İstanbul/Ajans Kafkas – Dünyaca ünlü Abhazı soprano Hibla Gerzmava, 13 Haziran’da İstanbul’da CKM-Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahne alıyor.
1996’da İstanbul ve Ankara’da verdiği konserlerde büyük beğeni toplamış olan Gerzmava, Mozart, Bach, Verdi, Puccini, Çaykovski, Possini, Korsakov, Bellini, Glinka, Stravinski, Lotti, Donizetti gibi ustaların eserlerini ve Abhaz halk şarkılarını seslendirecek. Abhazya’nın Dostları tarafından organize edilen konserde ünlü sanatçıya piyanoda Ekaterina Ganelina eşlik edecek.
1996’daki konserin ardından Ahmet Say’ın Cumhuriyet gazetesinde “Hibla Gerzmava muhteşem bir ses. Ülkemizdeki uluslararası festivallerde daha sık görmeli ve dinlemeliyiz” dediği, Akşam gazetesinin haberini “Hibla Gerzmava bahar ve göç şarkıları ile müzikseverlerin gönlünü fethetti” diye verdiği Gerzmava ile ilgili Abhazya’nın Dostları girişiminin sözcüsü Sezai Babakuş’un düştüğü notlar ise şöyle:
“1991’in 21 Mayısıydı. Her yıl olduğu üzere, binlerce insan, 1864’deki büyük Çerkes sürgününü anmak için Abhazya’nın başkenti Sohum’un eski limanında toplanmıştı. Gün bitmış, akşamın alacası matem olup çökmüştü. İnsanlar titrek mum alevleri ile karanlığa meydan okuyordu. Kalabalığın bir adım önünde, denizle karanın buluştuğu yerde, çıplak ayaklı bir kız ağıt söylüyordu; “Deniz kardeşimi geri ver, geri ver sevdiğimi…” Adı Hibla’ydı. Sesi, yüzyıllık bir savaşın ve trajik bir sürgünün acısını yüklenmişti. Karadeniz, sürgünde onbinleri alıp götürmüştü. Kıyıda toplananlar, gidenleri geri istiyordu ve dönenler yolu bulsun diye ışıklı ellerini sallıyordu, denizin dipsiz karanlığına. Bekleyiş sonuçsuz kaldığında ses öfkeye dönüştü; “Ey deniz Karadeniz, yüreğin taş mı!”… Ağıt bittiğinde, kadınlar siyah tüllerini bıraktı denize. Erkekler sitem dolu bakışlarını…
Sonra, 1992’nin 5 Ekim’inde Pitsunda’da gördüm O’nu. Abhazya’da yine şavaş vardı. Abhazya halkı ülkeyi işgale kalkan barbarlara karşı zorlu bir direniş içindeydi. Hibla, Pitsunda’nın tarihi şapelinde, yorgun / yaralı insanlara, umuda ve özgürlüğe adanmış şarkılar söylüyor, sesiyle şifa dağıtıyordu. Radyo bu sesi cephelere taşıdı; direnişe güç kattı ve zaferi mümkün kıldı. 1994’ün 30 Haziran gecesi, dünyanın dört bir yanından gelerek Moskova Grand Hall’ı dolduran iki bini aşkın müziksever, Uluslararası Tchaikovsky Yarışması’nda finale kalan 12 yorumcunun nefes kesen yarışmasını izliyordu. Finalistlerden biri de bizim Hibla’ydı. Biz Sohum’da televizyon başında O’na eşlik ediyorduk. Sahneye çıktı, yüreklere dokundu; Büyük Ödül O’nundu. Sonra, dünyanın pek çok ülkesinde, en büyük operaların sahnesinden sesi yankılanmaya başladı. En prestijli festivallerde “onur konuğu” oldu. En ünlü orkestralar eşliğinde konserler verdi. Nice alkışları, nice ödülleri kucakladı. Bütün ödülleri, bütün alkışları Abhazya halkı adına