İstanbul/Ajans Kafkas – Gürcistan’ın Güney Osetya’ya savaş açması Türkiye’deki Kafkasya diasporasını derinden sarsarken Alan Kültür Yardım Vakfı, Kafkas sivil toplum örgütlerinin katılımıyla bir basın toplantısı düzenleyip tepkilerini ortaya koydu. Kafkas vakıf ve dernekleri savaşa derhal son verilmesi çağrısı yaptı.
İstanbul’da Yenişehir Palas Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında Kafkas Vakfı, Şamil Vakfı, Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi, Kafkas Abhazya Kültür Derneği, Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAF-FED), Uzunyayla Kafkas Kültür Yardımlaşma Derneği, İstanbul Kafkas Kültür Derneği, Birleşik Kafkasya Derneği, Avcılar Kafkas Kültür Derneği, Poyrazlı Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneği, 1864 Kafkasyalılar Kültür Derneği, Kafkas Çeçen Kültür Derneği, Elbruz İnsani Yardım ve Kültür Derneği, Gaziosmanpaşa Kafkas Kültür Derneği, Bahçelievler Kafkas Kültür Yardımlaşma Derneği, Kafkasya Forumu ve Alan Kafkas Platformu’nun da imza attığı ortak açıklamada “Acil ve koşulsuz ateşkes ve Gürcü askerinin Oset toprağından çekilmesi, Gürcü bombardımanıyla yerle bir edilmiş Güney Osetya’ya acil insani yardım ulaştırılması, Türkiye’nin saldırgan taraf olan Gürcü ordusuna artık askeri desteğini kesmesi ve anlaşmazlıkta yapıcı ve arabulucu aktif rol üstlenmesi, Türk kamuoyunun Osetlerin ayrılıkçı ve saldırgan değil, haklı ve mağdur konumda olduğunun bilinmesini istiyoruz” denildi.
“Dünya bir haftadır Kafkasya’da yaşanan olaylar üzerine yoğunlaştı ve olan biteni anlamaya çalışıyor. Gerçek durumu bilmeyenlerce oluşturulan bilgi bombardımanı altında, herkeste ‘Gürcistan’da yaşayan ayrılıkçı Osetler olduğu’ şeklinde bir fikir oluştu; Oysa Osetler ayrılıkçı değil ! Kendi anavatanlarında barış ve huzur içinde yaşamak istiyorlar, tek arzuları bu” ifadelerinin yer aldığı açıklamada şu hususlara dikkat çekildi:
– Güney Osetya’nın Gürcistan’la zoraki birliği, ilk olarak Çarlık Rusyası Kafkasya’yı işgal ettiğinde başladı.
– Çarlık yıkılınca, Guney Osetya Gürcistanın saldırısına uğradı ve 18 bin Güney Osetyalı hayatını kaybetti; 50 binden fazlası göç etmek zorunda kaldı.
– 1922’de Stalin, Abhazya gibi Güney Osetyayı da Gürcistana dahil etti. Şimdiye dek gelen sorunların da tohumu böylelikle atıldı.
– 1939 da Gürcü alfabesi dikte edildi, Osetçe yasaklandı.
– 1980’e kadar adım adım devam eden baskılar, 1989’da zirveye ulaştı ve Güney Osetya tekrar Gürcü saldırısına uğradı.
– Yükselen Gürcü ırkçılığı, 1990’da iktidar koltuğuna oturdu ve Güney Osetyanın özerkliği ortadan kaldırıldı.
– 1991 yılında Güney Osetya Gürcü işgaline uğradı ve binlerce şehit vererek Gürcü kuvvetlerini püskürttü.
– 1992’de referandum yapıldı ve Güney Osetya halkı %98 oranla bağımsızlıktan yana oy kullandı.
– 2004’te değişen Gürcü iktidarı, yine Güney Osetyaya saldırdı ve işgale yeltendi.
– Ve 1 ağustos 2008’de baslayan Gürcü ateşi, Oset halkına karsı tankla topla yürütülen bir soykırıma dönüştü.
Tüm bu süreç sonucunda binlerce Oset hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı ve onbinlercesi mülteci haline geldi. Bugün akan kan ve gözyaşının sorumlusu, hürriyet talep eden Oset halkı değil; Amerika’dan ve Batıdan cesaret alan faşist Saakaşvili yönetiminin uzlaşmaz ve saldırgan siyasetidir. Gürcü yönetiminin Batılı devletlerden aldığı siyasi ve askeri destekle giriştiği bu savaş, tüm bölgenin üzerinde oturduğu barut fıçısını ateşliyor. Hemen yanıbaşında gerçekleşen ve kendisine zarar verebilecek bu gelişmelere duyarsız kalması mümkün olmayan Rusya da menfaatlerini Güney Osetyanın yanında durarak korumaya çalışıyor. Herkes barıştan insanlıktan ve kardeşlikten bahsediyor. Biz de bu sese katılıyoruz ve tüm kamuoyunun bilmesini istiyoruz ki; bu süreçte biz kimsenin toprağına saldırmadık! Biz kimseye karşı orantısız şiddet uygulamadık! Biz kimsenin okullarını hastanelerini bombalayıp çocuk kadın ayrımı gözetmeden kıyım yapmadık! Son iki günde gördüğümüz gibi katledilen her zaman Oset sivilleri oldu.“
Basının Güney Osetya’daki durumla ilgili soruları üzerine Alan Kültür ve Yardım Vakfı Başkanı Remzi Yıldırım, “Osetya’dan aldığımız son bilgilere göre şu anda Amerika tarafından eğitilmiş Gürcü askerleri püskürtülmüş durumda. Burada önemli olan nokta Gürcülerin yapmış olduğu etnik soykırımdır. Bizim temennimiz, acil ateşkesin sağlanması ve Türkiye’nin Gürcistan’a yapmış olduğu lojistik desteğin kesilmesidir. Gürcüler etnik temizliğe 1992 ‘de de girişmişler ve püskürtülmüşlerdi” dedi.
Toplantıda Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi Başkanı İrfan Argun da, “Bizim Abhazya’dan aldığımız bilgilere göre ;Abhazlar da Oset kardeşleriyle birlikte Osetya’da ve onlara destek oluyor. Kuşkusuz ,olayların bu dereceye gelmesinde Türkiye’nin Kafkasya politikasının da çok önemli payı var. Bugün Oset kardeşlerimize sıkılan kurşunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin Gürcistan’a yapmış olduğu askeri yardımlar sayesindedir” diye konuştu. Argun Kafkasya’nın yanlış bir şekilde Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’dan ibaret gösterilmek istenmesini de eleştirerek: “Halbuki asıl Kafkasya dağların kuzeyinde kalan ve ortak geçmiş paylaşan Çeçenistan, Dağıstan, Kabardey- Balkar, Karaçay Çerkes, Osetya ve Adigey Cumhuriyetlerinin konumlandığı coğrafyadır. Ne yazık ki, bugün Rusya kontrolünde olan bu bölge asıl Kafkasyalıların vatanıdır. Abhazya ve Güney Osetya’nın ayrılıkçı olarak adlandırılmasına sitem ediyoruz. Kim nereden ne şekilde ayrılıyor? Osetya Osetlerin, Abhazya’da Abhazların vatanıdır. Bu halklar bu coğrafyanın otokton halklarıdır” dedi. Argun diasporanın temennilerini şöyle dile getirdi: “Temennimiz acil ateşkestir. Türkiye’ye de bu noktada çok büyük görev düşüyor. Türkiye artık Osetya ve Abhazya probleminde tek taraflı karar almamalı vatandaşı olan milyonlarca Kuzey Kafkasyalıyı göz ardı etmemelidir.” MB/FT