Sohum/Ajans Kafkas – Abhazya Din İdaresi, 25 Ekim’de başkent Sohum’da yuvarlak masa toplantısı düzenleyerek din adamlarına yönelik saldırıları görüştü. Toplantıya yönetim ve sivil toplum temsilcileri katıldı. Davete rağmen diğer din temsilciler toplantıya iştirak etmedi.
8 Ekim 2010’da Gudauta’da kimliği belirsiz kişiler, Müslümanların mescit olarak kullandığı binaya ateş açıp cemaatten Piliya Rasul’u öldürmüştü. Saldırıda Rustam ve Raul Gitsba kardeşler yaralanmıştı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Din İdaresi Başkanı Timur Dzıba “Meydana gelen olaylarla ilgili toplumun düşüncesi bizim için çok önemli” dedi.
1999’dan beri yasal olarak faaliyet gösteren Din İdaresi’nin neden doğduğunu anlatan Dzıba, “1992-1993 savaşının bitiminin ardından geri dönüşçüler ve Kuzey Kafkasya ülkelerinden gelen ve İslam’ı yaşayanların sayısı arttığından onların dini yaşamını düzenleme gerekliliği doğdu. Buna bağlı olarak dönemin Devlet Başkanı Vladislav Ardzınba’nın desteği ile Abhazya Din İdaresi kuruldu. 1999’dan beri hem yönetim hem toplumla belirli ilişkiler oluşturduk. Biz öncelikle kendisini bu dine mensup gören vatandaşlara dini, maddi ve manevi destek göstermeye, dini eğitim konusunu düzenlemeye, dini sorumlulukların, ibadetlerin yerine getirilmesi için şartları oluşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Sadece Kurban Bayramı’nın Abhazya’da resmi tatil olduğunu ifade eden Dzıba’nın verdiği bilgilere göre, Abhazya Din İdaresi son beş yıldır aktif olarak Abhazya dışında, Rusya, Türkiye, Libya’da düzenlenen uluslararası konferanslara katılıyor. Rusya Müftüler Konseyi ile 2006’dan beri, Türkiye Dinayet İşleri ile 2008’den beri dostluk ve ortaklık ilişkileri oluşturuldu, Abhazya’da temsilcilikleri açıldı.
Dzıba, Abhazya’da her yıl Ramazan ve Kurban Bayramlarında inananlara yapılan destekler dışında Din İdaresi’nin anaokulu, yetimhane ve yaşlılar evine yiyecek yardımı sağlamak için çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Ülkede son zamanlarda Müslümanlarla ilgili yaşanan olayların endişe verici olduğunu belirten Dzıba “Gudauta cami cemaatinden birinin ölümü ve ikisinin yaralanması ile sonuçlanan 8 Ekim olayı bu konudaki son olay. Durum gerginleşiyor ve bizim yönetim ve sivil toplumun dışında halkın düşüncesini de bilmemiz gerekiyor, çünkü bu problem sadece Müslümanların problemi değil, zira Abhazya Müslüman’ı Abhazya toplumunun, halkının bir parçasıdır” dedi.
Dzıba’nın verdiği bilgilere göre, Abhazya’da kendini Müslüman olarak ifade edenlerin oranı yüzde 25, ancak bunlar dini bilmiyor ve kaidelere uymuyor. Dini görev ve sorumluluklarını yerine getirerek yaşamaya çalışanların Abhazya’daki sayısı ise yaklaşık 250 kişi. Bunların yaklaşık 130’u Gagra ve Gudauta bölgelerinde yaşıyor. Bu gruptakilerin yaş ortalaması 20-45 ve hepsi üniversite mezunu olup çeşitli devlet ve ticari kurumlarda çalışıyor.
Dzıba “Bizim temel finans kaynağımız, inananların bağışları ve diaspora düzenli olarak finansal yardım yapıyor. Rusya İslam Vakfı bize gazete çıkarmada ve bayramları organize etmede yardımcı oluyor” dedi.
Toplantıya katılan Abhazya Başsavcı Yardımcısı Beslan Kvitsiniya, 8 Ekim olayı ile ilgili soruşturma başlatıldığını ve gereken tüm çalışmaların yürütülmekte olduğunu ifade etti. Müslümanlara yönelik ülkede meydana gelen diğer olaylarla ilgili soruşturmaların da devam ettiğini kaydetti.
Kvitsiniya, Abhazya’da vahhabizmin oluşmaya başladığıyla ilgili haberi yalanlayarak “Ülkemizde herhangi bir vahhabi grubunun olduğuyla ilgili hiçbir bilgi yok” dedi. Kvitsiniya ayrıca insanların soruşturma konusunda yardımcı olmayı reddettiklerini üzüntüyle dile getirdi.
Abhazya’da her dine saygı ile yaklaşıldığını ifade eden Milletvekili Valeri Kvarçiya da, son 2-3 yılda ülkede normal olmayan bir süreç başladığını, sanki birilerinin yerli Müslümanları takip ettiğini belirterek “Büyük Rusya’da camiler inşa ediliyor, orada milyonlarca Müslüman var ve kimse onları takip etmiyor” dedi.
Müslümanlara yönelik saldırının toplumu derinden sarstığını belirten Kvarçiya “Abhazya Müslümanları etnik Abhazlar ve birileri onları kendi vatanlarında vuruyor. Ve bize vatandaşlarımızın öldürülmesinin arkasında kimin olduğu ve neden onlara ateş edildiği söylenmediği müddetçe kimse bu tür olayların tekrarlanamayacağını garanti edemez” dedi.
Tarihçi Stanislav Lakoba, Abhazya’da hiçbir zaman dini alanda cinayetler olmadığını, 21. yüzyılda yaşanmakta olan olayların 19. yüzyılda görülmediğini ve öldürülen kişinin hangi dine mensup olduğunun önemli olmadığını, önemli olanının Abhazya vatandaşı olması olduğunu söyledi.
Abhazya’da Müslümanlara yönelik saldırıların gün ortasında açıkça gerçekleştirildiğini belirten Lakoba “Galiba yönetimin tavrını kısa bir röportajda değil de daha net olarak açıklaması gerekiyordu… Bizim parlamentomuz, sivil meclisimiz ve diğer örgütlerimiz var. Bu durum ülkedeki tüm sosyo-politik durumu ilgilendiriyor” dedi.
Abhazya Halk Partisi Başkanı Yakub Lakoba “Cinayet korkunç bir şey ve hangi alanda işlendiği de onu daha da korkunçlaştırıyor. Bizde hiçbir zaman dini çekişmeler olmadı” deyip yönetimi eylemsizlikle suçladı.
Kendisinin Ortodoks Hıristiyan olduğunu hatırlatan Yakub Lakoba, Abhazya’da cami olması gerektiğinin altını çizdi.
Başbakan Yardımcısı, Birleşik Abhazya Partisi Başkanı Daur Tarba da, zamansız neticeler çıkarmamak ve yaşanan her şeyden ülke yönetimini suçlamamak gerektiğini söyledi.
Abhazya sivil meclis üyesi, Çegemskaya Pravda gazetesinin editörü İnal Haşig ise, bu tür olayların minimuma indirilmesi için ülke yönetiminin siyasi iradesine gerek olduğunu vurguladı. Haşig “Bugün Müslümanlar öldürülüyor, yarın siyasiler, gazeteciler ve başkaları öldürülmeye başlayacak… 8 Ekim’de Gudauta’daki Müslümanlara ateş açan aracın nereden ve ne zaman geldiğini öğrenemiyoruz. Üç yıl önce, Roka Gitsba öldürüldüğünde gümrükteki kameralarımız Rusya tarafından Abhazya bölgesine araç geldiğini, sonrasında ateş açıldığını kaydetmişti. Daha sonra Abhazya tarafı Rusya’ya başvurdu, onlar Rusya’dan böyle bir aracın geçmediğini, onun iki yıl önce kullanıldığını söyledi. Abhazya’ya gelen ve Abhazya’dan çıkan her araç ve kişi kayıt altına alınmalı. Aksi takdirde gelen ve gidenden haberdar olamayacağız” dedi.
Milletvekili Batal Kobahiya da, din kanunu kabul edilmesi gerektiğini belirterek “Abhazya’da Müslüman toplumundan olanlara yönelik gerçekleşen şey, içinde bulunduğumuz şeye bağlı, biz onu hoşgörüsüzlük olarak adlandırıyoruz. Yönetim her zaman Anayasa ile kaydedilmiş olan kişiyi koruma, onun hak ve diğer özgürlüklerini koruma sorumluluğunu üstleniyor, ancak bugün bunu görmüyoruz. Bizde her zaman geleneksel dini hoşgörü vardı ve sadece geleneksel İslam veya Hıristiyanlık değil burada Katolik ve Yahudiler de sükunet içinde yaşıyor. Abhazya’yı dağıtmak kimin çıkarına bilmiyorum” dedi.
Nujnaya adlı bağımsız gazetenin editörü İzida Çaniya da, Abhazya’da iç dini düşmanlık bulunmadığını belirtip “Bugün Abhazya Müslümanlarına yönelik meydana gelen olayların ardında kimin olduğunun açığa çıkarılmasının mümkün olmadığına inanmıyorum” dedi.
Çaniya yönetimin bu olayları örtbas ettiğini, aksi söz konusu olsaydı olayların yaşandığı sınırda giren ve çıkan insanların tespit edilmiş olacağını ifade etti.
Abaza-TV muhabiri Valeri Kuraskua ise, “İnsanların çoğu, bizim Müslümanlarımızın da yabancı ülkelerdeki aşırılıkçılar gibi olduğunu veya onlarla ilgisi olabileceğini düşünüyor” dedi. Aruaa sivil örgütü başkaın Vadim Smır’a göre de, toplumun ahlaki durumunun tüm sorumluluğu yönetime ait. Smır Gudauta’daki saldırıyı terörizm olarak adlandırdı.
Gürcü-Abhaz savaş gazisi Zaur Hvartskiya da ülkede yaşanan tüm olayların sorumluluğunun yönetime ait olduğunu belirterek “Eğer yönetim şu veya bu sebeple vatandaşını korumuyorsa, vatandaş kendi kendini korumaya başlar” dedi. Hvartskiya’ya göre, tüm bunlar geri dönüşçülerin tarihi vatanlarına dönüşlerinden memnun olmayanlar olduğunu gösteriyor. Hvartskiya “Abhazya Müslümanları, bizim vatandaşlarımız. Biz hepimiz farklıyız, ama tekiz. Daha sık bir araya gelmek ve konuşmak lazım. Yönetimin de yaşananlarla ilgili tavrını açıkça izah etmesi gerekiyor” dedi.
Hukukçu Tamaz Ketsba, dinlere karşı ciddi bir politika gerektiğini ve Abhazya’da bunun olmadığını söyledi. Abhazya Ekonomik Gelişim Partisi temsilcisi Roin Agrba, bugüne kadar Abhazya’da halen dinle ilgili bir kanun bulunmayışını üzüntüyle dile getirdi.
Yuvarlak masa toplantısına katılanlar güvenlik organlarından Abhazya’da işlenen cinayetlerle ilgili sonuçları yayınlamasını istedi.
Toplantı sonuçlarını sunan Timur Dzıba, ülke yönetiminin en üst düzeyde, Abhazya bölgesinde hiçbir aşırılıkçı akımın bulunmadığını açıklaması gerektiğini söyledi. Dzıba “Ama eğer aykırı kişiler varsa, bırakın onlarla güvenlik organları ilgilensin. Yönetim burada vahhabizmin olmadığını açıklamadığı müddetçe bunlar devam edecek” dedi.
Toplantıya katılanlar kabul ettikleri sonuç bildirisinde “Ülke yönetimine ülkemizde İslam statüsünü belirlemesi, aynı zamanda Abhazya Din İdaresi faaliyetlerini değerlendirmesi, onun barış ve istikrarın sağlamlaştırılmasındaki destek rolünü değerlendirmesi için başvuruyoruz. Parlamentoya tüm tarafları dahil ederek ‘Din Kanunu’ kabul edilmesi için hazırlıklara başlaması ricasında bulunuyoruz. Dinler arası barış ve uzlaşının korunması, desteklenmesi için, ülkede kayıtlı olan tüm din temsilcilerinin içinde yer alacağı Abhazya Dinler Arası Konseyi kurulması meselesinin incelenmesini istiyoruz” dedi. KU/ÖZ/FT