Avrupalı gözüyle Kafkasya*

Bugünkü konferansa büyük bir memnuniyetle katılıyorum ve burada tebliğimi sunabiliyor olmak benim için büyük bir onur. Tebliğimin konusu: Avrupalı gözüyle Kafkasya: geçmiş, şimdiki, gelecek. Maalesef ben tipik bir Avrupalı değilim, çünkü tipik Avrupalılar için Kafkasya her zaman savaşılan ayrı bir yer. Ama Kafkasya gerçekte, güzel tabiatı olan bir yer ama en önemlisi de Kafkasya’da yaşayan insanların sıcak ve misafirperver oluşları.

Tarihi olarak biliniyor ki, Kafkasya her zaman Avrupa’nın bir bölümü oldu. Bizans döneminde Karadeniz her zaman Avrupalılar için dünyada dinlenme yeri oldu. Ermenistan ve Gürcistan dünyadaki Hıristiyan ülkelerin en eskilerinden sayılıyorlar. Ve sonunda Amerika ve İngiltere sözlüklerine ‘Kavkazian’ kelimesini ekledi. Rönesans döneminde Avrupa değerlerini ve dünyaya bakışını değiştirdi, üstelik Kafkasya’yı saldırganların ve askerlerin buyruğuna bıraktı.
1700’li yıllarda Rusya Kafkasya’ya saldırıya başladı. Bazıları Rusya’yı kurtarıcı asker olarak kabul etti, ama çoğu Rusya’nın sömürgeci politikasına karşı eşit olmayan mücadeleye başladı. Çarlık Rusyası döneminde Kafkasya’da halkın menfaatine değil belirli kişilerin menfaatlerine küçük ülkeler kuruldu. Ve şimdi bu bölünme Kafkasya’da çok sayıda farklılığa neden oldu.
1917’de Ekim Devrimi Kafkas halklarına Rusya imparatorluğunun amaçlarından kurtulabilme umudu getirdi. Ama onlar nasıl yanıldı! Bolşevikler tarafından oluşturulan darbe Kafkas halklarının kendi topraklarındaki durumunu daha da zorlaştırdı. Tüm SSCB’de olduğu gibi en büyük darbelerden biri, Kafkas halklarının aydınlarının çoğunun halkın düşmanı olarak ilan edilmesi ve Stalin’in baskılarıyla yok edilmiş olması. Daha sonra Çeçenya’da Stalin’in emri ile inanılmayacak sayıda Çeçen Kafkasya’dan sürüldü.
Sovyetler Birliği’nin dağılması ile SSCB ülkelerinde kendini ilan etme konusunda yeni bir imkan oluştu. Avrupa ülkelerinin desteği ile, gururla altını çizmek istiyorum ki, bu eylemin başında Danimarka vardı, merkez Avrupa ve Baltık ülkelerinin bazıları AB ve NATO’ya girebildi, bu da hiç şüphesiz bu ülkelerin ekonomi ve istikrarına etkide bulundu.
Kafkasya ve Ukrayna da Baltık ülkeleri gibi kendi ülkeler için bu gelişmeyi istedi, ancak maalesef onlar bunu başaramadı. Avrupa yeniden otorite yolunda ayağa kalkan ve komşularının tüm sorunlarını çözmeye çalışan Putin Rusya’sından korkuyor. Buna örnek Ukrayna ile gaz problemleri ve Gürcistan’a son saldırı.
Kafkasya’yı gelecekte ne bekliyor? Ben büyük harflerle iyimserim ve bundan dolayı Kafkasya’nın Rusya’nın amaçlarından çıkacağını ve Avrupa’nın tam haklara sahip komşusu olacağını umuyorum. Kafkasya halkı ülkelerinin demokratik gelişimi, insan hakları, siyasi ve ekonomik özgürlüğü, aynı zamanda insanın sosyal geçimiyle ilgili Avrupa değerlerini paylaşıyor. Bizlerin Avrupa’da onların bu tür bir devlet inşa gayretlerini her açıdan desteklememiz lazım.
Bizlerin Rusya’ya gazı ve petrolü ile bizi satın almasına izin vermemeliyiz. Rusya’nın komşularının içişlerine karışma hakkı yok ve karışmamalı. Ve bizlerin cesaretini toplayıp bu düşüncemizi Rusya’ya söylememiz lazım.  Özgür Kafkasya adlı hareketimize büyük umutlar bağlıyorum. Bizim işimiz çok, ancak en önemli üçü: 
1. Avrupa’daki tüm Kafkasya diasporasını birleştirmek.
2. Avrupalı ve Avrupa siyasetçilerine Kafkas halklarının Avrupa’ya bağlanma arzusunu anlatmak.
3. Kafkasya halkına Avrupa’yı, Avrupa değerlerini ve Avrupa’nın Kafkasya ülkelerinin ekonomi ve politika durumunun iyileştirilmesine nasıl yardımcı olabileceğini anlatmak.
Kolay olmayan bu işte başarılar bize! ÖZ/FT

* Prof. Karl Erik Foverskov’un 25 Nisan’da Danimarka’nın Herlev şehrinde düzenlenen ‘Dünya haritasında özgür ve demokratik Kafkasya bulmak mümkün olacak mı’ başlıklı konferansta sunduğu tebliğ. (Ajans Kafkas)

Karl Erik Foverskov