(Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi Başkanı İrfan Argun 29 Eylül’de Sohum’daki zaferin 15’inci yılı kutlamaları sırasında yaptığı konuşma.)
Sayın Cumhurbaşkanı, değerli misafirler… Bugün burada, bağımsız Abhazyamızda, büyük zaferin 15. yılını kutlamak için toplandık. Türkiye’den bu kutlamalara katılmak için gelen topluluk ve şu anda Abhazya’da olamasalar da kalpleri burada atan Türkiye’deki milyonlarca diaspora mensubu adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bu yıl, zaferin 15. yılını kutlamanın mutluluğu Abhazyamızın bağımsızlığının 26 Ağustos’ta resmen Rusya tarafından da tanınmasıyla bir üst seviyeye taşındı. Bu vesile ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sn. Dimitri Medvedev, Başbakan Sn. Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sn. Sergey Lavrov başta olmak üzere tüm devlet yönetimine teşekkürlerimizi iletmek isterim. Bu tarihi günlerin öneminin farkında olarak bizler, büyük bir mutluluk ve görev bilinciyle burada, anavatanımızda bulunmaktan ve bu tarihi ana şahit olmaktan büyük mutluluk duymaktayız. Abhazya ve tüm dünya bu mutluluğun şahididir.
Bu kutlamalar, yaşadığımız acı günlerin sona erdiğinin işaretidir.
Abhazya ve bağımsızlık için kan dökenlerin, can verenlerin ruhlarının şad olduğu kutlamalardır. Eminim ki onlar bu gün, akan kanlarını Abhazya’ya, bizlere ve gelecek nesillere helal etmekteler.
Bu törenler, tüm dünyanın gözünün bize döndüğü ve haklılığımızı anlamak yönünde adımlar atmak zorunda olduklarının bilincine varacakları anlar olmalıdır.
Ve bu kutlamalar, tarihin adaletsizliğin karşısında adaletin tecelli etmesinin kutlamalarıdır.
Her türlü baskı, şiddet, tehdit ve ambargolara rağmen devletlerini ayakta tutabilmek için mücadele etmiş Abhazların sağlık ve esenliğe varmalarının kutlamalarıdır. Ama aynı zamanda bağımsızlığın korunması için yeniden ve hiç çekinmeden canları pahasına mücadele edeceklerinin de haykırıldığı günlerdir.
Evet, gün eğlenmek ve mutlanmak günüdür. Ama aynı zamanda devletimizin bekası, halkımızın refah ve mutluluğu için daha çok çalışmak gerektiğinin de bilincine varmak zamanıdır. Kutlarken düşünmek, mücadele etmek, sağlıklı, inançlı ve sağlam nesiller yetiştirmek artık çok daha önemlidir.
Türkiye’de yaşamlarını sürdüren fakat kalpleri anavatanlarıyla birlikte atan diaspora, nerdeyse 20 yıldır bazen üzüntüyle, bazen sevinçle, kimi zaman heyecanla, kimi zaman kızgınlıkla ama bir dakika bile farklı bir şey düşünmeden Abhazya ile yatmış Abhazya ile kalkmıştır.
Savaş zamanında ve sonrasında bağımsızlık mücadelesinin her aşamasında elindeki imkânları seferber ederek Abhazya’nın yanında yer almıştır. Abhazyasız tek bir günümüz dahi geçmemiştir.
Başkanlığını büyük bir mutluluk ve şerefle yapmakta olduğum Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi de kuruluşundan bu güne sürekli olarak Abhazya ile birlikte hareket etti. Gerek savaş sırasında gerekse sonrasında Abhazya için sonuna kadar mücadele etti. Abhazya’yı ve Abhazların sorunlarını Türkiye ve Dünya kamuoyunun gündemine taşımak amacıyla her türlü aracı kullanarak Abhazya’nın sesi olmaya çalıştı.
Bizler, diaspora mensupları, elimizdeki her kaynağın yanı sıra vaktimizi, beynimizi ve kalbimizi Abhazyamıza ayırdık. Artık huzurluyuz, çünkü geri döndürülemeyecek bir noktaya ulaştık. Elbette yapacak çok şey var, ama artık yolumuz daha kısa ve aydınlık; hedef ise daha belirgin ve bizler daha güçlüyüz.
Biz diaspora mensupları, şahidi olduğumuz bu tarihi süreç sonucunda artık uluslar arası alanda tanınmış duruma da gelen devletimizi sonsuza kadar desteklemek ve yaşatmak kararlılığı ve arzusundayız. Önceki örneklerden de açıkça görülebileceği üzere diasporada yaşayan Adige-Abhaz halklarının tamamı her zaman maddi ve manevi tüm güçleriyle Abhaz halkının ve devletinin yanında duracaklardır.
Diasporanın Abhazya’ya ve liderliğine olan desteği, inancı ve güveni tamdır.
Komitemiz’de tüm bunların ışığında çalışmalarını sürdürmeye aralıksız devam edecektir.
Yeni ve zorlu mücadele, Vatandaşı olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem kendi vatandaşlarının çıkarları hem de bölge barışı ve istikrarı için Kafkasya’daki gelişmelere, özellikle Abhazya’ya yönelik daha yakın, dikkatli ve adil bir politika geliştirmesidir.
Bölgesel girişimlerin Abhazya olmadan tam ve başarılı olamayacağını dünya`ya anlatmak artık asli görevimizdir.
Türkiye’nin Abhazya’yı tanıyarak sağlıklı ilişkiler kurulmasını sağlamak ise en öncelikli hedefimiz olup, Bu hedef doğrultusunda tüm zorlukların üstesinden geleceğimize olan inancımız da tamdır.
Bizler, Atavatanımızda yaşanacak bütün olayların Abhazya’nın geleceğini daha da güzelleştirip güçlendirilmesini diliyoruz. Sözlerimin sonunda birinci cumhurbaşkanımız Vladislav Ardzınba’ya Bir kez daha minnetlerimizi ve sağlık dileklerimizi sunuyor, Devlet Başkanı Sergey Bagapş ve Abhazyamızın değerli yöneticilerine ise üstün gayret ve başarıları için teşekkürlerimizle beraber kendilerine ve tüm Abhazya halkına bundan sonrası içinde sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.
Yaşasın Abhazya.
Yaşasın Abhaz halkı.
Argun İrfan