandırılamaz. Benzeri bir örnek getirilebilir. Etiyopya Eritre’den ayrıldı, uluslararası tanınma alınca BM misyonu Etiyopya’daki misyon ve Eritre’deki misyon adını aldı. Abhazya geçen tüm yıllar tanınmamış olarak kaldı ve BM misyonunun adı da buradan geliyor. Ama artık durum değişti.
Bu arada Abhazya’da Gürcü diplomatik plakalarla dolaşan bazı uluslararası örgüt araçları var. Buna da izin verilemez. Gürcistan’da elçi olan batılı elçilerin Abhazya’ya artık kabul edilmesine de bence izin verilemez.

Güney Osetya’daki olaylar ve Kodor’un yukarı bölümünün kurtarılması öncesinde bazı özel ziyaretler olmuştu, Abhazya’ya elçiler, uluslararası ve Avrupa örgütleri temsilcileri, çeşitli yabancı danışman ve koordinatörler geldi. Şimdi onlardan Abhazya’ya ziyarette bulunmayı isteyen var mı?
 
Bildiğim kadarıyla hayır. Ve bu, onların Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımış olmasından dolayı hoşnut olmadıklarını gösteriyor.
 
Ama Abhazya’nın tanınmasının hemen öncesinde onlar gelip Kodor’da olanlarla ilgilenmediler mi?
 
Bu ‘ziyaretçilerin’ başka amaçları vardı. Shinval’deki olaylardan sonra onların ne istediği daha da açık oldu. Uzun yıllar problemlerin güçle çözülmeyeceği, tüm sorunların barışçıl yollarla çözüleceğini ‘garanti eden’ onlar şimdi bize ne söyleyebilirler ki? Onlar da ya kandırıldılar ya da kendileri başkalarını kandırdı.
Gerçi Avrupalıların savaş politikasını kabul etmediklerini düşünüyorum. Onlar, bir kez daha yineliyorum tüm enerjilerini aldıkları Rusya ile ilişkilerini neden zora soksunlar? Amerikalılar ise Avrupalıların Rusya ile yakınlaşmaları olmaması için ilişkilerini bozmayı istiyor. Özellikle Rusya ve Almanya, Fransa arasında…

Sizce yakın zamanda Gürcistan’ı ne bekliyor? Röportajlarınızın birinde SSCB’nin dağılması halinde Batum şehrinin Türkiye’ye geçmesiyle ilgili Lenin ve Atatürk arasındaki Kars Anlaşması’ndan söz ettiniz. Bu anlaşmayı şimdi hatırlayan kimse var mıdır? Gürcistan tamamen dağılabilir mi?
 
Son ifadeyi sadece ben söylemiyorum. Aslında Gürcistan şu anda sadece yabancı süngülere tutunuyor. Bugün çözülme ve tam dağılması ortada. Ve bu süreç bence henüz bitmedi. Kars Anlaşması’na gelince; Montrö Anlaşması gibi geçerlidir. Türkiye’nin geçen yüzyılın 30’lı yıllarındaki bu anlaşmaya nasıl riayet ettiğini siz de gördünüz: Birçok Amerikan gemisini İstanbul ve Çanakkale’den geçirmediği gördünüz.
İnancım neye dayanıyor? Üç sene önce Türkiyeli bir diplomat bana gelmişti, Acara (Batum bölgesi) ve Rusya Federasyonu ile Türkiye’nin bu bölgede istikrar garantisi olarak ifade edilen Kars Anlaşması hakkında konuştuk. Ve onların bu özerk cumhuriyeti ekonomik destekleme hakları var, Türkiye hem Aslan Abaşidze, hem Saakaşvili döneminde bunu başarıyla yaptı. Örneğin, Türkiye Batum havaalanını tamamıyla onardı, orası Türkiye’nin içi olarak düşünülüyor. O formalite olarak Gürcistan’a ait, ama Türkiye hatları hizmet veriyor. Bu birçok şey ifade ediyor. Türkiye cumhurbaşkanı açılışına gelmişti.
 
Kars Anlaşması’yla belirlenen Batum vilayeti üzerindeki hakkını göstermek için Türkiye uygun anı mı bekliyor?
 
Bunu şu anki şartlarda yapmak gerekli değil. Çok şey değişti. Eğer ekonomik olarak etki imkanı varsa, demektir ki, gerektiği zaman siyasi baskı imkanı da var. Son olaylar bölge ülkelerinin –İran, Türkiye, Rusya- Gürcistan’da Amerikan varlığını istemediğini gösteriyor. Buna bağlı olarak Shinval olayları sırasında İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad’ın Türkiye ziyareti oldu. Bu belirli anlaşmalara götüren cesaretli bir adımdı. Aynı günlerde Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan da Medvedev ve Putin ile görüştü. Görüşmede Gürcistan’ın Güney Osetya eylemi kınandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de telefon açtı ve bu eylemi kınadı. Sergey Lavrov’un 14 Eylül’deki Abhazya ziyareti esnasında değindiği son olayları hatırlayalım. Shinval olayları öncesinde büyük bir çalışma yürütmüş, bölgeleri gezmişti- Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan- ve şimdi havanın nasıl ısındığını görüyorsunuz. ABD’nin esasta Transkafkasya’yı tamamıyla kaybediyor olduğunu düşünüyorum. Mesele Gürcistan ve Abhazya’dan ibaret değil. ABD’nin Transkafkasya’da müttefiki kalmayacak.
 
Sizce Türkiye’nin Abhazya ile ilişkileri nasıl gelişecek?
 
Son zamanlarda Türkiye’nin, bölge ülkeleri dışında üçüncü bir ülke olmadan Türkiye, Rusya ve Transkafkasya ülkelerinin katılımıyla Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Forumu hakkında çok şey konuşuluyor. Yani Transkafkasya ile doğrudan ilişkisi olmayan devlet olmadan. 

NATO ülkeleri olmadan yani…
 
Evet. Türkiye’nin kendisi NATO üyesi olsa da batılı devletlerin askeri gemileri Karadeniz’e girdiğinde burada olanlara büyük kıskançlıkla yaklaştı. Karadeniz’de sadece iki askeri filonun-Rusya ve Türkiye- bulunması gelenekselleşti. Ve bu tamamen Ankara’nın işine geliyor. O burada Amerikan ve Ukrayna filoları dahil başka güçlerin hakim olmasını istemez.
Türkiye’nin şu anki ruh hali daha çok, Kürt meselesine, Amerikalıların Kürdistan, Kürt hareketini destekliyor olmasına bağlı. Hatırlayınız, zamanında Türkiye Irak’ın bombalanması için hava üslerini vermeyi reddetti. Ve Türkiye Amerikalıların ‘şer ekseni’ (Irak, Suriye, İran) diye nitelendirdikleri yerlerle doğrudan sınır. Etrafındaki komşularının Amerikan düşmanıyken, senin onunla az veya çok normal ilişkilerinin olmasından iyi bir şey yok.
Örneğin, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin Sünni idi, Türkiye’de Sünniler var ve onların iyi bir ticaretleri de vardı. Peki Amerikalılar yönetime kimi getirdiler? Irak başkanlığına onlar Türkiye Cumhuriyetinin kötü düşmanları temsilcisi bir Kürdü getirdiler. Üstelik Kuzey Irak’ta Amerikalıların vasiliğini yaptığı Kürdistan devleti var. Yani Irak’ta en zayıf olanlar Sünniler oldu. Ve tüm bu durumdan İran’da kazandılar, çünkü Şiiler güç kazandı. Afganistan’daysa İran yanlısı güçler toparlandı. Bununla birlikte ABD ve NATO orduları Afganistan ve Irak’ta savaşıyor, sonuç olarak İran iki ateş arasında kaldı. 

Amerikalılar İran’da savaş mı başlatmak istiyor…
 
ABD gemilerinin İran’a Batum’dan vurmak amacıyla Karadeniz’e girdiği düşüncesi var. Özellikle bundan dolayı onların Karadeniz’den geçmelerine karşı konuldu.
  
Peki, Saakaşvili’nin NATO ülkeleri, ABD için artık kullanılamaz hale gelmiş materyal olduğunu söylemek mümkün mü?
 
Basında yer alanlara bakılırsa herkes, özellikle Avrupalılar bunu iyi anlıyor. Almanya ve Fransa liderleri Merkel ve Sarkozy’nin artık daha fazla bu adamla görüşmek istemediği, çünkü onun hasta olduğu yönünde düşünceler var.
 
Türkiye’nin Ermenistan ile temas noktaları olabilir mi?

Türkiye cumhurbaşkanı Erivan’da bulundu, güvenlik ölçüleri oluşuyor. Bu gelişme. Azerbaycan, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıyla ilgili yeni tavır takındı. Türkiye’de patlama olduğunda petrol başka yöne gitti: Bakü-Novorossiysk. Bir kez daha söylüyorum, burada, Kafkasya’da Amerikan yanlısı bir Gürcistan olması kimsenin işine gelmiyor. NG/ÖZ/FT

 

31 Ekim 2008’de yayımlanan bu röportajı Ajans Kafkas için Özlem Güngör çevirdi.

 

………

Lakoba kimdi?

 

1953’de Sohum’da doğdu. Tanınmış tarihçi, edebiyatçı, toplum ve siyaset adamı. Abhazya Devlet Üniversitesi profesörü, Gulia adını taşıyan Abhazya Devlet Nişanı sahibi. 1992-1993 Gürcü-Abhaz savaşı yıllarında milletvekiliydi.1993-1994’da Abhazya Yüksek Konseyi Başkanı Birinci Yardımcısı, 1994-1996’da Abhazya Parlamentosu Birinci Başkan Yardımcısı’ydı. 1996’dan 2004’e kadar siyaset dışında kaldı. 2004’de Sergey Bagapş ile beraber devlet başkanı yardımcılığı için aday oldu. Ancak 6 Aralık 2004’de imzalanan anlaşma sonucunda görevini Raul Hacimba’ya devretti. Evli bir oğlu var.