Berzeg: Çerkesya talebi Rus anayasasına uygun

New Jersey/Ajans Kafkas – Adıgey’de yaşarken Çerkes soykırımının tanınmasını talep edip Adıgey’in Kurasnodar Kray’la birleştirilmesi planlarına karşı çıkarak sesini duyuran ve ‘tehditler’ üzerine ABD’ye sığınan Çerkes Kongresi adlı sivil örgütün lideri Murat Berzeg, Çerkeslerin Çerkesya topraklarında birleştirilmesi fikrinin Rusya Anayasa’sına aykırı olmadığını savundu.

Baskılar nedeniyle Kabardey-Balkar’ı terk edip ABD’ye yerleşmiş olan gazeteci Fatima Tlisova’nın sorularını yanıtlayan Berzeg, Çerkes soykırımının tanınması taleplerinin Çerkesler üzerindeki Rus baskısının artacağı öngörüsünü reddetti. 16 Temmuz’da New Jersey’de yapılan röportajda Berzeg’in görüşleri şöyle:

18 Haziran’da Washington’da Jamestown Vakfı’nda düzenlenen konferansta neden söz ettiniz?

 

Çerkes halkının önünde duran problemler ve bunların siyasi çözüm yollarından söz ettim. Özellikle, Çerkeslerin bugün bölünmüş halk durumuna düştüklerini anlattım. Rusya Federasyonu içinde biz 5 cumhuriyete ayrıldık ve  farklı etnonimlerle suni olarak bölündü, Rusya Federasyonu dışında Çerkesler elliden fazla ülkede dağılmış durumda. Çerkes halkının durumu Rusya Anayasası’nın ihlali ve uluslararası hukuka aykırı. Çerkes meselesini Rusya Federasyonu ve BM hukuk alanı çerçevesinde politik metotlarla çözmek lazım. Ben aynı zamanda, biz Çerkeslerin bizim için başka halkların haklarının kısıtlanmasını istemediğimizi, kendi tarihi bölgesinde halkın birleşme hakkını elde etmeye çalıştığımızı, zorla yerlerinden sürülenlerin nesillerinin anavatanlarına geri dönüşlerini, ortak etnik isim ve bunların yerine getirilmesiyle Çerkesya’nın yeniden inşasını istediğimizi anlattım. Bizim taleplerimizin hiçbiri radikal değil ve Rusya Anayasası’na aykırı değil.

 

Aynı konferansta konuşan analist Paul Goble, Kremlin’in Çerkes siyasi faaliyetine vereceği tepkiyle Çerkesleri -sadece kişilerin değil tüm milleti- terörizmle ilintilendirme girişiminin olacağı, kötü millet imajının oluşturulacağı, böylelikle Çerkes hareketinin itibardan düşürüleceği tahmininde bulundu. Böyle bir senaryoya karşı argümanlarınız nelerdir?

 

Maalesef tüm hareketlerimiz ve açıklarımız, sadece Rusya Federasyonu Anayasası’na göre birlik hakkına sahip olduğumuzu söylesek bile Moskova’da olumsuz tepkiye neden oluyor. Rusya Federasyonu’nda yaşayan diğer tüm halkların birliği doğal hakkı olarak kabul ediliyor, gerçek olarak kabul ediliyor. Çerkesler birlikten söz ettiğindeyse, mesele Büyük Çerkesya alanına, Rusya’nın bütünlüğü tehdidine götürülüyor. Faaliyetlerimiz ve taleplerimiz yasadışı olarak tasvir ediliyor, halbuki biz diğer halklardan fazla hak talep etmiyoruz. Biz eşitlik talep ediyoruz, Kremlin’de ise bu imtiyaza yönelik kriminal bir talep olarak yorumlanıyor; çünkü biz halkın ve bölgenin birliğinden söz ediyoruz. Problem var ve gençler bunun çözümünü daha aktif olarak istiyor. Çerkes meselesini ve Çerkes halkını terörizme bağlama gayreti başlangıçtan asılsız. Biz hukuk alanında çalışıyoruz ve taleplerimiz açık: Milletin tarihi hakkına dayalı olarak cumhuriyet kurulması. Kuzey Kafkasya’da Kremlin’e karşı siyasi İslam’ı sunanların amaçları tamamen farklı: Milli bileşenliği dışlayarak sadece dini birlikteliğe dayalı halifeliğin inşası. Çerkes sivil hareketleri terörle ilgilenen kurumlarla birleştirmenin Rusya’nın çıkarına olacağını düşünmüyorum.

 

Rusya istihbaratı tarafından faaliyetlerinizin takip edilmesinin nedeni ne oldu?

 

Temel neden elbette benim siyasi faaliyetlerimdi. Özellikle Çerkes halkı soykırımının tanınması talebiyle ilgili açıklamamız. Duma’ya başvurduğumuz andan itibaren tek bir kez olsun yönetim kurumlarından gerekçeli cevap alamadık, çünkü taleplerimizin tümünün dayanağı var. Siyasi gerekçeler olmadığında, yönetime ağızları böylesi zorba metotlarla kapatmak kalıyor.

 

Çerkes hareketinden geleceğinizi nasıl planlıyorsunuz ve Çerkeslerin atması gereken adımlar neler?

 

Çerkes dünyası, uluslararası düzeyde Çerkeslerin çıkarlarının ve problemlerinin tüm dünyada uluslararası hukuka uygun, yasal şekilde temsil edilebileceği ortak örgüt kurulmasının gerekli olduğu anlayışına geldi. Bu örgütün gücü öncelikli meselelerin çözümüne yönelik olmalı; geri dönüş, bölgesel bütünlüğün yeniden inşası, soykırımın tanınması.

 

Forumlarda, jenosidin üçüncü ülke tarafından tanınmasının Rusya’da Çerkeslere yönelik baskıların güçlenmesine neden olacağı ve geri dönüş için kapıları kapayacağı yönünde sıcak tartışmalar devam ediyor; Diğer taraf soykırımın tanınmasının Çerkesler için büyük yararı olacağını düşünüyor. Sizce jenosidin resmi tanınması Çerkes halkına ne getirecek?

 

Böylesi bir trajediyi yaşayan tüm halklar bu konuyu neden gündeme getiriyor? Çünkü yaşanan bu şeyin müzakere edilmesiyle sebeplerini anlıyoruz ve en önemlisi aynı şeyin tekrarlanmasına izin vermiyoruz. Soykırımın tanınmasının önemli sonucu, tekrarlamamasıdır. Kısa bir süre öncesine kadar Çerkes soykırımı sadece Çerkesler arasında dar bir çevrede konuşulurken, bugün bu konu uluslararası konferans ve sempozyumlarda konuşuluyor. Soykırımın tanınması Çerkeslere pratik problem ve sorunlarının çözümünde yardımcı olacak: Halk ve bölgenin bütünlüğünün yeniden inşası. Rusya’da maalesef, taleplerimiz Rusya devletini küçültme girişimi olarak yorumlanıyor, bizim amacımız bu değil, biz yasal haklarımızın yeniden inşası ve halkımıza yönelik adalet istiyoruz.

 

Çerkesya’da radikalleşme olasılığı var mı ve Rusya’nın Çerkeslere yönelik durumun radikal gelişimini engellemek için nasıl bir politika kabul etmesi lazım?

 

Rusya’nın milli politikada çifte standarttan vazgeçmesi lazım. Kremlin Oset halkının küçük bir bölümünü bağımsız devlet olarak tanırken, bu halkın büyük kısmını geleceğini seçme hakkı olmadan Rusya yapısı içinde bıraktığında, siyasetten uzak insanlar bile politikanın yeterliliğinden şüphelenmeye başlıyor. Aynı şekilde biz Çerkesleri de, Rusya Federasyonu yapısı içinde aynı cumhuriyette yaşama hakkından mahrum ediyor, bağımsızlıktan söz etmiyoruz bile. Milli politikada farklı yaklaşım oldukça açık ve bu hakları kısıtlanan halklarda adaletin olmadığı hissini kızıştırıyor, özellikle de halkın siyasi açıdan daha aktif olan gençlerinde. Moskova sosyal gerginliği kaldırma mekanizması oluşturamadı, toplum ve yönetim arasında köprü olabilecek örgütler yok, yönetimin halklar diyalog iradesi yok. Yönetim görmezden gelmeyi, Çerkes problemini bastırmayı, özünü çarptırmayı ve derinlere itmeyi tercih ediyor. Böyle bir uygulama meselenin yasal çözüme imkanını bertaraf ediyor ve o zaman da geri dönülemez tırmanışlar için platform oluşuyor, o zaman gençler ormana gitmeye başlıyor, eğer Moskova Çerkesler tarafında siyasi adımlar atmayacak olursa, İnguşetya ve Dağıstan’daki kaosun tekrarlaması maalesef Çerkesya için de gerçek senaryo olur. KU/ÖZ/FT