Ukrayna ve Gürcistan’daki gelişmelerin Türk Akımı projesine etkileri
Karadeniz’in güney sahiline çıkan Türk Akımı boru hattı görkemli bir şölen ile dünyaya duyurulmuştu. Fakat hemen akabinde bu hattın borularını hurda edecek gelişmeler yaşandı.
Azak denizini Karadeniz’e bağlayan Kerç Boğazı’nda Rusya ve Ukrayna gemileri arasında küçük çaplı çatışma oldu. Ukraynalı askerlerin yaralanıp esir düştüğü olay Rusya’ya Batı tarafından yeni yaptırımların uygulanmasına neden oldu. Bugün dünya basınında Rusya’nın uluslararası bankacılık sistemi SWIFT’ten men edilmesi konuşuluyor. Askeri açıdan Karadeniz’e NATO tarafından ek savaş gemilerinin gönderilmesi de söz konusu. NATO olmasa da ABD’nin bu tarz adımlar atması kaçınılmaz gibi.
Rus basını “Türkiye ABD gemilerine izin verir mi” diye tartışırken, Türk uzmanların bir kısmı Kerç Boğazı’nda yaşanan olayların ABD’nin Rusya’ya karşı provokasyonu olarak değerlendirirken, bir kısmı da Rusya’nın işgalci politikalarının devamı olarak yorumluyor. ABD henüz tartışmalar durulmamışken Türkiye’ye sormadan Karadeniz’e gireceğini beyan etmiş bulunuyor. Sanki 100 yıl öncesine gitmişiz gibi bir hava var Karadeniz’de. Tam da bu zamanda Karadeniz’e komşu başka bir ülkede zorlu bir devlet başkanlığı seçimleri vardı.
Gürcistan’da bir kadının ilk defa cumhurbaşkanı olarak seçildiği seçimler çok tartışmalı geçti. Muhalefet seçimlerin adil olmadığını ve sonuçları tanımadıklarını ilan ettiler. Bu seçimler aslında Gürcistan’da devam eden siyasetçi tartışması olarak nitelendirilebilir. Saakaşvili – İvanişvili düellosunun devamı olan bu seçimler İvanişvili’nin kazanmasıyla bitti. Önemli olan her iki siyasetçi Gürcistan’da aktif siyasette yer almıyor. Saakaşvili Gürcistan’a gidemiyor. İvanişvili ise zamanında elde ettiği iktidarı kendisine yakın olan siyasetçilere devrederek aktif siyasetten geri çekildiğini söyleyip ülkesinde önemli isim olmayı devam ediyor.
Anlayacağınız Gürcistan’da farklı küçük ölçütte parti ve siyasi hareketler iki kampa ayrılmış bulunuyor. Bir tarafta Saakaşviliciler diğer tarafta ise İvanişviliciler. Bu iki kampın kendi içlerinde farklı siyasi düşünceler olsa da genel seçimlerde karşı karşıya gelmekte olan iki siyasi ittifak devrimden seçime ülke iktidarı elde etmek için her türlü mücadeleye başvurmakta. Her iki ittifak kendilerini Batı yanlısı olarak tanımlıyor ve en iyi demokrat olduklarının altını çizmeyi ihmal etmiyor.
Gürcistan ve Ukrayna devletinin ortak noktası siyasi ve oligarşi oluşumların iç içe olması, fakat en önemli ortak noktası ise Rusya tarafından işgal/ilhak edilmiş toprakların olması. Her iki ülke Rusya ile ilan edilmiş/edilmemiş savaş halinde. Bu iki ülke, hakkını ve güvenliğini NATO ve ABD’den arayan iki ülke. İkisi de Ortodoks kilisenin güçlü olduğu, milliyetçiliğin halk içinde hakim olduğu cumhuriyetler.
Her iki ülkenin Rusya ile alakalı olmayan ortak noktası ise Mikhail Saakaşvili. Bu siyasetçi Gürcistan’da başarıya ulaşan bir devrim yapmış, daha sonra Rusya ile 2008’de yaşanan savaşı kaybettikten sonra iktidardan olmuştu. Ukrayna devriminde meydanda ilk sıralarda olan Saakaşvili, Ukrayna’daki iktidar savaşını ise Poroşenko’ya karşı kaybetmişti. Bir dizi protesto organize ettiği Ukrayna’dan zorlu bir süreç sonunda vatandaşlığı iptal edilerek kovulmuştu. Böylece Saakaşvili hem Gürcistan, hem de Ukrayna’da istenmeyen adam oldu ve her iki ülkede bu siyasetçi vatandaşlıktan atılmış bulunuyor. Gürcistan’da kravat yerken, Ukrayna’da çatıya çıkarak haber bültenlere düşen Saakaşvili her iki ülkede siyasi varlığını devam ettirmekte ve bu faaliyetleri yurt dışından yapmakta.
Kerç olayları akabinde Gürcistan başkenti Tiflis’te altı kişi tutuklandı. Bu tutuklanan şahısların otel odalarında silah bulunduğu iddia edildi. Tutuklanan altı kişiden 5’i Ukrayna vatandaşı. Ukrayna yönetiminin Gürcistan’a böyle bir konuda itiraz etmesi beklenirken tam tersine destek verildi. Tutuklanan şahıslar iki ülke arasında provokasyon girişiminde oldukları ve gereksiz siyasi skandala sebep olmakla suçladı.
Hromatske TV’nin haberine göre tutuklanan 6 kişi eski DONBAS gönüllü taburuna mensup kişiler. Gürcistan’da DONBAS taburunun kurucusu ve ilk komutanı olan Semen Semençenko (Konstantin Grishin) ile gelen bu ekip turistik amaçla geldiklerini söylüyorlar. Semen Semençenko resmi olarak seçim gözlemcisi göreviyle geldiğini ve seçim sonrası turistik amaçla kaldığını söylemekte. Semençenko Ukrayna parlamentosunda milletvekili, Saakaşvili’ye destek veren bir siyasetçi. Semençenko’nun adamları Saakaşvili’nin Poroşenko’yu devirme çabalarında milis desteği vermişti. Gürcistan’a gelen ekibin içinde Gürcistan’ın mevcut yönetimine karşı muhalif olan Gürcistan vatandaşı da var.
Bir bakışla Saakaşvili’nin milis ekibi gibi görünen bir grup, fakat diğer bir taraftan bu grubun Gürcistan’da seçim döneminde ortaya çıkması tamamen mantıksız. Mantıksız olduğunu Gürcistanlı uzman Gela Vasadze de söylemekte. Gela Vasadze, Facebook sayfasında yaptığı değerlendirme yazısında böyle bir ziyaretin mantıklı olmadığını, olayın Ukrayna’da cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaya hazırlanan Semençenko’ya karşı bir adım olabileceğini yazmakta. Uzun vadeli siyasi stratejik adımın olmadığını, 6 kişinin küçük çaplı siyasi hesaplaşmaların kurbanı olduklarını yazmakta.
Kerç Boğazı’nda yaşanan çatışmanın da siyasi bir mantığı yok aslında. Ukrayna ve Rusya arasında yaşanmış Kırım ilhakı, Donetsk ve Luhansk savaşları sonrasında Kerç Boğazı’nda bile bile üç gemi kaybeden Ukrayna için bilinçli dövülmek dışında bir amaç taşımayan bir olay durumunda. Fakat küresel siyasete taşıdığınızda her iki olayın boyutları değişiyor. Kerç Boğazı’nda yaşanan bu çatışma Türk Akımı’nın geleceğini riske atıyor. ABD bugün yarın Karadeniz’de varlığını artırarak bu projenin güzergahı olan suları kontrol altına alacağının sinyallerini veriyor.
Diğer taraftan Semen Semençenko, Tiflis’ten yaptığı açıklamalarda 6 kişinin tutuklanmasının Rus provokasyonu olduğunu söylüyor. Bu olay Rusya’nın seçimlere müdahalesi olarak yine gündeme gelebilir. Özellikle İvanişvili’nin Rusya yanlısı olmasa da Rusya’ya karşı ılımlı siyaset yürütme taraftarı olduğu dikkate alınırsa ABD suçsuz tutuklanan 6 kişiyi bir baskı enstrümanı olarak kullanabilir. Ukrayna ve Gürcistan izin verdikten sonra ABD donanması Rusları Karadeniz’e hapsetmiş olacak. Ermenistan’da beklenen seçimlerde yine Batı yanlısı Paşinyan’ın kazanması beklenirken, Rusya ve Türkiye arasında çekilecek demir zincirin halkaları tamamlanmış olacak.
Rusya’nın gelişmelerden hiç mi çıkarı yok sorusuna cevaben; evet var. Rusya özellikle Ukrayna’da devrim sonrası Rus yanlısı olmasa da Rusya’ya karşı ılımlı siyaset yürütecek bir ‘İvanişvili’ aramakta. Bu tarz bir siyasetçi Ukrayna’da da var ve sıkça Putin ile görüşmeleriyle tanınıyor. Fakat Rusya günümüzde Ukrayna halkının devrim sonrası yönetimden soğumadan böyle bir senaryonun mümkün olmadığını da anlamakta. Bunun için Rusya, Ukrayna tarafından her türlü saldırganlığı, mantıksız davranışı ve savaş ilanlarını çıkarına çevirme peşinde. Yoktan yaşanan Kerç Boğazı çatışmasını Ukrayna’nın saldırganlığı olarak sunan Rusya, bu tarz olayları hemen ABD – Rusya çatışmasına havale etmekte veya Ukrayna yönetiminin faşizanlığına bağlamakta. Bu tarz bir propagandayı ülke içi ve dışına taşıyan Rusya’yı işi sabra bağlamış pusu da yatan aslana benzetebiliriz. Özellikle pusu da yatarken çevrildiğini gören Rus yönetimi, hem av kapmak hem de kendisini çeviren avcıları yemek için strateji geliştirmekte. Eğer Rusya av peşinde iken avcılara kurban giderse Karadeniz’in en büyük enerji projesi olan Türk Akımı da hurda olacak.