Çeçenya’da 2018 yılında neler oldu
2018 yılı Kuzey Kafkasya için hareketli geçti. Daha önceki yıllar Rusya Federasyonu ve Kafkasyalılar arasında yaşanan olaylarla gündeme gelen bölge 2018’de iç tartışmalara boğuldu. Rusya taraf olmaktan ziyade moderatör haline geldi. Bu moderatörlüğü yaparken kimisini örseleyerek kimisini de alışık olduğumuz gibi cezalandırdı.
2018’de en çok Kremlin tarafından okşanırken uluslararası medya ve örgütler tarafından dövülen Çeçenya oldu. Gerçi dövülen Çeçenler okşanan ise Çeçen yönetimi oldu desek tam yerinde olacak. Tarih bu konuda hiç değişmedi sadece kırbaç şekli biraz farklı oldu. Rusya’dan Batı’ya el değiştiren bu kırbaç Rus yanlısı ve ayrılıkçı olarak ikiye bölünen Çeçenlerin birçok konuda fikir birliği sergilemesine neden oldu.
Çeçenya için tarihi önem taşıyan gelişmeler yaşandı 2018’de. Gelişmelerin en önemlisi toprak meselesi oldu. Çeçenya 1992’den bu yana, 2018’de özerk cumhuriyet olarak da olsa sınırlarını belirlemiş oldu. Çok ağır iki savaş yaşamış olan Çeçenya kendi toprak bütünlüğünden taviz vermedi ve Rus yanlısı olan Çeçen yönetimi ayrılıkçıları da memnun eden Rusya ile potansiyel devlet sınırı olacak fakat günümüzde il sınırları olan kendi sınırlarını çizmiş oldu. Bu sınır meselesi kardeş halkı İnguşları tatmin etmemiş olsa bile devletleşme açısından büyük kazanımdı. Ayrıca siyasi ayrılıkları olsa bile, Çeçenlerin sınır meselesinde ulus olarak tek parça halinde hareket etme kabiliyeti ortaya çıkarmış oldu.
Çeçenleri ulus olarak olgunlaştığının göstergesi sırf sınırla kalmadı. DAEŞ’e katılan yabancı savaşçıların Suriye’ye götürdüğü kadın ve çocuk meselesinde ve halkın ortak çıkarlarında siyasi ayrılıklara aldırış etmeden birleşmekte tereddüt etmediğini gösterdi. Hatta DAEŞ’li çocuk ve kadın olayında Çeçen kadın ve çocukların geri getirilme çaba ve isteği Rusya’da başarılı lobicilik örneği de gösterdi. Suriye’de Çeçen aileler çoğunluk değildi fakat bu konuyu federal merkeze taşıyıp Putin’den özel izin alma çabasına sadece Çeçenler girebildi. Musul kentinde bulunan bir Çeçen çocukla başlayan bu kadın ve çocuk kurtarma operasyonu sosyal medyadan tetiklendi. Sosyal medyayı iyi kullanan Kadirov buradan gelen taleplere kulak verdi ve meseleyi Kremlin’in de destek vereceği “Yumuşak Güç” operasyonuna çevirdi. Böylece hem içeride hem de genel Post-Sovyet bölgesinde kendi pozisyonunu güçlendirmiş oldu.
Diğer ulusal hatta ulus üstü birlik olayı Yusuf Temirhanov’un şehit olması ile yaşandı. Yusuf’un ölümü Çeçenler tarafından milli yas olarak algılandı ve hiç kimsenin tetiklemesine gerek kalmadan halk bir anda tek parça olarak tepki verdi. Yüzbinlerin Yusuf’un köyü olan Geldegen’e akması ve Çeçenya genelinde herkesin taziye usulü avlu kapılarını açık bırakması yerel yönetimin de sınır uçlarını okşadı. İlk başta bu duruma nasıl tepki vereceğini şaşıran yerel yönetim, halkın bu yas ilanına dahil olmak zorunda kaldı. Talihsiz açıklamalarla Kremlin’e karşı kendini koruyan yerel yönetim, halkın talebi doğrultusunda bir davranış izledi. Bu da aslında federal merkeze bir mesaj oldu. Yerel yönetim halkı yönetiyor olsa da belli durumlarda halk ile federaller arasında seçim yapmak zorunda kalan yerel elitler halkın isteği ve talebi doğrultusunda hareket edebilirler.
Kadirov siyasi kazanımların yanında ekonomi kazanımlar da elde etti. Özellikle Çeçenya’nın yer altı kaynaklarının Çeçenlerin elinde olmasını sağladı. Putin’in kararnamesi ile Çeçenya yerel hükümetine devredilen Çeçenneftehimprom şirketi Rosneft tarafından işletilen bütün petrol ve gaz kuyularına sahip. Kullanılmayan veya rezerve edilmiş olan petrol arazileri ile kuyularına da sahip olan Çeçenneftehimprom isimli şirketin %100 sahibi Rusya Federasyonu idi fakat 2018 yılında şartsız Çeçenya’ya devredildi. Sonuçta Çeçenya’nın yerel hükümeti cumhuriyet sınırları dahilinde olan bütün enerji kaynaklarına sahip oldu. Bu devir işlemi Çeçenya’nın kendi petrolünü çıkarma ve satma imkanını henüz sağlamadı, çünkü arazi sahibi olan Çeçenneftehimprom işletme izinlerine sahip değil. İşleten halen Rusya ve enerji devi Rosneft. Fakat anlaşılan şu, yerel yönetim bunu da geçici zorluk olarak görüyor ve günümüze kadar petrol işletmesinde tekel olan Rosneft’e yerelde rakip geliyor. Petrol savaşları dünyada olduğu gibi Çeçenya’da da çok insanın canını yakmış birçok politikacının da sonu olmuştu. 2019’da Çeçenya’da bu savaşların kızışmasına sahne olacak gibi.
Petrol savaşların olduğu yerde Arapların olmaması mümkün değil gibi. Çeçenya 2018’de Arabistan yarımadasının birçok liderini, prensini ağırladı. BAE ve Suudi siyasi liderleri sadece ziyaret etmekle kalmadılar. Çeçenya, Arabistan yarımadasından milyonlarca yatırım sözü aldı var olan yatırımların da aksamadan devam ettiği tespit etmek mümkün. Kadirov, yeşil doğayı seven Arapları sadece yatırımcı olarak değil turist olarak da çekmeye çalışıyor. Rusya’nın ürkütücü olması ve yabancıya taşınmaz satışların Rusya’da gelişmemiş olması bugünlerde Çeçenya’nın hızla Araplaşmasının önünü kesiyor. Fakat turizm açısıdan perspektifleri kötü sayılmaz.
2018 yılı analiz ederken Çeçenya’nın daha önceki tarihine bakarak değerlendirme yapmaya denedim. Tarih belli aralıklarla tekrarlanır derler tarihçiler. Ben de baktım var mı tekrarı.
Tarihsel benzerlikler var. Mesela ilginç olan bir olay, Çeçenya’nın iki farklı lider sınıfı var. İlk sınıfı halktan çıkmış ve Rusya ile mücadele ederken hayatını kaybeden liderler. Bu liderler Rus eğitim sisteminden faydalanmamış oluyor ve mücadele, savaş ve çatışma süreci dahil çok kısa bir hayat yaşamış oluyorlar. Rusya bu halktan gelen liderlere çok sert, acımasız tepki vermiş oluyor. Rusya’nın bu tepkisi bu liderleri halk tarafından efsaneye dönüştürülerek yaşanmasına sebep oluyor. Şeyh Mansur, Abrek Zelimhan veya Abrek Hasuha bu sınıfın güzel örneklerinden.
Diğer sınıf ise Rusya’nın yetiştirdiği, eğittiği, maddi imkan sağladığı hatta zaman zaman Çeçenleri yönetmesine izin verdiği isimler. Tapa Çermoyev, Aslanbek Şeripov ve kardeşleri, Aslan Mashadov ve Cahar Dudayev bu sınıfın temsilcileri. Bu liderler Rusya’nın veya SSCB’nin imkanlarını kullanarak yetişmiş o devlete hizmet etmiş fakat tarihsel virajlarında ulusal çıkarları veya Kuzey Kafkasya çıkarlarını öncelik olarak görmüş liderler.
Günümüzde ise tarihte bir benzerliği olmayan, fakat bu geçmişte yaşayan liderlerin elde etmek isteyerek edemedikleri birçok imkanı elde etmiş Rusya yanlısı bir Çeçenya yönetimine şahitlik ediyoruz. Bir taraftan Tapa Çermo kadar Rusya’ya sadık olduğunu söyleyen, komünistleri aratmayan sert yönetim şekli ile Rusya’yı Çeçenya’da temsil eden fakat bağımsız devlet hayaliyle şehit olan liderlerinden çok fazla bağımsızlık elde eden bir yönetim var Çeçenya’da. Bu durum Çeçenlerin ulusalcılığını okşarken diğer taraftan da hür ruhlarının isyanına neden oluyor. Çeçenler zehirli suda yüzen balık gibi yaşam mücadelesi vermeye çalışırken, Rusya’da balığın suya bırakılmasına isyan eden bir kitle var. Üçüncü Çeçen savaşını hayal ederek o savaşı kazanmak için kadeh kaldıran Rus generaller zehirli suyu balığın kazancı kendilerinin de mağlubiyeti olarak görüyor.